Return to contents page
MATTA'YA GİRİŞ
İncil, Tanrı'nın İsa'yı günahları bağışlayan Kurtarıcı olarak
gönderdiğini müjdelemekle başlar. İsa'nın kendisi «Tanrı'nın
Sözü», başlı başına Tanrı'nın bildirisidir. Yaşamı, öğretisi ve
mucizeleri İncil'in ilk yarısını oluşturmaktadır.
Tanrı bildirisi tektir. Tanrı, İsa'nın dört izleyicisini bizim
için İsa'nın yaşamını kaleme almaya yöneltir (bkz. İncil Nasıl
Yazıldı, Günümüze Nasıl Ulaştı). Elbette ki dört yazar farklı
görüş açılarından yazmaktadırlar. Ama farklı görüş açılarından
yazılan metinler, bir resmin parçaları gibi birbirini tamamlar,
İsa'nın yaşam ve öğretisini bir bütün olarak gözler önüne serer.
Genel bakış:
Bu kitabın yazarı, Levi diye de bilinen Matta'dır.
İsa'nın izleyicisi olmaya çağrıldığında vergi görevlisiydi
(9:9-13). Kitabı yazmaktaki amacı, İsa'nın yaşamını, ölümünü ve
dirilişini anlatmaktır. Özellikle İsa'nın peygamberlerce geleceği
bildirilen ve Yahudilerce uzun zamandır beklenen Mesih olduğunu
göstermek ister. Bunun için İsa'nın gelişiyle gerçekleşen
peygamberlik sözlerinden alıntılara yer verir1. İsa'nın kurtuluş
müjdesinin tüm uluslar için olduğunu ayrıca vurgular2.
Kitabın içeriği:
Matta, İsa'nın soyağacı ve doğumuna ilişkin
bilgileri vermekle başlar (1:1-2:23). İsa'nın vaftiz oluşunu ve
Şeytan tarafından nasıl sınandığını anlattıktan sonra O'nun
faaliyetlerine geçer. Kendisine gelen hastaların tümünü
iyileştirdiği bazı olayları kaydeder3; belirli bazı hastaları
iyileştirmesinden4 ve diğer mucizelerinden5 de söz eder. Bununla
beraber ağırlık, İsa'nın beş temel bölümde6 toplanan öğretisine
veriliyor. Bu öğretinin odağında Göklerin Egemenliği7 bulunuyor.
Göklerin Egemenliği, İncil'in diğer kısımlarında Tanrı'nın
Egemenliği diye de geçer. İsa'nın ilk gelişiyle başlayan bu
Egemenlik, O'nun Kral olarak dönüşüyle tamamlanacak.
Günahlarından dönüp İsa'yı izleyenler, `egemenliğin çocukları'
olurlar. Bunlar, İsa'nın özellikle Dağdaki Konuşma'da açıkladığı
yeni yaşama çağrılıyorlar (5, 6 ve 7 bölümleri). Örneğin, ön
planda bulunmak yerine başkalarına hizmet etmeyi amaç
edinmeliler8; gösterişe kapılmadan iyilik yapmalılar (6:1-18);
bağışlayıcı olmalılar (18:21-35); canları pahasına da olsa İsa'yı
izlemeliler9.
İsa, sözleri ile eylemleri arasında büyük uyumsuzluklar olan
Yahudi din önderlerini şiddetle eleştirir. Onlar için diyor ki,
«Göklerin Egemenliğinin kapısını insanların yüzüne kaparlar; ne
kendileri içeri girerler, ne de girmek isteyenleri bırakırlar»10.
Buna karşılık İsa, doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya
geldi (9:13). İsa ayrıca çağın sonu, kendisinin ikinci gelişi ve
son yargı konusunda açıklamalarda bulunur; izleyicilerinin bütün
bu olaylara hazırlıklı olmaları gerektiğini anlatır11. İsa'nın
kimliğine gelince, Matta imalı ama kesin konuşur12.
Son bölümler İsa'nın ölümünü ve dirilişini anlatır. Ondan
önce İsa, nasıl öleceğini tekrar tekrar açıklar. Son yemeğinde,
«Kanım...günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan
antlaşma kanıdır» der (26:28). Uzun zamandan beri onu öldürmeyi
tasarlayan Yahudi önderlerin eline teslim edilir ve çarmıha
gerilir. Ölür ve dirilir. Kitap, İsa'nın izleyicilerine verdiği
ünlü son buyruğuyla noktalanır: «Gökte ve yeryüzünde bütün yetkibana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim
olarak yetiştirin.»
Ana hatlar:
1:1-2:23 İsa'nın doğumu ve çocukluğu
3:1-4:16 İsa'nın göreve hazırlanması
4:17-18:35İsa'nın Celile ve çevresindeki faaliyetleri
19:1-20:34Kudüs yolunda
21:1-27:66İsa'nın Kudüs'te öğretisini yayması, tutuklanıp
çarmıha gerilmesi
28:1-20 İsa'nın dirilmesi
Kaynak ayetler:
12:6,17; 3:3; 4:15-16; 8:17; 12:17-21; 13:14-15,35; 15:7-8;
21:4-5,42; 26:31; 27:9-10
28:10-12; 21:33-45; 24:14; 28:18-20
34:23-24; 8:16; 9:35; 19:2
4Örn: 17:14-17; 20:29-34
5Örn: 8:23-27; 14:15-21
65-7; 10; 13:1-52; 18:1-35; 23-25. Bu bölümlerin hepsi, «İsa bu
konuşmasını bitirince...» gibi bir deyimle biter.
73:1-2; 4:17,23; 6:10-13,33; 9:35; 10:7; 11:11-12; 12:28; 13:1-52; 16:19,28; 18:23-25; 20:1-16; 22:2-14; 24:14; 25:1-46
818:1-5; 20:21-28; 23:8-12
96:19-34; 8:18-22; 10:16-42; 16:25-26; 19:16-30
1023:13-14; ayrıca bkz. 5:20; 15:1-20; 16:1-12; 18:33-37; 21:23-22:46; 23:1-39
117:13-23; 11:20-24; 12:36-42; 13:24-30,36-43; 24:1-25:46
123:17; 9:1-7; 11:4-6,27; 13:16-17; 14:32; 16:16-20,27; 17:1-7;
26:64; 27:43,54; 28:9
MATTA
1. Bölüm
İsa Mesih'in soyu
(Luk.3:23-38)
1-2İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih'in soyuyla ilgili kayıt
şöyledir:
İbrahim, İshak'ın babasıydı.
İshak, Yakup'un babası;
Yakup da Yahuda ve onun kardeşlerinin babasıydı.
3Yahuda, Tamar'dan doğan Peres ve Zara'nın babasıydı.
Peres, Hesron'un babası;
Hesron da Ram'ın babasıydı.
4Ram, Aminadab'ın babası;
Aminadab, Nahşon'un babası;
Nahşon ise Salmon'un babasıydı.
5Salmon, Rahav'dan doğan Boaz'ın babasıydı.
Boaz, Rut'tan doğan Obed'in babası;
Obed de İşay'ın babası;
6İşay da, kral Davut'un babasıydı.
Davut, Uriya'nın karısından doğan Süleyman'ın babasıydı.
7Süleyman, Rehavam'ın babası;
Rehavam, Abiya'nın babası;
Abiya da Asa'nın babasıydı.
8Asa, Yehoşafat'ın babası;
Yehoşafat, Yoram'ın babası;
Yoram, Uziya'nın babasıydı.
9Uziya, Yotam'ın babası;
Yotam, Ahaz'ın babası;
Ahaz da Hizkiya'nın babasıydı.
10Hizkiya, Manaşe'nin babası;
Manaşe, Amon'un babası;
Amon ise Yoşiya'nın babasıydı.
11Yoşiya, Babil sürgünü sırasında doğan Yekonya
ve onun kardeşlerinin babasıydı.
12Yekonya, Babil sürgününden sonra doğan Şaltiyel'in babası;
Şaltiyel ise Zerubabel'in babasıydı.
13Zerubabel, Abihud'un babası;
Abihud, Elyakim'in babası;
Elyakim de Azor'un babasıydı.
14Azor, Sadok'un babası;
Sadok, Ahim'in babası;
Ahim ise Elihud'un babasıydı.
15Elihud, Elazar'ın babası;
Elazar, Matan'ın babası;
Matan da Yakup'un babasıydı.
16Yakup, Meryem'in kocası Yusuf'un babasıydı.
Meryem'den de Mesih denilen İsa doğdu.
17Buna göre, İbrahim'den Davut'a kadar toplam on dört kuşak,
Davut'tan Babil sürgününe kadar on dört kuşak ve Babil
sürgününden Mesih'e kadar da on dört kuşak geçti.
İsa Mesih'in doğumu
(Luk.2:1-7)
18İsa Mesih'in doğumu da şöyle oldu: annesi Meryem, Yusuf'la
nişanlanmıştı. Ama evlenip birleşmelerinden önce Meryem'in Kutsal
Ruh'tan gebe kaldığı anlaşıldı. 19Meryem'in nişanlısı Yusuf,
doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde utandırmak
istemediği için ondan gizlice ayrılmak niyetindeydi. 20Ama böyle
düşünmesi üzerine Rab'bin bir meleği ona rüyada görünerek şöyle
dedi: «Davut oğlu Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan
korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır. 21Meryem
bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını
günahlarından kurtaracak olan O'dur.»
22-23Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu
sözün yerine gelmesi için oldu: «İşte, kız gebe kalıp bir oğul
doğuracak. O'nun adını İmanuel koyacaklar.» İmanuel, `Tanrı
bizimle' demektir.
24Yusuf uyanınca Rab'bin meleğinin kendisine buyurduğu gibi
yaptı ve Meryem'i eş olarak yanına aldı. 25Ne var ki, Meryem
oğlunu doğuruncaya dek Yusuf onunla birleşmedi. Doğan çocuğun
adını İsa koydu.
2. Bölüm
Yıldızbilimcilerin ziyareti
1-2İsa, Kral Hirodes'in devrinde Yahudiye'nin Beytlehem
kasabasında doğduktan sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Kudüs'e
gelip şöyle dediler: «Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk
nerede? Doğuda O'nun yıldızını gördük[] ve O'na tapınmaya
geldik.»
3Kral Hirodes bunu duyunca bütün Kudüs halkıyla birlikte çok
tedirgin oldu. 4Tüm başkâhinleri ve ulusun din bilginlerini
toplayarak onlara Mesih'in nerede doğacağını sordu.
5«Yahudiye'nin Beytlehem kasabasında» dediler. «Çünkü peygamber
aracılığıyla şöyle yazılmıştır:
6`Sen, Yahuda diyarında olan ey Beytlehem,
Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin!
Çünkü benim halkım İsrail'i güdecek olan önder
senden çıkacaktır.'»
7Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp
onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi. 8«Gidin,
çocuğu dikkatle arayın, bulduğunuz zaman bana haber verin, ben
de gelip O'na tapınayım» diyerek onları Beytlehem'e gönderdi.
9Yıldızbilimciler, kralı dinledikten sonra yola çıktılar.
Doğuda[] görmüş oldukları yıldız onlara yol gösterdi ve gelip
çocuğun bulunduğu yerin üzerinde durdu. 10Yıldızı gördüklerindeolağanüstü bir sevinç duydular. 11Eve girip çocuğu annesi
Meryem'le birlikte görünce yere kapanarak O'na tapındılar.
Hazinelerini açıp O'na armağan olarak altın, tütsü ve mür
sundular. 12Sonra Hirodes'in yanına dönmesinler diye rüyada
uyarıldıklarından, ülkelerine başka yoldan döndüler.
Mısır'a kaçış
13Yıldızbilimciler yola çıktıktan sonra Rab'bin bir meleği
Yusuf'a rüyada göründü. Ona, «Kalk!» dedi. «Çocuğu ve annesini
al ve Mısır'a kaç. Ben sana haber verinceye dek orada kal. Çünkü
Hirodes çocuğu öldürmek amacıyla onu arayacak.»
14Böylece Yusuf kalktı, aynı gece çocuğu ve annesini alıp
Mısır'a doğru yola çıktı. 15Hirodes'in ölümüne dek orada kaldı.
Bu, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu sözün yerine
gelmesi için oldu: «Oğlumu Mısır'dan geri çağırdım.»
16Hirodes, yıldızbilimciler tarafından aldatıldığını görünce
büyük öfkeye kapıldı. Onlardan tam olarak öğrenmiş olduğu zamana
göre, Beytlehem ve tüm yöresinde bulunan iki ve daha küçük
yaştaki erkek çocukların hepsini öldürttü. 17Böylelikle Yeremya
peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu:
18«Ramah'ta bir ses duyuldu,
ağlayış ve acı feryat sesleri!
Çocukları için ağlayan Rahel,
teselli edilmek istemiyor.
Çünkü onlar yok artık!»
Nasıra'ya dönüş
19-20Hirodes öldükten sonra, Rab'bin bir meleği Mısır'da Yusuf'a
rüyada görünerek, «Kalk!» dedi. «Çocuğu ve annesini al, İsrail
diyarına dön. Çünkü çocuğu öldürmek isteyenler öldü.»
21Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocuğu ve annesini alıp İsrail
diyarına döndü. 22Ama Yahudiye'de Hirodes'in yerine oğlu
Arhelas'ın tahta geçtiğini duyunca oraya gitmekten korktu. Rüyada
aldığı buyruğa uyarak Celile bölgesine gitti. 23Oraya varınca
Nasıra denen kente yerleşti. Bu, peygamberler aracılığıyla
bildirilen, «O'na Nasıralı denecektir» sözünün yerine gelmesi
için oldu.
3. Bölüm
Yahya'nın ortaya çıkışı
(Mar.1:1-8; Luk.3:1-18; Yu.1:19-28)
1-2O günlerde Vaftizci Yahya ortaya çıktı. Yahudiye çölünde şu
çağrıda bulunuyordu: «Tövbe edin! Göklerin Egemenliği
yaklaşmıştır.» 3Nitekim Yeşaya peygamber aracılığıyla sözü edilen
kişi Yahya'dır. Yeşaya şöyle demişti:
«Çölde yükselen ses,
`Rab'bin yolunu hazırlayın,
geçeceği patikaları düzleyin' diyor.»
4Yahya'nın deve tüyünden giysisi, belinde deriden kuşağı vardı.
Tek yediği, çekirge ve yaban balıydı.
5-6Kudüs'ün, bütün Yahudiye'nin ve tüm Şeria nehri yöresinin
halkı ona geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından
Şeria nehrinde vaftiz ediliyordu.
7Ne var ki, Ferisilerle Sadukilerden birçok kişinin vaftiz
olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi:
«Ey engerekler soyu! Gelecek olan gazaptan kaçmanız için sizi kim
uyardı? 8Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin. 9Kendi
kendinize, `Biz İbrahim'in soyundanız' diye düşünmeyin. Ben size
şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan çocuk yaratacak
güçtedir. 10Balta şimdiden ağaçların köküne dayanmıştır. İyi
meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak. 11Gerçi ben sizi
tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra gelen benden
daha güçlüdür. Ben O'nun çarıklarını çıkarmaya bile layık
değilim. O sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle vaftiz edecek. 12Yabası
elindedir. Harman yerini temizleyecek, buğdayını toplayıp ambara
yığacak, samanı sönmeyen ateşte yakacaktır.»
İsa vaftiz oluyor
(Mar.1:9-11; Luk.3:21-22)
13Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere
Celile'den Şeria nehrine, Yahya'nın yanına geldi. 14Ne var ki
Yahya, «Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi
bana geliyorsun?» diyerek O'na engel olmak istedi.
15İsa ona şu karşılığı verdi: «Şimdilik buna razı ol! Çünkü
doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir.» O
zaman Yahya O'nun dediğine razı oldu.
16İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı. O anda gökler açıldı ve
İsa, Tanrı'nın Ruhunun güvercin gibi inip üzerine konduğunu
gördü. 17Göklerden gelen bir ses de şöyle dedi: «Sevgili Oğlum
budur, O'ndan hoşnudum.»
4. Bölüm
İsa sınanıyor
(Mar.1:12-13; Luk.4:1-13)
Bundan sonra İsa, İblis'in denemelerinden geçmek üzere Ruh
tarafından çöle götürüldü. 2Kırk gün kırk gece oruç tuttuktan
sonra acıktı. 3O zaman Ayartıcı O'na gelip, «Tanrı'nın Oğluysan,
söyle de şu taşlar ekmek olsun» dedi.
4İsa ona şu karşılığı verdi: «Kutsal Yazılarda, `İnsan yalnız
ekmekle değil, Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye
yazılmıştır.»
5-6Sonra İblis O'nu kutsal kente götürdü. Tapınağın tepesine
çıkarıp dedi ki, «Tanrı'nın Oğluysan, kendini buradan aşağı at.
Çünkü şöyle yazılmıştır:
`Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.'
`Ayağın bir taşa çarpmasın diye
seni elleri üzerinde taşıyacaklar.'»
7İsa İblis'e şu karşılığı verdi: «`Tanrın olan Rab'bi sınama'
diye de yazılmıştır.»
8İblis aynı şekilde İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkarıp O'na tüm
görkemleriyle dünyanın bütün ülkelerini gösterdi. 9«Yere kapanıp
bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim» dedi.
10İsa ona şöyle karşılık verdi: «Çekil git, Şeytan! `Tanrın
olan Rab'be tap, yalnız O'na kulluk et' diye yazılmıştır.»
11Bunun üzerine İblis İsa'yı bırakıp gitti. Melekler de gelip
İsa'ya hizmet ettiler.
İsa Müjde'yi duyurmaya başlıyor
(Mar.1:14-15; Luk.4:14-15)
12İsa, Yahya'nın tutuklandığını duyunca Celile'ye döndü.
13Nasıra'dan ayrılarak Zebulun ve Naftali yöresinde, Celile gölü
kıyısında bulunan Kefernahum'a gelip yerleşti. 14-15Bu, Yeşaya
peygamber aracılığıyla bildirilen şu sözün yerine gelmesi için
oldu:
«Zebulun diyarı ve Naftali diyarı,
Şeria nehrinin ötesinde, deniz tarafı,
ulusların Celilesi!
16Karanlıkta yaşayan halk,
büyük bir ışık gördü.
Ölümün gölgelediği diyarda
yaşayanların üzerine bir ışık doğdu.»
17O günden itibaren İsa şu çağrıda bulunmaya başladı: «Tövbe
edin! Göklerin Egemenliği yaklaştı.»
