Return to contents page
MARKOS'A GİRİŞ
Genel bakış:
Her ne kadar yazar adını vermese de elçileri izleyen
ilk inanlı yazarların tümü Markos'u bu kitabın yazarı kabul
ederler. Tarihçi Evsebyus, Papias'ın İ.S. 140 yıllarında
yazdıklarından şu alıntıyı yapıyor: «Petrus'un çevirmeni olan
Markos, Petrus'la birlikte dolaşmış ve onun hatırladıklarının
tümünü titiz bir şekilde yazıya geçirmiştir.» Eldeki kanıtlar,
Markos'un bu kitabı İtalya'da yazdığını gösteriyor. O sırada Pavlus
ve Petrus Müjde'yi Roma'da yaymakla meşguller. Bu da İ.S. 50'li
yılların sonlarına ya da 60'lı yıllara rastlıyor. Markos'un Yahudi
geleneklerini açıklama ihtiyacını duyması da (7:3-4; 15:42-3)
kitabın İtalya'da yazıldığı varsayımına uygun düşüyor.
Markos'un adı İncil'de birkaç kez geçiyor. Mar.14:51-52
ayetlerinde sözü edilen genç adam Markos olabilir. İlk inanlılar,
ölüm kalım mücadelesi verirlerken bile (Elç.12:12) Markos'un annesi
Meryem'in evinde buluşuyorlardı. Markos, Barnaba'nın yeğeniydi
(Kol.4:10). Bu da Barnaba ile Pavlus'un onu önce Antakya'ya
(Elç.12:25), ardından ilk yolculuklarında da (13:5) neden
yanlarında götürdüklerini az da olsa açıklar. Markos daha sonra
onlardan ayrılır (13:13). Bu nedenle Pavlus ikinci yolculukta onu
yanına almak istemez. Pavlus ile Barnaba arasında bu konuda öyle
şiddetli bir anlaşmazlık baş gösterir ki, sonunda yolları ayrılır
ve Barnaba Markos'la birlikte Kıbrıs'a gider (15:37-39). Daha sonra
ilişkileri düzelir. Nitekim Markos'u tekrar Pavlus'la birlikte
görüyoruz1. Petrus da Markos'tan övgüyle söz eder (1Pe.5:13).
Kitabın içeriği:
Markos'un kitabı, İsa'nın yaşamını anlatan
İncil'in ilk dört kitabı arasında en kısa olanıdır. İsa'nın ne
doğumundan, ne soy ağacından, ne de çocukluğundan söz eder.
Öğretiye daha az ağırlık verir. Örneğin Matta'da 21, Luka'da 26
benzetmeye karşılık Markos'ta sadece 9 benzetme vardır. Markos daha
çok İsa'nın yaptıklarını yazıyor. Kısa ve öz yazar (birinci bölümde
ne denli çok sayıda olayın anlatıldığına bakın). Anlatım canlı ve
hareketlidir. Markos, diğer yazarlara oranla belirli bazı olayları
daha ayrıntılı yazar2. Dikkatini, özellikle insanların İsa'ya
gösterdiği ilginin üzerinde yoğunlaştırır3.
Kitabın konusu 1:1'de yalın bir şekilde açıklanır: «Tanrı'nın
Oğlu İsa Mesih'le ilgili müjdenin başlangıcı.» Gerçekte Markos,
İsa'yı Tanrı Oğlu4, İnsanoğlu5 ve Yahudilerin uzun zamandır
bekledikleri kurtarıcı-kral olan Mesih6 diye tanıtır. Ne var ki İsa,
Yahudilerin beklediği kurtarıcıdan çok farklıdır. Şöyle diyor İsa:
«İnsanoğlu hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını
birçokları uğruna fidye olarak vermeye geldi» (10:45). Böylece İsa
durup dinlenmeden gezer ve öğretisini yayar, hastaları iyileştirir.
Yaptığı mucizelerle kimliğini ve öğretisinin geçerliliğini
kanıtlayarak7 kalabalıkları peşinden sürükler. Ama görevinin bu
döneminde, kendisini tanıyanları sık sık uyararak kendisiyle ve
mucizeleriyle ilgili haberleri yaymalarını engellemeye çalışır8.
Dikkatini daha çok seçtiği kişileri eğitmeye verir9. Konuşmalarında,
onu izlemenin bedelini10, imanı11 ve Tanrı'nın Egemenliğini12 durmadan
vurgular. Eylemleri önemli tepkilere yol açar. Bir yandan kötü
ruhlara meydan okur, onları kovar13, öte yandan Yahudi dininin ileri
gelenleriyle çatışır14. Bu din önderlerinin kışkırtmasıyla
gerçekleşecek ölümünden ve dirilişinden sık sık söz eder15.
Kitabın neredeyse dörtte biri İsa'nın ölümünü ve dirilişinianlatır.
Ana hatlar:
1:1-13 İsa'nın ortaya çıkışı
1:14-9:50 İsa'nın Celile ve çevresindeki faaliyetleri
10:1-52 İsa'nın Kudüs'e giderken yolda öğrettikleri
11:1-16:20 Kudüs'teki son günler
Kaynak ayetler:
1Kol.4:10; 2Ti.4:11; Flm.23-24
2örn: 3:20-21; 5:3-6,25-27
3örn: 6:51; 7:37; 9:15
41:1,11; 3:11; 5:7; 9:7; 12:1-11; 14:61-62; 15:39
51:10-11,28; 8:31,38; 9:9-12,31; 10:32-33,45; 13:26; 14:21,41,62
61:1; 8:29; 9:41; 12:35; 14:61
7örn: 1:25-28; 2:5-12; 4:39-41; 6:47-51
8örn: 1:37-38,43-45; 5:43; 7:36; 8:30
9örn: 1:16-20; 3:11-19; 4:10-12,34; 8:27-33; 13:3-36 16:7,9-18
108:34-38; 9:33-37; 10:28-31,35-45
111:15; 2:5; 4:40; 5:34,36; 9:23-24; 10:52; 11:22-26; 16:11-18
121:15; 4:11,26-32; 9:1; 10:14-15,24-27; 12:34; 14:25
131:23-27,32-34,39; 3:11-19; 5:2-20; 6:7; 7:25-30; 9:17-29
14örn: 3:2-6,22-30; 7:1-13; 11:18,27-33; 12:1-13,38-39; 14:1,43-65
158:31; 9:9; 10:32-34,45; 14:8
MARKOS
1. Bölüm
Vaftizci Yahya'nın gelişi
(Mat.3:1-12; Luk.3:1-18; Yu.1:19-28)
Tanrı'nın Oğlu İsa Mesih'le ilgili müjdenin başlangıcı.
2Yeşaya peygamberin kitabında şöyle yazılmıştır:
«Bak, habercimi senin önünden gönderiyorum;
o senin yolunu hazırlayacak.»
3«Çölde yükselen ses,
`Rab'bin yolunu hazırlayın,
geçeceği patikaları düzleyin' diyor.»
4Böylece Vaftizci Yahya çölde ortaya çıktı. İnsanları,
günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz olmaya
çağırıyordu. 5Bütün Yahudiye halkı ve Kudüslülerin hepsi ona
geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria nehrinde
vaftiz ediliyordu.
6Yahya'nın deve tüyünden giysisi, belinde deriden kuşağı vardı.
Çekirge ve yaban balı yerdi. 7Şu haberi yayıyordu: «Benden sonra
benden daha güçlü Olan geliyor. Eğilip O'nun çarıklarının bağını
çözmeye bile layık değilim. 8Ben sizi suyla vaftiz ettim, ama O sizi
Kutsal Ruh'la vaftiz edecektir.»
İsa görevine başlıyor
(Mat.3:13-4:22; Luk.3:21-22; 4:1-15; 5:1-11)
9O günlerde Celile'nin Nasıra kentinden çıkıp gelen İsa, Yahya
tarafından Şeria nehrinde vaftiz edildi. 10Tam sudan çıkarken,
göklerin yarıldığını ve Ruh'un güvercin gibi kendi üzerine indiğini
gördü. 11Göklerden, «Sen benim sevgili Oğlumsun, senden hoşnudum»
diyen bir ses geldi.
12O an Ruh, İsa'yı çöle gönderdi. 13İsa çölde kaldığı kırk gün
boyunca Şeytan tarafından sınandı. Yabani hayvanlar arasındaydı ve
melekler O'na hizmet ediyordu.
14Yahya'nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı'nın müjdesini
duyura duyura Celile'ye gitti. 15«Zaman doldu» diyordu, «Tanrı'nın
Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde'ye inanın!»
16İsa, Celile gölünün kıyısından geçerken, göle ağ atmakta olan
Simun ile kardeşi Andreya'yı gördü. Bu adamlar balıkçıydı. 17İsa
onlara, «Ardımdan gelin, sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım»
dedi. 18Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler.
19Oradan biraz ileri gidince Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı
gördü. Kayıkta ağlarını onarıyorlardı. 20İsa hemen onları çağırdı.
Onlar da babaları Zebedi'yi işçilerle birlikte kayıkta bırakarak
İsa'nın ardından gittiler.
İsa kötü ruhları kovuyor, hastaları iyileştiriyor
(Mat.8:14-17; Luk.4:31-44)
21Kefernahum'a girdiler. Sept günü olunca İsa hemen havraya girip
ders vermeye başladı. 22Halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü
onlara din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi ders veriyordu.
23-24Tam o sırada havralarında bulunan ve kötü ruha tutsak olan bir
adam, «Ey Nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun?» diye bağırdı. «Bizi
mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı'nın
Kutsalısın sen!»
25İsa, «Sus, çık o adamdan!» diyerek kötü ruhu azarladı. 26Kötü
ruh adamı sarstı ve büyük bir çığlık atarak içinden çıktı.
27Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine, «Bu nasıl şey?» diye sormaya
başladılar. «Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk
veriyor, onlar da sözünü dinliyorlar.» 28Böylece İsa'yla ilgili
haberler, tüm Celile bölgesinin her yerine hızla yayıldı.
29İsa havradan çıkar çıkmaz, Yakup ve Yuhanna ile birlikte Simun
ve Andreya'nın evine gitti. 30Simun'un kaynanası ateşler içinde
yatıyordu. Durumu hemen İsa'ya bildirdiler. 31O da hastaya yaklaştı,
elinden tutup kaldırdı. Kadının ateşi düştü ve kendisi onlara
hizmet etmeye başladı.
32Akşam olup güneş batınca, bütün hastaları ve cine tutsak
olanları İsa'ya getirdiler. 33Bütün kent halkı kapıya toplanmıştı.
34İsa, çeşitli hastalıklara yakalanmış birçok kişiyi iyileştirdi,
birçok cini kovdu. Cinlerin konuşmasına izin vermiyordu. Çünkü
onlar kendisinin kim olduğunu biliyorlardı.
35Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden
çıkıp ıssız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı. 36Simun ile
yanındakiler İsa'yı aramaya çıktılar. 37O'nu bulunca, «Herkes seni
arıyor!» dediler.
38İsa onlara, «Başka yerlere, yakındaki kasabalara gidelim» dedi.
«Oralarda da Tanrı sözünü duyurayım. Bunun için çıkıp geldim.»
39Böylece havralarında Tanrı sözünü duyurarak ve cinleri kovarak tüm
Celile bölgesini dolaştı.
İsa bir cüzamlıyı iyileştiriyor
(Mat.8:1-4; Luk.5:12-16)
40İsa'ya cüzamlı biri geldi, diz çöküp O'na şöyle yalvardı: «Eğer
istersen beni temiz kılabilirsin.»
41Yüreği sızlayan İsa, elini uzatıp adama dokundu, «İsterim,
temiz ol!» dedi. 42Adam hemen o anda cüzamdan kurtulup tertemiz
oldu.
43İsa onu sıkıca uyararak derhal yanından uzaklaştırdı. 44«Sakın
kimseye bir şey söyleme!» dedi. «Git, kâhine görün ve cüzamdan
temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu adakları
sun.»
45Ne var ki, adam çıkıp gitti, olayla ilgili haberi her tarafa
yayıp duyurmaya başladı. Öyle ki, İsa artık hiçbir kente açıkça
giremez oldu. Ancak dışarıda, ıssız yerlerde kalıyordu. Ve halk her
yerden O'na akın ediyordu.
2. Bölüm
Bir felçlinin iyileştirilmesi
(Mat.9:1-8; Luk.5:17-26)
Birkaç gün sonra İsa tekrar Kefernahum'a geldiğinde, evde olduğu
işitildi. 2O kadar çok insan toplandı ki, artık kapının önünde bile
duracak yer kalmamıştı. İsa onlara Tanrı sözünü anlatıyordu. 3Bu
arada O'na dört kişinin taşıdığı felçli bir adamı getirdiler.
4Kalabalıktan O'na yaklaşamadıkları için, bulunduğu yerin üzerindeki
damı delip açarak felçliyi üstünde yattığı döşekle birlikte aşağı
indirdiler. 5Onların imanını gören İsa felçliye, «Oğlum, günahların
bağışlandı» dedi.
6-7Orada oturmakta olan bazı din bilginleri ise için için şöyle
düşündüler: «Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı'ya küfrediyor!
Tek Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?»
