Return to contents page
LUKA'YA GİRİŞ
Kitabın amacı:
Luka, daha kitabın başında amacının, İsa'nın
yaşamını doğru ve ayrıntılı bir biçimde anlatmak olduğunu açık
seçik ortaya koyuyor (bölüm 1:1-4). Luka, Elçilerin İşleri
kitabında da Müjde'nin o çağda bilinen dünyanın merkezi durumundaki
Roma'ya kadar nasıl yayıldığını anlatır. O devirde yazarların,
yapıtlarını ileri gelen kişilere adamaları bir gelenek haline
gelmişti. Nitekim Luka da her iki kitabı, adı Teofilos - yani
`Tanrı'yı seven' anlamında - olan bir kişiye hitaben kaleme
almıştır. Kuşkusuz Luka bu adamın kişiliğinde geniş bir kitleye
seslenmeyi amaçlamıştır.
Kitabın içeriği:
Kitap, `Rab'bin yolunu hazırlamaya' gelmiş olan
Vaftizci Yahya'nın1 ve İsa'nın doğumuna ilişkin bilgileri vererek
başlıyor. Bundan sonra İsa'nın Müjde'yi duyurduğu, öğretisini yayıp
mucizeler yaptığı döneme geçiyor. Daha sonra İsa'nın, giderek artan
baskılara rağmen Kudüs'e, bile bile ölüme gidişi anlatılıyor. Bunu,
İsa'nın dirilişi ve göğe alınışını tasvir eden bölümler izliyor.
Luka, peygamberlik sözlerini yerine getiren Tanrı'nın, bir
kurtarıcı göndermekle insanlık tarihini nasıl yönlendirdiğini
vurgular2. Tanrı'nın bu etkinliği, meleklerin gönderilmesi olayında3;
Tanrı'nın gökten seslenişinde4; ve özellikle birçok inanlının Kutsal
Ruh'la dolması olayında5 açıkça görülüyor. Tanrı'nın gücü, İsa'nın
yaptığı mucizelerde de gözle görülür bir şekilde etkindi6. On altı
ayrı olayda, belirli hastalıklara yakalanmış kişilerin mucizevî
şekilde iyileştirildiğinden söz ediliyor. Bunun yanı sıra, İsa'nın bir
arada bulunan çok sayıda hastayı iyileştirdiği, kitabın beş ayrı
yerinde belirtiliyor.
Luka kitabının yaklaşık %40'ı İsa'nın öğretisinden oluşuyor. İsa
öğretisinde birçok benzetme kullandı; Luka'da 26 tane benzetme var.
Bunların 16 tanesi İncil'in diğer kitaplarında yer almaz. İsa'nın
bütün öğretisini kısaca özetlemek oldukça güçtür. Şu kadarını
söyleyelim ki İsa, Vaftizci Yahya ile yeni bir dönemin, Tanrı
Egemenliğinin ilan edildiği bir dönemin başladığını açıkça haber
vermiştir7. Sözü edilen egemenlik, değer yargıları yönünden tümüyle
farklı, insanın yüreğinde etkin olan Tanrısal egemenliktir8. İsa'nın
kendisi, egemenliği günden güne büyüyen, ikinci gelişinde de bu
egemenliği tümüyle gerçekleşecek olan Kral olarak çıkar karşımıza9.
Kitapta bireye iletilmek istenen bildiri, günahlarının
bağışlanmasıyla gerçekleşen kurtuluş müjdesidir10. Dünya malına kökten
değişik bir yaklaşım içinde olan İsa11, bu müjdeyle özellikle
yoksullara, hastalara ve ezilmişlere sesleniyor12. Bildirisinin
Yahudilerce hor görülen diğer uluslara da yönelik olduğunu
vurguluyor13. Nitekim, «Kaybolmuş olanı arayıp kurtarmaya geldim»
diyordu14. Ama kişinin kurtulmaya istekli olması gerekir. Bu nedenle
önce Yahya, sonra İsa, daha sonra da İsa'nın öğrencileri insanları
tövbeye çağırdılar15. İsa'yı izleyecek olanlar tüm varlıklarıyla
adanmış birer öğrenci olmaya16 ve sürekli bir dua yaşamı sürmeye
çağrılmışlardır17.