İsa ilk öğrencilerini seçiyor
(Mar.1:16-20; Luk.5:1-11)
18İsa, Celile gölünün kıyısında gezerken Petrus denen Simun ile
kardeşi Andreya'yı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ
atmaktaydı. 19İsa onlara, «Ardımdan gelin, sizleri insan tutan
balıkçılar yapacağım» dedi. 20Onlar da hemen ağlarını bırakıp
O'nun ardından gittiler. 21Oradan daha ileri giden İsa, başka iki
kardeşi, Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Babaları
Zebedi'yle birlikte kayıkta ağlarını onarıyorlardı. İsa onları
çağırdı. 22Onlar da hemen kayığı ve babalarını bırakıp İsa'nın
ardından gittiler.
İsa hastaları iyileştiriyor
(Luk.6:17-19)
23İsa, Celile bölgesinin her tarafını dolaştı. Buralardaki
havralarda ders veriyor, Göksel Egemenliğin müjdesini duyuruyor,
halk arasında rastlanan her hastalığı, her illeti
iyileştiriyordu. 24O'nun ünü bütün Suriye'ye yayılmıştı. Çeşit
çeşit hastalıklara yakalanmış, ıstırap içinde olan, cine tutsak,saralı, felçli olanların hepsini O'na getirdiler, O da onları
iyileştirdi. 25Celile, Dekapolis, Kudüs, Yahudiye ve Şeria
nehrinin ötesinden gelen büyük kalabalıklar O'nun ardından
gidiyordu.
5. Bölüm
Gerçek mutluluk
(Luk.6:20-23)
İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturduktan sonra,
öğrencileri yanına geldiler. 2-3Onlara seslenip şöyle ders vermeye
başladı:
«Ne mutlu ruhta yoksul olanlara!
Göklerin Egemenliği onlarındır.
4Ne mutlu yaslı olanlara!
Onlar teselli edilecekler.
5Ne mutlu yumuşak huylu olanlara!
Onlar yeryüzünü miras alacaklar.
6Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara!
Onlar doyurulacaklar.
7Ne mutlu merhametli olanlara!
Onlar merhamet bulacaklar.
8Ne mutlu yüreği temiz olanlara!
Onlar Tanrı'yı görecekler.
9Ne mutlu barışı sağlayanlara!
Onlara Tanrı oğulları denecek.
10Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere!
Göklerin Egemenliği onlarındır.
11«Bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp
zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü
söyledikleri zaman ne mutlu size! 12Sevinin, sevinçle coşun!
Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşamış olan
peygamberlere de böyle zulmettiler.
Tuz ve ışık
(Mar.9:50; Luk.14:34-35)
13«Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, ona
tekrar nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp insanların
ayakları altında çiğnenmekten başka bir şeye yaramaz.
14«Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepenin üzerine kurulan kent
gizlenemez. 15İnsanlar da kandil yakıp tahıl ölçeği altına
koymazlar. Tersine, kandilliğe koyarlar; oradan da evdekilerin
hepsine ışık verir. 16Sizin ışığınız insanların önünde öyle
parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı
yüceltsinler!
Kutsal Yasa
17«Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersizkılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil,
tamamlamaya geldim. 18Size doğrusunu söyleyeyim, gök ve yer
ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık
bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek. 19Bu nedenle, bu
buyrukların en küçüklerinden birini kim çiğner ve başkalarına
öyle yapmayı öğretirse, Göklerin Egemenliğinde en küçük
sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına
öğretirse, Göklerin Egemenliğinde büyük sayılacak. 20Size şunu
söyleyeyim: doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisilerinkini kat
kat aşmadıkça, Göklerin Egemenliğine asla giremezsiniz!
Öfke ve cinayet
21«Atalarımıza, `Adam öldürme. Öldüren, yargılanmayı hak
edecek' denildiğini duydunuz. 22Ama ben size diyorum ki,
kardeşine karşı öfkelenen her kişi yargılanmayı hak edecek. Kim
kardeşine aşağılayıcı bir söz[] söylerse, Yüksek Kurul'un
yargısını hak edecek. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini
hak edecek. 23-24Bu yüzden, adağını sunağa getirdiğinde, orada
kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu hatırlarsan, adağını
orada, sunağın önünde bırak, git, önce kardeşinle barış; sonra
gel, adağını sun. 25Senden davacı olanla, daha yoldayken çabucak
anlaş. Yoksa o seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir;
sonunda da hapse atılabilirsin. 26Sana doğrusunu söyleyeyim, son
kuruşu[] ödemedikçe oradan asla çıkamazsın.
Zina ve boşanma
27«`Zina etme' denildiğini duydunuz. 28Ama ben size diyorum ki,
bir kadına şehvetle bakan her adam, zaten yüreğinde o kadınla
zina etmiştir. 29Eğer sağ gözün seni günaha sokarsa, onu çıkar,
at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, tüm vücudunun
cehenneme atılmasından iyidir. 30Eğer sağ elin seni günaha
sokarsa, onu kes, at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması,
tüm vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.
31«`Kim karısını boşarsa ona boş kâğıdını versin' denilmiştir.
32Ama ben size diyorum ki, karısını cinsel ahlaksızlıktan başka
bir nedenle boşayan her adam, onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir
kadınla evlenen de zina etmiş olur.
Ant içmek
33«Yine atalarımıza, `Yalan yere ant içme, ama Rab'be içtiğin
antları tut' denildiğini duydunuz. 34-35Oysa ben size diyorum ki,
hiç ant içmeyin, ne gök üzerine - çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır;
ne yer üzerine - çünkü orası O'nun ayaklarının basamağıdır; ne
de Kudüs üzerine - çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir.
36Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak
ya da kara edemezsiniz. 37`Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır
olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.[]
Göze göz, dişe diş
(Luk.6:29-30)
38«`Göze göz, dişe diş' denildiğini duydunuz. 39Ama ben size
diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat
atana öbür yanağınızı da çevirin. 40Size karşı davacı olup
mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. 41Sizi bin adım yol
yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. 42Sizden bir şey
dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.
Düşmanlarınızı sevin
(Luk.6:27-28,32-36)
43«`Komşunu sev, düşmanından nefret et' denildiğini duydunuz.
44Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler
için dua edin. 45Öyle ki, göklerde olan Babanızın oğulları
olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine
doğdurur. Yağmurunu da hem doğruların hem de eğrilerin üzerine
yağdırır. 46Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz
olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? 47Yalnız
kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz?
Putperestler de öyle yapmıyor mu? 48Bu nedenle, göksel Babanız
yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.
6. Bölüm
Yoksullara yardım
«Dikkat edin! Yapmanız gereken doğru işleri[] gösteriş için
insanların gözü önünde yapmayın. Öyle yaparsanız, göklerdeki
Babanızdan ödül alamazsınız.
2«Bu nedenle, birisine sadaka vereceğiniz zaman bunu ilan etmek
için önünüzde borazan çaldırmayın. İkiyüzlü kişiler, insanların
övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar.
Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 3Siz
sadaka verdiğiniz zaman, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını
bilmesin. 4Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlilik
içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.
Dua
(Luk.11:2-4)
5«Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes
kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında
dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim,
onlar ödüllerini almışlardır. 6Siz ise, dua edeceğiniz zaman
odanıza girip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanıza dua edin.
Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.
7Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp
durmayın. Onlar, söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini
sanırlar. 8Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız, nelere
gereksinmeniz olduğunu daha siz O'ndan dilemeden önce bilir.
9«Bunun için siz şöyle dua edin:
`Göklerdeki Babamız,
adın kutsal kılınsın.
10Egemenliğin gelsin.
Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de
senin istediğin olsun.
11Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.
12Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
sen de bizim suçlarımızı bağışla.
13Ayartılmamıza izin verme.
Kötü olandan bizi kurtar.
Çünkü egemenlik, güç ve yücelik
sonsuzlara dek senindir. Amin.'[]
14«Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da
sizin suçlarınızı bağışlar. 15Ama siz başkalarının suçlarını
bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.
Oruç
16«Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar
oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan
bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini
almışlardır. 17Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp
yüzünüzü yıkayın. 18Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan
Babanıza oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören
Babanız sizi ödüllendirecektir.
Göksel hazineler
(Luk.12:33-36; 16:13)
19«Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve
ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. 20Bunun
yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas
onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. 21Hazineniz
neredeyse, yüreğiniz de orada olacak.
22«Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa[], tüm bedeniniz
aydınlık olur. 23Gözünüz bozuksa[], tüm bedeniniz karanlık olur.
Buna göre, içinizdeki `ışık' karanlıksa, ne korkunçtur o
karanlık!
24«Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret
edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz
hem Tanrı'ya, hem de paraya[] kulluk edemezsiniz.
Kaygılanmayın
(Luk.12:22-31)
25«Bu nedenle size şunu söylüyorum: `Ne yiyip ne içeceğiz?'
diye canınız için, ya da `Ne giyeceğiz?' diye bedeniniz için
kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli
değil mi? 26Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de
ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları
doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? 27Hangi
biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık[] uzatabilir? 28Giyecek
konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl
büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler. 29Ama
size şunu söyleyeyim, tüm görkemine rağmen Süleyman bilebunlardan biri gibi giyinmiş değildi. 30Bugün var olup yarın
ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de
giydireceği çok daha kesin değil mi, ey imanı kıt olanlar?
31«Öyleyse, `Ne yiyeceğiz?' `Ne içeceğiz?' ya da `Ne
giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın. 32Uluslar hep bu şeylerin
peşinden giderler. Oysa göksel Babanız tüm bunları
gereksindiğinizi bilir. 33Siz önce O'nun egemenliğinin ve O'ndaki
doğruluğun ardından gidin, o zaman size tüm bunlar da
verilecektir. 34O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı
yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.
7. Bölüm
Başkasını yargılamayın
(Luk.6:37-38,41-42)
«Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.
2Başkasını nasıl yargılarsanız, siz de aynı yoldan
yargılanacaksınız. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek
uygulanacak. 3Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de
kendi gözündeki merteği farketmezsin? 4Senin gözünde mertek
varken nasıl olur da kardeşine, `İzin ver de gözündeki çöpü
çıkarayım' dersin? 5Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği
çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi
görürsün.
6«Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların
önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp
sizi parçalayabilirler.
Tanrı'dan dileyin
(Luk.11:9-13)
7«Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın,
size açılacaktır. 8Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapıyı
çalana kapı açılır. 9Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna
taş verir? 10Ya da balık isterse ona yılan verir? 11Sizler kötü
yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi
biliyorsanız, göklerde olan Babanızın, kendisinden dileyenlere
güzel şeyler vereceği çok daha kesin değil mi?
12«İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de
onlara öyle davranın. Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği
budur.
Dar kapı, geniş kapı
(Luk.13:24)
13«Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş
ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. 14Yaşama götüren kapı
ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.
Ağaç ve meyvesi
(Mat.12:33-35; Luk.6:43-44)
15«Sahte peygamberlerden sakının! Kuzu postuna bürünerek
gelirler size, ama özde yırtıcı kurtlardır. 16Onları
meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm,
devedikenlerinden incir toplanabilir mi? 17Bunun gibi, her iyi
ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir. 18İyi ağaç
kötü meyve veremez. Kötü ağaç da iyi meyve veremez. 19İyi meyve
vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır. 20Böylece sahte
peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.
21«Beni, `Rab! Rab!' diye çağıran herkes Göklerin Egemenliğine
girecek değildir. Ancak göklerde olan Babamın isteğini yerine
getiren girecektir. 22O gün birçokları bana diyecek ki, `Rab!
Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla
cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?' 23O
zaman ben de onlara açıkça şöyle diyeceğim: `Ben sizi hiç
tanımadım. Çekilin önümden, ey kötülük yapanlar!'
Sağlam temel, çürük temel
(Luk.6:47-49)
24«İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya
üzerinde kuran akıllı adama benzer. 25Yağmur yağmış, seller
yükselmiş, yeller esmiş ve eve saldırmış; ama ev yıkılmamış.
Çünkü kaya üzerine kurulmuştu. 26Bu sözlerimi duyup da
uygulamayan herkes, evini kum üzerinde kuran budala adama benzer.
27Yağmur yağmış, seller yükselmiş, yeller esmiş ve eve yüklenmiş.
Ve ev çökmüş; çöküşü de korkunç olmuş.»
28İsa konuşmasını bitirince, halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı.
29Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi
ders veriyordu.
8. Bölüm
İsa bir cüzamlıyı iyileştiriyor
(Mar.1:40-45; Luk.5:12-16)
İsa dağdan inince büyük bir kalabalık O'nun ardından gitti. 2Bu
sırada cüzamlı bir adam yaklaşıp O'nun önünde yere kapanarak,
«Rab» dedi, «eğer istersen beni temiz kılabilirsin.»
3İsa elini uzatıp adama dokundu, «İsterim, temiz ol!» dedi.
Adam hemen o anda cüzamdan temizlendi. 4Sonra İsa adama, «Sakın
kimseye bir şey söyleme!» dedi. «Git, kâhine görün ve cüzamdan
temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu adağı
sun.»
Yüzbaşının imanı
(Luk.7:1-10)
5-6İsa Kefernahum'a varınca bir yüzbaşı O'na gelip, «Ya Rab»
diye yalvardı, «felçli uşağım korkunç acılar içinde evde
yatıyor.»
7İsa, «Gelip onu iyileştireceğim» dedi.
8Ama yüzbaşı, «Rab, ben layık değilim ki, çatımın altına
giresin!» karşılığını verdi. «Sen yeter ki bir söz söyle, uşağımiyileşir. 9Ben de buyruk altında bir adamım, benim de buyruğumda
askerlerim var. Birine, `Git' derim, gider; bir diğerine, `Gel'
derim, gelir; köleme, `Şunu yap' derim, yapar.»
10İsa, duyduğu bu sözlere hayran kaldı. Ardından gelenlere,
«Size doğrusunu söyleyeyim» dedi, «ben böyle imanı İsrail'de
kimsede görmedim. 11Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan
birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliğinde İbrahim, İshak ve
Yakup'la birlikte sofraya oturacaklar. 12Ama bu egemenliğin asıl
mirasçıları dışarıya, karanlığa atılacak. Orada ağlayış ve diş
gıcırtısı olacaktır.» 13Sonra İsa yüzbaşıya, «Git, inandığın gibi
olsun» dedi.
Ve uşak o anda iyileşti.
İsa birçoklarını iyileştiriyor
(Mar.1:29-34; Luk.4:38-41)
14İsa Petrus'un evine geldiğinde, onun kaynanasının ateşler
içinde yattığını gördü. 15İsa kadının eline dokununca ateşi
düşüverdi. Kadın kalkıp İsa'ya hizmet etmeye başladı.
16Akşam olunca cine tutsak birçok kişiyi kendisine getirdiler.
İsa onlardaki kötü ruhları bir sözle kovdu, hastaların hepsini
iyileştirdi. 17Bu, Yeşaya peygamber aracılığıyla bildirilen şu
sözün yerine gelmesi için oldu:
«Zayıflıklarımızı O kaldırdı,
hastalıklarımızı O yüklendi.»
İsa'yı izlemenin bedeli
(Luk.9:57-62)
18İsa, çevresindeki kalabalığı görünce gölün karşı yakasına
geçilmesini buyurdu. 19O sırada din bilginlerinden biri gelip
O'na şöyle dedi: «Öğretmenim, nereye gidersen, senin ardından
geleceğim.»
20İsa ona, «Tilkilerin ini, gökte uçan kuşların yuvası var, ama
İnsanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok» dedi.
21Bir diğer öğrencisi İsa'ya, «Rab, izin ver de önce gidip
babamı gömeyim» dedi.
22İsa ona, «Sen ardımdan gel» dedi. «Ölüleri bırak, kendi
ölülerini kendileri gömsünler.»
İsa fırtınayı dindiriyor
(Mar.4:35-41; Luk.8:22-25)
23İsa kayığa binince, ardından öğrencileri de bindi. 24Gölde
ansızın büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, dalgalar kayığın
üzerinden aşıyordu. İsa ise uykuya dalmıştı. 25Öğrenciler gidip
O'nu uyandırarak, «Rab, kurtar bizi, batıyoruz!» dediler.
26İsa, «Ey imanı kıt olanlar, neden korkuyorsunuz?» dedi. Sonra
kalkıp rüzgârı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.
27Hepsi hayret içinde kaldı. «Bu nasıl bir adam ki, rüzgâr da
göl de O'nun sözünü dinliyor?» dediler.
Cinli iki adamın iyileştirilmesi
(Mar.5:1-20; Luk.8:26-39)
28İsa gölün karşı yakasında Gadaralıların memleketine
vardığında, cine tutsak iki kişi mezarlık mağaralardan çıkıp O'nu
karşıladı. Bunlar öyle tehlikeliydi ki, o yoldan kimse
geçemiyordu. 29İsa'ya, «Ey Tanrı'nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?»
diye bağırdılar. «Buraya, zaman dolmadan bize işkence etmeye mi
geldin?»
30Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı. 31Cinler
İsa'ya, «Bizi kovacaksan, şu domuz sürüsüne gönder» diye
yalvardılar.
32İsa onlara, «Gidin!» dedi. Cinler de adamlardan çıkıp
domuzların içine girdiler. O anda bütün sürü dik yamaçtan aşağı
koşuşarak göle atlayıp boğuldu. 33Domuzları güdenler ise kaçıp
kente gittiler. Cinli adamlarla ilgili haberleri dahil, olup
bitenlerin hepsini anlattılar. 34Bunun üzerine bütün kent halkı
İsa'yı karşılamaya çıktı. O'nu görünce bölgelerinden ayrılması
için yalvardılar.
9. Bölüm
Bir felçlinin iyileştirilmesi
(Mar.2:1-12; Luk.5:17-26)
İsa bir kayığa binip karşı kıyıya geçti ve kendi kentine
gitti. 2Kendisine, şilteye yatırılmış felçli bir adam getirdiler.
Onların imanını gören İsa felçliye, «Oğlum, cesur ol, günahların
bağışlandı» dedi.
3Bunun üzerine bazı din bilginleri içlerinden, «Bu adam
Tanrı'ya küfrediyor!» dediler.
4Onların ne düşündüklerini bilen İsa dedi ki, «Yüreğinizde
neden kötü düşüncelere yer veriyorsunuz? 5Hangisi daha kolay?
`Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa `Kalk, yürü' demek mi?
6Ne var ki, İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlama
yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye...» Sonra felçliye,
«Kalk, şilteni topla ve evine git!» dedi. 7Adam da kalkıp evine
gitti. 8Halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki
veren Tanrı'yı yücelttiler.