8Akıllarından geçeni hemen ruhunda sezen İsa onlara, «Aklınızdan
neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?» dedi. 9«Hangisi daha kolay,
felçliye, `Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa, `Kalk, döşeğini
topla ve yürü' demek mi? 10-11Ne var ki, İnsanoğlu'nun yeryüzünde
günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye...»
Sonra felçliye, «Sana söylüyorum, kalk, döşeğini topla ve evine
git!» dedi. 12Adam kalktı, derhal döşeğini topladı ve hepsinin gözü
önünde çıkıp gitti. Herkes şaşakalmıştı. Tanrı'yı övüyorlar,
«Böylesini hiç görmemiştik» diyorlardı.
Levi'nin öğrencilere katılması
(Mat.9:9-13; Luk.5:27-32)
13İsa yine çıkıp göl kıyısına gitti. Bütün halk O'nun yanına
geldi, O da onlara ders vermeye başladı. 14Yoldan geçerken, vergi
toplama kulübesinde oturan Alfay oğlu Levi'yi gördü. Ona, «Ardımdan
gel» dedi. Levi de kalkıp İsa'nın ardından gitti.
15Daha sonra İsa, Levi'nin evinde yemek yerken, birçok vergi
görevlisi ve günahkâr birçok kişi O'nunla ve öğrencileriyle
birlikte sofraya oturmuştu. O'nu izleyen böyle birçok kişi vardı.
16Ferisilerden bazı din bilginleri, O'nu günahkârlar ve vergi
görevlileriyle birlikte yemekte görünce öğrencilerine, «Niçin vergi
görevlileri ve günahkârlarla birlikte yemek yiyor?» diye sordular.
17Bunu işiten İsa onlara, «Sağlamların değil, hastaların hekime
ihtiyacı var» dedi. «Ben doğru kişileri değil, günahkârları
çağırmaya geldim.»
Oruçla ilgili soru
(Mat.9:14-17; Luk.5:33-39)
18Yahya'nın öğrencileriyle Ferisiler oruç tutarken, bazı kişiler
İsa'ya gelip, «Yahya'nın ve Ferisilerin öğrencileri oruç tutuyor
da, senin öğrencilerin niçin tutmuyor?» diye sordular.
19İsa şöyle karşılık verdi: «Güvey aralarında olduğu sürece
davetliler oruç tutar mı hiç? Güvey aralarında oldukça oruç
tutamazlar! 20Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek,
onlar işte o zaman, o gün oruç tutacaklar. 21Hiç kimse eski bir
giysiyi çekmemiş bir kumaş parçasıyla yamamaz. Yoksa yeni yama eski
giysiden kopar ve yırtık daha kötü duruma gelir. 22Hiç kimse yeni
şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa şarap tulumları patlatır,
şarap da tulumlar da mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara
doldurulur.»
Sept günü sorunu
(Mat.12:1-8; Luk.6:1-5)
23Bir Sept günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri
yolda giderken başakları koparmaya başladılar. 24Ferisiler İsa'ya,
«Bak, Sept günü yapılması yasak olanı neden yapıyorlar?» dediler.
25İsa onlara, «Davut'un, kendisi ve yanındakiler aç ve muhtaç
kalınca ne yaptığını hiç okumadınız mı?» diye sordu. 26«Başkâhin
Aviyatar'ın zamanında Davut, Tanrı'nın evine girdi, kâhinlerden
başkasının yemesi yasak olan adak ekmeklerini yedi ve yanındakilere
de verdi.» 27Sonra onlara, «İnsan Sept günü için değil, Sept günü
insan için yaratıldı» dedi. 28«Bu nedenle İnsanoğlu Sept gününün de
Rabbidir.»
3. Bölüm
Eli sakat bir adam iyileştiriliyor
(Mat.12:9-14; Luk.6:6-11)
İsa yine havraya girdi. Orada eli sakat bir adam vardı. 2Bazıları
İsa'yı suçlamak amacıyla, Sept günü hastayı iyileştirecek mi diye
O'nu gözlüyorlardı. 3İsa, eli sakat olan adama, «Ayağa kalk, ortaya
çık!» dedi. 4Sonra havradakilere, «Kutsal Yasa'ya göre Sept günü
iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru,
öldürmek mi?» diye sordu. Onlardan ses çıkmadı.
5İsa, çevresindekilere öfkeyle baktı. Yüreklerinin katılığı O'nu
kederlendirmişti. Adama, «Elini uzat!» dedi. Adam elini uzattı, eli
eskisi gibi sağlam oluverdi.
6Dışarı çıkan Ferisiler, İsa'yı yok etmek için Hirodes
yanlılarıyla hemen görüşmeye başladılar.
İsa, Celile gölünün kıyısında
7-8İsa, öğrencileriyle birlikte göl kıyısına çekildi. Celile'den
büyük bir kalabalık O'nun ardından geldi. Ayrıca, O'nun bütün
yaptıklarını duyan büyük bir kalabalık Yahudiye'den, Kudüs'ten,
İdumeya'dan, Şeria nehrinin ötesinden, Sur ve Sayda bölgelerinden
kendisine akın etti. 9İsa, kalabalığın arasında sıkışıp kalmamak
için öğrencilerine, küçük bir kayığı hazır bulundurmalarını
söyledi. 10Birçoklarını iyileştirmiş olduğundan, çeşitli
hastalıklara yakalanmış olanların hepsi O'na dokunmak için üzerine
üşüşüyorlardı. 11Kötü ruhlar da O'nu görünce ayaklarına kapanıyor,
«Sen Tanrı'nın Oğlusun!» diye bağırıyorlardı. 12Ama İsa, kim
olduğunu açıklamasınlar diye onları sıkı sıkıya uyardı.
İsa on iki elçisini seçiyor
(Mat.10:1-4; Luk.6:12-16)
13İsa, dağa çıkarak istediği kişileri yanına çağırdı. Onlar da
yanına gittiler. 14-19İsa bunlardan on iki kişiyi yanında
bulundurmak, Tanrı sözünü duyurmaya göndermek ve cinleri kovmaya
yetkili kılmak üzere seçti. Seçtiği bu on iki kişi şunlardır:
Petrus adını verdiği Simun, Beni-Regeş, yani `GökgürültüsüOğulları' adını verdiği Zebedi'nin oğulları Yakup ve Yuhanna,
Andreya, Filipus, Bartalmay, Matta, Tomas, Alfay oğlu Yakup, Taday,
Yurtsever Simun ve İsa'yı ele veren Yahuda İskariyot.
İsa ve Beelzebub
(Mat.12:22-32; Luk.11:14-23; 12:10)
20İsa bundan sonra eve gitti. Yine öyle büyük bir kalabalık
toplandı ki, İsa'yla öğrencileri yemek bile yiyemediler. 21Yakınları
bunu duyunca, «Aklını kaçırmış» diyerek O'nu almaya geldiler.
22Kudüs'ten gelen din bilginleri ise, «Beelzebub O'nun içine
girmiş» ve «Cinleri, cinlerin reisinin gücüyle kovuyor» diyorlardı.
23Bunun üzerine İsa din bilginlerini yanına çağırıp onlara
benzetmelerle seslendi. «Şeytan, Şeytan'ı nasıl kovabilir?» dedi.
24«Bir ülke kendi içinde bölünmüşse, o ülke ayakta kalamaz. 25Bir ev
kendi içinde bölünmüşse, o ev ayakta kalamaz. 26Şeytan da kendine
karşı gelip kendi içinde bölünmüşse, artık ayakta kalamaz; sonu
gelmiş demektir. 27Hiç kimse güçlü adamın evine girip onun malını
çalamaz. Ancak önceden o güçlü adamı bağlarsa, onun evini
soyabilir. 28-29Size doğrusunu söyleyeyim, insanların işlediği her
günah, ettiği her küfür bağışlanacak, ama Kutsal Ruh'a küfreden
asla bağışlanmayacak. Bunu yapan, asla silinmeyecek bir günah
işlemiş olur.»
30İsa bu sözleri, «O'nda kötü ruh var» dedikleri için söyledi.
İsa'nın annesiyle kardeşleri
(Mat.12:46-50; Luk.8:19-21)
31Daha sonra İsa'nın annesiyle kardeşleri geldi. Dışarıda
durdular, haber gönderip O'nu çağırdılar. 32İsa'nın çevresinde
oturan kalabalıktan bazıları, «Bak» dediler, «annenle kardeşlerin
dışarıda, seni istiyorlar.»
33İsa buna karşılık onlara, «Kimdir annem ve kardeşlerim?» dedi.
34Sonra etrafına, çevresinde oturanlara bakıp şöyle dedi: «İşte
annem, işte kardeşlerim! 35Tanrı'nın isteğini kim yerine getirirse,
kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.»
4. Bölüm
Tohum benzetmesi
(Mat.13:1-9; Luk.8:4-8)
İsa göl kıyısında halka yine ders vermeye başladı. Çevresinde
öyle büyük bir kalabalık toplandı ki, kendisi göldeki bir kayığa
binip oturdu. Bütün kalabalık göl kıyısında, karada duruyordu.
2-3İsa onlara benzetmelerle birçok şey öğretiyordu. Öğretirken,
«Şunu dinleyin» dedi. «Ekincinin biri tohum ekmeye çıkmış. 4Ektiği
tohumlardan kimi yol kenarına düşmüş. Kuşlar gelip bunları yemiş.
5Kimi, toprağı az olan kayalık yere düşmüş. Toprak derin
olmadığından hemen filizlenmişler. 6Ne var ki, güneş doğunca
kavrulmuşlar ve kök salamadıkları için kuruyup gitmişler. 7Kimi,
dikenler arasına düşmüş. Dikenler büyümüş, filizleri boğmuş ve
filizler ürün verememiş. 8Kimi ise iyi toprağa düşmüş, büyüyüpçoğalmış, ürün vermiş. Bazısı otuz, bazısı altmış, bazısı da yüz
kat ürün vermiş.» 9Sonra İsa şunu ekledi: «İşitecek kulağı olan
işitsin!»
Benzetmelerin amacı
(Mat.13:10-17; Luk.8:9-10)
10Onikilerle diğer izleyicileri İsa'yla yalnız kalınca,
kendisinden benzetmelerin anlamını sordular. 11O da onlara şöyle
dedi: «Tanrı'nın Egemenliğinin sırrı sizlere açıklandı, ama
dışarıda olanlara her şey benzetmelerle anlatılır. 12Öyle ki,
`Bakıp bakıp görmesinler,
duyup duyup anlamasınlar da,
dönüp bağışlanmasınlar.'»
Tohum benzetmesi açıklanıyor
(Mat.13:18-23; Luk.8:11-15)
13İsa sonra onlara, «Siz bu benzetmeyi anlamıyor musunuz?» dedi.
«Öyleyse bütün diğer benzetmeleri nasıl anlayacaksınız? 14Ekincinin
ektiği, Tanrı sözüdür. 15Bazı insanlar sözün ekildiği yerde yol
kenarına düşen tohumlara benzer. Bunlar sözü işitir işitmez, Şeytan
gelir, yüreklerine ekilen sözü alır götürür. 16-17Kayalık yerlere
ekilenler ise, işittikleri sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök
salamadıkları için ancak bir süre dayanan kişilerdir. Böyleleri
Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip
düşerler. 18-19Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara
benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar,
zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü
boğar ve ürün vermesini engeller. 20İyi toprağa ekilenler ise, sözü
işiten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altmış, kimi de yüz kat
ürün veren kişilerdir.»
Kandil kandilliğe konur
(Luk.8:16-18)
21Onlara, «Kandili, tahıl ölçeğinin ya da yatağın altına koymak
için mi getirirler?» dedi. «Kandilliğe koymak için değil mi? 22Gizli
olan ne varsa, açığa çıkarılmak üzere gizlenmiştir; saklı olan ne
varsa, aydınlığa çıkmak üzere saklanmıştır. 23İşitecek kulağı olan
işitsin!»
24İsa şöyle devam etti: «İşittiklerinize dikkat edin! Hangi
ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak. Hatta size daha
fazlası verilecek. 25Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek. Ama
kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak.»
Filizlenen tohum benzetmesi
26Sonra İsa şöyle dedi: «Tanrı'nın Egemenliği, toprağa tohum
saçan adama benzer. 27Gece olur, uyur; gündüz olur, kalkar. Kendisi
nasıl olduğunu bilmez ama, tohum filizlenir, gelişir. 28Toprak
kendiliğinden ürün verir. Önce filizi, sonra başağı, sonunda da
başağı dolduran taneleri verir. 29Ürün olgunlaşınca, adam hemenorağı vurur. Çünkü ürünü biçme zamanı gelmiştir.»
Hardal tanesi benzetmesi
(Mat.13:31-32,34; Luk.13:18-19)
30İsa sonra şöyle dedi: «Tanrı'nın Egemenliğini neye benzetelim,
nasıl bir benzetmeyle anlatalım? 31-32Tanrı'nın Egemenliği, hardal
tanesine benzer. Hardal, yeryüzünde toprağa ekilen tüm tohumların
en küçüğü olmakla birlikte, ekildikten sonra gelişir, tüm bahçe
bitkilerinin boyunu aşar. Öylesine dal budak salar ki, gökte uçan
kuşlar gölgesinde barınabilir.»