Ana hatlar:
1:1-4 Giriş
1:5-2:52 Vaftizci Yahya ile İsa'nın doğum ve çocuklukları
3:1-20 Vaftizci Yahya'nın görevi
3:21-4:13 İsa'nın vaftiz olması ve sınanması
4:14-9:50 İsa'nın Celile ve çevresindeki etkinlikleri
9:51-19:27 İsa Kudüs yolunda
19:28-22:46 İsa'nın Kudüs'teki son günleri
22:47-23:56 İsa'nın tutuklanması, yargılanması ve çarmıha gerilmesi
24:1-52 İsa'nın dirilmesi ve göğe yükselmesi
Kaynak ayetler:
13:4; 1:17,76-77
21:68-79; 2:10-11
31:11-20; 1:26-38: 2:8-15
43:21-22; 9:35
5örn: 1:41-42; 1:67; 2:25-28
65:17; 9:43-44; 11:14-20
716:16, ayrıca 4:43'e bakınız
8örn: 6:20; 12:31-32; 17:20-21; 18:16-17,24-30
91:32-33; 13:18-21,28-30; 17:20-21; 19:11-27; 21:5-31; 22:16-18,29-30; 23:42
101:77; 7:41-50; 11:4
116:24-26; 12:13-34; 16:13,19-31; 18:18-30; 19:1-10
122:8-15; 4:18-19; 6:20-26
137:36-50; 8:3; 10:30-42; 17:11-19
1419:10 ve 15:1-32; 18:9-14
153:3; 5:32; 24:47
165:11,27-28; 6:22-23; 9:23-26,58-62; 12:22-34; 14:25-33
176:27-28; 11:1-13; 18:1-6; 22:39-46
LUKA
1. Bölüm
1-3Sayın Teofilos,
Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya
girişmiştir. Nitekim başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve
Tanrı sözünün hizmetkârı olanlar bunları bize iletmişlerdir. Ben de
tüm bu olayları ta başından özenle araştırmış biri olarak bunları sana
sırasıyla yazmayı uygun gördüm. 4Öyle ki, sana verilen bilgilerin
doğruluğunu bilesin.
Yahya'nın doğumu önceden bildiriliyor
5Yahudiye kralı Hirodes zamanında, Abiya bölüğünden Zekeriya adında
bir kâhin vardı. Harun'un soyundan olan karısının adı ise Elizabet'ti.
6Her ikisi de Tanrı'nın gözünde doğru kişilerdi, Rab'bin tüm buyruk ve
kurallarına eksiksizce uyarlardı. 7Elizabet kısır olduğu için
çocukları olmuyordu. Her ikisinin de yaşı ilerlemişti.
8Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün,
Tanrı'nın önünde kâhinlik görevini yerine getiriyordu. 9Kâhinlik
geleneği uyarınca Rab'bin tapınağına girip buhur yakma görevi kurayla
ona verilmişti. 10Buhur yakma saatinde bütün halk topluluğu dışarıda
dua ediyordu.
11Bu sırada, Rab'bin bir meleği buhur sunağının sağında dikilip
Zekeriya'ya göründü. 12Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı.
13Melek ona, «Korkma, Zekeriya» dedi, «duan kabul edildi. Karın
Elizabet sana bir oğul doğuracak, onun adını Yahya koyacaksın.
14Sevinip coşacaksın. Birçokları da onun doğumuna sevinecek. 15O,
Rab'bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha
annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh'la dolacak. 16İsrail oğullarından
birçoğunu, Tanrıları olan Rab'be döndürecek. 17Babaların yüreklerini
çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına
yöneltmek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas'ın
ruhu ve gücüyle Rab'bin önünden gidecektir.»
18Zekeriya meleğe, «Bundan nasıl emin olabilirim?» dedi. «Çünkü ben
yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi.»