Matta'nın öğrencilere katılması
(Mar.2:13-17; Luk.5:27-32)
9İsa oradan geçerken, vergi toplama kulübesinde oturan birini
gördü. Adı Matta olan bu adama, «Ardımdan gel» dedi. Adam da
kalkıp İsa'nın ardından gitti.
10Sonra İsa, Matta'nın evinde sofrada otururken, birçok vergi
görevlisi ve günahkâr birçok kişi gelip O'nunla ve öğrencileriyle
birlikte oturdu. 11Bunu gören Ferisiler, İsa'nın öğrencilerine,
«Sizin öğretmeniniz neden vergi görevlileri ve günahkârlarla
birlikte yemek yiyor?» diye sordular.
12İsa söylenenleri işitince şöyle dedi: «Sağlamların değil,
hastaların hekime ihtiyacı var. 13Gidin de, `Ben kurban değil,
merhamet isterim' sözünün anlamını öğrenin. Çünkü ben doğrukişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim.»
Oruçla ilgili soru
(Mar.2:18-22; Luk.5:33-39)
14Bu arada Yahya'nın öğrencileri gelip İsa'ya, «Biz ve
Ferisiler oruç tutuyoruz da, senin öğrencilerin niçin tutmuyor?»
diye sordular.
15İsa şöyle karşılık verdi: «Güvey hâlâ aralarındayken,
davetliler yas tutar mı hiç? Ama güveyin aralarından alınacağı
günler gelecek, onlar işte o zaman oruç tutacaklar. 16Hiç kimse
eski bir giysiyi çekmemiş bir kumaş parçasıyla yamamaz. Çünkü
konulan yama, giysiden kopar ve yırtık daha kötü duruma gelir.
17Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa tulumlar
patlar; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarap
yeni tulumlara doldurulur, böylece her ikisi de korunmuş olur.»
Dirilen kız, iyileşen kadın
(Mar.5:21-43; Luk.8:40-56)
18İsa onlara bu sözleri söylerken bir havra yöneticisi gelip
O'nun önünde yere kapanarak, «Kızım az önce öldü. Ama sen gelip
elini onun üzerine koyarsan, dirilecek» dedi. 19İsa kalkıp
öğrencileriyle birlikte adamın ardından gitti.
20Tam o sırada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın İsa'nın
arkasından yetişip giysisinin eteğine dokundu. 21İçinden,
«Giysisine bir dokunsam kurtulacağım» diyordu. 22İsa arkasına
dönüp onu görünce, «Cesur ol, kızım! İmanın seni kurtardı» dedi.
Ve kadın o anda iyileşti.
23-24İsa, yöneticinin evine varıp kaval çalanlarla gürültülü
kalabalığı görünce, «Çekilin!» dedi. «Kız ölmedi, sadece uyuyor.»
Onlar ise kendisiyle alay ettiler. 25Kalabalık dışarı çıkarılınca
İsa içeri girip kızın elinden tuttu, kız da ayağa kalktı. 26Bu
olayın haberi o yörenin tümüne yayıldı.
İki körle bir dilsizin iyileştirilmesi
27İsa oradan ayrılırken iki kör adam, «Ey Davut Oğlu, halimize
acı!» diye feryat ederek O'nun ardından gittiler. 28İsa eve
girince iki kör adam da yanına geldi. Onlara, «İstediğinizi
yapabileceğime inanıyor musunuz?» diye sordu.
Adamlar, «İnanıyoruz, ya Rab!» dediler.
29Bunun üzerine İsa körlerin gözlerine dokunarak, «İmanınıza
göre olsun» dedi. 30Ve adamların gözleri açıldı.
İsa, «Sakın kimse bunu bilmesin» diyerek onları kesin bir
şekilde uyardı. 31Onlar ise çıkıp İsa'yla ilgili haberi o yörenin
tümüne yaydılar.
32Adamlar çıkarken İsa'ya, cine tutsak dilsiz biri getirildi.
33Cin kovulunca adamın dili çözüldü. Halk hayret içinde,
«İsrail'de böylesi hiç görülmemiştir» diyordu.
34Ferisiler ise, «Cinleri, cinlerin reisinin gücüyle kovuyor»
diyorlardı.
Ürün bol, işçi az
35İsa tüm kent ve köyleri dolaştı. Buralardaki havralarda ders
veriyor, Göksel Egemenliğin müjdesini duyuruyor, her hastalığı,
her illeti iyileştiriyordu. 36Kalabalıkları görünce onlara acıdı.
Çünkü çobansız koyunlar gibi şaşkın ve perişandılar. 37O zaman
İsa öğrencilerine şöyle dedi: «Ürün bol, ama işçi az. 38Bu
nedenle ürünün sahibi olan Rab'be yalvarın da, ürününü kaldıracak
işçiler göndersin.»
10. Bölüm
İsa on iki elçisini göreve gönderiyor
(Mar.3:13-19; 6:7-13; Luk.6:12-16; 9:1-6)
İsa on iki öğrencisini yanına çağırdı; kötü ruhları kovmak ve
her hastalığı, her illeti iyileştirmek üzere onlara kötü ruhlar
üzerine yetki verdi.
2-4Bu on iki elçinin adları şöyle: birincisi Petrus adıyla
bilinen Simun, onun kardeşi Andreya, Zebedi'nin oğulları Yakup
ve Yuhanna, Filipus ve Bartalmay, Tomas ve vergi görevlisi Matta,
Alfay oğlu Yakup ve Taday, Yurtsever Simun ve İsa'yı sonradan ele
veren Yahuda İskariyot.
5İsa Onikileri şu buyrukla halkın arasına gönderdi: «Diğer
uluslara ait yerlere gitmeyin. Samiriyelilere ait kentlerin de
hiçbirine uğramayın. 6Bunun yerine, İsrail halkının kaybolmuş
koyunlarına gidin. 7Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliğinin
yaklaştığını duyurun. 8Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin,
cüzamlıları temiz kılın, cinleri kovun. Karşılıksız aldınız,
karşılıksız verin. 9Kuşağınıza altın, gümüş, ya da bakır para
koymayın. 10Yolculuk için ne torba, ne yedek mintan, ne çarık, ne
de değnek alın. Çünkü işçi kendi yiyeceğini hak eder. 11Hangi
kent ya da köye girerseniz, orada saygıdeğer birini arayın ve
ayrılıncaya dek onunla kalın. 12Onun evine girerken, evdekilere
esenlik dileyin. 13Eğer o evdekiler buna layıksa, dilediğiniz
esenlik onların üzerinde kalsın; layık değillerse, dilediğiniz
esenlik size geri dönsün. 14Sizi kabul etmeyen, sözlerinizi
dinlemeyen bir evden ya da bir kentten ayrılırken, ayaklarınızın
tozunu silkin. 15Size doğrusunu söyleyeyim, yargı günü Sodom ve
Gomora diyarının hali o kentin halinden daha dayanılır olacaktır.
Gelecekteki sıkıntılar
(Mar.13:9-13; Luk.21:12-17)
16«İşte, kurtların arasına koyunlar gibi gönderiyorum sizi.
Yılan gibi akıllı, güvercin gibi saf olun. 17İnsanlardan sakının.
Sizi mahkemelere verecekler, havralarında kamçılayacaklar.
18Hatta benden ötürü valilerin ve kralların önüne
çıkarılacaksınız. Böylece onlara ve uluslara tanıklık
edeceksiniz. 19Sizleri mahkemeye verdikleri zaman, neyi nasıl
söyleyeceğinizi düşünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o anda
size bildirilecek. 20Çünkü konuşacak olan siz olmayacaksınız,
Babanızın Ruhu sizin aracılığınızla konuşacaktır.
21«Kardeş kardeşini, baba çocuğunu ölüme teslim edecek.
Çocuklar anne babalarına baş kaldırıp onları öldürtecekler.22Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna
kadar dayanan kurtulacaktır. 23Bir kentte size zulmettikleri
zaman ötekine kaçın. Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu
gelinceye dek İsrail'in tüm kentlerini dolaşmış olmayacaksınız.
24«Öğrenci öğretmeninden, köle de efendisinden üstün değildir.
25Öğrencinin öğretmeni gibi, kölenin de efendisi gibi olması
yeterlidir. Eğer insanlar evin efendisine Beelzebub derlerse, ev
halkına daha neler demezler!
Kimden korkmalı
(Luk.12:2-9)
26«Bunun için onlardan korkmayın. Örtülü olup da açığa
çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur.
27Size karanlıkta söylediklerimi, siz gün ışığında söyleyin.
Kulağınıza fısıldananı, damlardan duyurun. 28Bedeni öldüren, ama
canı öldürmeye gücü yetmeyenlerden korkmayın. Hem canı hem de
bedeni cehennemde mahvedecek güçte olan Tanrı'dan korkun. 29İki
serçe bir meteliğe satılmıyor mu? Ama Babanızın oluru olmadan
bunlardan bir teki bile yere düşmez. 30Size gelince, başınızdaki
saçlar bile tek tek sayılıdır. 31Öyleyse korkmayın, siz birçok
serçeden daha değerlisiniz.
32«İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de
göklerde olan Babamın önünde açıkça kabul edeceğim. 33İnsanların
önünde beni inkâr edeni, ben de göklerde olan Babamın önünde
inkâr edeceğim.
İsa'ya layık olmak
(Mar.9:41; Luk.12:51-53; 14:26-27)
34«Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış
değil, kılıç getirmeye geldim. 35Çünkü ben oğulla babasının,
kızla annesinin, gelinle kaynanasının arasına ayrılık sokmaya
geldim. 36`İnsanın düşmanları, kendi ev halkı olacaktır.'
37Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven, bana layık
değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven, bana
layık değildir. 38Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen, bana
layık değildir. 39Canını kurtaran, onu yitirecek. Benim uğruma
canını yitiren ise onu kurtaracaktır.
40«Sizi kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de
beni göndereni kabul etmiş olur. 41Bir peygamberi, peygamber
olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir ödül alacak. Doğru
bir adamı, doğru biri olduğu için kabul eden, doğru adama yaraşan
bir ödül alacak. 42Bu sıradan kişilerden herhangi birine,
öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile içiren, size
doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır.»
11. Bölüm
İsa ve Vaftizci Yahya
(Luk.7:18-35)
İsa, on iki öğrencisine bütün bu buyrukları verdikten sonraonların kentlerinde ders vermek ve Tanrı sözünü duyurmak üzere
oradan ayrıldı.
2-3Tutukevinde bulunan Yahya, Mesih'in yaptığı işleri duyunca,
O'na gönderdiği öğrencileri aracılığıyla şunu sordu: «Gelecek
Olan sen misin, yoksa başkasını mı bekleyelim?»
4İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Gidin, işitip gördüklerinizi
Yahya'ya bildirin. 5Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler
yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler
diriliyor ve müjde yoksullara duyuruluyor. 6Benden ötürü
sendeleyip düşmeyene ne mutlu!»
7Yahya'nın öğrencileri ayrılırken İsa halka Yahya'dan söz
etmeye başladı. «Çöle ne görmeye gittiniz?» dedi. «Rüzgârda
sallanan bir kamış mı? 8Söyleyin, ne görmeye gittiniz? Zarif
giysilere bürünmüş bir adam mı? Oysa zarif giysiler giyenler,
kralların saraylarında bulunur. 9Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir
peygamber mi? Evet! Ve size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi
peygamberden de üstündür.
10'Bak, habercimi senin önünden gönderiyorum;
o önden gidip senin yolunu hazırlayacak'
diye yazılmış olan sözler onunla ilgilidir. 11Size doğrusunu
söyleyeyim, kadından doğanlar arasında, Vaftizci Yahya'dan daha
üstün olanı ortaya çıkmamıştır. Bununla birlikte, Göklerin
Egemenliğinde en küçük olan, ondan üstündür. 12Vaftizci Yahya'nın
ortaya çıktığı günden bu yana Göklerin Egemenliği zorlanıyor,
zorlu kişiler onu ele geçirmeye çalışıyor[]. 13Yahya'ya dek tüm
peygamberlerle Kutsal Yasa, olacakları önceden bildirdiler.
14Eğer bunu kabul etmek isterseniz, gelecek olan İlyas odur.
15Kulağı olan, işitsin!
16-17 «Ben bu kuşağın insanlarını neye benzeteyim? Çarşı
meydanlarında oturup arkadaşlarına,
`Size kaval çaldık, oynamadınız;
ağıt yaktık, dövünmediniz'
diye seslenen çocuklara benziyorlar. 18Yahya geldiği zaman oruç
tutup içkiden kaçındı, ona `cinli' diyorlar. 19İnsanoğlu geldiği
zaman hem yedi, hem içti. Bu kez de diyorlar ki, `Şu obur ve
ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri ve günahkârlarla dost oldu!'
Ne var ki bilgelik, ortaya koyduğu işlerle doğrulanır.»
Tövbe etmeyen kentler
(Luk.10:13-15)
20-21Sonra İsa, mucizelerinin çoğunu yapmış olduğu kentleri,
tövbe etmedikleri için şöyle azarlamaya başladı: «Vay haline, ey
Horazin! Vay haline, ey Beytsayda! Sizlerde yapılan mucizeler Sur
ve Sayda'da yapılmış olsaydı, onlar çoktan çulla örtünüp kül
içinde oturarak tövbe etmiş olurlardı. 22Size şunu söyleyeyim,
yargı günü Sur ve Sayda'nın hali sizinkinden daha dayanılır
olacak! 23Ya sen, ey Kefernahum, göğe mi çıkarılacaksın? Hayır,
sen ta ölüler diyarına ineceksin! Çünkü sende yapılan mucizeler
Sodom'da yapılmış olsaydı, o kent bugüne dek ayakta kalırdı.24Sana şunu söyleyeyim, yargı günü Sodom diyarının hali,
seninkinden daha dayanılır olacak!»
Yorgunlara müjde
(Luk.10:21-22)
25İsa bundan sonra şöyle dedi: «Baba, göğün ve yerin Rabbi! Bu
gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara
açtığın için sana şükrederim. 26Evet Baba, bunun böyle olması
senin isteğindi.
27«Babam her şeyi bana emanet etti. Oğul'u, Baba'dan başka
kimse tanımaz. Oğul'dan ve Oğul'un Baba'yı tanıtmayı dilediği
kişilerden başkası da Baba'yı tanımaz.
28«Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben
size huzur veririm. 29Ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm.
Boyunduruğuma girin ve benden öğrenin, böylece canlarınız huzur
bulur. 30Boyunduruğum kolay taşınır, vereceğim yük de hafiftir.»
12. Bölüm
Sept günü sorunu
(Mar.2:23-3:6; Luk.6:1-11)
O sıralarda, bir Sept günü İsa ekinler arasından geçiyordu.
Acıkmış olan öğrencileri başakları koparıp yemeye başladılar.
2Bunu gören Ferisiler İsa'ya, «Bak, senin öğrencilerin Sept günü
yapılması yasak olanı yapıyorlar» dediler.
3İsa onlara, «Davut'un, yanındakilerle birlikte acıkınca ne
yaptığını okumadınız mı?» diye sordu. 4«Tanrı'nın evine girdi,
kendisinin ve yanındakilerin yemesi yasak olan, ancak kâhinlerin
yiyebileceği adak ekmeklerini yedi. 5Ya da kâhinlerin her hafta
tapınakta Sept günüyle ilgili buyruğu çiğnedikleri halde suçlu
duruma düşmediklerini Kutsal Yasa'da okumadınız mı? 6Size şunu
söyleyeyim, burada tapınaktan daha üstün bir şey var. 7Eğer siz,
`Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını
bilseydiniz, suçsuz kişileri yargılamazdınız. 8Çünkü İnsanoğlu
Sept gününün de Rabbidir.»
9İsa oradan ayrılıp onların havrasına gitti. 10Orada eli sakat
bir adam vardı. İsa'yı suçlamak amacıyla kendisine, «Sept günü
bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun mudur?» diye
sordular.
11İsa onlara şu karşılığı verdi: «Hanginizin bir koyunu olur
da Sept günü çukura düşerse onu tutup çıkarmaz? 12İnsan, koyundan
ne kadar daha değerlidir! O halde Sept günü iyilik yapmak Yasa'ya
uygundur.»
13Sonra adama, «Elini uzat» dedi. Adam elini uzattı. Sakat el,
öbürü gibi eski sağlam durumuna geliverdi. 14Dışarı çıkan
Ferisiler ise İsa'yı yok etmek için anlaştılar.
Tanrı'nın seçtiği kul
15İsa bunu bildiği için oradan ayrıldı. Birçok kişi O'nun
ardından gitti, O da hepsini iyileştirdi. 16Kendisini başkalarınatanıtmamaları için onları uyardı. 17-18Bu, Yeşaya peygamber
aracılığıyla bildirilen şu sözün yerine gelmesi için oldu:
«İşte, benim seçtiğim kulum,
canımın hoşnut olduğu sevgili kulum.
Ruhumu O'nun üzerine koyacağım,
O da adaleti uluslara ilan edecek.
19Çekişip bağırmayacak,
yollarda kimse O'nun sesini duymayacak.
20Ezilmiş kamışı kırmayacak,
tüten fitili söndürmeyecek,
ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak.
21Uluslar da O'nun adına ümit bağlayacak.»
İsa ve Beelzebub
(Mar.3:20-30; Luk.6:43-45; 11:14-23)
22Daha sonra İsa'ya, cine tutsak, kör ve dilsiz biri getirildi.
İsa adamı iyileştirdi. Öyle ki, adamın dili çözüldü, gözleri
görmeye başladı. 23Bütün kalabalık şaşırıp kaldı. «Bu, Davut'un
Oğlu olabilir mi?» diye soruyorlardı.
24Ferisiler bunu duyunca, «Bu adam cinleri, ancak cinlerin
reisi Beelzebub'un gücüyle kovuyor» dediler.
25Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: «Kendi içinde
bölünmüş olan her ülke yıkıma uğrar. Kendi içinde bölünmüş hiçbir
kent ya da ev ayakta kalamaz. 26Eğer Şeytan Şeytan'ı kovarsa,
kendi içinde bölünmüş demektir. Bu durumda onun egemenliği nasıl
ayakta kalabilir? 27Eğer ben cinleri Beelzebub'un gücüyle
kovuyorsam, sizin adamlarınız cinleri kimin gücüyle kovuyorlar?
Sizi bu durumda kendi adamlarınız yargılayacak. 28Ama ben cinleri
Tanrı'nın Ruhuyla kovuyorsam, Tanrı'nın Egemenliği üzerinize
gelmiş demektir.
29«Bir kimse güçlü adamın evine girip onun malını nasıl
çalabilir? Ancak önceden o güçlü adamı bağlarsa, onun evini
soyabilir.