33İsa, Tanrı sözünü, buna benzer birçok benzetmeyle halkın
anlayabildiği ölçüde anlatırdı. 34Benzetme kullanmadan onlara hiçbir
şey anlatmazdı. Ama kendi öğrencileriyle yalnız kaldığında, onlara
her şeyi açıklardı.
İsa fırtınayı yatıştırıyor
(Mat.8:23-27; Luk.8:22-25)
35O gün akşam olunca öğrencilerine, «Karşı yakaya geçelim» dedi.
36Öğrenciler kalabalığı geride bırakarak İsa'yı, içinde bulunduğu
kayıkla götürdüler. Yanında başka kayıklar da vardı. 37Bu sırada
büyük bir fırtına koptu. Dalgalar kayığa öyle saldırıyordu ki,
kayık neredeyse suyla dolmuştu. 38İsa, kayığın kıç tarafında bir
yastığa yaslanmış uyuyordu. Öğrenciler O'nu uyandırıp,
«Öğretmenimiz, batıyoruz! Hiç aldırmıyor musun?» dediler.
39İsa kalkıp rüzgârı azarladı, göle, «Sus, sakin ol!» dedi.
Rüzgâr dindi, ortalık sütliman oldu.
40İsa öğrencilerine, «Neden bu kadar korkaksınız? Hâlâ imanınız
yok mu?» dedi.
41Onlar ise büyük korku içinde birbirlerine, «Bu adam kim ki,
rüzgâr da göl de O'nun sözünü dinliyor?» dediler.
5. Bölüm
Cinli bir adamın iyileştirilmesi
(Mat.8:28-34; Luk.8:26-39)
Gölün karşı yakasına, Gerasalıların memleketine vardılar. 2İsa
kayıktan iner inmez, kötü ruha tutsak olan bir adam mezarlık
mağaralardan çıkıp O'nu karşıladı. 3Mezarların içinde yaşayan bu
adamı artık kimse zincirle bile bağlı tutamıyordu. 4Birçok kez
zincirler ve ayak köstekleriyle bağlandığı halde, zincirleri
koparmış, köstekleri parçalamıştı. Hiç kimse onunla başa
çıkamıyordu. 5Gece gündüz mezarlarda, dağlarda bağırıp duruyor,
kendi kendini taşlarla yaralıyordu.
6Uzaktan İsa'yı görünce koşup geldi, O'nun önünde yere kapandı.
7Yüksek sesle haykırarak, «Ey İsa, yüce Tanrı'nın Oğlu, benden ne
istiyorsun? Tanrı hakkı için sana yalvarırım, bana işkence etme!»
dedi. 8Çünkü İsa, «Ey kötü ruh, adamın içinden çık!» demişti.
9Sonra İsa adama, «Adın ne?» diye sordu.
«Adım Tümen. Çünkü sayımız çok» dedi. 10Ruhları o bölgeden
çıkarmaması için İsa'ya yalvarıp yakardı.
11Orada, dağın yamacında otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı.
12Kötü ruhlar İsa'ya, «Bizi şu domuzlara gönder, onlara girelim»
diye yalvardılar. 13İsa'nın izin vermesi üzerine kötü ruhlar adamdan
çıkıp domuzların içine girdiler. Yaklaşık iki bin domuzdan oluşan
sürü, dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp boğuldu.
14Domuzları güdenler kaçıp kentte ve köylerde olayın haberini
yaydılar. Halk olup biteni görmeye çıktı. 15İsa'nın yanına
geldiklerinde, önceleri bir tümen cine tutsak olan adamı giyinmiş,
aklı başına gelmiş, oturmuş görünce korktular. 16Olayı görenler,
cinli adama olanları ve domuzların başına gelenleri halka
anlattılar. 17Bunun üzerine halk, bölgelerinden ayrılması için
İsa'ya yalvarmaya başladı.
18İsa kayığa binerken, önceleri cine tutsak olan adam O'na,
«Seninle geleyim» diye yalvardı.
19Ama İsa adama izin vermedi. Ona, «Evine, yakınlarının yanına
dön» dedi. «Rab'bin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet
ettiğini onlara anlat.» 20Adam da gitti, İsa'nın kendisi için neler
yaptığını Dekapolis'te duyurmaya başladı. Anlattıklarına herkes
şaşıp kalıyordu.
Dirilen kız, iyileşen kadın
(Mat.9:18-26; Luk.8:40-56)
21İsa kayıkla karşı yakaya dönünce, çevresinde büyük bir
kalabalık toplandı. Kendisi gölün kıyısında duruyordu. 22-23Bu sırada
havra yöneticilerinden Yair adında biri geldi. İsa'yı görünce
ayaklarına kapandı, «Küçük kızım can çekişiyor. Gelip ellerini onun
üzerine koy da kurtulsun, yaşasın!» diye yalvardı. 24İsa adamla
birlikte gitti. İsa'nın ardından giden büyük bir kalabalık da O'nu
dört bir yandan sıkıştırıyordu.
25Orada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın vardı. 26Bir sürü
hekimin elinden çok çekmiş, tüm varını yoğunu harcamış, ama
iyileşeceğine daha da kötüleşmişti. 27Kadın, İsa hakkında
anlatılanları duymuştu. Bu nedenle, kalabalıkta O'nun arkasından
gelip giysisine dokundu. 28İçinden, «Giysilerine bile dokunsam
kurtulacağım» diyordu. 29Hemen o anda kanaması kesiliverdi. Kadın,
bedeninin derinliğinde ıstıraptan kurtulduğunu hissetti. 30İsa ise,
kendisinden bir gücün akıp gittiğini hemen anladı. Kalabalığın
ortasında dönüp, «Giysilerime kim dokundu?» diye sordu.
31Öğrencileri O'na, «Seni sıkıştıran kalabalığı görüyorsun! Nasıl
oluyor da, `Bana kim dokundu' diye soruyorsun?» dediler.
32İsa bunu yapmış olanı görmek için çevresine bakındı. 33Kadın da
kendisindeki değişikliği biliyordu. Korkuyla titreyerek geldi,
İsa'nın ayaklarına kapandı ve O'na tüm gerçeği anlattı. 34İsa ona,
«Kızım» dedi, «imanın seni kurtardı. Esenlikle git. Istırabın son
bulsun.»
35İsa daha konuşurken, havra yöneticisinin evinden adamlar geldi.
Yöneticiye, «Kızın öldü» dediler. «Öğretmeni neden hâlâ rahatsız
ediyorsun?»
36İsa bu sözlere aldırmadan havra yöneticisine, «Korkma, sadece
iman et!» dedi.
37İsa, Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'dan başka hiç
kimsenin kendisiyle birlikte gitmesine izin vermedi. 38Havra
yöneticisinin evine vardıklarında İsa, acı acı ağlayıp feryat edengürültülü bir kalabalıkla karşılaştı. 39İçeri girerek onlara, «Niye
gürültü edip ağlıyorsunuz?» dedi. «Çocuk ölmedi, sadece uyuyor.»
40Onlar ise kendisiyle alay ettiler. Ama İsa hepsini dışarı
çıkardıktan sonra çocuğun annesini babasını ve kendisiyle birlikte
olanları alıp çocuğun bulunduğu odaya girdi. 41Çocuğun elinden
tutarak ona, «Talita kumi!» dedi. Bu söz, `Kızım, sana söylüyorum,
kalk' demektir.
42On iki yaşında olan kız hemen ayağa kalktı, yürümeye başladı.
Oradakileri derin bir şaşkınlık aldı. 43İsa, «Bunu kimse
bilmesin» diyerek onları sıkı sıkıya uyardı ve kıza yiyecek bir şey
verilmesini buyurdu.
6. Bölüm
İsa reddediliyor
(Mat.13:53-58; Luk.4:16-30)
İsa oradan ayrılarak kendi memleketine gitti. Öğrencileri de
ardından gittiler. 2Sept günü olunca İsa havrada ders vermeye
başladı. Söylediklerini işiten birçok kişi şaşıp kaldı. «Bu adam
bunları nereden öğrendi?» diye soruyorlardı. «Kendisine verilen bu
bilgelik nedir? Nasıl böyle mucizeler yapabiliyor? 3Meryem'in oğlu,
Yakup, Yose, Yahuda ve Simun'un kardeşi olan marangoz değil mi bu?
Kızkardeşleri burada, aramızda yaşamıyor mu?» Ve gücenip O'nu
reddettiler.
4İsa da onlara, «Bir peygamber, kendi memleketinden, akraba
çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez» dedi. 5Orada
birkaç hastayı, üzerlerine ellerini koyarak iyileştirmekten başka
hiçbir mucize yapamadı. 6Halkın imansızlığına şaşıyordu.
İsa on iki elçisini görevlendiriyor
(Mat.10:5-15; Luk.9:1-6)
İsa, çevredeki köyleri dolaşıp ders veriyordu. 7On iki
öğrencisini yanına çağırdı ve onları ikişer ikişer halk arasına
göndermeye başladı. Onlara, kötü ruhları kovma yetkisini verdi.
8Yolculuk için yanlarına değnekten başka bir şey almamalarını
söyledi. Ne ekmek, ne torba, ne de kuşaklarında para
götüreceklerdi. 9Onlara çarık giymelerini söyledi. Ama, «İki mintan
giymeyin» dedi.
10«Bir yere gittiğiniz zaman, oradan ayrılıncaya dek hep aynı
evde kalın» diye devam etti. 11«İnsanların sizi kabul etmedikleri,
sizi dinlemedikleri bir yerden ayrılırken, onlara uyarı olsun diye
ayağınızın altındaki tozu silkin!»
12Böylece öğrenciler yola çıkıp insanları tövbeye çağırmaya
başladılar. 13Birçok cin kovdular; birçok hastayı, üzerlerine yağ
sürerek iyileştirdiler.
Yahya peygamberin öldürülmesi
(Mat.14:1-12; Luk.9:7-9)
14Kral Hirodes de olup bitenleri duydu. Çünkü İsa'nın ünü her
tarafa yayılmıştı. Bazıları, «Bu adam, ölümden dirilmiş olanVaftizci Yahya'dır. Olağanüstü güçlerin O'nda etkin olmasının
nedeni de budur» diyordu. 15Başkaları, «O İlyas'tır» diyor, yine
başkaları, «Eski peygamberlerden biri gibi bir peygamberdir»
diyordu.
16Hirodes bunları duyunca, «Başını kestirdiğim Yahya
dirilmiştir!» dedi.
17-18Hirodes'in kendisi, kardeşi Filipus'un karısı Hirodiya'nın
yüzünden adam gönderip Yahya'yı tutuklatmış, zindana attırıp
zincire vurdurmuştu. Çünkü Hirodes bu kadınla evlenince Yahya ona,
«Kardeşinin karısıyla evlenmen Kutsal Yasa'ya aykırıdır» demişti.
19Hirodiya bu yüzden Yahya'ya kin bağlamıştı; onu öldürtmek istiyor,
ama başaramıyordu. 20Çünkü Yahya'nın doğru ve kutsal bir adam
olduğunu bilen Hirodes ondan korkuyor ve onu koruyordu. Yahya'yı
dinlediği zaman büyük bir şaşkınlık içinde kalıyor, yine de onu
dinlemekten zevk alıyordu.
21Ne var ki, Hirodes'in kendi doğum gününde saray büyükleri,
komutanlar ve Celile'nin ileri gelenleri için verdiği şölende
beklenen fırsat doğdu. 22Hirodiya'nın kızı içeri girip dans etti.
Bu, Hirodes'le konuklarının hoşuna gitti.
Kral genç kıza, «Dile benden, ne dilersen veririm» dedi. 23Ant
içerek, «Benden ne dilersen, krallığımın yarısı da olsa, veririm»
dedi.
24Kız dışarı çıkıp annesine, «Ne isteyeyim?» diye sordu.
«Vaftizci Yahya'nın başını iste» dedi annesi.
25Kız derhal koşup kralın yanına girdi, «Vaftizci Yahya'nın
başını bir tepsi üzerinde hemen bana vermeni istiyorum» diyerek
dileğini açıkladı.
26Kral buna çok üzüldüyse de, konuklarının önünde içtiği anttan
ötürü kızı reddetmek istemedi. 27Derhal bir cellat gönderip
Yahya'nın başını getirmesini buyurdu. Cellat zindana giderek
Yahya'nın başını kesti. 28Kesik başı bir tepsi üzerinde getirip genç
kıza verdi, kız da annesine götürdü. 29Yahya'nın öğrencileri bunu
duyunca gelip cesedi aldılar ve mezara koydular.
İsa beş bin kişiyi doyuruyor
(Mat.14:13-21; Luk.9:10-17; Yu.6:1-14)
30Elçiler, İsa'nın yanına dönerek yaptıkları ve öğrettikleri her
şeyi O'na anlattılar. 31İsa onlara, «Gelin, tek başımıza tenha bir
yere gidelim de biraz dinlenin» dedi. Gelen giden öyle çoktu ki,
yemek yemeye bile vakit bulamıyorlardı.
32Kayığa binip tek başlarına tenha bir yere doğru yol aldılar.
33Gittiklerini gören birçok kişi onları tanıdı. Halk civardaki bütün
kentlerden yaya olarak yola dökülüp onlardan önce oraya vardı. 34İsa
kayıktan inince büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Çobansız
koyunlara benzeyen bu insanlara acıdı ve onlara birçok konuda ders
vermeye başladı.