19Melek ona şöyle karşılık verdi: «Ben Tanrı'nın huzurunda duran
Cebrail'im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için
gönderildim. 20İşte, belirlenen zamanda yerine gelecek olan sözlerime
inanmadığın için dilin tutulacak, bunların gerçekleşeceği güne dek
konuşamayacaksın.»
21Zekeriya'yı bekleyen halk, onun tapınakta bu kadar uzun süre
kalmasına şaştı. 22Zekeriya ise dışarı çıktığında onlarla konuşamadı.
O zaman tapınakta bir görüm gördüğünü anladılar. Kendisi onlara
işaretler yapıyor, ama konuşamıyordu.
23Görev süresi bitince Zekeriya evine döndü. 24Bir süre sonra karısı
Elizabet gebe kaldı ve beş ay evine kapandı. 25«Bunu benim için yapan
Rab'dir» dedi. «Bu günlerde benimle ilgilenerek insanlar arasındautancımı giderdi.»
İsa'nın doğumu önceden bildiriliyor
26-27Elizabet'in hamileliğinin altıncı ayında Tanrı, melek Cebrail'i
Celile'de bulunan Nasıra adlı kente, Davut'un soyundan Yusuf adındaki
adama nişanlı olan bir kıza gönderdi. Kızın adı Meryem'di. 28Onun
yanına giren melek, «Ey Tanrı'nın lütfuna erişen kız, selam! Rab
seninledir» dedi.
29Söylenenlere çok şaşıran Meryem, bu selamın ne anlama
gelebileceğini düşünmeye başladı. 30Ama melek ona, «Korkma Meryem»
dedi, «sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. 31Bak, gebe kalıp bir oğul
doğuracaksın, adını İsa koyacaksın. 32O büyük olacak, kendisine `en
yüce Olan'ın Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını
verecek. 33O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek,
ve egemenliğinin sonu gelmeyecektir.»
34Meryem meleğe, «Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki» dedi.
35Melek ona şöyle cevap verdi: «Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en
yüce Olan'ın gücü senin üstüne gölge salacak. Bunun için doğacak olana
kutsal, Tanrı Oğlu denecek. 36Bak, senin akrabalarından Elizabet de
yaşlılığında bir oğula gebe kalmıştır. Kısır bilinen bu kadın şimdi
altıncı ayındadır. 37Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.»
38«Ben Rab'bin kuluyum» dedi Meryem, «bana dediğin gibi olsun.»
Bundan sonra melek onun yanından ayrıldı.
Meryem, Elizabet'i ziyaret ediyor
39O günlerde Meryem kalkıp aceleyle dağlık bölgeye, Yahuda oymağının
bir kentine gitti. 40Zekeriya'nın evine girerek Elizabet'i selamladı.
41-42Elizabet Meryem'in selamını duyunca rahmindeki çocuk hopladı.
Kutsal Ruh'la dolan Elizabet, yüksek sesle şöyle dedi: «Kadınlar
arasında kutsanmış bulunuyorsun, rahminin ürünü de kutsanmıştır!
43Nasıl oldu da Rabbimin annesi yanıma geldi? 44Bak, selamının sesi
kulaklarıma eriştiği an, çocuk rahmimde sevinçle hopladı. 45İman eden
kadına ne mutlu! Çünkü Rab'bin ona söylediği sözler gerçekleşecektir.»
46-47Meryem de şöyle dedi:
«Canım Rab'bi yüceltir;
ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar.
48Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi.
İşte, bundan böyle tüm kuşaklar beni mutlu sayacak.
49Çünkü güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı.
O'nun adı kutsaldır.
50Kuşaktan kuşağa kendisinden korkanlara merhamet eder.
51Eliyle güçlü işler yaptı;
kibirlileri yüreklerindeki kuruntularla darmadağın etti.
52Hükümdarları tahtlarından indirdi,
sıradan insanları yükseltti.
53Aç olanları iyiliklerle doyurdu,
zenginleri ise elleri boş çevirdi.