30«Benden yana olmayan bana karşıdır. Benimle birlikte
toplamayan dağıtıyor demektir. 31Bunun için size diyorum ki,
insanların işlediği her günah, ettiği her küfür bağışlanacak; ama
Ruh'a karşı yapılan küfür bağışlanmayacak. 32İnsanoğlu'na karşı
bir söz söyleyen, bağışlanacak; ama Kutsal Ruh'a karşı bir söz
söyleyen, ne bu çağda, ne de gelecek çağda bağışlanacaktır.
33«Ya ağacı iyi, meyvesini de iyi sayın; ya da ağacı kötü,
meyvesini de kötü sayın. Çünkü her ağaç meyvesinden tanınır.
34Sizi engerekler soyu! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler
söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler. 35İyi
insan, içindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan ise
içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır. 36Size şunu
söyleyeyim, insanlar, söyleyecekleri her boş söz için yargı
gününde hesap verecekler. 37Kendi sözlerinizle aklanacak, yine
kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız.»
Yunus'un belirtisi
(Mar.8:11-12; Luk.11:24-26,29-32)
38Bu arada bazı din bilginleri ve Ferisiler söz alarak şöyle
dediler: «Öğretmenimiz, senden doğaüstü bir belirti görmek
istiyoruz.»
39İsa onlara şu karşılığı verdi: «Kötü ve vefasız kuşak bir
belirti istiyor! Ama ona Yunus peygamberin belirtisinden başka
bir belirti gösterilmeyecek. 40Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca
balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin
bağrında kalacak. 41Ninova halkı, yargı günü bu kuşakla birlikte
kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus'un
çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus'tan daha üstün olan
buradadır. 42Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşakla birlikte
kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman'ın bilgece
sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın,
Süleyman'dan daha üstün olan buradadır.
43«Kötü ruh kişinin içinden çıkınca kurak yerlerde dolanıp
huzur arar, ama bulamaz. 44O zaman, `Çıktığım eve, kendi evime
döneyim' der. Eve gelince orayı bomboş, süpürülmüş ve düzeltilmiş
bulur. 45Bunun üzerine gider, yanına kendisinden kötü yedi ruh
daha alır ve eve girip yerleşirler. Böylece o kişinin son durumu
ilkinden beter olur. Bu kötü kuşağın başına gelecek olan da
budur.»
İsa'nın annesi ve kardeşleri
(Mar.3:31-35; Luk.8:19-21)
46İsa hâlâ halka seslenmekteyken, annesiyle kardeşleri geldi.
O'nunla konuşmak isteyerek dışarıda durdular. 47Birisi İsa'ya,
«Bak» dedi, «annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seninle
konuşmak istiyorlar.»
48İsa, kendisiyle konuşana şu karşılığı verdi: «Kimdir annem,
kimdir kardeşlerim?» 49Eliyle öğrencilerini göstererek, «İşte
annem, işte kardeşlerim!» dedi. 50«Göklerdeki Babamın isteğini
kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.»
13. Bölüm
Tohum benzetmesi
(Mar.4:1-20; Luk.8:4-15)
Aynı gün İsa evden çıktı, gidip gölün kıyısında oturdu.
2Çevresinde öyle büyük bir kalabalık toplandı ki, kendisi bir
kayığa binip oturdu. Bütün kalabalık kıyıda duruyordu. 3İsa
onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. «Bakın» dedi, «ekincinin
biri tohum ekmeye çıkmış. 4Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına
düşmüş. Kuşlar gelip bunları yemiş. 5Kimi, toprağı az olan
kayalık yerlere düşmüş. Toprak derin olmadığından hemen
filizlenmişler. 6Ne var ki, güneş doğunca kavrulmuşlar, kök
salamadıkları için kuruyup gitmişler. 7Kimi, dikenler arasına
düşmüş. Dikenler büyümüş, filizleri boğmuş. 8Kimi ise iyi toprağa
düşmüş. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da otuz kat ürün
vermiş. 9Kulağı olan işitsin!»
10Öğrencileri gelip İsa'ya, «Halka neden benzetmelerle
sesleniyorsun?» diye sordular.
11İsa şu cevabı verdi: «Göklerin Egemenliğinin sırlarını anlama
yeteneği size verildi, ama onlara verilmedi. 12Kimde varsa, ona
daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa,
kendisinde olan da elinden alınacak. 13Onlara benzetmelerle
seslenmemin nedeni budur. Çünkü,
`Gördükleri halde görmezler.
Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.'
14«Yeşaya'nın şu peygamberlik sözü onların bu durumunda
gerçekleşmiş oluyor:
`Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız,
bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz!
15Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı,
kulakları ağır işitir oldu.
Gözlerini de kapadılar.
Öyle ki, gözleri görmesin,
kulakları işitmesin, yürekleri anlamasın,
ve bana dönmesinler.
Dönselerdi, onları iyileştirirdim.'
16«Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız
işitiyor! 17Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice
doğru kişiler sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama
göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama
işitemediler.
18«Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin. 19Her kim
Göksel Egemenlikle ilgili sözü işitir de anlamazsa, Şeytan[]
gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen
tohum işte budur. 20-21Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü
hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre
dayanan kişidir. Böyle biri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da
zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer. 22Dikenler arasında
ekilen de şudur: sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve
zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
23İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine
benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi
de otuz kat.»
Deliceler benzetmesi
24İsa onlara başka bir benzetme anlattı: «Göklerin Egemenliği,
tarlasına iyi tohum eken adama benzer» dedi. 25«Ne var ki, herkes
uyurken, adamın düşmanı gelmiş ve buğdayın arasına delice ekip
gitmiş. 26Ekin gelişip başak salınca, deliceler de görünmüş.
27«Mal sahibinin köleleri gelip ona şöyle demişler: `Efendimiz,
sen tarlana iyi tohum ekmedin mi? Öyleyse delice nereden çıktı?'
28«O da onlara, `Bunu bir düşman yapmıştır' demiş.
«`Gidip deliceleri toplamamızı ister misin?' diye sormuş
köleler.
29«`Hayır' demiş. `Deliceleri toplarken belki buğdayı da
sökersiniz. 30Ekinin biçileceği zamana kadar bırakın, ikisi yan
yana büyüsün. Ekin biçme zamanı gelince orakçılara diyeceğim ki,Önce deliceleri toplayın, yakılmak üzere demet yapın. Buğdayı ise
toplayıp ambarıma koyun.'»
Hardal tanesi ve maya benzetmeleri
(Mar.4:30-34; Luk.13:18-21)
31İsa onlara bir benzetme daha anlattı: «Göklerin Egemenliği
bir adamın alıp tarlasına ektiği hardal tanesine benzer» dedi.
32«Hardal tüm tohumların en küçüğü olduğu halde, gelişince bahçe
bitkilerinin boyunu aşar, ağaç olur. Öyle ki, gökte uçan kuşlar
gelip dallarında barınır.»
33İsa onlara başka bir benzetme anlattı: «Göklerin Egemenliği,
bir kadının alıp tüm hamuru kabartmak için üç ölçek[] una
karıştırdığı mayaya benzer.»
34İsa bütün bunları halka benzetmelerle anlattı. Benzetme
kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı. 35Bu, peygamber
aracılığıyla bildirilen şu sözün yerine gelmesi için oldu:
«Ağzımı benzetmeler anlatarak açacağım,
dünyanın kuruluşundan beri
gizli kalmış sırları dile getireceğim.»
Deliceler benzetmesi açıklanıyor
36Bundan sonra İsa halkı bırakıp eve gitti. Öğrencileri yanına
gelip, «Tarladaki delicelerle ilgili benzetmeyi bize açıkla»
dediler.
37İsa, «İyi tohumu eken, İnsanoğlu'dur» diye karşılık verdi.
38«Tarla ise dünyadır. İyi tohum, Göksel Egemenliğin oğulları,
deliceler de kötü olanın oğullarıdır. 39Deliceleri eken düşman,
İblis'tir. Ekin biçme zamanı, çağın sonu; orakçılar ise
meleklerdir.
40«Deliceler nasıl toplanıp ateşte yakılıyorsa, çağın sonunda
da böyle olacak. 41-42İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da
insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun
egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış
ve diş gıcırtısı olacaktır. 43Doğru kişiler o zaman Babalarının
egemenliğinde güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin!
Define ve inci benzetmeleri
44«Göklerin Egemenliği, tarlada saklı bir defineye benzer. Bunu
bulan adam yine saklamış. Sevinç içinde gitmiş, varını yoğunu
satıp o tarlayı satın almış.
45«Yine Göklerin Egemenliği, güzel inciler arayan bir tüccara
benzer. 46Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitmiş, varını
yoğunu satıp o inciyi satın almış.
Ağ benzetmesi
47«Yine Göklerin Egemenliği, denize atılan ve her çeşit balığı
toplayan bir ağa benzer. 48Ağ dolunca onu kıyıya çekerler. Yere
oturup yararlı balıkları seçer ve kaplara koyarlar, yararsız
olanları atarlar. 49-50Çağın sonunda da böyle olacak. Meleklergelip kötü kişileri doğruların arasından ayıracaklar ve onları
kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı
olacaktır.
51«Bütün bunları anladınız mı?» diye sordu İsa.
O'na, «Evet» karşılığını verdiler.
52O da onlara, «İşte böylece Göklerin Egemenliği için eğitilmiş
her din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran
bir mal sahibine benzer» dedi.
İsa reddediliyor
(Mar.6:1-6; Luk.4:16-30)
53İsa bütün bu benzetmeleri anlattıktan sonra oradan ayrıldı.
54Kendi memleketine gitti ve oradaki havrada halka ders vermeye
başladı. Halk şaşıp kalmıştı. «Adamın bu bilgeliği ve mucizeler
yaratan gücü nereden geliyor?» diyorlardı. 55«Marangozun oğlu
değil mi bu? Annesinin adı Meryem değil mi? Yakup, Yusuf, Simun
ve Yahuda O'nun kardeşleri değil mi? 56Kızkardeşlerinin hepsi
aramızda yaşamıyor mu? O halde O'nun bütün bu yaptıkları nereden
geliyor?» 57Ve gücenip O'nu reddettiler.
Ama İsa onlara şöyle dedi: «Bir peygamber, kendi memleketinden
ve evinden başka yerde hor görülmez.»
58İmansızlıklarından ötürü İsa orada pek fazla mucize yapmadı.
14. Bölüm
Yahya peygamberin öldürülmesi
(Mar.6:14-29; Luk.9:7-9)
1-2O günlerde İsa'yla ilgili haberleri duyan bölge kralı
Hirodes, adamlarına, «Bu, Vaftizci Yahya'dır» dedi. «Ölümden
dirilmiştir. Olağanüstü güçlerin O'nda etkin olmasının nedeni de
budur.»
3Hirodes, kardeşi Filipus'un karısı Hirodiya yüzünden Yahya'yı
tutuklatmış, bağlatıp zindana attırmıştı. 4Çünkü Yahya Hirodes'e,
«O kadınla evlenmen Kutsal Yasa'ya aykırıdır» demişti. 5Hirodes
Yahya'yı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü halk
Yahya'yı peygamber sayıyordu.
6-7Hirodes'in doğum günü şenliği sırasında Hirodiya'nın kızı
ortaya çıkıp dans etti. Bu, Hirodes'in öyle hoşuna gitti ki, ant
içerek kıza her ne dilerse vereceğini söyledi. 8Kız, annesinin
kışkırtmasıyla, «Bana şimdi, bir tepsi üzerinde Vaftizci
Yahya'nın başını ver» dedi. 9Kral buna çok üzüldüyse de,
konuklarının önünde içtiği anttan ötürü bu dileğin yerine
getirilmesini buyurdu. 10Adam gönderip zindanda Yahya'nın başını
kestirdi. 11Bir tepsi üzerinde getirilen baş genç kıza verildi,
kız da bunu annesine götürdü. 12Yahya'nın öğrencileri gelip
cesedi aldılar ve gömdüler. Sonra gidip İsa'ya haber verdiler.
İsa beş bin kişiyi doyuruyor
(Mat.6:30-44; Luk.9:10-17; Yu.6:1-14)
13İsa bunu duyunca, tek başına tenha bir yere çekilmek üzerebir kayıkla oradan ayrıldı. Bunu öğrenen halk, kentlerden çıkıp
O'nu yaya olarak izledi. 14İsa kayıktan inince büyük bir
kalabalıkla karşılaştı. Onlara acıdı ve hasta olanlarını
iyileştirdi.
15Akşama doğru öğrencileri O'nun yanına gelip dediler ki,
«Burası ıssız bir yer, vakit de artık geç oldu. Halkı salıver de
köylere gidip kendilerine yiyecek alsınlar.»
16İsa, «Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek verin» dedi.
17Öğrenciler, «Burada beş ekmekle iki balıktan başka bir
şeyimiz yok ki» dediler.
18İsa, «Onları buraya, bana getirin» dedi. 19Halka çimenlerin
üzerine oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki balığı
aldı, gözlerini göğe dikerek şükran duasını yaptı; sonra
ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar.
20Herkes yiyip doyduktan sonra on iki sepet dolusu yemek artığı
topladılar. 21Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç,
yaklaşık beş bin erkekti.
İsa su üstünde yürüyor
(Mar.6:45-56; Yu.6:15-21)
22Bundan hemen sonra İsa öğrencilerine, kayığa binip
kendisinden önce karşı yakaya geçmelerini buyurdu. Bu arada
kendisi halkı salıverecekti. 23Halkı salıverdikten sonra dua
etmek için tek başına dağa çıktı. Akşam olurken orada yalnızdı.
24O sırada kayık kıyıdan bir hayli uzakta[] dalgalarla
boğuşuyordu. Çünkü rüzgâr karşı yönden esiyordu.
25Sabaha karşı[] İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı.
26Öğrenciler, O'nun gölün üstünde yürüdüğünü görünce dehşete
kapıldılar. «Bu bir hayalet!» diyerek korkuyla bağrıştılar.
27Ama İsa hemen onlara seslenerek, «Cesur olun! Ben'im,
korkmayın!» dedi.
28Petrus buna karşılık, «Ya Rab» dedi, «eğer sen isen, buyruk
ver de su üstünde yürüyerek sana geleyim.»
29İsa, «Gel!» dedi.
Petrus da kayıktan indi, su üstünde yürüyerek İsa'ya yaklaştı.
30Ama rüzgârın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya
başladı. «Rab, beni kurtar!» diye bağırdı.
31İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, «Ey imanı kıt adam,
neden kuşkuya düştün?» dedi.
32Onlar kayığa bindikten sonra rüzgâr dindi. 33Kayıktakiler,
«Sen gerçekten Tanrı'nın Oğlusun» diyerek O'na tapındılar.
34Karşı yakaya vardıklarında Ginesar'da karaya çıktılar.
35Oranın halkı İsa'yı tanıyınca bütün yöreye haber salıp
hastaların hepsini O'na getirdiler. 36Sadece giysisinin eteğine
dokunmalarına izin vermesi için yalvardılar. Dokunanların hepsi
de iyileşti.
15. Bölüm
İnsanı kirleten nedir?
(Mar.7:1-23)
1-2Bu sırada Kudüs'ten bazı Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya
gelip şunu sordular: «Senin öğrencilerin neden atalarımızın
geleneğine karşı geliyorlar? Yemekten önce ellerini
yıkamıyorlar.»
3İsa onlara şu karşılığı verdi: «Ya siz, neden geleneğiniz
uğruna Tanrı buyruğuna karşı geliyorsunuz? 4Tanrı şöyle buyurdu:
`Annene babana saygı göster' ve, `Annesine ya da babasına söven
mutlaka ölümle cezalandırılsın.' 5-6Ama siz, `Her kim anne ya da
babasına, benden alacağın tüm maddi yardım Tanrı'ya adanmıştır
derse, artık babasına saygı göstermek zorunda değildir'
diyorsunuz. Böylelikle, geleneğiniz uğruna Tanrı'nın sözünü
geçersiz kılmış oluyorsunuz. 7-8Ey ikiyüzlüler! Yeşaya'nın sizinle
ilgili şu peygamberlik sözü ne doğrudur:
`Bu halk dudaklarıyla beni sayar,
ama yürekleri benden uzaktır.
9Bana boşuna taparlar.
Çünkü öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır.'»
10İsa, halkı yanına çağırıp onlara, «Dinleyin ve şunu belleyin»
dedi. 11«İnsanı kirleten, ağzına giren değildir. Ağzından
çıkandır insanı kirleten.»
12Bu sırada öğrencileri O'na gelip, «Biliyor musun, Ferisiler
bu sözü duyunca gücendiler» dediler.
13İsa şu karşılığı verdi: «Göksel Babamın dikmediği her fidan
kökünden sökülecek. 14Bırakın onları; onlar körlerin kör
kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, her ikisi de
çukura düşer.»
15Petrus, «Bu benzetmeyi bize açıkla» dedi.
16«Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?» diye sordu İsa. 17«Ağza giren
her şeyin mideye indiğini, oradan da ayakyoluna atıldığını
bilmiyor musunuz? 18Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten
kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. 19Çünkü kötü düşünceler,
cinayet, zina, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, yalan tanıklık ve
iftira hep yürekten kaynaklanır. 20İnsanı kirleten bunlardır.
Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez.»
Kenanlı kadının imanı
(Mar.7:24-30)
21İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda bölgesine geçti. 22O yöreden
Kenanlı bir kadın İsa'ya gelip, «Ya Rab, ey Davut Oğlu, halime
acı! Kızım cine tutsak, çok kötü durumda» diye feryat etti.
23İsa kadına hiçbir karşılık vermedi. Öğrencileri yaklaşıp,
«Sal şunu, gitsin!» diye rica ettiler. «Arkamızdan bağırıp
duruyor.»
24İsa, «Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına
gönderildim» diye cevap verdi.
25Kadın ise yaklaşıp, «Ya Rab, bana yardım et!» diyerek O'nun
önünde yere kapandı.[]
26İsa ona, «Çocukların ekmeğini alıp köpeklere atmak doğru
değildir» dedi.
27Kadın, «Haklısın, Rab» dedi. «Ama köpekler de efendilerinin
sofrasından düşen kırıntıları yer.»
28O zaman İsa ona şu karşılığı verdi: «Ey kadın, imanın büyük!
Dilediğin gibi olsun.» Ve kadının kızı o saatte iyileşti.
İsa dört bin kişiyi doyuruyor
(Mar.8:1-10)
29İsa oradan ayrıldı, Celile gölünün kıyısından geçerek dağa
çıkıp oturdu. 30Yanına büyük bir kalabalık geldi. Beraberlerinde
kötürüm, kör, çolak, dilsiz ve daha birçok hasta vardı. Hastaları
O'nun ayaklarının dibine bıraktılar. O da onları iyileştirdi.