35-36Vakit iyice ilerleyince, öğrencileri O'nun yanına gelip
dediler ki, «Burası ıssız bir yer, vakit de çok geç. Halkı salıver
de çevredeki çiftlik ve köylere gidip kendilerine yiyecek
alsınlar.»
37İsa ise, «Onlara siz yiyecek verin» diye karşılık verdi.
Öğrenciler İsa'ya, «Gidip iki yüz dinarlık ekmek alıp onlara
yedirelim mi yani?» diye sordular.
38İsa onlara, «Kaç ekmeğiniz var, gidin bakın» dedi.
Öğrenip geldiler, «Beş ekmekle iki balığımız var» dediler.
39İsa onlara, herkesi küme küme yeşil çimenlerin üzerine
oturtmalarını buyurdu. 40Halk yüzer ellişer kişilik bölükler halinde
oturdu. 41İsa, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe dikerek
şükran duasını yaptı; sonra ekmekleri böldü ve halka dağıtmaları
için öğrencilerine verdi. İki balığı da hepsinin arasında
paylaştırdı. 42-43Herkes yiyip doyduktan sonra on iki sepet dolusu
ekmek ve balık artığı topladılar. 44Yemek yiyen erkeklerin sayısı
beş bin kadardı.
İsa su üstünde yürüyor
(Mat.14:22-33; Yu.6:15-21)
45Bundan hemen sonra İsa, öğrencilerine, kayığa binip kendisinden
önce karşı yakada bulunan Beytsayda'ya geçmelerini buyurdu. Bu
arada kendisi halkı evlerine gönderecekti. 46Onları uğurladıktan
sonra, dua etmek için dağa çıktı. 47-48Akşam olduğunda, kayık gölün
ortasına varmıştı. Yalnız başına karada kalmış olan İsa,
öğrencilerinin kürek çekmekte çok zorlandıklarını gördü. Çünkü
rüzgâr onlara karşı esiyordu. Sabaha karşı[] İsa, gölün üstünde
yürüyerek onlara yaklaştı. Yanlarından geçip gidecekti. 49Onlar ise,
gölün üstünde yürüdüğünü görünce O'nu hayalet sanarak bağrıştılar.
50Hepsi O'nu görmüş ve dehşete kapılmıştı. Ama kendisi hemen onlara
seslenerek, «Cesur olun! Ben'im, korkmayın!» dedi. 51İsa kayığa
binip onlara katılınca rüzgâr dindi. Onlar ise tam bir şaşkınlık
içindeydiler. 52Ekmekle ilgili mucizeyi bile anlamamışlardı;
zihinleri körleşmişti.
İsa, Ginesar'da hastaları iyileştiriyor
(Mat.14:34-36)
53İsa'yla öğrencileri karşı yakaya vardıklarında Ginesar'da
karaya çıkıp kayığı bağladılar. 54Onlar kayıktan inince, halk İsa'yı
hemen tanıdı. 55Bazıları koşa koşa tüm yöreyi dolaştı. İsa'nın
bulunduğu yeri öğrenenler, hastaları döşekler üzerinde oraya
götürmeye başladılar. 56Köy olsun, kent ya da çiftlik olsun, İsa'nın
gittiği her yerde, hastaları yollara yatırıyorlar, sadece
giysisinin eteğine dokunmalarına izin vermesi için yalvarıyorlardı.
Dokunanların hepsi de iyileşti.
7. Bölüm
İnsanı kirleten nedir?
(Mat.15:1-20)
Kudüs'ten gelen Ferisiler ve bazı din bilginleri, İsa'nın
çevresinde toplandılar. 2O'nun öğrencilerinden bazılarının murdar,
yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerini gördüler. 3Ferisiler,
hatta bütün Yahudiler, atalarının geleneği uyarınca ellerini iyice
yıkamadan yemek yemezler. 4Keza, çarşıdan dönünce, yıkanmadan yemek
yemezler. Ayrıca kâse, testi ve bakır kapların yıkanmasıyla ilgili
başka birçok geleneğe de uyarlar.
5Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya, «Senin öğrencilerin neden
atalarımızın geleneğine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek
yiyorlar?» diye sordular.
6İsa onlara şöyle cevap verdi: «Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle
ilgili peygamberlik sözü ne doğrudur! Yazmış olduğu gibi,
`Bu halk, dudaklarıyla beni[] sayar,
ama yürekleri benden uzaktır.
7Bana boşuna taparlar.
Çünkü öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır.'
8Siz Tanrı buyruğunu bir yana bırakmış, insan geleneğine
uyuyorsunuz.»
9İsa onlara ayrıca şunu söyledi: «Kendi geleneğinizi sürdürmek
için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!
10Musa, `Annene babana saygı göster' ve, `Annesine ya da babasına
söven mutlaka ölümle cezalandırılsın' diye buyurmuştu. 11-12Ama siz,
`Eğer bir adam annesine ya da babasına, benden alacağın tüm maddi
yardım kurbandır, yani Tanrı'ya adanmıştır derse, artık annesi ya
da babası için bir şey yapmasına izin yok' diyorsunuz. 13Böylece
kuşaktan kuşağa aktardığınız geleneklerle Tanrı'nın sözünü geçersiz
kılıyorsunuz. Buna benzer daha birçok şey yapıyorsunuz.»
14İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, «Hepiniz beni dinleyin
ve şunu belleyin» dedi. 15-16«İnsanın dışında olup içine giren hiçbir
şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.»[]
17İsa kalabalığı bırakıp eve girince, öğrencileri O'na bu
benzetmenin anlamını sordular. 18O da onlara, «Demek siz de
anlamıyorsunuz, öyle mi?» dedi. «Dışarıdan insanın içine giren
hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz? 19Dıştan giren,
insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da ayakyoluna
atılır.» İsa bu sözlerle, tüm yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş
oluyordu.
20İsa şöyle devam etti: «İnsanı kirleten, insanın içinden
çıkandır. 21-22Çünkü kötü düşünceler, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık,
cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık,
iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır.
23Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.»
Fenikeli kadının imanı
(Mat.15:21-28)
24İsa oradan ayrılarak Sur ve Sayda bölgesine gitti. Burada bir
eve girdi. Kimsenin bunu bilmesini istemiyordu, ama gizlenemedi.
25Küçük kızı kötü ruha tutsak olan bir kadın, İsa'yla ilgili haberi
duyar duymaz geldi, ayaklarına kapandı. 26Yahudi olmayan bu kadın
Suriye-Fenike ırkındandı. Kızından cini kovması için İsa'ya rica
etti.
27İsa ona, «Bırak, önce çocuklar doysunlar» dedi. «Çocukların
ekmeğini alıp köpeklere atmak doğru değildir.»
28Kadın buna karşılık, «Haklısın, Rab» dedi. «Ama köpekler de
sofranın altında çocukların ekmek kırıntılarını yer.»
29İsa ona, «Söylediğin bu sözün hatırı için git, cin kızından
çıkmış bulunuyor» dedi.
30Kadın evine gittiğinde çocuğunu cinden kurtulmuş, yatakta yatarbuldu.
Sağır bir adam iyileştiriliyor
31Sur bölgesinden ayrılan İsa, Sayda yoluyla Dekapolis bölgesinin
ortasından geçerek tekrar Celile gölüne geldi. 32Ona sağır ve dili
tutuk bir adam getirdiler, elini üzerine koyması için yalvardılar.
33İsa adamı kalabalıktan ayırıp bir yana çekti. Parmaklarını
adamın kulaklarına soktu, tükürüp onun diline dokundu. 34Sonra göğe
bakarak içini çekti ve adama, «Effata», yani «Açıl!» dedi. 35Adamın
kulakları hemen açıldı, dili çözüldü ve düzgün bir şekilde
konuşmaya başladı.
36İsa orada bulunanları, bunu kimseye söylememeleri için uyardı.
Ama onları ne kadar uyardıysa, onlar haberi o kadar çok yaydılar.
37Halk büyük bir hayret içinde kalmıştı. «Yaptığı her şey mükemmel.
Sağırların kulaklarını açıyor, dilsizleri konuşturuyor!»
diyorlardı.
8. Bölüm
İsa dört bin kişiyi doyuruyor
(Mat.15:32-39)
1-2O günlerde yine büyük bir kalabalık toplanmıştı. Yiyecek bir
şeyleri olmadığı için İsa öğrencilerini yanına çağırıp, «Halka
acıyorum» dedi. «Üç gündür yanımdalar ve yiyecek hiçbir şeyleri
yok. 3Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda bayılırlar. Hem
bazıları uzak yoldan geliyor.»
4Öğrencileri buna karşılık, «Böyle ıssız bir yerde bu kadar
kişiyi doyuracak ekmeği insan nereden bulabilir?» dediler.
5İsa, «Kaç ekmeğiniz var?» diye sordu.
«Yedi tane» dediler.
6Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. Sonra yedi
ekmeği aldı, şükredip bunları böldü, dağıtmaları için öğrencilerine
verdi. Onlar da halka dağıttılar. 7Birkaç küçük balıkları da vardı.
İsa şükran duasını yapıp bunları da dağıtmalarını söyledi. 8Herkes
yiyip doyduktan sonra yedi küfe dolusu yemek artığı topladılar.
9-10Orada yaklaşık dört bin kişi vardı. İsa onları salıverdikten
sonra öğrencileriyle birlikte hemen kayığa binip Dalmanuta
taraflarına geçti.
Ferisilerin ve Hirodes'in mayası
(Mat.16:1-12)
11Ferisiler gelip İsa'yla tartışmaya başladılar. O'nu sınamak
amacıyla gökten bir belirti göstermesini istediler. 12İsa içten bir
ah çekerek, «Bu kuşak neden bir belirti istiyor?» dedi. «Size
doğrusunu söyleyeyim, bu kuşağa hiçbir belirti gösterilmeyecek.»
13Sonra onları orada bırakıp yine kayığa bindi ve karşı yakaya
yöneldi.
14Öğrenciler ekmek almayı unutmuşlardı. Kayıkta, yanlarında bir
tek ekmek vardı. 15İsa onlara şu uyarıda bulundu: «Dikkatli olun,
Ferisilerin mayasından ve Hirodes'in mayasından sakının!»
16Onlar ise kendi aralarında, «Ekmeğimiz olmadığı için böyle
diyor» şeklinde konuştular.
17Bunun farkında olan İsa, «Ekmeğiniz yok diye ne konuşup
duruyorsunuz?» dedi. «Hâlâ akıl erdiremiyor, anlamıyor musunuz?
Zihniniz körleşti mi? 18-19Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz?
Kulaklarınız olduğu halde işitmiyor musunuz? Hatırlamıyor musunuz,
beş ekmeği beş bin kişiye bölüştürdüğümde kaç sepet dolusu yemek
artığı topladınız?»
«On iki» dediler.
20«Yedi ekmeği dört bin kişiye bölüştürdüğümde kaç küfe dolusu
yemek artığı topladınız?»
«Yedi» dediler.
21İsa onlara, «Hâlâ anlamıyor musunuz?» dedi.
Beytsayda'da kör bir adam iyileştiriliyor
22İsa ile öğrencileri Beytsayda'ya geldiler. Orada bazı kişiler
İsa'ya kör bir adam getirip ona dokunması için yalvardılar. 23İsa
körün elinden tutarak onu köyün dışına çıkardı. Gözlerine tükürüp
ellerini üzerine koydu ve, «Bir şey görüyor musun?» diye sordu.
24Adam başını kaldırıp, «İnsanlar görüyorum» dedi, «ağaçlara
benziyorlar, ama yürüyorlar.»
25Sonra İsa ellerini yeniden adamın gözleri üzerine koydu. Adam
gözlerini açtı, baktı; iyileşmiş ve her şeyi açık seçik görmeye
başlamıştı. 26İsa, «Köye bile girme!» diyerek onu evine gönderdi.
Petrus'un Mesih'i tanıması
(Mat.16:13-20; Luk.9:18-21)
27İsa, öğrencileriyle birlikte Filipus Sezariyesi'ne bağlı
köylere gitti. Yolda öğrencilerine, «Halk, benim kim olduğumu
söylüyor?» diye sordu.
28Öğrencileri O'na şu karşılığı verdiler: «Vaftizci Yahya
diyorlar. Ama kimi İlyas, kimi de peygamberlerden biri olduğunu
söylüyor.»
29O da onlara, «Ya siz, ben kimim dersiniz?» diye sordu.
Petrus, «Sen Mesih'sin» cevabını verdi.
30Bunun üzerine İsa bu konuda kimseye bir şey söylememeleri için
onları uyardı.
İsa ölüp dirileceğini önceden bildiriyor
(Mat.16:21-28; Luk.9:22-27)
31İsa, İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ihtiyarlar, başkâhinler ve
din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üç gün sonra
dirilmesi gerektiğini onlara anlatmaya başladı. 32Bunları açıkça
söylüyordu. Bunun üzerine Petrus O'nu bir kenara çekip azarlamaya
başladı.
33Ama İsa dönüp diğer öğrencilerine baktı. Petrus'u azarlayarak,
«Çekil önümden, Şeytan!» dedi. «Senin düşüncelerin Tanrı'nın değil,
insanın düşünceleridir.»