54-55Atalarımıza söz verdiği gibi,
İbrahim'e ve onun soyuna sonsuza dek
merhamet etmeyi unutmayarak
kulu İsrail'in yardımına yetişti.»
56Meryem, üç ay kadar Elizabet'in yanında kaldı, sonra kendi evine
döndü.
Yahya peygamberin doğumu
57Elizabet'in doğum yapacağı vakit geldi ve bir oğul doğurdu.
58Komşularıyla akrabaları, Rab'bin ona ne büyük merhamet gösterdiğini
duyunca, onun sevincine katıldılar. 59Sekizinci gün çocuğun sünneti
için geldiler. Ona babası Zekeriya'nın adını vereceklerdi. 60Ama
annesi, «Hayır, adı Yahya olacak» dedi.
61Ona, «Akrabaların arasında bu adı taşıyan hiç kimse yok ki»
dediler.
62Bunun üzerine babasına işaretler yaparak çocuğun adını ne koymak
istediğini sordular. 63Onlardan bir yazı levhası isteyen Zekeriya,
«Adı Yahya'dır» diye yazdı. Herkes şaşakaldı. 64O anda Zekeriya'nın
ağzı açıldı, dili çözüldü. Tanrı'yı överek konuşmaya başladı.
65Çevrede oturanların hepsi korkuya kapıldı. Bütün bu olaylar,
Yahudiye'nin dağlık bölgesinin her yanında konuşulur oldu. 66Duyan
herkes derin derin düşünüyor, «Bu çocuk acaba ne olacak?» diyordu.
Çünkü Rab[] onunla birlikteydi.
Zekeriya'nın şükran ilahisi
67Çocuğun babası Zekeriya, Kutsal Ruh'la dolarak şu peygamberlikte
bulundu:
68«İsrail'in Tanrısı olan Rab'be övgüler olsun!
Çünkü halkının yardımına gelip onları fidyeyle kurtardı.
69-71Eski çağlardan beri
kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi,
kulu Davut'un soyundan
bizim için güçlü bir kurtarıcı[] çıkardı;
düşmanlarımızdan,
bizden nefret edenlerin hepsinin elinden
kurtuluşumuzu sağladı.
72Böylece atalarımıza merhamet ederek
kutsal antlaşmasını anmış oldu.
73-75Nitekim bizi düşmanlarımızın elinden kurtaracağına
ve ömrümüz boyunca
kendi önünde kutsallık ve doğruluk içinde,
korkusuzca kendisine tapınmamızı sağlayacağına dair
atamız İbrahim'e ant içerek söz vermişti.
76-77Sen de, ey çocuk,
en yüce Olan'ın peygamberi diye anılacaksın.
Rab'bin yollarını hazırlamak üzere önünden gidecek
ve O'nun halkına,
günahlarının bağışlanmasıyla kurtulacaklarını bildireceksin.
78Çünkü Tanrımızın yüreği merhamet doludur.
79O'nun merhameti sayesinde,
yücelerden doğan Güneş[],
karanlıkta ve ölümün gölgesinde yaşayanlara ışık saçmak
ve ayaklarımızı esenlik yoluna yöneltmek üzere
yardımımıza gelecektir.»
80Çocuk büyüyor, ruhsal yönden güçleniyordu. İsrail halkına
görüneceği güne dek ıssız yerlerde yaşadı.
2. Bölüm
İsa'nın doğumu
(Mat.1:18-25)
O günlerde Sezar Avgustus tüm Roma dünyasında bir nüfus sayımının
yapılması için ferman çıkardı. 2Bu ilk sayım, Kirinyus'un Suriye
valiliği zamanında yapıldı. 3Herkes yazılmak için kendi kentine gitti.
4Böylece Yusuf da, Davut'un soyundan ve torunlarından olduğu için
Celile'nin Nasıra kentinden kalkıp Yahudiye bölgesine, Davut'un kenti
olan Beytlehem'e gitti. 5Orada, hamile olan nişanlısı Meryem'le
birlikte yazılacaktı. 6-7Onlar oradayken, Meryem'in doğum yapma vakti
geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı.