31Halk, dilsizlerin konuştuğunu, çolakların sağlam oluverdiğini,
körlerin gördüğünü, kötürümlerin yürüdüğünü görünce şaştı ve
İsrail'in Tanrısını yüceltti.
32İsa öğrencilerini yanına çağırıp, «Halka acıyorum» dedi. «Üç
gündür yanımdalar ve yiyecek hiçbir şeyleri yok. Onları aç aç
evlerine göndermek istemiyorum, yolda bayılabilirler.»
33Öğrenciler kendisine, «Böyle ıssız bir yerde bu kadar
kalabalığı doyuracak ekmeği nereden bulalım?» dediler.
34İsa, «Kaç ekmeğiniz var?» diye sordu.
«Yedi ekmekle birkaç küçük balığımız var» dediler.
35Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. 36Yedi
ekmekle balıkları aldı, şükredip bunları böldü, öğrencilerine
verdi. Onlar da halka dağıttılar. 37Herkes yiyip doyduktan sonra
yedi küfe dolusu yemek artığı topladılar. 38Yemek yiyenlerin
sayısı, kadın ve çocuklar hariç, dört bin erkekti. 39İsa, halkı
salıverdikten sonra kayığa binip Magadan bölgesine geçti.
16. Bölüm
Doğaüstü bir belirti isteniyor
(Mar.8:11-13; Luk.12:54-56)
Ferisilerle Sadukiler İsa'nın yanına geldiler. O'nu sınamak
amacıyla kendilerine gökten bir belirti göstermesini istediler.
2İsa onlara şu karşılığı verdi: «Akşam olunca siz, `Gökyüzünün
rengi kızıl olduğuna göre hava iyi olacak' dersiniz. 3Sabahleyin,
`Bugün gök kızıl ve bulutlu. Hava bozacak' dersiniz. Gökyüzünün
görünümünü yorumlayabiliyorsunuz da, belirli zamanlarla ilgili
belirtileri yorumlayamıyor musunuz? 4Kötü ve vefasız kuşak bir
belirti istiyor! Ama ona Yunus'un belirtisinden başka bir belirti
gösterilmeyecek.» Sonra İsa onları bırakıp gitti.
Ferisilerle Sadukilerin mayası
(Mar.8:14-21)
5Öğrenciler gölün karşı yakasına geçerken ekmek almayı
unutmuşlardı. 6İsa onlara, «Dikkatli olun, Ferisilerin ve
Sadukilerin mayasından kaçının!» dedi.
7Onlar ise kendi aralarında konuşarak, «Ekmek almadığımız için
böyle diyor» dediler.
8Bunun farkında olan İsa şöyle dedi: «Ey imanı kıt olanlar!
Ekmeğiniz yok diye aranızda ne konuşup duruyorsunuz? 9-10Hâlâ
anlamıyor musunuz? Beş ekmekle beş bin kişinin doyduğunu, kaçsepet dolusu yemek artığı topladığınızı hatırlamıyor musunuz?
Yedi ekmekle dört bin kişinin doyduğunu, kaç küfe dolusu yemek
artığı topladığınızı hatırlamıyor musunuz? 11Ben size,
`Ferisilerin ve Sadukilerin mayasından kaçının' derken, ekmekten
söz etmediğimi nasıl oluyor da anlamıyorsunuz?»
12Kendilerine ekmek mayasından değil de, Ferisilerle
Sadukilerin öğretisinden kaçınmalarını söylediğini o zaman
anladılar.
Petrus'un Mesih'i tanıması
(Mar.8:27-30; Luk.9:18-21)
13İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine
şunu sordu: «Halk, İnsanoğlu'nun kim olduğunu söylüyor?»
14Öğrencileri şu karşılığı verdiler: «Kimi Vaftizci Yahya, kimi
İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biri olduğunu
söylüyor.»
15İsa onlara, «Ya siz» dedi, «ben kimim dersiniz?»
16Simun Petrus, «Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin»
cevabını verdi.
17İsa ona, «Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!» dedi. «Bu sırrı
sana açan insan[] değil, göklerdeki Babamdır. 18Ben de sana şunu
söyleyeyim, sen Petrus'sun[] ve ben topluluğumu bu kayanın[]
üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı
direnemeyecek. 19Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana
vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış
olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş
olacak.» 20Bu sözlerden sonra İsa, kendisinin Mesih olduğunu
kimseye söylememeleri için öğrencilerini uyardı.
İsa ölüp dirileceğini önceden bildiriyor
(Mar.8:31-9:1; Luk.9:22-27)
21Bundan sonra İsa, kendisinin Kudüs'e gitmesi, ihtiyarlar,
başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi,
öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine
anlatmaya başladı.
22Bunun üzerine Petrus O'nu bir kenara çekip azarlamaya
başladı. «Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey
gelmeyecek!» dedi.
23Ama İsa dönüp Petrus'a şöyle dedi: «Çekil önümden, Şeytan!
Sen yolumda engelsin. Senin düşüncelerin Tanrı'nın değil, insanın
düşünceleridir.»
24Sonra İsa, öğrencilerine şunları söyledi: «Ardımdan gelmek
isteyen, kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.
25Canını kurtarmak isteyen, onu yitirecek; canını benim uğruma
yitiren ise onu kurtaracaktır. 26İnsan bütün dünyayı kazanıp da
canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan, kendi
canına karşılık ne verebilir? 27İnsanoğlu, Babasının görkemi
içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptıklarının karşılığını
verecektir. 28Size doğrusunu söyleyeyim, burada bulunanlar
arasında, İnsanoğlu'nun kendi egemenliği içinde geldiğini
görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.»
17. Bölüm
İsa'nın görünümü değişiyor
(Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)
Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un
kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı. 2Orada,
gözlerinin önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi
parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu. 3O anda Musa'yla
İlyas öğrencilere göründü. İsa ile konuşuyorlardı. 4Petrus
İsa'ya, «Ya Rab» dedi, «burada bulunmamız ne iyi oldu! İstersen
burada üç çardak kurayım: biri sana, biri Musa'ya, biri de
İlyas'a.»
5Petrus hâlâ konuşurken, parlak bir bulut birden onları
gölgeledi. Buluttan gelen bir ses, «Sevgili Oğlum budur, O'ndan
hoşnudum. O'nu dinleyin!» dedi.
6Öğrenciler bunu işitince, dehşet içinde yüzüstü yere
kapandılar. 7İsa gelip onlara dokundu, «Kalkın, korkmayın!» dedi.
8Başlarını kaldırıp bakınca İsa'dan başka kimseyi göremediler.
9Dağdan inerlerken İsa onlara, «İnsanoğlu ölümden dirilmeden
önce, gördüklerinizi kimseye söylemeyin» diye buyurdu.
10Öğrencileri O'na şunu sordular: «Peki, din bilginleri neden
önce İlyas'ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?»
11İsa, «İlyas gerçekten gelecek ve her şeyi yeniden düzene
koyacak» diye cevap verdi. 12«Size şunu söyleyeyim, İlyas zaten
gelmiştir, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar.
Aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden acı çekecektir.» 13O
zaman öğrenciler İsa'nın kendilerine Vaftizci Yahya'dan söz
ettiğini anladılar.
Cinli çocuk iyileştiriliyor
(Mar.9:14-32; Luk.9:37-45)
14Kalabalığın yanına vardıklarında bir adam İsa'ya yaklaşıp
O'nun önünde diz çöktü. 15«Ya Rab» dedi, «oğlumun haline acı!
Çocuk saralı ve çok acı çekiyor. Sık sık ateşe ya da suya
düşüyor. 16Onu senin öğrencilerine getirdim, ama
iyileştiremediler.»
17İsa, «Ey imansız ve sapmış kuşak!» dedi. «Sizinle daha ne
kadar kalacağım? Size daha ne kadar katlanacağım? Çocuğu buraya,
bana getirin.» 18İsa cini azarlayınca, cin çocuktan çıktı, çocuk
da o anda iyileşti.
19Sonra öğrenciler tek başlarına İsa'ya gelip, «Biz cini neden
kovamadık?» diye sordular.
20-21İsa, «İmanınız kıt olduğu için» karşılığını verdi. «Size
doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu
dağa, `Buradan şuraya göç' derseniz, göçer. Sizin için imkânsız
bir şey kalmaz.»[]
İsa ölüp dirileceğini tekrar bildiriyor
(Mar.9:30-32; Luk.9:43-45)
22-23Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, «İnsanoğlu,
insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gündirilecek» dedi.
Öğrenciler buna çok kederlendiler.
Tapınak vergisi
24Kefernahum'a geldiklerinde, iki dirhemlik tapınak vergisini[]
toplayanlar Petrus'a gelip, «Öğretmeniniz tapınak vergisini
ödemiyor mu?» diye sordular.
25Petrus, «Ödüyor» dedi.
Petrus eve gelince, daha kendisi bir şey söylemeden İsa ona,
«Simun, ne dersin?» dedi. «Dünya kralları gümrük ya da vergiyi
kimlerden alırlar? Kendi oğullarından mı, yabancılardan mı?»
26Petrus'un, «Yabancılardan» demesi üzerine İsa, «O halde
oğullar muaftır» dedi. 27«Ama vergi toplayanları gücendirmeyelim.
Göle gidip oltanı at. Tuttuğun ilk balığı çıkar, onun ağzını aç,
dört dirhemlik bir akçe[] bulacaksın. Parayı al, ikimizin vergisi
olarak onlara ver.»
18. Bölüm
En büyük kim?
(Mar.9:33-37,42-48; Luk.9:46-48; 17:1-2)
Bu sırada İsa'nın öğrencileri O'na yaklaşıp, «Göklerin
Egemenliğinde en büyük kim?» diye sordular.
2-3İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip
şöyle dedi: «Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük
çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliğine asla
giremezsiniz. 4Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin
Egemenliğinde en büyük odur. 5Böyle bir çocuğu benim adım uğruna
kabul eden, beni kabul etmiş olur.
6«Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha
düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin
dibine atılması kendisi için daha iyi olur. 7İnsanı günaha
düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların
olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay
haline!
8«Eğer elin ya da ayağın seni günaha sokarsa, onu kesip at.
Çolak ya da tek ayaklı olarak yaşama kavuşman, iki el iki ayak
sahibi olarak sönmez ateşe atılmandan iyidir. 9Eğer gözün seni
günaha sokarsa, onu çıkarıp at. Tek gözle yaşama kavuşman, iki
göz sahibi olarak cehennem ateşine atılmandan iyidir.
10-11«Bu küçüklerden bir tekini bile hor görmekten sakının! Size
şunu söyleyeyim, onların göklerdeki melekleri, göklerde olan
Babamın yüzünü her zaman görürler.[]
Kaybolmuş koyun benzetmesi
(Luk.15:3-7)
12«Siz ne dersiniz? Bir adamın yüz koyunu olsa ve bunlardan
biri yolunu şaşırsa, doksan dokuzunu dağlarda bırakıp yolunu
şaşıranı aramaya gitmez mi? 13Eğer onu bulacak olursa, size
doğrusunu söyleyeyim, yolunu şaşırmamış olan doksan dokuzu içinsevindiğinden daha çok onun için sevinir. 14Bunun gibi,
göklerdeki Babanız da bu küçüklerden hiçbirinin kaybolmasını
istemez.
Bir kardeş günah işlerse
15«Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu
kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın.
Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun. 16Ama dinlemezse,
yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen her şey iki ya da
üç tanığın sözüyle doğrulansın. 17Eğer kardeşin onları dinlemek
istemezse, durumu inanlılar topluluğuna bildir. İnanlılar
topluluğunu da dinlemek istemezse, onu bir putperest ya da vergi
görevlisi yerine koy.
18«Size doğrusunu söyleyeyim, yeryüzünde bağlayacağınız her şey
gökte de bağlanmış olacak. Yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte
de çözülmüş olacak. 19Yine size şunu söyleyeyim, yeryüzünde
aranızdan iki kişi, dileyecekleri herhangi bir şey için
uyuşurlarsa, göklerdeki Babam dileklerini yerine getirir.
20Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada
onların arasındayım.»
Acımasız köle benzetmesi
21Bunun üzerine Petrus İsa'ya gelip, «Ya Rab» dedi, «kardeşim
bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez
mi?»
22İsa ona, «Yedi kez değil» dedi. «Yetmiş kere yedi kez derim
sana. 23Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak
isteyen bir krala benzer. 24Kral hesap görmeye başladığında,
kendisine on bin talant borcu olan bir köle getirilmiş. 25Kölenin
ödeme gücü olmadığından efendisi onun, karısının, çocuklarının
ve bütün malının satılıp borcun ödenmesini buyurmuş. 26Köle yere
kapanıp efendisine, `Bana karşı sabırlı ol! Sana bütün borcumu
öderim' demiş. 27Efendisi köleye acımış, borcunu bağışlayıp onu
salıvermiş.
28«Ama köle çıkıp gitmiş, kendisine yüz dinar borcu olan bir
başka köleye rastlamış. Onu yakalayıp, `Borcunu öde' diyerek
boğazına sarılmış. 29Bu köle yüzüstü yere kapanmış, `Bana karşı
sabırlı ol! Sana borcumu öderim' diye yalvarmış. 30Ama ilk köle
bunu reddetmiş. Gitmiş, borcunu ödeyinceye dek kalmak üzere adamı
zindana attırmış. 31Öteki köleler, olanları görünce çok
üzülmüşler. Efendilerine gidip bütün olup bitenleri anlatmışlar.
32«Bunun üzerine efendisi köleyi yanına çağırmış. `Ey kötü
köle!' demiş. `Bana yalvardığın için bütün borcunu bağışladım.
33Benim sana acıdığım gibi, senin de köle arkadaşına acıman
gerekmez miydi?' 34Bu öfkeyle efendisi, tüm borcunu ödeyinceye
dek onu işkencecilere teslim etmiş.
35«Eğer her biriniz kardeşini yürekten bağışlamazsa, göksel
Babam da size öyle davranacaktır.»
19. Bölüm
Boşanmayla ilgili soru
(Mar.10:1-12)
İsa, bu konuşmasını bitirdikten sonra Celile'den ayrılıp
Yahudiye sınırlarına, Şeria nehrinin ötesine geçti. 2Büyük halk
toplulukları da O'nun ardından gitti. Hasta olanlarını orada
iyileştirdi.
3İsa'nın yanına gelen bazı Ferisiler, O'nu sınamak amacıyla
şunu sordular: «Bir adamın, herhangi bir nedenle karısını
boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?»
4-5İsa şu karşılığı verdi: «Kutsal Yazıları okumadınız mı?
Yaradan, ta başlangıçtan insanları `erkek ve dişi olarak yarattı'
ve şöyle dedi: `Bu nedenle adam annesini babasını bırakacak,
karısına bağlanacak ve ikisi tek bir beden olacaklar.' 6Şöyle ki,
onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı'nın
birleştirdiğini, insan ayırmasın.»
7Ferisiler İsa'ya, «Öyleyse» dediler, «Musa neden erkeğin,
karısını, bir boş kâğıdı verip boşayabileceğini söyledi?»
8İsa onlara, «Musa, karılarınızı boşamanıza, yüreklerinizin
katılığından ötürü izin verdi» dedi. «Başlangıçta bu böyle
değildi. 9Ben size şunu söyleyeyim, karısını cinsel
ahlaksızlıktan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina
etmiş olur. Boşanmış kadınla evlenen de zina etmiş olur.»[]
10Öğrenciler İsa'ya, «Eğer bir erkekle karısı arasındaki ilişki
buysa, hiç evlenmemek daha iyi!» dediler.
11İsa onlara, «Herkes bu sözü kabul edemez» dedi. «Ancak böyle
bir Tanrı vergisine sahip olanlar kabul edebilir. 12Çünkü
doğuştan, ana rahminden çıktıklarında hadım olanlar bulunduğu
gibi, insanlar tarafından hadım edilmiş olanlar ve kendilerini
Göklerin Egemenliği uğruna hadım saymış olanlar da vardır. Bunu
kabul edebilen, kabul etsin!»
İsa küçük çocukları kutsuyor
(Mar.10:13-16; Luk.18:15-17)
13-14O sırada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına
getirdiler; ellerini onların üzerine koyup dua etmesini
istediler. Öğrenciler onları azarlayınca İsa, «Bırakın çocukları»
dedi. «Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü Göklerin Egemenliği
böylelerinindir.» 15Ellerini onların üzerine koyduktan sonra
oradan ayrıldı.
Zenginlik ve sonsuz yaşam
(Mar.10:17-31; Luk.18:18-30)
16Adamın biri İsa'ya gelip, «Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak
için nasıl bir iyilik yapmalıyım?» diye sordu.
17İsa ona, «İyilik konusunda neden bana soru soruyorsun?» dedi.
«İyi olan tek biri var. Yaşama kavuşmak istersen, O'nun
buyruklarını yerine getir.»
18-19«Hangi buyrukları?» diye sordu adam.
İsa şu karşılığı verdi: «`Adam öldürme, zina etme, hırsızlık
yapma, yalan yere tanıklık etme, annene babana saygı göster' ve
`komşunu kendin gibi sev.'»
20Genç adam, «Bunların hepsini yerine getirdim» dedi, «daha ne
eksiğim var?»
21İsa ona, «Eğer eksiksiz olmak istersen, git, varını yoğunu
sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur.
Sonra gel, beni izle» dedi.
22Genç adam bu sözleri işitince üzüntü içinde oradan uzaklaştı.
Çünkü çok malı vardı.
23İsa öğrencilerine, «Size doğrusunu söyleyeyim» dedi, «zengin
bir kişinin Göklerin Egemenliğine girmesi güç olacak. 24Yine şunu
söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı
Egemenliğine girmesinden daha kolaydır.»
25Bunu işiten öğrenciler büsbütün şaşırdılar, «Öyleyse kim
kurtulabilir?» diye sordular.
26İsa onlara bakarak, «İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı
için her şey mümkün» dedi.
27Bunun üzerine Petrus O'na, «Bak» dedi, «biz her şeyi bırakıp
senin ardından geldik. Neyimiz olacak?»
28İsa onlara, «Size doğrusunu söyleyeyim» dedi, «her şey
yenilendiğinde, İnsanoğlu görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet
ardımdan gelmiş olan sizler, on iki tahta oturup İsrail'in on iki
oymağını yargılayacaksınız. 29Benim adım uğruna evlerini,
kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını
bırakmış olan herkes, bunların yüz katını elde edecek ve sonsuz
yaşamı miras alacak. 30Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu,
sonuncuların birçoğu da birinci olacak.