34Öğrencileriyle birlikte halkı da yanına çağırıp şöyle konuştu:
«Ardımdan gelmek isteyen, kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip
beni izlesin. 35Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek; canını benimve Müjde'nin uğruna yitiren ise onu kurtaracaktır. 36İnsan bütün
dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur?
37İnsan, kendi canına karşılık ne verebilir? 38Bu vefasız ve günahkâr
kuşağın ortasında, kim benden ve benim sözlerimden utanırsa,
İnsanoğlu da, Babasının görkemi içinde kutsal meleklerle birlikte
geldiğinde o kişiden utanacaktır.»
9. Bölüm
İsa, «Size doğrusunu söyleyeyim» diye devam etti, «burada
bulunanlar arasında, Tanrı Egemenliğinin güçlü biçimde
gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.»
İsa'nın görünümü değişiyor
(Mat.17:1-13; Luk.9:28-36)
2Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yuhanna'yı
alarak yüksek bir dağa çıktı. Orada, gözlerinin önünde İsa'nın
görünümü değişti. 3Giysileri göz kamaştırıcı bir beyazlığa büründü;
yeryüzünde hiçbir çamaşırcının erişemeyeceği bir beyazlıktı bu. 4O
anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa'yla konuşuyorlardı.
5Petrus İsa'ya, «Rabbî, burada bulunmamız ne iyi oldu! Üç çardak
kuralım: biri sana, biri Musa'ya, biri de İlyas'a» dedi. 6Ne
söyleyeceğini bilmiyordu. Çünkü çok korkmuşlardı.
7Bu sırada bir bulut gelip onları gölgeledi. Buluttan gelen bir
ses, «Sevgili Oğlum budur, O'nu dinleyin!» dedi.
8Öğrenciler birden çevrelerine baktılar, ama bu kez yanlarında
İsa'dan başka kimseyi göremediler.
9Dağdan inerlerken İsa onları, İnsanoğlu ölümden dirilmeden orada
gördüklerini hiç kimseye söylememeleri için uyardı. 10Bu uyarıya
uymakla birlikte kendi aralarında, «Ölümden dirilmek ne demek?»
diye tartışıp durdular.
11İsa'ya, «Din bilginleri neden önce İlyas'ın gelmesi gerektiğini
söylüyorlar?» diye sordular.
12O da onlara şöyle dedi: «Gerçekten de önce İlyas gelir ve her
şeyi yeniden düzene koyar. Ama nasıl oluyor da İnsanoğlu'nun çok
acı çekeceği ve hiçe sayılacağı yazılmıştır? 13Size şunu söyleyeyim,
İlyas geldi bile, ve onun hakkında yazılmış olduğu gibi, ona
yapmadıklarını bırakmadılar.»
Cine tutsak bir çocuğun iyileştirilmesi
(Mat.17:14-23; Luk.9:37-45)
14Öteki öğrencilerin yanına döndüklerinde, onların çevresinde
büyük bir kalabalığın toplandığını, birtakım din bilginlerinin
onlarla tartıştığını gördüler. 15Kalabalık İsa'yı görünce büyük bir
şaşkınlığa kapıldı ve koşup O'nu selamladı.
16İsa öğrencilerine, «Onlarla ne tartışıyorsunuz?» diye sordu.
17Halktan biri O'na, «Öğretmenim» diye karşılık verdi, «dilsiz
bir ruha tutsak olan oğlumu sana getirdim. 18Ruh onu nerede
yakalarsa yere çarpıyor. Çocuk ağzından köpükler saçıyor, dişlerini
gıcırdatıyor ve kaskatı kesiliyor. Ruhu kovmaları için
öğrencilerine başvurdum, ama başaramadılar.»
19İsa onlara, «Ey imansız kuşak!» dedi. «Sizinle daha ne kadar
kalacağım? Size daha ne kadar katlanacağım? Getirin çocuğu bana!»
20Çocuğu kendisine getirdiler. Ruh, İsa'yı görür görmez çocuğu
şiddetle sarstı; çocuk yere düştü, ağzından köpükler saçarak
yuvarlanmaya başladı.
21İsa çocuğun babasına, «Bu hal çocuğun başına geleli ne kadar
oldu?» diye sordu.
«Küçüklüğünden beri böyle» dedi babası. 22«Üstelik ruh onu
öldürmek için birçok kez ateşe ya da suya attı. Elinden bir şey
gelirse, bize yardım et, halimize acı!»
23İsa ona, «Elimden gelirse mi? İman eden biri için her şey
mümkün!» dedi.
24Çocuğun babası hemen, «İman ediyorum, imansızlığımı yenmeme
yardım et!» diye feryat etti.
25İsa, halkın koşuşup geldiğini görünce kötü ruhu azarlayarak,
«Sana buyuruyorum, dilsiz ve sağır ruh, çocuğun içinden çık ve ona
bir daha girme!» dedi.
26Bunun üzerine ruh bir çığlık attı ve çocuğu şiddetle sarsarak
çıktı. Çocuk ölü gibi hareketsiz kaldı, öyle ki oradakilerin
birçoğu, «Öldü!» diyordu. 27Ama İsa elinden tutup kaldırınca, çocuk
ayağa kalktı.
28İsa eve girdikten sonra öğrencileri özel olarak O'na, «Biz kötü
ruhu neden kovamadık?» diye sordular.
29İsa onlara, «Bu tür ruhlar ancak duayla[] kovulabilir» cevabını
verdi.
İsa ölüp dirileceğini tekrar bildiriyor
(Mat.17:22-23; Luk.9:43-45)
30Oradan ayrılmış, Celile bölgesinden geçiyorlardı. İsa hiç
kimsenin bunu bilmesini istemiyordu. 31Öğrencilerine ders verirken
şöyle diyordu: «İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve
öldürülecek, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek.» 32Onlar bu
sözleri anlamıyor, İsa'ya soru sormaktan da korkuyorlardı.
En büyük kim?
(Mat.18:1-5; Luk.9:46-48)
33Kefernahum'a vardılar. Eve girdikten sonra İsa onlara, «Yolda
aranızda neyi tartışıyordunuz?» diye sordu. 34Hiç birinden ses
çıkmadı. Çünkü yolda aralarında kimin en büyük olduğunu
tartışmışlardı.
35İsa oturup Onikileri yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi:
«Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkârı
olsun.»
36-37Küçük bir çocuğu alıp orta yere dikti, sonra onu kucağına
alarak onlara şöyle dedi: «Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul
eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni değil, beni
göndereni kabul etmiş olur.»
Bize karşı olmayan bizden yanadır
(Luk.9:49-50)
38Yuhanna O'na, «Öğretmenim» dedi, «senin adınla cin kovan birinigördük, ama bizi izleyenlerden olmadığı için ona engel olmaya
çalıştık.»
39«Ona engel olmayın!» dedi İsa. «Çünkü benim adımla mucize yapıp
da hemen ardından beni kötüleyecek kimse yoktur. 40Bize karşı
olmayan, bizden yanadır. 41Size doğrusunu söyleyeyim, Mesih'e ait
olduğunuz için sizlere bir bardak su içiren ödülsüz kalmayacaktır.
Birini günaha sokmanın cezası
(Mat.18:6-9; Luk.17:1-2)
42«Kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse,
boynuna kocaman bir değirmen taşı geçirilip denize atılması kendisi
için daha iyi olur. 43-44Eğer elin seni günaha sokarsa, onu kes.
Çolak olarak yaşama kavuşman, iki el sahibi olarak sönmez ateşe,
cehenneme gitmenden iyidir. 45-46Eğer ayağın seni günaha sokarsa, onu
kes. Tek ayaklı olarak yaşama kavuşman, iki ayak sahibi olarak
cehenneme atılmandan iyidir. 47Eğer gözün seni günaha sokarsa, onu
çıkarıp at. Tanrı'nın Egemenliğine tek gözle girmen, iki göz sahibi
olarak cehenneme atılmandan iyidir.
48`Oradakileri kemiren kurt ölmez,
yakan ateş de sönmez.'[]
49Çünkü herkes ateşle tuzlanacaktır. 50Tuz yararlıdır. Ama tuz
tuzluluğunu yitirirse, ona tekrar nasıl tat verebilirsiniz?
İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın!»
10. Bölüm
Boşanmayla ilgili soru
(Mat.19:1-12; Luk.16:18)
İsa oradan ayrılıp Yahudiye sınırlarına, Şeria nehrinin ötesine
geçti. Çevresinde yine kalabalıklar toplanmıştı; her zamanki gibi
onlara ders veriyordu.
2Yanına gelen bazı Ferisiler O'nu sınamak amacıyla, «Bir erkeğin,
karısını boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?» diye sordular.
3İsa karşılık olarak, «Musa size ne buyurdu?» dedi.
4Onlar, «Musa, erkeğin bir boş kâğıdı yazarak karısını boşamasına
izin vermiştir» dediler.
5İsa onlara, «Musa bu buyruğu size yüreklerinizin katılığından
ötürü yazdı» dedi. 6«Tanrı, yaratılışın ta başlangıcından insanları
`erkek ve dişi olarak yarattı.' 7-8`Bu nedenle adam annesini
babasını bırakacak, karısına bağlanacak ve ikisi tek bir beden
olacaklar.' Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. 9O halde
Tanrı'nın birleştirdiğini insan ayırmasın.»
10Öğrencileri evde O'na yine bu konuyla ilgili bazı sorular
sordular. 11İsa onlara, «Karısını boşayıp başkasıyla evlenen,
karısına karşı zina etmiş olur» dedi. 12«Kocasını boşayıp başkasıyla
evlenen kadın da zina etmiş olur.»
İsa küçük çocukları kutsuyor
(Mat.19:13-15; Luk.18:15-17)
13Bu arada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına getiriyor,
onlara dokunmasını istiyorlardı. Ne var ki, öğrenciler onları
azarladılar. 14İsa bunu görünce kızdı. Öğrencilerine, «Bırakın,
çocuklar bana gelsin» dedi. «Onlara engel olmayın! Çünkü Tanrı'nın
Egemenliği böylelerinindir. 15Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın
Egemenliğini bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla
giremez.» 16Çocukları kucağına aldı, ellerini üzerlerine koyup
onları kutsadı.
Zenginlik ve sonsuz yaşam
(Mat.19:16-30; Luk.18:18-30)
17İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp
O'na, «İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?»
diye sordu.
18İsa ona, «Bana neden iyi diyorsun?» dedi. «İyi olan tek biri
var, O da Tanrı'dır. 19O'nun buyruklarını biliyorsun: `Adam öldürme,
zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme, kimsenin
hakkını yeme, annene babana saygı göster.'»
20Adam, «Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine
getiriyorum» dedi.
21Ona sevgiyle bakan İsa, «Bir tek eksiğin var» dedi. «Git neyin
varsa sat, parasını yoksullara ver; böylece gökte hazinen olur.
Sonra gel, beni izle.»
22Bu sözler üzerine adamın yüzü asıldı, üzüntü içinde oradan
uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı.
23İsa çevresine göz gezdirdikten sonra öğrencilerine, «Varlıklı
kişilerin Tanrı Egemenliğine girmesi ne güç olacak!» dedi.
24Öğrenciler O'nun sözlerine şaştılar. Ama İsa onlara yine,
«Çocuklar» dedi, «Tanrı'nın Egemenliğine girmek ne güçtür! 25Devenin
iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliğine girmesinden
daha kolaydır.»
26Öğrenciler büsbütün şaşırmışlardı. Birbirlerine, «Öyleyse kim
kurtulabilir?» diyorlardı.
27İsa onlara bakarak, «İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı için
değil. Tanrı için her şey mümkün» dedi.
28Petrus O'na, «Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik»
demeye başladı.
29-30«Size doğrusunu söyleyeyim» dedi İsa, «benim ve Müjde'nin
uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da
topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle
birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa
ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur. 31Ne
var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da
birinci olacak.»
İsa ölüp dirileceğini üçüncü kez bildiriyor
(Mat.20:17-19; Luk.18:31-34)
32-33Yola çıkmış Kudüs'e gidiyorlardı. İsa önlerinde yürüyordu.
Öğrencileri şaşkınlık içindeydi, ardından gelenler ise
korkuyorlardı. İsa Onikileri yine bir yana çekip kendi başına
gelecekleri anlatmaya başladı: «Şimdi Kudüs'e gidiyoruz» dedi.
«İnsanoğlu, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslimedilecek. Onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracak ve diğer uluslara
teslim edecekler. 34O'nunla alay edecek, üzerine tükürecek ve O'nu
kamçılayıp öldürecekler. Ne var ki O, üç gün sonra dirilecek.»
Yakup'la Yuhanna'nın dileği
(Mat.20:20-28)
35Zebedi'nin oğulları Yakup ile Yuhanna İsa'ya yaklaşıp,
«Öğretmenimiz, bir dileğimiz var, bunu bizim için yapmanı
istiyoruz» dediler.
36İsa onlara, «Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?» diye sordu.
37«Sen yüceliğine kavuşunca birimize sağında, ötekimize de
solunda oturma ayrıcalığını ver» dediler.
38«Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz» dedi İsa. «Benim içeceğim
kâseden siz içebilir misiniz? Benim vaftiz olacağım gibi siz de
vaftiz olabilir misiniz?»[]
39-40«Evet, olabiliriz» dediler.