Çünkü handa kendilerine yer yoktu.
Çobanlar ve melekler
8Aynı yörede, sürülerinin yanında nöbet tutarak geceyi kırlarda
geçiren çobanlar vardı. 9Rab'bin bir meleği onlara göründü ve Rab'bin
görkemi çevrelerini aydınlattı. Büyük bir korkuya kapıldılar. 10-11Melek
ise onlara, «Korkmayın!» dedi. «Size, tüm halk için büyük sevinç
kaynağı olacak bir müjde getiriyorum: bugün size, Davut'un kentinde
bir Kurtarıcı doğdu. Bu, Rab olan Mesih'tir. 12Ve işte size bir
işaret: kundağa sarılmış ve yemlikte yatan bir bebek bulacaksınız.»
13-14Birdenbire meleğin yanında, göksel ordulardan oluşan büyük bir
topluluk belirdi. Tanrı'yı överek,
«En yücelerde Tanrı'ya yücelik olsun,
yeryüzünde O'nun hoşnut kaldığı insanlara
esenlik olsun!» dediler.
15Melekler yanlarından ayrılıp göğe çekildikten sonra çobanlar
birbirlerine, «Haydi, Beytlehem'e gidelim, Rab'bin bize bildirdiği bu
olayı görelim» dediler. 16Aceleyle gidip Meryem'le Yusuf'u ve yemlikte
yatan bebeği buldular. 17Onları görünce, çocukla ilgili olarak
kendilerine anlatılanları onlara bildirdiler. 18Bunu duyanların hepsi,
çobanların kendilerine söylediklerine şaşıp kaldılar. 19Meryem isebütün bu sözleri derin derin düşünerek yüreğinde sakladı. 20Çobanlar,
işitip gördüklerinin tümü için Tanrı'yı yüceltip överek geri döndüler.
Her şeyi, kendilerine anlatıldığı gibi bulmuşlardı.
İsa'nın tapınakta Tanrı'ya adanması
21Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, kendisine İsa
adı verildi. Bu, O'nun ana rahmine düşmesinden önce meleğin O'na
vermiş olduğu isimdi.
22Musa'nın Yasasına göre arınma günlerinin[] bitiminde Yusuf'la
Meryem çocuğu Rab'be adamak için Kudüs'e götürdüler. 23Nitekim Rab'bin
Yasasında, «İlk doğan her erkek çocuk Rab'be adanmış sayılacak» diye
yazılmıştır. 24Ayrıca Rab'bin Yasasında buyrulduğu gibi, kurban olarak
«bir çift kumru ya da iki güvercin yavrusu» sunacaklardı.
25O sırada Kudüs'te Şimon adında bir adam vardı. Doğru ve dindar
biri olan bu adam, İsrail'in teselli edileceği zamanı özlemle
bekliyordu. Kutsal Ruh onun üzerindeydi. 26Rab'bin Mesihini görmeden
kendisinin ölmeyeceği ona Kutsal Ruh tarafından bildirilmişti.
27-28Böylece Şimon, Ruh'un yönlendirmesiyle tapınağa geldi. Küçük
İsa'nın annesi babası, Kutsal Yasa'nın ilgili kuralını yerine getirmek
üzere O'nu içeri getirdiklerinde, Şimon O'nu kucağına aldı ve Tanrı'yı
överek şöyle dedi:
29«Ey Rabbim, vermiş olduğun sözü tuttun;
kulun olan ben artık huzur içinde ölebilirim.[]
30-32Çünkü senin sağladığın
ve tüm halkların gözü önünde hazırladığın kurtuluşu,
ulusları aydınlatıp
halkın İsrail'e yücelik kazandıracak ışığı
gözlerimle gördüm.»
33İsa'nın annesiyle babası, O'nun hakkında söylenenlere şaştılar.