20. Bölüm
Bağcı benzetmesi
«Göklerin Egemenliği, bağında çalışacak işçi tutmak için sabah
erkenden dışarı çıkan toprak sahibine benzer. 2Adam, işçilerle
günlüğü bir dinara anlaşıp onları bağına göndermiş.
3«Saat dokuza doğru tekrar dışarı çıkmış, çarşı meydanında boş
duran başka adamlar görmüş. 4-5Onlara, `Siz de bağa gidip çalışın.
Hakkınız ne ise, veririm' demiş, onlar da bağa gitmişler.
«Öğleyin ve saat üçe doğru yine çıkıp aynı şeyi yapmış. 6Saat
beşe doğru çıkınca, orada duran daha başkalarını görmüş. Onlara,
`Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?' diye sormuş.
7«`Kimse bize iş vermedi ki' demişler.
«Onlara, `Siz de bağa gidin, çalışın' demiş.
8«Akşam olunca, bağın sahibi kâhyasına, `İşçileri çağır' demiş.
`Sonunculardan başlayarak, birincilerine kadar, hepsine
ücretlerini ver.'
9«Saat beşe doğru işe başlamış olanlar gelip kâhyadan birer
dinar almışlar. 10Birinciler gelince daha çok alacaklarını
sanmışlar, ama onlara da birer dinar verilmiş. 11Paralarını
alınca bağın sahibine karşı söylenmeye başlamışlar. 12`Bu
sonuncular yalnız bir saat çalıştılar' demişler. `Ama sen onları,
günün yükünü ve sıcağını çeken bizlerle bir tuttun!'
13«Bağın sahibi onlardan birine şöyle karşılık vermiş:
`Arkadaş, sana haksızlık ettiğim yok! Seninle bir dinara
anlaşmadık mı? 14Hakkını al, git! Sana verdiğimi bu sonuncuya davermek istiyorum. 15Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok
mu? Yoksa elim açık diye kıskanıyor musun?'
16«İşte böylece sonuncular birinci, birinciler de sonuncu
olacak.»
İsa ölüp dirileceğini üçüncü kez bildiriyor
(Mar.10:32-34; Luk.18:31-34)
17-18İsa Kudüs'e giderken, yolda on iki öğrencisini bir yana
çekip onlara özel olarak şunu söyledi: «Şimdi Kudüs'e gidiyoruz.
İnsanoğlu, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim
edilecek, onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracaklar. 19O'nunla
alay etmeleri, kamçılayıp çarmıha germeleri için O'nu diğer
uluslara teslim edecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek.»
Bir annenin isteği
(Mar.10:35-45)
20O sırada Zebedi oğullarının annesi oğullarıyla birlikte
İsa'ya yaklaştı. Önünde yere kapanarak kendisinden bir dileği
olduğunu söyledi.
21İsa kadına, «Ne istiyorsun?» diye sordu.
Kadın O'na, «Buyruk ver de senin egemenliğinde bu iki oğlumdan
biri senin sağında, biri de solunda otursun» dedi.
22«Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz» diye karşılık verdi İsa.
«Benim içeceğim kâseden siz içebilir misiniz?»
«Evet, içebiliriz» dediler.
23İsa onlara, «Elbette benim kâsemden içeceksiniz» dedi, «ama
sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil.
Babam bu yerleri belirli kişiler için hazırlamıştır.»
24Bunu işiten diğer on öğrenci iki kardeşe kızdılar. 25Ama İsa
onları yanına çağırıp şöyle dedi: «Bilirsiniz ki, ulusların
önderleri onları egemenlik hırsıyla yönetirler, ileri gelenleri
de onlara ağırlıklarını hissettirirler. 26Sizin aranızda böyle
olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, diğerlerinin hizmetkârı
olsun. 27Aranızda birinci olmak isteyen, diğerlerinin kulu olsun.
28Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve
canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi.»
İki körün gözleri açılıyor
(Mar.10:46-52; Luk.18:35-43)
29Eriha'dan ayrılırlarken büyük bir kalabalık İsa'nın ardından
gitti. 30Yol kenarında oturan iki kör adam, İsa'nın oradan
geçmekte olduğunu duyunca, «Ya Rab, ey Davut Oğlu, halimize acı!»
diye bağırdılar.
31Kalabalık onları azarlayarak susturmak istediyse de onlar,
«Ya Rab, ey Davut Oğlu, halimize acı!» diyerek daha çok
bağırdılar.
32İsa durup onları çağırdı. «Sizin için ne yapmamı
istiyorsunuz?» diye sordu.
33Onlar da, «Ya Rab, gözlerimiz açılsın» dediler.
34İsa onlara acıdı, gözlerine dokundu. O anda yeniden görmeye
başladılar ve O'nun ardından gittiler.
21. Bölüm
İsa'nın Kudüs'e girişi
(Mar.11:1-11; Luk.19:28-40; Yu.12:12-19)
1-2Kudüs'e yaklaşıp Zeytin dağının yamacında bulunan Beytfacı
köyüne geldiklerinde İsa, öğrencilerinden ikisini şu sözlerle
köye gönderdi: «Karşınızdaki köye gidin. Hemen orada bağlı bir
dişi eşek ve yanında bir sıpa bulacaksınız. Onları çözüp bana
getirin. 3Size bir şey diyen olursa, `Rab'bin bunlara ihtiyacı
var, hemen geri gönderecek' dersiniz.»
4-5Bu olay, peygamber aracılığıyla bildirilen şu sözün yerine
gelmesi için oldu:
«Siyon kızına deyin ki,
`Bak, alçakgönüllü Kralın, bir eşeğe,
evet bir sıpaya,
bir eşek yavrusuna binmiş
sana geliyor.'»
6Öğrenciler gittiler, İsa'nın kendilerine buyurduğu gibi
yaptılar. 7Eşekle sıpayı getirip üzerlerine giysilerini yaydılar,
İsa da sıpanın üzerine bindi. 8Halkın büyük bir bölümü
giysilerini yolun üzerine serdi. Bazıları da ağaçlardan dallar
kesiyor, yola seriyorlardı. 9Önden giden ve arkadan gelen
kalabalıklar şöyle bağırıyorlardı:
«Davut Oğluna hozana!
Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun,
en yücelerde hozana!»
10İsa Kudüs'e girdiği zaman bütün kent, «Bu kimdir?» diyerek
çalkandı.
11Kalabalıklar, «Bu, Celile'nin Nasıra kentinden İsa peygamber»
diyordu.
İsa satıcıları tapınaktan kovuyor
(Mar.11:15-19; Luk.19:45-48; Yu.2:13-22)
12İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün satıcı ve
alıcıları dışarı kovdu. Para bozanların masalarını, güvercin
satanların sehpalarını devirdi. 13Onlara şöyle dedi: «`Benim
evime dua evi denecek' diye yazılmıştır. Ama siz burayı haydut
inine çevirdiniz!»
14İsa tapınaktayken kendisine gelen kör ve kötürümleri
iyileştirdi. 15Ne var ki, başkâhinlerle din bilginleri, O'nun
yarattığı harikaları ve tapınakta, «Davut Oğluna hozana!» diye
bağıran çocukları görünce öfkelendiler.
16İsa'ya, «Bunların ne söylediğini duyuyor musun?» diye
sordular.
«Duyuyorum» dedi İsa. «Siz şu sözü hiç okumadınız mı? `Küçük
çocukların ve emzikte olanların dudaklarından kendine övgüler
döktürdün.'»
17İsa onları bırakıp kentten çıktı. Beytanya'ya dönüp geceyi
orada geçirdi.
Kuruyan incir ağacı
(Mar.11:12-14,20-24)
18İsa sabah erkenden kente dönerken acıkmıştı. 19Yol kenarında
gördüğü bir incir ağacına yaklaştı. Ağaçta yapraktan başka bir
şey bulamayınca ağaca, «Artık sonsuza dek meyven olmasın!» dedi.
İncir ağacı hemen o anda kurudu.
20Öğrenciler bunu görünce şaşkına döndüler. «İncir ağacı
birdenbire nasıl kurudu?» diye sordular.
21İsa onlara şu karşılığı verdi: «Size doğrusunu söyleyeyim,
eğer imanınız olur da kuşku duymazsanız, yalnız incir ağacına
olanı yapmakla kalmazsınız; şu dağa, `Kalk, denize atıl'
derseniz, dediğiniz olacaktır. 22İman ederek dua ettiğinizde,
dilediğiniz her şeyi alacaksınız.»
İsa'nın yetkisi
(Mar.11:27-33; Luk.20:1-8)
23İsa tapınağa girmiş ders veriyordu. Bu sırada başkâhinler ve
halkın ihtiyarları O'nun yanına gelerek, «Bunları hangi yetkiyle
yapıyorsun, bu yetkiyi sana kim verdi?» diye sordular.
24İsa onlara şu karşılığı verdi: «Ben de size bir soru
soracağım. Bana cevap verirseniz, ben de size bunları hangi
yetkiyle yaptığımı söylerim. 25Yahya'nın vaftiz etme yetkisi[]
nereden geldi, Tanrı'dan mı[], insanlardan mı?»
Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: «`Tanrı'dan'
dersek, bize, `Öyleyse ona niçin inanmadınız?' diyecek. 26Yok
eğer `insanlardan' dersek... Halkın tepkisinden korkuyoruz. Çünkü
herkes Yahya'yı peygamber sayıyor.»
27İsa'ya, «Bilmiyoruz» diye cevap verdiler.
İsa, «Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı
söylemeyeceğim» dedi.
İki oğul benzetmesi
28«Ama şuna ne dersiniz? Bir adamın iki oğlu varmış. Adam
birincisine gidip, `Oğlum, git bugün bağda çalış' demiş.
29«O da, `Gitmem!' demiş. Ama sonra pişman olup gitmiş.
30«Adam ikinci oğluna gidip aynı şeyi söylemiş. O da, `Giderim,
efendim' demiş, ama gitmemiş.
31«İkisinden hangisi babasının isteğini yerine getirmiş olur?»
«Birincisi» diye karşılık verdiler.
İsa da onlara, «Size doğrusunu söyleyeyim, vergi
görevlileriyle fahişeler, Tanrı'nın Egemenliğine sizden önce
giriyorlar» dedi. 32«Yahya size doğruluk yolunu göstermeye geldi,
ona inanmadınız. Oysa vergi görevlileriyle fahişeler ona
inandılar. Siz bunu gördükten sonra bile pişman olup ona
inanmadınız.
Bağ kiracıları benzetmesi
(Mar.12:1-12; Luk.20:9-19)
33«Bir benzetme daha dinleyin: toprak sahibi bir adam, bağ
dikmiş, çevresini çitle çevirmiş, üzüm sıkmak için bir çukur
kazmış, bir de bekçi kulesi yapmış. Sonra bağı bağcılara
kiralayıp yolculuğa çıkmış. 34Bağbozumu yaklaşınca, üründen
kendisine düşeni almaları için kölelerini bağcılara yollamış.
35Bağcılar adamın kölelerini yakalamış, birini dövmüş, birini
öldürmüş, diğerini de taşlamışlar. 36Bağ sahibi bu kez ilkinden
daha çok sayıda köle yollamış. Bağcılar bunlara da aynı şeyi
yapmışlar. 37Sonunda bağ sahibi, `Oğlumu sayarlar' diyerek
bağcılara onu yollamış.
38«Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, `Mirasçı
bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım' demişler. 39Böylece onu
yakalayıp bağdan dışarı atmış ve öldürmüşler. 40Bu durumda bağın
sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?»
41İsa'ya şu karşılığı verdiler: «Bu korkunç adamları korkunç
bir şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında
verecek olan başka bağcılara kiralayacak.»
42İsa onlara şunu sordu: «Kutsal Yazılarda şu sözleri hiç
okumadınız mı?
`Yapıcıların reddettiği taş,
işte köşenin baş taşı oldu.
Rab'bin işidir bu,
gözümüzde harika bir iş!'
43«Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği sizden
alınacak ve bunun ürünlerini yetiştirecek bir ulusa verilecek.
44«Bu taşın üzerine düşen, paramparça olacak; taş da kimin
üzerine düşerse, onu ezip toz edecek.»
45Başkâhinler ve Ferisiler, İsa'nın anlattığı benzetmeleri
duyunca bunları kendileri için söylediğini anladılar. 46O'nu
tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü
halk, O'nu peygamber sayıyordu.
22. Bölüm
Düğün şöleni benzetmesi
(Luk.14:15-24)
1-2İsa söz alıp onlara yine benzetmelerle şöyle seslendi:
«Göklerin Egemenliği, oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala
benzer. 3Kral, şölene davet ettiklerini çağırmak üzere kölelerini
göndermiş, ama davetliler gelmek istememiş.
4«Kral yine başka kölelerini gönderirken onlara demiş ki,
`Davetlilere şunu söyleyin: Bakın, ben ziyafetimi hazırladım.
Sığırlarım, besili hayvanlarım kesildi. Her şey hazır, gelin
şölene!'
5«Ama davetliler aldırmamışlar. Biri tarlasına, biri ticaretine
gitmiş. 6Öbürleri de kralın kölelerini yakalayıp hırpalamış ve
öldürmüşler. 7Kral öfkelenmiş. Ordularını gönderip o katilleri
yok etmiş, kentlerini ateşe vermiş.
8«Sonra kölelerine şöyle demiş: `Düğün şöleni hazır, ama
çağırdıklarım buna layık değilmiş. 9Gidin yol kavşaklarına, kimibulursanız düğüne çağırın.' 10Böylece köleler yollara dökülmüş,
iyi kötü kimi bulmuşlarsa, hepsini toplamışlar. Düğün yeri
konuklarla dolmuş.
11«Kral konukları görmeye geldiğinde, orada düğün elbisesi
giymemiş bir adam görmüş. 12Ona, `Arkadaş, üzerinde düğün
elbisesi olmadan buraya nasıl girdin?' diye sorunca, adamın dili
tutulmuş.
13«O zaman kral, uşaklarına, `Şunun ellerini ayaklarını
bağlayın, onu dışarıya, karanlığa atın!' demiş. `Orada ağlayış
ve diş gıcırtısı olacaktır.'
14«Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır.»
Sezar'ın hakkı Sezar'a
(Mar.12:13-17; Luk.20:20-26)
15Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa'yı, kendi
söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla bir düzen kurdular.
16Hirodes yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri
İsa'ya gelip, «Öğretmenimiz» dediler, «senin dürüst biri
olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi
kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın.
17Peki ne dersin, söyle bize, Sezar'a vergi vermek Kutsal Yasa'ya
uygun mu, değil mi?»
18İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, «Ey ikiyüzlüler!»
dedi. «Beni neden sınıyorsunuz? 19Vergi ödemekte kullandığınız
parayı gösterin bana!» O'na bir dinar getirdiler. 20İsa onlara,
«Bu resim, bu yazı kimin?» diye sordu.
21«Sezar'ın» dediler.
O zaman İsa onlara, «Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a,
Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin» dedi.
22Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler.
Dirilişle ilgili soru
(Mar.12:18-27; Luk.20:27-40)
23-24Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler, aynı
gün İsa'ya gelip şunu sordular: «Öğretmenimiz, Musa şöyle
buyurmuştur: `Eğer bir adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi
onun karısını alsın, soyunu sürdürsün.' 25Aramızda yedi kardeş
vardı. İlki evlendi ve öldü. Çocuğu olmadığından karısını
kardeşine bıraktı. 26İkincisi, üçüncüsü, yedincisine kadar
hepsine aynı şey oldu. 27Hepsinden sonra kadın da öldü. 28Buna
göre diriliş günü kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı
olacak? Çünkü hepsi de onunla evlendi.»
29İsa onlara, «Siz Kutsal Yazıları ve Tanrı'nın gücünü
bilmediğiniz için yanılıyorsunuz» diye karşılık verdi.
30«Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir,
gökteki melekler gibidirler. 31Ölülerin dirilmesi konusuna
gelince, Tanrı'nın size bildirdiği şu sözü okumadınız mı? 32`Ben
İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısıyım'
diyor. Tanrı ölülerin değil, yaşayanların Tanrısıdır.»
33Bunları işiten halk, O'nun öğretişine şaşıp kaldı.
En büyük buyruk
(Mar.12:28-34; Luk.10:25-28)
34Ferisiler, İsa'nın Sadukileri susturduğunu duyunca bir araya
toplandılar. 35-36Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa'yı
sınamak amacıyla O'na şunu sordu: «Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en
önemli buyruk hangisi?»
37İsa ona şu karşılığı verdi: «`Tanrın olan Rab'bi bütün
yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla sev.' 38İşte ilk ve en
önemli buyruk budur. 39İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur:
`Komşunu kendin gibi sev.' 40Kutsal Yasa'nın tümü ve
peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır.»
Mesih kimin oğlu?
(Mar.12:35-37; Luk.20:41-44)
41-42Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: «Mesih'le
ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O, kimin oğludur?»
Onlar da, «Davut'un Oğlu» dediler.
43İsa şöyle dedi: «O halde nasıl oluyor da Davut, Ruh'tan
esinlenerek O'ndan `Rab' diye söz ediyor? Şöyle diyor Davut:
44`Rab Rabbime dedi ki,
Ben düşmanlarını
senin ayaklarının altına serinceye dek
sağımda otur.'
45Davut O'ndan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu
olur?» 46İsa'ya hiç kimse karşılık veremedi. O günden sonra artık
kimse de O'na bir şey sormaya cesaret edemedi.
23. Bölüm
Vay halinize!
(Mar.12:38-40; Luk.11:39-51; 13:34-35; 20:45-47)
1-2Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: «Din
bilginleri ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar. 3Bu
nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama
onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri
kendileri yapmazlar. 4Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp
başkalarının omuzlarına koyarlar da, kendileri bu yükleri taşımak
için parmaklarını bile kıpırdatmak istemezler.
5«Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin,
muskalarını[] büyük, giysilerinin püsküllerini[] uzun yaparlar.
6Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya
bayılırlar. 7Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini
`Rabbî' diye çağırmalarından zevk duyarlar.
8«Kimse sizi `Rabbî' diye çağırmasın. Çünkü sizin bir tek
öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz. 9Yeryüzünde kimseye
`Baba' demeyin. Çünkü bir tek Babanız var, O da göksel Baba'dır.
10Kimse sizi `önder' diye çağırmasın. Çünkü bir tek önderiniz
var, O da Mesih'tir. 11Aranızda en üstün olan, diğerlerinin
hizmetkârı olsun. 12Kendini yücelten alçaltılacak, kendinialçaltan yüceltilecektir.