İsa onlara, «Benim içeceğim kâseden siz de içeceksiniz, benim
vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olacaksınız» dedi. «Ama sağımda
ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Bu yerler
belirli kişiler için hazırlanmıştır.»
41Bunu işiten diğer on öğrenci Yakup'la Yuhanna'ya kızmaya
başladılar. 42İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: «Bilirsiniz ki,
ulusların önderleri sayılanlar, onları egemenlik hırsıyla
yönetirler, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler.
43Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen,
diğerlerinin hizmetkârı olsun. 44Aranızda birinci olmak isteyen,
hepinizin kulu olsun. 45Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil,
hizmet etmeye ve canını birçokları uğruna fidye olarak vermeye
geldi.»
Kör Bartimay'ın gözleri açılıyor
(Mat.20:29-34; Luk.18:35-43)
46Sonra Eriha'ya geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir
kalabalıkla birlikte Eriha'dan ayrılırken, Timay oğlu Bartimay
adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu. 47Nasıralı İsa'nın
orada olduğunu duyunca, «Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!» diye
bağırmaya başladı. 48Birçok kimse onu azarlayarak susturmak
istediyse de o, «Ey Davut Oğlu, halime acı!» diyerek daha çok
bağırdı.
49İsa durdu, «Çağırın onu» dedi.
Kör adama seslenerek, «Ne mutlu sana! Kalk, seni çağırıyor!»
dediler. 50Adam abasını üstünden atarak ayağa fırladı ve İsa'nın
yanına geldi.
51İsa ona, «Senin için ne yapmamı istiyorsun?» diye sordu.
Kör adam, «Rabbuni[], gözlerim görsün» dedi.
52İsa, «Gidebilirsin, imanın seni kurtardı» dedi. Adam o anda
yeniden görmeye başladı ve yol boyunca İsa'nın ardından gitti.
11. Bölüm
İsa'nın Kudüs'e girişi
(Mat.21:1-11; Luk.19:28-40; Yu.12:12-19)
1-2Kudüs'e yaklaşıp Zeytin dağının yamacında bulunan Beytfacı ile
Beytanya'ya geldiklerinde İsa öğrencilerinden ikisini şu sözlerle
köye gönderdi: «Karşınızdaki köye gidin. Köye girer girmez, üzerine
daha hiç kimsenin binmediği, bağlı duran bir sıpa bulacaksınız. Onu
çözüp bana getirin. 3Biri size, `Bunu niye yapıyorsunuz?' derse,
`Rab'bin ona ihtiyacı var, hemen geri gönderecek' dersiniz.»
4Gittiler ve yol üzerinde, bir evin sokak kapısının yanında bağlı
buldukları sıpayı çözdüler. 5Orada duranlardan bazıları, «Sıpayı ne
diye çözüyorsunuz?» dediler.
6Öğrenciler İsa'nın kendilerine söylediklerini tekrarlayınca,
adamlar onları rahat bıraktı. 7Sıpayı İsa'ya getirip üzerine kendi
giysilerini yaydılar. İsa da sıpaya bindi. 8Birçokları giysilerini,
bazıları da çevredeki ağaçlardan kestikleri dalları yola serdiler.
9Önden gidenler ve arkadan gelenler şöyle bağırıyorlardı:
«Hozana!
Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!
10Atamız Davut'un yaklaşan egemenliği kutlu olsun!
En yücelerde hozana!»
11İsa Kudüs'e varınca tapınağa gitti, her tarafı gözden geçirdi.
Sonra vakit ilerlemiş olduğundan Onikilerle birlikte Beytanya'ya
döndü.
İncir ağacı lanetleniyor
(Mat.21:18-19)
12Ertesi gün Beytanya'dan çıktıklarında İsa acıkmıştı. 13Uzakta,
yapraklanmış bir incir ağacı görünce belki üzerinde incir bulurum
diye yaklaştı. Ağacın yanına vardığında yapraktan başka bir şey
bulamadı. Çünkü incir mevsimi değildi. 14İsa ağaca, «Artık senden
hiç kimse bir daha meyve yemesin!» dedi. Öğrencileri de bunu
duydular.
İsa satıcıları tapınaktan kovuyor
(Mat.21:12-17; Luk.19:45-48; Yu.2:13-22)
15Oradan Kudüs'e geldiler. İsa tapınağın avlusuna girerek oradaki
satıcı ve alıcıları dışarı kovmaya başladı. Para bozanların
masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. 16Yük taşıyan
hiç kimsenin tapınağın avlusundan geçmesine izin vermedi.
17Halka ders verirken şunları söyledi: «`Benim evime, tüm
ulusların dua evi denecek' diye yazılmamış mıdır? Ama siz burayı
haydut inine çevirdiniz.»
18Başkâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa'yı yok etmek
için bir yol aramaya başladılar. O'ndan korkuyorlardı. Çünkü bütün
halk O'nun öğretisine hayrandı.
19Akşam olunca İsa'yla öğrencileri kentten ayrıldı.
İncir ağacından alınacak ders
(Mat.21:20-22)
20Sabah erkenden incir ağacının yanından geçerlerken, ağacın
kökten kurumuş olduğunu gördüler. 21Olayı hatırlayan Petrus, «Rabbî,
bak! Lanetlediğin incir ağacı kurumuş!» dedi.
22İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Tanrı'ya iman edin. 23Size
doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, `Kalk, denize atıl!' der ve
yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği
yerine gelecektir. 24Bunun için size diyorum ki, duayla dilediğiniz
her şeyi daha şimdiden almış olduğunuza inanın, dileğiniz yerine
gelecektir. 25-26Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir
şikâyetiniz varsa onu bağışlayın ki, göklerde olan Babanız da sizin
suçlarınızı bağışlasın.»[]
İsa'nın yetkisi
(Mat.21:23-27; Luk.20:1-8)
27-28Yine Kudüs'e geldiler. İsa tapınakta gezinirken başkâhinler,
din bilginleri ve ihtiyarlar O'nun yanına gelip, «Bunları hangi
yetkiyle yapıyorsun, bunları yapma yetkisini sana kim verdi?» diye
sordular.
29İsa da onlara, «Size bir soru soracağım» dedi. «Bana cevap
verin, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylerim.
30Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan[] mıydı, insanlardan mıydı?
Cevap verin bana.»
31Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: «`Tanrı'dan'
dersek, `Öyleyse ona niçin inanmadınız?' diyecek. 32Yok eğer
`insanlardan' dersek...»
Halkın tepkisinden korkuyorlardı. Çünkü herkes Yahya'yı gerçekten
peygamber sayıyordu.
33İsa'ya, «Bilmiyoruz» diye cevap verdiler.
İsa da onlara, «Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı
söylemeyeceğim» dedi.
12. Bölüm
Bağ kiracıları benzetmesi
(Mat.21:33-46; Luk.20:9-19)
İsa onlara benzetmelerle seslenmeye başladı. «Adamın biri bir bağ
dikmiş, çevresini çitle çevirmiş, üzüm sıkmak için bir çukur
kazmış, bir de bekçi kulesi yapmış. Sonra bağı bağcılara kiralayıp
yolculuğa çıkmış. 2Mevsimi gelince bağın ürününden kendisine düşen
payı almak üzere bağcılara bir köle yollamış. 3Bağcılar köleyi
yakalayıp dövmüş ve eli boş göndermişler. 4Bağ sahibi bu kez onlara
bir başka köle yollamış. Onu da başından yaralamış ve
aşağılamışlar. 5Birini daha yollamış, ama onu öldürmüşler. Daha
birçok köle yollamış. Bunların kimini dövmüş, kimini öldürmüşler.
6«Bağ sahibinin yanında tek biri kalmış, o da sevgili oğluymuş.
`Oğlumu sayarlar' diyerek bağcılara en son onu yollamış.
7«Ama bağcılar birbirlerine, `Mirasçı bu' demişler, `gelin onu
öldürelim, miras bizim olur.' 8Böylece onu yakalayıp öldürmüşler ve
bağdan dışarı atmışlar.
9«Bu durumda bağın sahibi ne yapacak? Gelip bağcıları yok edecek,
bağı da başkalarına verecek. 10-11Şu Kutsal Yazı'yı okumadınız mı?
`Yapıcıların reddettiği taş,
işte köşenin baş taşı oldu.
Rab'bin işidir bu,
gözümüzde harika bir iş!'»
12İsa'nın bu benzetmede kendilerinden söz ettiğini anlayan Yahudi
önderler O'nu tutuklamak istediler; ama halkın tepkisinden
korktukları için O'nu bırakıp gittiler.
Sezar'ın hakkı Sezar'a
(Mat.22:15-22; Luk.20:20-26)
13Daha sonra İsa'yı söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla
Ferisilerden ve Hirodes yanlılarından bazılarını O'na gönderdiler.
14Bunlar gelip İsa'ya, «Öğretmenimiz» dediler, «senin dürüst biri
olduğunu, kimseyi kayırmadan, insanlar arasında ayrım yapmadan
Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar'a vergi vermek
Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi? Verelim mi, vermeyelim mi?»
15Onların ikiyüzlülüğünü bilen İsa şöyle dedi: «Beni neden
sınıyorsunuz? Bana bir dinar getirin bakayım.» 16Parayı getirdiler.
İsa onlara, «Bu resim, bu yazı kimin?» diye sordu.
«Sezar'ın» dediler.
17İsa da onlara, «Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da
Tanrı'ya verin» dedi.
İsa'nın sözlerine şaşakaldılar.
Dirilişle ilgili soru
(Mat.22:23-33; Luk.20:27-40)
18-19Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler İsa'ya
gelip şunu sordular: «Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle
buyurmuştur: `Eğer bir adamın kardeşi ölüp bir dul bırakır ama
çocuk bırakmazsa, sağ kalan kardeş, ölenin karısını alıp soyunu
sürdürsün.' 20Yedi kardeş vardı. Birincisi evlendi ve çocuk
bırakmadan öldü. 21İkincisi aynı kadını aldı, o da çocuk sahibi
olmadan öldü. Üçüncüsüne de öyle oldu. 22Yedisi de çocuksuz öldü.
Hepsinden sonra kadın da öldü. 23Diriliş günü, ölümden
dirildiklerinde kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü
yedisi de onunla evlendi.»
24İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Ne Kutsal Yazıları ne de
Tanrı'nın gücünü biliyorsunuz. Yanılmanızın nedeni de bu değil mi?
25İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki
melekler gibidirler. 26Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Musa'nın
kitabında, alevlenen çalıyla ilgili bölümde Tanrı'nın Musa'ya
söylediklerini okumadınız mı? `Ben İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın
Tanrısı ve Yakup'un Tanrısıyım' diyor. 27Tanrı ölülerin değil,
yaşayanların Tanrısıdır. Siz büyük bir yanılgı içindesiniz.»
En büyük buyruk
(Mat.22:34-40; Luk.10:25-28)
28Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa'nın onlara güzel bir
cevap verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O'na, «Tüm
buyrukların en önemlisi hangisidir?» diye sordu.
29İsa şöyle karşılık verdi: «En önemlisi şudur: `Dinle, ey
İsrail! Tanrımız olan Rab tek Rab'dir. 30Tanrın olan Rab'bi bütün
yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle sev.'
31İkincisi de şudur: `Komşunu kendin gibi sev.' Bunlardan daha büyük
buyruk yoktur.»
32Din bilgini İsa'ya, «İyi söyledin, öğretmenim» dedi. «`Tanrı
tektir ve O'ndan başkası yoktur' demekle doğruyu söyledin. 33İnsanın
Tanrı'yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle
sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, tüm yakılmalık adaklardan
ve sunulan kurbanlardan daha önemlidir.»
34İsa, onun akıllıca cevap verdiğini görerek, «Sen Tanrı'nın
Egemenliğinden uzak değilsin» dedi.
Bundan sonra kimse O'na soru sormaya cesaret edemedi.
Mesih kimin oğlu?
(Mat.22:41-46; Luk.20:41-44)
35İsa tapınakta ders verirken şunu sordu: «Nasıl oluyor da din
bilginleri, `Mesih, Davut'un Oğludur' diyorlar? 36Davut'un kendisi,
Kutsal Ruh'tan esinlenerek şöyle demişti:
`Rab Rabbime dedi ki,
Ben düşmanlarını
senin ayaklarının altına serinceye dek
sağımda otur.'
37Davut'un kendisi O'ndan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl
Davut'un Oğlu olur?»
Oradaki büyük kalabalık O'nu sevinçle dinliyordu.
İsa ikiyüzlü din bilginlerini kınıyor
(Mat.23:1-36; Luk.20:45-47)
38-39İsa ders verirken şöyle dedi: «Uzun kaftanlar içinde
dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin
yerlere ve şölenlerde başköşelere kurulmaktan hoşlanan din
bilginlerinden sakının. 40Dul kadınların malını mülkünü sömüren,
gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha da ağır
olacaktır.»
Dul kadının bağışı
(Luk.21:1-4)
41İsa tapınaktaki bağış kutusunun karşısında oturmuş, kutuya para
atan halkı seyrediyordu. Birçok zengin kişi kutuya büyük paralar
attı. 42Yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki
bakır para[] attı.