34Şimon onları kutsayıp çocuğun annesi Meryem'e şöyle dedi: «Bu çocuk,
İsrail'de birçok kişinin düşmesine ya da yükselmesine yol açmak ve
aleyhinde konuşulacak bir belirti olmak üzere belirlenmiştir. 35Senin
kalbine de âdeta bir kılıç saplanacak. Bütün bunlar, birçoklarının
yüreğindeki düşüncelerin açığa çıkması için olacak.»
36-37Aşer oymağından Fanuel'in kızı Anna adında çok yaşlı bir kadın
peygamber vardı. Genç kız olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan
sonra dul kalmıştı. Şimdi seksen dört yaşındaydı. Tapınaktan
ayrılmıyor, oruç tutup dua ederek gece gündüz Tanrı'ya tapınıyordu.
38Tam o sırada ortaya çıkan Anna, Tanrı'ya şükretti ve Kudüs'ün
kurtuluşunu bekleyen herkese bu çocuktan söz etmeye başladı.
39Yusuf'la Meryem, Rab'bin Yasasında öngörülen her şeyi yerine
getirdikten sonra Celile'ye, kendi kentleri olan Nasıra'ya döndüler.
40Çocuk büyüyor, güçleniyor ve bilgelikte yetkinleşiyordu. Tanrı'nın
lütfu O'nun üzerindeydi.
İsa tapınakta
41İsa'nın annesi babası her yıl Fısıh bayramında Kudüs'e giderlerdi.
42İsa on iki yaşına gelince, bayram geleneğine uyarak yine gittiler.
43-44Bayramdan sonra eve dönerlerken küçük İsa Kudüs'te kaldı. Bunu
farketmeyen annesi babası, çocuğun yol arkadaşlarıyla birlikte
olduğunu sanarak bir günlük yol gittiler. Sonra O'nu akrabalar ve
dostlar arasında aramaya başladılar. 45Bulamayınca O'nu araya araya
Kudüs'e döndüler. 46Üç gün sonra O'nu tapınakta buldular. Din
öğretmenleri arasında oturmuş, hem onları dinliyor, hem sorular
soruyordu. 47O'nu dinleyen herkes, zekâsına ve verdiği cevaplara
hayran kaldı. 48Annesi babası O'nu görünce şaşırdılar. Annesi O'na,
«Çocuğum, bize bunu niçin yaptın? Bak, babanla ben büyük kaygı içinde
seni arayıp durduk» dedi.
49O da onlara, «Beni niçin arayıp durdunuz?» dedi. «Babamın evinde
bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?» 50Ne var ki onlar, bu sözle
ne demek istediğini anlamadılar.
51İsa onlarla birlikte yola çıkıp Nasıra'ya döndü. Onların sözünü
dinlerdi. Annesi bütün bu olup bitenleri yüreğinde sakladı. 52İsa
bilgelikte ve boyda gelişiyor, Tanrı'nın ve insanların beğenisini
kazanıyordu.
3. Bölüm
Yahya Rab'bin yolunu hazırlıyor
(Mat.3:1-12; Mar.1:1-8; Yu.1:19-28)
Sezar Tiberyus'un egemenliğinin on beşinci yılıydı. Yahudiye'de
Pontiyus Pilatus'un valiliği sürüyordu. Celile'de Hirodes, İtureya ve
Trahonitis bölgesinde Hirodes'in kardeşi Filipus, Abilini'de de
Lisanyas yönetimin başındaydı. 2Hanna ile Kayafa başkâhinlik
ediyorlardı. Bu sırada Tanrı, sözünü çölde bulunan Zekeriya oğlu
Yahya'ya duyurdu. 3O da Şeria nehrinin çevresindeki tüm bölgeyi
dolaşarak insanları, günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz
olmaya çağırdı. 4Nitekim Yeşaya peygamberin sözlerini içeren kitapta
şöyle yazılmıştır:
«Çölde yükselen ses,
`Rab'bin yolunu hazırlayın,
geçeceği patikaları düzleyin' diyor.