13-14«Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Göklerin Egemenliğinin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz;
ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmek isteyenleri
bırakıyorsunuz![]
15«Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri ve kıtaları
dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat daha
cehennemlik yaparsınız.
16«Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, `Tapınak üzerine
ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen,
andını yerine getirmek zorundadır.' 17Budalalar, körler! Hangisi
daha önemli, altın mı, altını kutsal kılan tapınak mı? 18Yine
diyorsunuz ki, `Sunak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama
sunaktaki adağın üzerine ant içen, andını yerine getirmek
zorundadır.' 19Ey körler! Hangisi daha önemli, adak mı, adağı
kutsal kılan sunak mı? 20Öyleyse sunak üzerine ant içen, hem
sunağın hem de sunaktaki her şeyin üzerine ant içmiş olur.
21Tapınak üzerine ant içen de hem tapınak, hem de tapınakta
yaşayan Tanrı üzerine ant içmiş olur. 22Gök üzerine ant içen,
Tanrı'nın tahtı ve tahtta oturanın üzerine ant içmiş olur.
23«Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Siz nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de,
Kutsal Yasa'nın daha önemli yönleri olan adalet, merhamet ve
sadakati ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas
bunları yerine getirmeniz gerekirdi. 24Ey kör kılavuzlar! Küçük
sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız!
25«Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, ama bunların içi
açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. 26Ey kör Ferisi! Sen önce
bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar.
27«Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü
pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. 28Dıştan insanlara
doğru kişilermiş gibi görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve
kötülükle dolusunuz.
29«Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler!
Peygamberlerin mezarlarını yaparsınız, doğru kişilerin
türbelerini donatırsınız. 30`Atalarımızın yaşadığı günlerde
yaşasaydık, onlarla birlikte peygamberlerin kanına girmezdik'
diyorsunuz. 31Böylece, peygamberleri öldürenlerin torunları
olduğunuza siz kendiniz tanıklık ediyorsunuz. 32Haydi,
atalarınızın başlattığı işi bitirin!
33«Sizi yılanlar, sizi engerekler soyu! Cehennem cezasından
nasıl kaçacaksınız? 34İşte bunun için size peygamberler, bilge
kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini
öldürecek, çarmıha gereceksiniz. Kimini havralarınızda
kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız. 35Böylelikle, doğru
kişi olan Habil'in kanından, tapınakla sunak arasında
öldürdüğünüz Berekya'nın oğlu Zekeriya'nın kanına kadar,
yeryüzünde akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu
tutulacaksınız. 36Size doğrusunu söyleyeyim, bunların hepsinden
bu kuşak[] sorumlu tutulacaktır.
37«Ey Kudüs! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleritaşlayan Kudüs! Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına nasıl
toplarsa, ben de kaç kez senin çocuklarını öylece toplamak
istedim, ama siz istemediniz. 38Bakın, eviniz ıssız bırakılacak!
39Size şunu söyleyeyim: `Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!'
diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz.»
24. Bölüm
Sonun belirtileri
(Mar.13:1-31; Luk.21:5-33)
İsa tapınaktan çıkıp giderken, öğrencileri, tapınağın
binalarını O'na göstermek için yanına geldiler. 2İsa onlara,
«Bütün bunları görüyor musunuz?» dedi. «Size doğrusunu
söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!»
3İsa, Zeytin dağında otururken öğrencileri yalnız olarak yanına
geldiler. «Söyle bize» dediler, «bu dediklerin ne zaman olacak,
senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?»
4İsa onlara şu karşılığı verdi: «Sakın kimse sizi saptırmasın!
5Birçokları, `Mesih benim' diyerek benim adımla gelecek, birçok
kişiyi saptıracaklar. 6Savaş gürültüleri, savaş haberleri
duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha
son demek değildir. 7Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer
yer kıtlıklar, depremler olacak. 8Bütün bunlar, doğum
sancılarının başlangıcıdır.
9«O zaman sizi sıkıntıya sokacaklar ve öldürecekler. Benim
adımdan ötürü tüm uluslar sizden nefret edecek. 10O zaman birçok
kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden
nefret edecekler. 11Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar
birçok kişiyi saptıracak. 12Kötülüklerin çoğalmasından ötürü
birçoklarının sevgisi soğuyacak. 13Ama sonuna kadar dayanan
kurtulacaktır. 14Göksel Egemenliğin bu müjdesi tüm uluslara bir
tanıklık olmak üzere bütün dünyada duyurulacak, ve son o zaman
gelecektir.
15-16«Danyal peygamberin sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin
kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman (okuyan anlasın),
Yahudiye'de olanlar dağlara kaçsın. 17Damda olan, evindeki
eşyalarını almak için aşağı inmesin. 18Tarlada olan, abasını
almak için geri dönmesin. 19O günlerde gebe olan, çocuk emziren
kadınların vay haline! 20Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Sept
gününe rastlamasın. 21Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı
olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, ondan
sonra da olmayacaktır. 22O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç
kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler
kısaltılacak. 23Eğer o zaman biri size, `İşte Mesih burada', ya
da `İşte şurada' derse, inanmayın. 24Çünkü sahte mesihler, sahte
peygamberler türeyecek; bunlar büyük mucizeler ve harikalar
yaratacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile
saptıracaklar. 25İşte size önceden söylemiş bulunuyorum.
26«Bunun için size, `İşte Mesih çölde' derlerse gitmeyin.
`Bakın, iç odalarda' derlerse inanmayın. 27Çünkü İnsanoğlu'nun
gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek
gibi olacaktır.
28«Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.
29«O günlerin sıkıntısından hemen sonra,
`Güneş kararacak,
ay ışığını vermez olacak,
yıldızlar gökten düşecek
ve göksel güçler sarsılacak.'
30«O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek.
Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun
gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini
görecekler. 31Kendisi, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini
gönderecek ve onlar, O'nun seçtiklerini, göklerin bir ucundan
öbür ucuna kadar dört yelden alıp bir araya toplayacaklar.
32«İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yapraklarını
sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. 33Aynı
şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki,
İnsanoğlu yakındır, kapıdadır. 34Size doğrusunu söyleyeyim, bütün
bunlar olmadan bu kuşak[] ortadan kalkmayacak. 35Gök ve yer
ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
Bilinmeyen gün ve saat
(Mar.13:32-37; Luk.12:41-48; 17:26-30,34-36)
36«O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir;
Baba'dan başka kimse bilmez. 37Nuh'un günlerinde nasıl olduysa,
İnsanoğlu'nun gelişinde de öyle olacak. 38Nuh'un gemiye bindiği
güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip
evlendiriliyorlardı. 39Tufan gelinceye, hepsini süpürüp
götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler.
İnsanoğlu'nun gelişi de öyle olacak. 40O gün tarlada bulunan iki
kişiden biri alınacak, biri bırakılacak. 41Değirmende buğday
öğüten iki kadından biri alınacak, biri bırakılacak.
42«Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbinizin geleceği günü
bilemezsiniz. 43Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi
saatte geleceğini bilse, uyanık durur, evinin soyulmasına fırsat
vermez. 44Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu,
ummadığınız bir saatte gelecektir.
45«Efendinin, hizmetkârlarına vaktinde yiyecek vermek için
üzerlerinde yetkili kıldığı güvenilir ve akıllı köle kimdir?
46Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne
mutlu! 47Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu tüm malının
üzerinde yetkili kılacak. 48-51Ama o köle kötü olur da kendi
kendine, `Efendim gecikiyor' der ve yoldaşlarını dövmeye
başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse, efendisi, onun
beklemediği bir günde, ummadığı bir saatte gelecek, onu şiddetle
cezalandıracak ve ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş
gıcırtısı olacaktır.
25. Bölüm
On kız benzetmesi
«O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi
karşılamaya çıkmış olan on kıza benzeyecek. 2Bunların beşi
akılsız, beşi de akıllıymış. 3Akılsızlar kandillerini almışlarsa
da, yanlarına yağ almamışlar. 4Akıllılar ise, kandilleriyle
birlikte kaplar içinde yağ da almışlar. 5Güvey gecikince hepsini
uyku tutmuş ve dalıp uyumuşlar.
6«Gece yarısı bir ses yankılanmış: `İşte güvey geliyor, onu
karşılamaya çıkın!' 7Bunun üzerine kızların hepsi kalkıp
kandillerini tazelemişler.
8«Akılsızlar akıllılara, `Kandillerimiz sönüyor, bize
yağınızdan verin!' demişler.
9«Akıllılar, `Olmaz! Hem bize hem size yetmeyebilir. En iyisi
satıcılara gidin, kendinize yağ alın' demişler.
10«Ne var ki, onlar yağ satın almaya giderlerken güvey gelmiş.
Hazırlıklı olan kızlar, onunla birlikte düğün şölenine girmişler
ve kapı kapanmış.
11«Daha sonra gelen öbür kızlar, `Efendimiz, efendimiz, aç
kapıyı bize!' demişler.
12«Güvey ise, `Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum'
demiş.
13«Bu nedenle uyanık durun. Çünkü o günü ve o saati
bilemezsiniz.
Emanet para benzetmesi
(Luk.19:11-27)
14«Göksel Egemenlik, yolculuğa çıkmak üzere olan bir adamın
kölelerini çağırıp malını onlara emanet etmesine benzer.
15«Adam, her birinin yeteneğine göre, birine beş, birine iki,
birine de bir talant vererek yola çıkmış. 16Beş talant alan,
hemen gidip bu parayı işletmiş ve beş talant daha kazanmış. 17İki
talant alan da iki talant daha kazanmış. 18Bir talant alan ise
gidip toprağı kazmış ve efendisinin parasını saklamış.
19«Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi dönmüş, onlarla
hesaplaşmaya oturmuş. 20Beş talant almış olan gelip beş talant
daha getirmiş, `Efendimiz' demiş, `bana beş talant emanet
etmiştin; bak, beş talant daha kazandım.'
21«Efendisi ona, `Aferin, iyi ve güvenilir köle!' demiş. `Sen
küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük
işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!'
22«İki talant almış olan da gelmiş, `Efendimiz' demiş, `bana
iki talant emanet etmiştin; bak, iki talant daha kazandım.'
23«Efendisi ona, `Aferin, iyi ve güvenilir köle!' demiş. `Sen
küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük
işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!'
24«Sonra bir talant almış olan gelmiş, `Efendimiz' demiş,
`senin sert bir adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer,
harman savurmadığın yerden devşirirsin. 25Bu nedenle korktum,
gidip senin verdiğin talantı toprağa gömdüm. İşte, al paranı!'
26-27«Efendisi ona şu karşılığı vermiş: `Kötü ve tembel köle!
Ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden
devşirdiğimi biliyordun ha? Öyleyse paramı faizcilere
vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım...
28Haydi, elindeki talantı alın, on talantı olana verin! 29Çünkükimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak.
Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak. 30Şu
yararsız köleyi dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş
gıcırtısı olacaktır.'
Koyunlar ve keçiler
31«İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte
gelince, görkemli tahtına oturacak. 32Ulusların hepsi O'nun
önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban
gibi, onları birbirinden ayıracak. 33Koyunları sağına, keçileri
soluna alacak.
34«O zaman Kral, sağındaki kişilere, `Sizler, Babamın
kutsadıkları, gelin!' diyecek. `Dünya kurulduğundan beri sizin
için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! 35Çünkü acıkmıştım,
bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz;
yabancıydım, beni içeri aldınız. 36Çıplaktım, beni giydirdiniz;
hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.'
37«O vakit doğru kişiler O'na şu karşılığı verecekler: `Ya Rab,
biz seni ne zaman aç görüp doyurduk, ya da susamış görüp içecek
verdik? 38Seni ne zaman yabancı gördük de içeri aldık, ya da
çıplak görüp giydirdik? 39Seni ne zaman hasta ya da zindanda
görüp yanına geldik?'
40«Kral da onlara şöyle cevap verecek: `Size doğrusunu
söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı,
benim için yapmış oldunuz.'
41«Sonra solundakilere şöyle diyecek: `Ey lanetliler, çekilin
önümden! İblis ile onun melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe
yollanın! 42-43Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz;
susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri
almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım,
zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.
44«O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: `Ya Rab, seni
ne zaman aç, susamış, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda
gördük de sana hizmet etmedik?'
45«Kral da onlara şu cevabı verecek: `Size doğrusunu
söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu
yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.'
46«Bunlar sonsuz azaba uğrayacak, doğrular ise sonsuz yaşama
kavuşacaklar.»
26. Bölüm
İsa'yı öldürme tasarısı
(Mar.14:1-2; Luk.22:1-2; Yu.11:45-53)
1-2İsa bütün bunları anlattıktan sonra öğrencilerine şöyle
dedi: «Biliyorsunuz, iki gün sonra Fısıh bayramıdır, ve İnsanoğlu
çarmıha gerilmek üzere ele verilecek.»
3Bu sırada başkâhinler ve halkın ihtiyarları, Kayafa adındaki
başkâhinin sarayında toplandılar. 4İsa'yı hileyle tutuklayıp
öldürmek için düzen kurdular. 5Ama, `Bayramda olmasın ki, halk
arasında kargaşalık çıkmasın' diyorlardı.
İsa Beytanya'da
(Mar.14:3-9; Yu.12:1-8)
6-7İsa Beytanya'da cüzamlı Simun'un evindeyken, yanına bir
kadın geldi. Kadın, kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli,
hoş kokulu bir yağ getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı
O'nun başından aşağı döktü.
8Öğrenciler bunu görünce kızdılar. «Nedir bu savurganlık?»
dediler. 9«Bu yağ pahalıya satılabilir, parası yoksullara
verilebilirdi.»
10Söylenenleri fark eden İsa, öğrencilerine, «Kadını neden
üzüyorsunuz?» dedi. «Benim için güzel bir şey yaptı. 11Yoksullar
her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.
12Kadın bu hoş kokulu yağı, beni gömülmeye hazırlamak için
bedenimin üzerine boşalttı. 13Size doğrusunu söyleyeyim, bu müjde
dünyanın her neresinde duyurulursa, bu kadının yaptığı da onun
anılması için anlatılacak.»
Yahuda'nın ihaneti
(Mar.14:10-11; Luk.22:3-6)
14-15O sırada Onikilerden biri - adı Yahuda İskariyot olanı -
başkâhinlere giderek, «O'nu ele verirsem bana ne verirsiniz?»
dedi. Otuz gümüş tartıp ona verdiler. 16Yahuda o andan itibaren
İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
Fısıh yemeği
(Mar.14:12-26; Luk.22:7-23; Yu.13:21-30; 1Ko.11:23-25)
17Mayasız Ekmek bayramının ilk günü öğrenciler İsa'nın yanına
gelerek, «Fısıh yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı
istersin?» diye sordular.
18İsa onlara, «Kente varıp o adamın evine gidin» dedi. «Ona
şöyle deyin: `Öğretmen diyor ki, zamanım yaklaştı. Fısıh
bayramını, öğrencilerimle birlikte senin evinde kutlayacağım.'»
19Öğrenciler, İsa'nın buyruğunu yerine getirerek Fısıh yemeği
için hazırlık yaptılar.
20Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. 21Yemek
yerlerken, «Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri beni ele
verecek» dedi.
22Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, «Rab, beni demek
istemedin ya?» diye sormaya başladılar.
23O da, «Beni ele verecek olan» dedi, «elindeki ekmeği benimle
birlikte sahana batırandır. 24İnsanoğlu, kendisi için yazılmış
olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'nu ele verenin vay haline! O
adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.»
25O'nu ele verecek olan Yahuda, «Rabbî, yoksa beni mi demek
istedin?» diye sordu.
İsa ona, «Söylediğin gibidir» karşılığını verdi.
26Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükran duasını yapıp
ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. «Alın, yiyin» dedi, «bu
benim bedenimdir.» 27Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu
öğrencilerine vererek, «Hepiniz bundan için» dedi. 28«Çünkü bu
benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğrunaakıtılan antlaşma kanıdır. 29Size şunu söyleyeyim, Babamın
egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek,
asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.»
30Bir ilahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin dağına doğru
gittiler.
Petrus'un inkârı önceden bildiriliyor
(Mar.14:27-31; Luk.22:31-34; Yu.13:36-38)
31Bu arada İsa öğrencilerine, «Bu gece hepiniz benden ötürü
sendeleyip düşeceksiniz» dedi. «Çünkü şöyle yazılmıştır:
`Çobanı vuracağım,
sürüdeki koyunlar da darmadağın olacak.'
32Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim.»
33Petrus O'na, «Herkes senden ötürü sendeleyip düşse de, ben
asla düşmem» dedi.
34«Sana doğrusunu söyleyeyim» dedi İsa, «bu gece horoz ötmeden
sen beni üç kez inkâr edeceksin.»
35Petrus, «Seninle birlikte ölmem bile gerekse, seni asla inkâr
etmem» dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.
Getsemani bahçesinde
(Mar.14:32-42; Luk.22:39-46)
36Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen bir yere
geldi. Öğrencilerine, «Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada
oturun» dedi. 37Petrus ile Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı.
Kederlenmeye ve ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı. 38Onlara,
«Yüreğim ölüm derecesinde kederli» dedi. «Burada kalın, benimle
birlikte uyanık durun.»
39Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı.
«Baba» dedi, «mümkünse bu kâse
benden uzaklaştırılsın. Yine de
benim değil, senin istediğin olsun.»
40Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a,
«Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!» dedi.
41«Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir,
ama beden güçsüzdür.»
42İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. «Baba» dedi, «eğer ben
içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin
istediğin olsun.»
43Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz
kapaklarına bir ağırlık çökmüştü. 44Onları bırakıp tekrar
uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez dua etti.
45Sonra öğrencilerin yanına dönerek, «Hâlâ uyuyor, dinleniyor
musunuz?» dedi. «İşte saat yaklaştı, İnsanoğlu günahkârların
eline veriliyor. 46Kalkın, gidelim. İşte beni ele veren geldi!»
İsa tutuklanıyor
(Mar.14:43-50; Luk.22:47-53; Yu.18:3-12)
47İsa daha konuşurken, Onikilerden biri olan Yahuda geldi.
Yanında, başkâhinlerle halkın ihtiyarları tarafından gönderilmişkılıçlı sopalı büyük bir kalabalık vardı. 48İsa'yı ele veren
Yahuda, «Kimi öpersem, İsa O'dur, O'nu tutuklayın» diye onlarla
sözleşmişti. 49Dosdoğru İsa'ya gidip, «Selam, Rabbî!» diyerek
O'nu öptü.