43Öğrencilerini yanına çağıran İsa onlara şöyle dedi: «Size
doğrusunu söyleyeyim, bu yoksul dul kadın kutuya herkesten daha çok
para attı. 44Çünkü diğerlerinin hepsi, zenginliklerinden artanı
attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna rağmen, varını yoğunu, geçinmek
için elinde bulunanın tümünü verdi.»
13. Bölüm
Sonun belirtileri
(Mat.24:1-28; Luk.21:5-24)
İsa tapınaktan çıkarken öğrencilerinden biri O'na, «Öğretmenim»
dedi, «bak, ne görkemli taşlar! Ne görkemli yapılar!»
2İsa ona, «Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde
taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!» dedi.
3-4İsa, Zeytin dağında, tapınağın karşısında otururken Petrus,
Yakup, Yuhanna ve Andreya özel olarak kendisine şunu sordular:
«Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların
gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?»
5İsa onlara anlatmaya başladı: «Sakın kimse sizi saptırmasın»
dedi. 6«Birçokları, `Ben O'yum' diyerek benim adımla gelecek ve
birçok kişiyi saptıracaklar. 7Savaş gürültüleri, savaş haberleri
duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek
değildir. 8Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer
depremler, kıtlıklar olacak. Bunlar, doğum sancılarının
başlangıcıdır.
9«Ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere
verecekler, havralarda dövecekler. Benden ötürü valilerin ve
kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara tanıklık edeceksiniz.
10Ne var ki, önce Müjde'nin tüm uluslara duyurulması gerekir. 11Sizi
tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, `Ne söyleyeceğiz?' diye önceden
kaygılanmayın. O anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü
konuşacak olan siz değil, Kutsal Ruh olacak. 12Kardeş kardeşini,
baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına baş
kaldırıp onları öldürtecekler. 13Benim adımdan ötürü herkes sizden
nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
14«Yıkıcı iğrenç şeyin, bulunmaması gereken yerde dikildiğini
gördüğünüz zaman (okuyan anlasın), Yahudiye'de olanlar dağlara
kaçsın. 15Damda olan, evinden bir şey almak için aşağı inmesin,
içeri girmesin. 16Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. 17O
günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! 18Dua edin
ki, kaçışınız kışa rastlamasın. 19Çünkü o günlerde öyle bir sıkıntı
olacak ki, Tanrı'nın var ettiği yaratılışın başlangıcından bu yana
böylesi olmamış, ondan sonra da olmayacaktır. 20Rab o günleri
kısaltmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama Rab, seçilmiş
olanlar, kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmıştır. 21Eğer
o zaman biri size, `İşte Mesih burada', ya da, `İşte şurada' derse,
inanmayın. 22Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek;
bunlar, mucizeler ve harikalar yaratacaklar. Öyle ki, ellerinden
gelse seçilmiş olanları saptıracaklar. 23Ama siz dikkatli olun. İşte
size her şeyi önceden söylemiş bulunuyorum.
Mesih'in tekrar gelişi
(Mat.24:29-35; Luk.21:25-33)
24-25«Ama o günlerde, o sıkıntıdan sonra,
`Güneş kararacak,
ay ışığını vermez olacak,
yıldızlar gökten düşecek
ve göksel güçler sarsılacak.'
26«O zaman İnsanoğlu'nun bulutlar içinde büyük güç ve görkemle
geldiğini görecekler. 27İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek,
kendi seçtiklerini, yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna kadar,
dört yelden alıp bir araya toplayacak.
28«İncir ağacından ders alın. Dalları filizlenip yapraklarını
sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. 29Aynı şekilde,
bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki İnsanoğlu
yakındır, kapıdadır. 30Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar
olmadan bu kuşak[] ortadan kalkmayacak. 31Gök ve yer ortadan
kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
Bilinmeyen gün ve saat
(Mat.24:36-44)
32«O günü ve o saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir;
Baba'dan başka kimse bilmez. 33Dikkat edin, uyanık durun, dua edin.
Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz. 34Bu, yolculuğa çıkan
bir adamın durumuna benzer. Evinden ayrılırken kölelerine yetki ve
birer görev verir, kapıdaki nöbetçiye de uyanık kalmasını buyurur.
35Siz de uyanık kalın. Çünkü evin efendisi ne zaman gelecek, akşam
mı, gece yarısı mı, horoz öttüğünde mi, sabaha doğru mu,
bilemezsiniz. 36Ansızın gelip sizi uykuda bulmasın! 37Size
söylediklerimi herkese söylüyorum; uyanık kalın!»
14. Bölüm
İsa'nın ölümü yaklaşıyor
(Mat.26:1-16; Luk.22:1-6; Yu.11:45-53)
Fısıh ve Mayasız Ekmek bayramına iki gün kalmıştı. Başkâhinlerle
din bilginleri İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmenin bir yolunu
arıyorlardı. 2«Bayramda olmasın, yoksa halk arasında kargaşalık
çıkar» diyorlardı.
3İsa Beytanya'da cüzamlı Simun'un evinde sofrada otururken yanına
bir kadın geldi. Kadın, kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli,
saf hintsümbülü yağı getirmişti. Kabı kırarak yağı O'nun başından
aşağı döktü. 4-5Bazıları buna kızdılar; birbirlerine, «Bu yağ niçin
böyle boş yere harcandı? Üç yüz dinardan fazlaya satılabilir,
parası yoksullara verilebilirdi» diyerek kadını azarlamaya
başladılar.
6«Kadını rahat bırakın» dedi İsa. «Neden üzüyorsunuz onu? Benim
için güzel bir şey yaptı. 7Yoksullar her zaman aranızdadır,
dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz; ama ben her zaman
aranızda olmayacağım. 8Kadın elinden geleni yaptı, beni gömülmeye
hazırlamak üzere daha şimdiden bedenimi yağladı. 9Size doğrusunu
söyleyeyim, Müjde dünyanın her neresinde duyurulursa, bu kadının
yaptığı da onun anılması için anlatılacak.»
10Bu arada Onikilerden biri olan Yahuda İskariyot, İsa'yı ele
vermek amacıyla başkâhinlerin yanına gitti. 11Onlar bunu işitince
sevindiler, Yahuda'ya para vermeyi vaat ettiler. O da İsa'yı ele
vermek için fırsat kollamaya başladı.
Fısıh yemeği
(Mat.26:17-30; Luk.22:7-23; Yu.13:21-30)
12Fısıh kurbanının kesildiği Mayasız Ekmek bayramının ilk günü
öğrencileri İsa'ya, «Fısıh yemeğini yemen için nereye gidip
hazırlık yapmamızı istersin?» diye sordular.
13O da öğrencilerinden ikisini şu sözlerle önden gönderdi: «Kente
gidin, orada su testisi taşıyan bir adam çıkacak karşınıza. Onu
izleyin. 14Adamın gideceği evin sahibine şöyle deyin: `Öğretmen,
öğrencilerimle birlikte Fısıh yemeğini yiyeceğim konuk odası
nerede? diye soruyor.' 15Ev sahibi size, üst katta döşenmiş, hazır
büyük bir oda gösterecek. Orada bizim için hazırlık yapın.»
16Öğrenciler yola çıkıp kente gittiler. Her şeyi, İsa'nın
kendilerine söylemiş olduğu gibi buldular ve Fısıh yemeği için
hazırlık yaptılar. 17Akşam olunca İsa Onikilerle birlikte geldi.
18Sofraya oturmuş yemek yerlerken İsa, «Size doğrusunu söyleyeyim»
dedi, «sizden biri, benimle yemek yiyen biri beni ele verecek.»
19Onlar da kederlenerek birer birer kendisine, «Beni demek
istemedin ya?» diye sormaya başladılar.
20İsa onlara, «Onikilerden biridir, ekmeğini benimle birlikte
sahana batırandır» dedi. 21«Evet, İnsanoğlu kendisi için yazılmış
olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'nu ele verenin vay haline! O
adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.»
22İsa yemek sırasında eline ekmek aldı, şükran duasını yapıp
ekmeği böldü ve, «Alın, bu benim bedenimdir» diyerek öğrencilerine
verdi. 23Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine verdi.
Hepsi bundan içti. 24«Bu benim kanım» dedi İsa, «birçokları uğruna
akıtılan antlaşma kanıdır. 25Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın
Egemenliğinde tazesini içeceğim o güne dek, asmanın ürününden bir
daha içmeyeceğim.»
26Bir ilahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin dağına doğru
gittiler.
Petrus'un inkârı önceden bildiriliyor
(Mat.26:31-35; Luk.22:31-34; Yu.13:36-38)
27Bu arada İsa öğrencilerine, «Hepiniz sendeleyip düşeceksiniz»
dedi. «Çünkü şöyle yazılmıştır:
`Çobanı vuracağım,
koyunlar da darmadağın olacak.'
28Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim.»
29Petrus O'na, «Herkes sendeleyip düşse bile, ben düşmem» dedi.
30«Sana doğrusunu söyleyeyim» dedi İsa, «bugün, bu gece, horoz
iki kez ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin.»
31Ama Petrus üsteleyerek, «Seninle birlikte ölmem bile gerekse,
seni asla inkâr etmem» dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi
söyledi.
Getsemani bahçesinde
(Mat.26:36-46;6 Luk.22:39-46)
32Sonra Getsemani denilen bir yere geldiler. İsa öğrencilerine,«Ben dua ederken siz burada oturun» dedi.
33Petrus'u, Yakup'u ve Yuhanna'yı yanına aldı. Hüzünlenmeye ve
ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı. 34Onlara, «Yüreğim ölüm
derecesinde kederli» dedi. «Burada kalın, uyanık durun.»
35Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı.
«Mümkünse o saati yaşamayayım» dedi. 36«Abba, Baba[], senin için her
şey mümkün, bu kâseyi benden uzaklaştır. Ama benim değil, senin
istediğin olsun.»
37Öğrencilerinin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a,
«Simun» dedi, «uyuyor musun? Bir saat uyanık kalamadın mı? 38Uyanık
durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden
güçsüzdür.»
39Yine uzaklaştı, aynı sözleri tekrarlayarak dua etti. 40Geri
geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına
bir ağırlık çökmüştü. İsa'ya ne diyeceklerini bilemiyorlardı.
41İsa üçüncü kez yanlarına döndü, «Hâlâ uyuyor, dinleniyor
musunuz?» dedi. «Yeter! Saat geldi. İşte İnsanoğlu günahkârların
eline veriliyor. 42Kalkın, gidelim. İşte beni ele veren geldi!»
İsa tutuklanıyor
(Mat.26:47-56; Luk.22:47-53; Yu.18:3-12)
43Tam o anda, İsa daha konuşurken, Onikilerden biri olan Yahuda
çıkageldi. Yanında başkâhinler, din bilginleri ve ihtiyarlar
tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı bir kalabalık vardı. 44İsa'yı
ele veren Yahuda, «Kimi öpersem, İsa O'dur. O'nu tutuklayın,
güvenlik altına alıp götürün» diye onlarla sözleşmişti. 45Gelir
gelmez İsa'ya yaklaştı, «Rabbî» diyerek O'nu öptü. 46Onlar da İsa'yı
yakalayıp tutukladılar. 47İsa'nın yanında bulunanlardan biri
kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.
48İsa onlara, «Bir haydudun peşindeymiş gibi beni kılıç ve
sopalarla mı yakalamaya geldiniz?» dedi. 49«Her gün tapınakta,
yanıbaşınızda ders veriyordum, beni tutuklamadınız. Ama bu, Kutsal
Yazılar yerine gelsin diye oldu.» 50O zaman öğrencilerinin hepsi
O'nu bırakıp kaçtı.
51İsa'nın ardından sadece keten beze sarınmış bir genç gidiyordu.
Bu genç de yakalandı. 52Ama keten bezin içinden sıyrılıp çıplak
olarak kaçtı.
İsa Yüksek Kurul'un önünde
(Mat.26:57-68; Luk.22:54-55,63-71; Yu.18:13-14,19-24)
53İsa'yı görevli başkâhine götürdüler. Bütün başkâhinler,
ihtiyarlar ve din bilginleri de orada toplandı. 54Petrus, İsa'yı
başkâhinin avlusunun içine kadar uzaktan izledi. Avluda
nöbetçilerle birlikte ateşin başında oturup ısınmaya başladı.
55Başkâhinler ve Yüksek Kurul'un tamamı, İsa'yı ölüm cezasına
çarptırmak için kendisine karşı tanık arıyor, ama bulamıyorlardı.
56Birçok kişi O'na karşı yalan yere tanıklık ettiyse de,
tanıklıkları birbirini tutmadı.
57-58Bazıları kalkıp O'na karşı yalan yere şöyle tanıklık ettiler:
«Biz O'nun, `Elle yapılmış bu tapınağı yıkacağım ve üç günde, elle
yapılmamış başka bir tapınak kuracağım' dediğini işittik.» 59Ama bu
noktada bile tanıklıkları birbirini tutmadı.
60Sonra başkâhin topluluğun ortasında ayağa kalkarak İsa'ya, «Hiç
cevap vermeyecek misin? Nedir bunların sana karşı ettiği bu
tanıklıklar?» diye sordu. 61Ne var ki, İsa susmaya devam etti, hiç
cevap vermedi.
Başkâhin O'na yeniden, «Yüce Olan'ın[] Oğlu Mesih sen misin?»
diye sordu.
62İsa, «Ben'im» dedi. «Ve sizler, İnsanoğlu'nun kudretli Olan'ın
sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz.»
63-64Başkâhin giysilerini yırtarak, «Artık tanıklara ne ihtiyacımız
var?» dedi. «Küfürü işittiniz. Buna ne diyorsunuz?»
Hepsi de İsa'nın ölüm cezasını hak ettiğine karar verdiler.
65Bazıları O'nun üzerine tükürmeye, gözlerini bağlayarak O'nu
yumruklamaya başladılar. «Haydi, peygamberliğini göster!»
diyorlardı. Nöbetçiler de O'nu aralarına alıp tokatladılar.
Petrus İsa'yı inkâr ediyor
(Mat.26:69-75; Luk.22:56-62; Yu.18:15-18,25-27)
66-67Petrus aşağıda, avludayken, başkâhinin hizmetçi kızlarından
biri geldi. Isınmakta olan Petrus'u görünce onu dikkatle süzüp,
«Sen de Nasıralı İsa'yla birlikteydin» dedi.
68Petrus ise bunu inkâr ederek, «Senin neden söz ettiğini
bilmiyorum, anlamıyorum» dedi ve dışarıya, dış kapının önüne çıktı.
Bu arada horoz öttü.
69Hizmetçi kız Petrus'u görünce etrafta duranlara yine, «Bu adam
onlardan biri» demeye başladı.
70Petrus tekrar inkâr etti. Çevrede duranlar az sonra Petrus'a
yine, «Gerçekten onlardansın; sen de Celilelisin» dediler.
71Petrus kendine lanet okuyup yemin ederek, «Sözünü ettiğiniz o
adamı tanımıyorum» dedi.
72Tam o anda horoz ikinci kez öttü. Petrus, İsa'nın kendisine,
«Horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin» dediğini
hatırladı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.
15. Bölüm
İsa, vali Pilatus'un önünde
(Mat.27:1-2,11-14; Luk.23:1-5; Yu.18:28-38)
Sabah olunca başkâhinler, ihtiyarlar, din bilginleri ve Yüksek
Kurul'un tüm diğer üyeleri bir danışma toplantısı yaptıktan sonra
İsa'yı bağladılar, götürüp Pilatus'a teslim ettiler.
2Pilatus O'na, «Sen Yahudilerin Kralı mısın?» diye sordu.
İsa ona, «Söylediğin gibidir» cevabını verdi.
3Başkâhinler O'na karşı birçok suçlamada bulundular. 4Pilatus
O'na yeniden, «Hiç cevap vermeyecek misin?» diye sordu. «Bak, seni
ne kadar çok şeyle suçluyorlar.»
5Ama İsa artık cevap vermiyordu. Pilatus buna şaştı.
İsa ölüm cezasına çarptırılıyor
(Mat.27:15-26; Luk.23:13-25; Yu.18:39-19:16)
6Pilatus, her Fısıh bayramında halkın istediği bir tutukluyusalıverirdi. 7O sırada hapishanede, ayaklanma sırasında adam
öldürmüş olan isyancılarla birlikte tutuklu bulunan Barabas adında
biri vardı. 8Halk, Pilatus'a gelip her zamanki gibi kendileri için
birini salıvermesini istedi.
9Pilatus onlara, «Sizin için Yahudilerin Kralını salıvermemi
ister misiniz?» dedi. 10Başkâhinlerin İsa'yı kıskançlıktan ötürü
kendisine teslim ettiklerini biliyordu. 11Ne var ki başkâhinler,
İsa'nın değil, Barabas'ın salıverilmesini istemeleri için halkı
kışkırttılar.
12Pilatus onlara tekrar seslenerek, «Öyleyse Yahudilerin Kralı
dediğiniz adamı ne yapayım?» diye sordu.
13«O'nu çarmıha ger!» diye bağırdılar yine.
14Pilatus onlara, «O ne kötülük yaptı ki?» dedi.
Onlar ise daha yüksek sesle, «O'nu çarmıha ger!» diye
bağrıştılar.
15Halkı memnun etmek isteyen Pilatus, onlar için Barabas'ı
salıverdi. İsa'yı ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere
askerlere teslim etti.
Askerlerin İsa'yı aşağılaması
(Mat.27:27-31; Yu.19:2-3)
16Askerler İsa'yı, Pretoryum denilen vali konağına götürüp tüm
taburu topladılar. 17O'na mor renkte bir giysi giydirdiler,
dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler. 18«Selam, ey Yahudilerin
Kralı!» diyerek O'nu selamlamaya başladılar. 19Başına bir kamışla
vuruyor, üzerine tükürüyor, diz çöküp önünde yere kapanıyorlardı.
20O'nunla böyle alay ettikten sonra mor giysiyi üzerinden çıkarıp
O'na yine kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere
O'nu dışarı götürdüler.
İsa çarmıha geriliyor
(Mat.27:32-44; Luk.23:26-43; Yu.19:17-27)
21Kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adam oradan
geçiyordu. İskender ve Rufus'un babası olan bu adama İsa'nın
çarmıhını zorla taşıttılar. 22İsa'yı Golgota, yani Kafatası denilen
yere götürdüler. 23O'na mürle karışık şarap vermek istediler, ama
içmedi. 24Sonra O'nu çarmıha gerdiler ve kim ne alacak diye kura
çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.
25İsa'yı çarmıha gerdiklerinde saat dokuzdu. 26Üzerindeki suç
yaftasında, `YAHUDİLERİN KRALI' diye yazılıydı. 27-28İsa'yla
birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da
çarmıha gerdiler.[] 29-30Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya
sövüyor, «Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın?
Çarmıhtan in de kurtar kendini!» diyorlardı.
31Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O'nunla alay
ederek aralarında, «Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor»
diye konuşuyorlardı. 32«İsrail'in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin
de görelim ve iman edelim.» İsa'yla birlikte çarmıha gerilmiş
olanlar da O'na hakaret ettiler.
İsa'nın ölümü
(Mat.27:45-56; Luk.23:44-49; Yu.19:28-30)
33Bütün ülkenin üzerine öğleyin saat on ikiden saat üçe kadar
süren bir karanlık çöktü. 34Saat üçte İsa yüksek sesle, «Elohi,
Elohi, lema şevaktani» yani, «Tanrım, Tanrım, beni niçin terk
ettin?» diye bağırdı.
35Orada duranlardan bazıları bunu işitince, «Bakın, İlyas'ı
çağırıyor» dediler.
36Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir
kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi. «Dur bakalım, İlyas gelip O'nu
indirecek mi?» dedi.
37Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.
38O anda tapınaktaki perde yukarıdan aşağıya dek yırtılarak ikiye
bölündü. 39İsa'nın karşısında duran yüzbaşı, O'nun bu şekilde son
nefesini verdiğini görünce, «Bu adam gerçekten Tanrı'nın Oğluydu»
dedi.
40Olup bitenleri uzaktan izleyen bazı kadınlar da vardı.
Aralarında Mecdelli Meryem, küçük Yakup ile Yose'nin annesi Meryem
ve Şalome bulunuyordu. 41İsa daha Celile'deyken bu kadınlar O'nun
peşinden gitmiş ve O'na hizmet etmişlerdi. O'nunla birlikte Kudüs'e
gelmiş olan daha birçok kadın da olup bitenleri izliyordu.
İsa'nın gömülmesi
(Mat.27:57-61; Luk.23:50-56; Yu.19:38-42)
42-43O gün Hazırlık günü, yani Sept gününden önceki gündü. Artık
akşam oluyordu. Bu nedenle, Yüksek Kurul'un saygın bir üyesi olup
Tanrı'nın Egemenliğini ümitle bekleyen Aramatyalı Yusuf geldi,
cesaretini toplayarak Pilatus'un huzuruna çıktı ve İsa'nın cesedini
istedi. 44Pilatus, İsa'nın bu kadar çabuk ölmüş olmasına şaştı.
Yüzbaşıyı çağırıp, «Öleli çok oldu mu?» diye sordu. 45Yüzbaşıdan
durumu öğrenince Yusuf'a, cesedi alması için izin verdi. 46Yusuf da
keten bez satın aldı, cesedi çarmıhtan indirip beze sardı ve
kayadan oyulmuş bir mezara yatırarak mezarın girişine bir taş
yuvarladı. 47Mecdelli Meryem ile Yose'nin annesi Meryem, İsa'nın
nereye konulduğunu gördüler.
16. Bölüm
İsa'nın dirilişi
(Mat.28:1-8; Luk.24:1-12; Yu.20:1-10)
Sept günü geçince, Mecdelli Meryem, Yakup'un annesi Meryem ve
Şalome gidip İsa'nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar.
2Haftanın ilk günü sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte
mezara gittiler. 3Aralarında, «Mezarın girişindeki taşı bizim için
kim yana yuvarlayacak?» diye konuşuyorlardı.
4Başlarını kaldırıp bakınca, o kocaman taşın yana yuvarlanmış
olduğunu gördüler. 5Mezara girip sağ tarafta, beyaz kaftan giyinmiş
genç bir adamın oturduğunu görünce çok şaşırdılar.
6Adam onlara, «Şaşırmayın!» dedi. «Siz çarmıha gerilmiş olan
Nasıralı İsa'yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O'nu
yatırdıkları yer. 7Şimdi O'nun öğrencilerine ve Petrus'a gidip şöyle
deyin: `İsa sizden önce Celile'ye gidiyor. Size bildirdiği gibi,
kendisini orada göreceksiniz.'»
8Kadınlar mezardan çıkıp kaçtılar. Onları bir titreme, bir
şaşkınlık almıştı. Korkularından kimseye bir şey söylemediler.
İsa öğrencilerine görünüyor
(Mat.28:9-10; Luk.24:13-35; Yu.20:11-18)
9İsa, haftanın ilk günü sabah erkenden dirildiği zaman önce
Mecdelli Meryem'e göründü. Bu kadından yedi cin kovmuştu. 10Meryem
gitti, İsa'yla bulunmuş olan, şimdiyse yas tutup gözyaşı döken
öğrencilerine haberi verdi. 11Ne var ki onlar, İsa'nın diri olduğunu
ve Meryem'e göründüğünü duyunca inanmadılar.
12Bundan sonra İsa kırlara doğru yürümekte olan öğrencilerinden
ikisine değişik bir biçimde göründü. 13Bunlar geri dönüp diğerlerine
haber verdiler, ama diğerleri bunlara da inanmadılar.
14İsa daha sonra, sofrada otururlarken Onbirlere göründü.
Kendisini dirilmiş olarak görenlere inanmadıkları için
imansızlıklarından ve yüreklerinin duygusuzluğundan ötürü onları
azarladı.
İsa öğrencilerini bütün dünyaya gönderiyor
(Mat.28:16-20; Luk.24:36-53; Yu.20:19-23; Elç.1:6-11)
15İsa onlara şöyle buyurdu: «Dünyanın her yanına gidin, Müjde'yi
bütün yaratılışa duyurun. 16İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman
etmeyen ise hüküm giyecek. 17-18İman edenlerle birlikte görülecek
belirtiler şunlardır: benim adımla cinleri kovacaklar, yeni diller
konuşacaklar, yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir
içseler bile, bundan zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların
üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek.»
19Rab İsa onlara bu sözleri söyledikten sonra göğe alındı ve
Tanrı'nın sağında oturdu. 20Öğrencileri de gidip Tanrı sözünü her
yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle
sözünü doğruluyordu.[]
MAR Dipnotları:
6:47-48
Sabaha karşı: Grekçede, «Gecenin dördüncü nöbetinde.»
7:6
beni: yani, Tanrı'yı.
7:15-16
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «İşitecek kulağı olan işitsin!» Bkz. Markos 4:9,23.
9:29
duayla: birçok eski metinde, «dua ve oruçla.»
9:48
Bu ayet bazı eski metinlerde ayrıca ayet 45 ve ayet 47'den önce tekrarlanır.
10:38
Bu ayette İsa, çekeceği acılardan ve çarmıhtaki ölümünden söz etmektedir.
10:51
Rabbuni: Aramicede `öğretmenim' demektir.
11:25-26
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «Ama siz bağışlamazsanız, göklerde olan Babanız da sizin
suçlarınızı bağışlamaz.» Bkz. Matta 6:15, 18:35.
11:30
Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan: Grekçede, «Yahya'nın vaftizi gökten». Ayet 31'de de «Tanrı'dan»
diye çevrilen sözcük Grekçede «gökten» diye geçer.
12:42
birkaç kuruş değerinde iki bakır para: Grekçede, «bir kodrantis olan iki lepton.»
13:30
kuşak: ya da «soy.»
14:35,36
Grekçede, «...yere kapanıp mümkünse o saatin kendisinden geçmesi için dua etti. Dedi ki, `Abba,
Baba...'»
14:61
Yüce Olan'ın: Grekçede, «Mübarek'in», yani Tanrı'nın.
15:27-28
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «Böylece `O, suçlularla bir sayıldı' diyen Kutsal Yazı
yerine geldi.» Bkz. Luka 22:37.
16:20
16. bölümün 9-20 ayetleri bazı eski metinlerde yoktur.
_______________________________
Return to contents page