50İsa ona, «Arkadaş, bunun için mi geldin?» dedi. Bunun üzerine
adamlar yaklaştı, İsa'yı yakalayıp tutukladılar. 51İsa'yla
birlikte olanlardan biri, ani bir hareketle kılıcını çekti,
başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu. 52O zaman İsa ona,
«Kılıcını yerine koy!» dedi. «Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla
ölecek. 53Yoksa Babamdan yardım isteyemez miyim sanıyorsun?
İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden fazla melek gönderir.
54Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman
nasıl yerine gelir?»
55Bundan sonra İsa kalabalığa dönüp şöyle seslendi: «Bir
haydudun peşindeymiş gibi beni kılıç ve sopalarla mı yakalamaya
geldiniz? Her gün tapınakta oturup ders veriyordum, beni
tutuklamadınız. 56Ama bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları
yerine gelsin diye oldu.» O zaman öğrencilerin hepsi O'nu bırakıp
kaçtı.
İsa Yüksek Kurul'un önünde
(Mar.14:53-65; Luk.22:54-55,63-71; Yu.18:13-14,19-24)
57İsa'yı tutuklayanlar, O'nu başkâhin Kayafa'ya götürdüler. Din
bilginleriyle ihtiyarlar da orada toplanmışlardı. 58Petrus,
İsa'yı uzaktan, ta başkâhinin avlusuna kadar izledi. Sonucu
görmek için içeri girip nöbetçilerin yanına oturdu.
59Başkâhinlerle Yüksek Kurul'un tamamı, İsa'yı ölüm cezasına
çarptırmak için kendisine karşı yalancı tanıklar arıyorlardı. 60-61Ortaya birçok yalancı tanık çıktığı halde, aradıklarını
bulamadılar. Sonunda ortaya çıkan iki kişi şöyle dediler: «Bu
adam, `Ben Tanrı'nın tapınağını yıkıp üç günde yeniden
kurabilirim' dedi.»
62Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, «Hiç cevap vermeyecek misin?»
dedi. «Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?» 63İsa
susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, «Yaşayan Tanrı adına sana
yemin ettiriyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih sen misin?»
dedi.
64İsa, «Söylediğin gibidir» karşılığını verdi. «Üstelik size
şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun, kudretli Olan'ın
sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini
göreceksiniz.»
65Bunun üzerine başkâhin giysilerini yırtarak, «Tanrı'ya
küfretti!» dedi. «Artık tanıklara ne ihtiyacımız var? İşte küfürü
işittiniz. 66Buna ne diyorsunuz?»
«Ölümü hak etti!» diye cevap verdiler.
67-68Bunun üzerine İsa'nın yüzüne tükürüp O'nu yumrukladılar.
Bazıları da O'nu tokatlayıp, «Ey Mesih, peygamberliğini göster
bakalım, sana vuran kim?» dediler.
Petrus İsa'yı inkâr ediyor
(Mar.14:66-72; Luk.22:56-62; Yu.18:15-18,25-27)
69Petrus ise dışarıda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kızyanına gelip, «Sen de Celileli İsa'yla birlikteydin» dedi.
70Ama Petrus bunu herkesin önünde inkâr ederek şöyle dedi:
«Senin neden söz ettiğini anlamıyorum.»
71Sonra avlu kapısının önüne çıktı. Onu gören başka bir
hizmetçi kız orada bulunanlara, «Bu adam Nasıralı İsa'yla
birlikteydi» dedi.
72Petrus yemin ederek, «Ben o adamı tanımıyorum» diye yine
inkâr etti.
73Orada duranlar az sonra Petrus'a yaklaşıp, «Gerçekten sen de
onlardansın. Lehçen seni ele veriyor» dediler.
74Petrus kendine lanet okuyup yemin ederek, «O adamı
tanımıyorum!» dedi.
Tam o anda horoz öttü. 75Petrus, İsa'nın, «Horoz ötmeden sen
beni üç kez inkâr edeceksin» dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp
acı acı ağladı.
27. Bölüm
Yahuda kendini asıyor
(Elç.1:18-19)
Sabah olunca tüm başkâhinlerle halkın ihtiyarları, İsa'yı ölüm
cezasına çarptırmak konusunda anlaştılar. 2O'nu bağladılar ve
götürüp vali Pilatus'a teslim ettiler.
3İsa'yı ele veren Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce
yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ihtiyarlara
geri götürdü. 4«Ben suçsuz birini[] ele vermekle günah işledim»
dedi.
Onlar ise, «Bundan bize ne? Onu sen düşün» dediler.
5Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı,
gidip kendini astı.
6Paraları toplayan başkâhinler, «Kan bedeli olan bu paraları
tapınağın hazinesine koymak doğru olmaz» dediler. 7Kendi
aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak
üzere Çömlekçi Tarlasını satın aldılar. 8Bunun için bu tarlaya
bugüne dek `Kan Tarlası' denilmiştir. 9-10Böylece Yeremya
peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu:
«İsrail oğullarından kimilerinin
O'na biçtikleri değerin karşılığı olan
otuz gümüşü aldılar
ve Rab'bin bana buyurduğu gibi,
çömlekçinin tarlasını satın almak için harcadılar.»
İsa vali Pilatus'un önünde
(Mar.15:2-15; Luk.23:3-5,13-25; Yu.18:33-19:16)
11İsa valinin önüne çıkarıldı. Vali O'na, «Sen Yahudilerin
Kralı mısın?» diye sordu.
İsa, «Söylediğin gibidir» dedi.
12Başkâhinlerle ihtiyarlar O'nu suçlayınca hiç karşılık
vermedi. 13Pilatus O'na, «Senin aleyhinde yaptıkları bunca
tanıklığı duymuyor musun?» dedi. 14İsa bir tek konuda bile onacevap vermedi. Vali buna çok şaştı.
15Her Fısıh bayramında vali, halkın istediği bir tutukluyu
salıvermeyi adet edinmişti. 16O günlerde Barabas adında ünlü bir
tutuklu vardı. 17Halk bir araya toplandığında, Pilatus onlara,
«Sizin için kimi salıvereyim istersiniz, Barabas'ı mı, Mesih
denilen İsa'yı mı?» diye sordu. 18İsa'yı kıskançlıktan ötürü
kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
19Pilatus yargı kürsüsünde otururken karısı ona, «O doğru adama
dokunma. Dün gece rüyamda O'nun yüzünden çok sıkıntı çektim» diye
haber gönderdi.
20Başkâhinler ve ihtiyarlar ise, Barabas'ın salıverilmesini ve
İsa'nın öldürülmesini istesinler diye halkı kışkırttılar.
21Vali onlara şunu sordu: «Sizin için ikisinden hangisini
salıvereyim istersiniz?»
«Barabas'ı» dediler.
22Pilatus, «Öyleyse Mesih denen İsa'yı ne yapayım?» dedi.
Hep bir ağızdan, «Çarmıha gerilsin!» dediler.
23Pilatus, «O ne kötülük yaptı ki?» diye sordu.
Onlar ise daha yüksek sesle, «Çarmıha gerilsin!» diye bağrışıp
durdular.
24Pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir
kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde
ellerini yıkayıp şöyle dedi: «Bu adamın kanından ben sorumlu
değilim. Bu işe siz bakın!»
25Bütün halk şu karşılığı verdi: «O'nun kanının sorumluluğu
bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!»
26Bunun üzerine Pilatus onlar için Barabas'ı salıverdi. İsa'yı
ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim
etti.
Askerlerin İsa'yı aşağılaması
(Mar.15:16-20; Yu.19:2-3)
27Sonra valinin askerleri İsa'yı vali konağına götürüp tüm
taburu başına topladılar. 28O'nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan
geçirdiler. 29Dikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline
de bir kamış tutturdular. Önünde diz çöküp, «Selam, ey
Yahudilerin Kralı!» diyerek O'nunla alay ettiler. 30Üzerine
tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. 31O'nunla böyle alay
ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp O'na yine kendi
giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere O'nu alıp
götürdüler.
İsa çarmıha geriliyor
(Mar.15:21-32; Luk.23:26-43; Yu.19:17-27)
32Dışarı çıktıklarında Simun adında Kireneli bir adama
rastladılar. İsa'nın çarmıhını ona zorla taşıttılar. 33-34Golgota,
yani Kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için İsa'ya ödle
karışık şarap verdiler. İsa bunu tadınca içmek istemedi.
35Askerler O'nu çarmıha gerdikten sonra kura çekerek
giysilerini aralarında paylaştılar. 36Sonra oturup yanında nöbet
tuttular. 37Başının üzerine,
`BU, YAHUDİLERİN KRALI İSA'DIR'
diye yazan bir suç yaftası astılar.
38İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki
haydut da çarmıha gerildi. 39-40Oradan geçenler başlarını sallayıp
İsa'ya sövüyor, «Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden
kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı'nın Oğluysan, çarmıhtan
in!» diyorlardı.
41-42Başkâhinler, din bilginleri ve ihtiyarlar da aynı şekilde
O'nunla alay ederek, «Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor»
diyorlardı. «İsrail'in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin
de O'na iman edelim. 43Tanrı'ya güveniyordu; Tanrı O'nu
seviyorsa, kurtarsın bakalım! Çünkü, `Ben Tanrı'nın Oğluyum'
demişti.» 44İsa'yla birlikte çarmıha gerilmiş olan haydutlar da
O'na aynı şekilde hakaret ettiler.
İsa'nın ölümü
(Mar.15:33-41; Luk.23:44-49; Yu.19:28-30)
45Bütün ülkenin üzerine öğleyin saat on ikiden saat üçe kadar
süren bir karanlık çöktü. 46Saat üçe doğru İsa yüksek sesle,
«Elî, Elî, lema şevaktani?» yani, «Tanrım, Tanrım, beni niçin
terk ettin?» diye bağırdı.
47Orada duranlardan bazıları bunu işitince, «Bu adam İlyas'ı
çağırıyor» dediler.
48İçlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba
batırıp bir kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi. 49Diğerleri ise,
«Dur bakalım, İlyas gelip O'nu kurtaracak mı?» dediler.
50İsa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti.
51O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya dek yırtılarak
ikiye bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı. 52Mezarlar açıldı,
ölmüş olan birçok kutsal kişinin cesetleri dirildi. 53Bunlar
mezarlarından çıkıp İsa'nın dirilişinden sonra kutsal kente
girdiler ve birçok kimseye göründüler.
54İsa'yı bekleyen yüzbaşı ve beraberindeki askerler, depremi
ve öbür olayları görünce dehşete kapıldılar ve, «Bu gerçekten
Tanrı'nın Oğluydu!» dediler.
55Orada, olup bitenleri uzaktan izleyen birçok kadın vardı.
Bunlar, Celile'den İsa'nın peşinden gelip O'na hizmet etmişlerdi.
56Aralarında Mecdelli Meryem, Yakup ile Yusuf'un annesi Meryem ve
Zebedi oğullarının annesi de vardı.
İsa'nın gömülmesi
(Mar.15:42-47; Luk.23:50-56; Yu.19:38-42)
57Akşama doğru Yusuf adında zengin bir Aramatyalı geldi. O da
İsa'nın bir öğrencisiydi. 58Pilatus'a gidip İsa'nın cesedini
istedi. Pilatus da cesedin ona verilmesini buyurdu. 59-60Yusuf
cesedi aldı, temiz keten beze sardı, kayaya oydurmuş olduğu kendi
yeni mezarına yatırdı. Mezarın girişine büyük bir taş yuvarlayıp
oradan ayrıldı. 61Mecdelli Meryem ile öteki Meryem ise orada,
mezarın karşısında oturuyorlardı.
62-63Ertesi gün, yani Hazırlık gününden sonraki gün,
başkâhinlerle Ferisiler Pilatus'un önünde toplanarak, «Efendimiz»dediler, «O aldatıcının, daha yaşarken, `Ben öldükten üç gün
sonra dirileceğim' dediğini hatırlıyoruz. 64Onun için buyruk ver
de üçüncü güne dek mezarı güvenlik altına alsınlar. Yoksa
öğrencileri gelir, cesedini çalar ve halka, `Ölümden dirildi'
derler. Bu sonuncu aldatmaca ilkinden beter olur.»
65Pilatus onlara, «Bir manga asker alın, gidip mezarı
dilediğiniz gibi güvenlik altına alın» dedi. 66Onlar da
askerlerle birlikte gittiler, taşı mühürleyip mezarı güvenlik
altına aldılar.
28. Bölüm
İsa'nın dirilişi
(Mar.16:1-10; Luk.24:1-12; Yu.20:1-10)
Sept gününü izleyen haftanın ilk günü, tan yeri ağarırken,
Mecdelli Meryem ile öbür Meryem mezarı görmeye gittiler.
2Ansızın büyük bir deprem oldu. Rab'bin bir meleği gökten indi
ve mezara gidip taşı bir yana yuvarlayarak üzerine oturdu.
3Görünüşü şimşek gibi, giysileri ise kar gibi bembeyazdı.
4Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere
yıkıldılar.
5Melek kadınlara şöyle seslendi: «Korkmayın! Çarmıha gerilmiş
olan İsa'yı aradığınızı biliyorum. 6O burada yok; söylemiş olduğu
gibi dirildi. Gelin, O'nun yattığı yeri görün. 7Hemen O'nun
öğrencilerine gidip şöyle deyin: `İsa ölümden dirildi. Sizden
önce Celile'ye gidiyor, kendisini orada göreceksiniz.' İşte ben
size söylemiş bulunuyorum.»
8Kadınlar, hem korku hem büyük sevinç içinde, çabucak mezardan
uzaklaşıp koşa koşa İsa'nın öğrencilerine haber vermeye gittiler.
9Ansızın İsa onların karşısına çıktı, «Selam size!» dedi. Onlar
da yaklaşıp İsa'nın ayaklarına sarıldılar, O'na tapınmaya
başladılar. 10O zaman İsa onlara, «Korkmayın!» dedi. «Gidip
kardeşlerime haber verin, Celile'ye gitsinler, beni orada
görecekler.»
Nöbetçilerin getirdiği haber
11Kadınlar daha yoldayken nöbetçi askerlerden bazıları kente
giderek olup bitenlerin hepsini başkâhinlere bildirdiler.
12-13Başkâhinler ihtiyarlarla birlikte toplanıp birbirlerine
danıştıktan sonra askerlere çok miktarda para vererek dediler ki,
«Siz şöyle diyeceksiniz: `Öğrencileri geceleyin geldi, biz
uyurken O'nun cesedini çalıp götürdüler.' 14Eğer bu haber valinin
kulağına gidecek olursa biz onu yatıştırır, size bir zarar
gelmesini önleriz.» 15Böylece askerler parayı aldılar ve
kendilerine söylendiği gibi yaptılar. Bu söylenti bugüne dek
Yahudiler arasında tekrarlanagelmiştir.
Son buyruk
(Mar.16:14-18; Luk.24:36-49; Yu.20:19-23; Elç.1:6-8)
16On bir öğrenci Celile'ye, İsa'nın kendilerine bildirdiği dağagittiler. 17İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları
kuşku içindeydi. 18İsa yanlarına gelip kendilerine şunları
söyledi: «Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. 19Bu
nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin.
Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla[] vaftiz edin. 20Size
buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın
sonuna dek her an sizinle birlikteyim.»
MAT Dipnotları:
2:1-2
Doğuda O'nun yıldızını gördük: ya da «O'nun yıldızının doğuşunu gördük.»
2:9
Doğuda: ya da «Doğuşunu.»
5:22
aşağılayıcı bir söz: Grekçede, «raka», yani «boş kafalı.»
5:26
kuruş: Grekçede, «kodrantis.»
5:37
Şeytan: Grekçede, «kötü olan».
6:1
Yapmanız gereken doğru işleri: Grekçede, «Doğruluğunuzu.»
6:13
«Çünkü...Amin» sözleri birçok eski metinde yoktur.
6:22
«Gözünüz sağlamsa» diye çevrilen Grekçe deyim, «Cömertseniz» anlamında kullanılırdı.
6:23
«Gözünüz bozuksa» diye çevrilen Grekçe deyim, «Açgözlüyseniz» anlamında kullanılırdı.
6:24
para: Grekçede, «mamon.»
6:27
ömrünü bir anlık: ya da «boyunu bir arşın.»
11:12
ya da «Göklerin Egemenliği zorlu biçimde gelişiyor, zorlu kişiler ona sahip çıkıyor.»
13:19
Şeytan: Grekçede, «kötü olan.»
13:33
ölçek: Grekçede, «saton.»
14:24
bir hayli uzakta: Grekçede, «birçok stadion uzakta.»
14:25
Sabaha karşı: Grekçede, «Gecenin dördüncü nöbetinde.»
15:25
O'nun önünde yere kapandı: ya da «O'na tapındı.»
16:17
insan: Grekçede, «et ve kan.»
16:18
Petrus: Grekçede, «petros», yani kaya parçası, taş.
16:18
kaya: Grekçede, «petra», yani büyük taş kütlesi, kaya.
17:20-21
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «Ama bu tür cinler ancak dua ve oruçla kovulabilir.»
17:24
iki dirhemlik tapınak vergisi: Grekçede, «didrahma.»
17:27
dört dirhemlik bir akçe: Grekçede, «bir statir.»
18:10-11
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «İnsanoğlu, kaybolmuş olanı kurtarmak için geldi.»
19:9
«Boşanmış...olur» sözleri birçok eski metinde yoktur.
21:25
Yahya'nın vaftiz etme yetkisi: Grekçede, «Yahya'nın vaftizi.»
21:25
Tanrı'dan: Grekçede, «gökten.»
23:5
muska: Tevrat'tan alınan bazı ayetlerin içine konduğu, alna ya da sol kola takılan küçük kutu
anlamındadır (Bkz. Tevrat, Çıkış 13:9, Tesniye 6:8,9).
23:5
püskül: Dindar Yahudiler, Kutsal Yasa'yı hatırlamak için giysilerinin eteğine dört püskül dikerler
(bkz. Tevrat, Sayılar 15:38,39; Tesniye 22:12).
23:13-14
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «Vay halinize, ey din bilginleri ve Ferisiler,
ikiyüzlüler! Bir yandan gösteriş için uzun uzun dua edersiniz, öte yandan dul kadınların malını mülkünü
sömürürsünüz. Bundan ötürü cezanız daha da ağır olacaktır.» (Bkz. Mar.12:40; Luk.20:47).
23:36
kuşak: ya da «soy.»
24:34
kuşak: ya da «soy.»
27:4
birini: Grekçede, «kanı.»
28:19
adıyla: Grekçede, «adı içine.»
_______________________________
Return to contents page