5`Her dere doldurulacak,
her dağ ve her tepe alçaltılacak.
Eğri yollar doğrultulacak,
engebeli yollar düzleştirilecek.
6Ve tüm insanlar
Tanrı'nın sağladığı kurtuluşu görecektir.'»
7Yahya, vaftiz olmak için kendisine akın eden kalabalıklara şöyle
seslendi: «Ey engerekler soyu! Gelecek olan gazaptan kaçmanız için
sizi kim uyardı? 8Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin! Kendi
kendinize, `Biz İbrahim'in soyundanız' demeye kalkmayın. Ben size şunusöyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan çocuk yaratacak güçtedir.
9Balta daha şimdiden ağaçların köküne dayanmıştır. İyi meyve vermeyen
her ağaç kesilip ateşe atılacak.»
10Halk ona, «Öyleyse biz ne yapalım?» diye sordu.
11Yahya onlara, «İki mintanı olan, birini hiç mintanı olmayana
versin; yiyeceği olan da bunu hiç yiyeceği olmayanla paylaşsın»
cevabını verdi.
12Bazı vergi görevlileri de vaftiz olmaya gelerek ona,
«Öğretmenimiz, biz ne yapalım?» dediler.
13Yahya onlara, «Size buyrulandan daha çok vergi almayın» dedi.
14Bazı askerler de ona, «Ya biz ne yapalım?» diye sordular.
O da onlara şöyle dedi: «Kaba kuvvetle ya da yalan suçlamalarla
kimseden para koparmayın, ücretinizle yetinin.»
15Halk umut içinde bekliyordu. Yahya'yla ilgili olarak herkesin
aklında, «Acaba Mesih bu mu?» sorusu vardı.
16Yahya ise hepsine şöyle cevap verdi: «Ben sizi suyla vaftiz
ediyorum, ama benden daha güçlü Olan geliyor. Ben O'nun çarıklarının
bağını çözmeye bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle
vaftiz edecek. 17Harman yerini temizlemek ve buğdayı toplayıp ambarına
yığmak için yabası elinde hazır duruyor. Samanı ise sönmeyen ateşte
yakacaktır.»
18Yahya daha başka birçok konuda halka çağrıda bulunuyor, Müjde'yi
duyuruyordu. 19-20Ne var ki bölgenin kralı Hirodes, kardeşinin karısı
Hirodiya'yla ilgili olayı ve kendi yapmış olduğu bütün kötülükleri
yüzüne vuran Yahya'yı hapse attırarak tüm kötülüklerine bir yenisini
ekledi.
İsa'nın vaftiz olması
(Mat.3:13-17; Mar.1:9-11)
21-22Bütün halk vaftiz olduktan sonra İsa da vaftiz oldu. İsa dua
ederken gök açıldı ve Kutsal Ruh, bedensel bir görünüm alarak güvercin
biçiminde O'nun üzerine indi. Gökten gelen bir ses de, «Sen benim
sevgili Oğlumsun, senden hoşnudum» dedi.
İsa'nın soyu
(Mat.1:1-17)
23İsa görevine başladığı zaman otuz yaşlarındaydı. Yusuf'un oğlu
olarak biliniyordu.
Yusuf da Eli oğlu,
24Matat oğlu, Levi oğlu, Malki oğlu, Yanay oğlu, Yusuf oğlu,
25Matitya oğlu, Amos oğlu, Nahum oğlu, Hesli oğlu, Nagay oğlu,
26Mahat oğlu, Matitya oğlu, Şimi oğlu, Yoseh oğlu, Yoda oğlu,
27Yohanan oğlu, Reşa oğlu, Zerubabel oğlu, Şaltiyel oğlu, Neri oğlu,
28Malki oğlu, Addi oğlu, Kosam oğlu, Elmadam oğlu, Er oğlu,
29Yeşu oğlu, Eliyezer oğlu, Yorim oğlu, Matat oğlu, Levi oğlu,
30Şimon oğlu, Yahuda oğlu, Yusuf oğlu, Yonam oğlu, Elyakim oğlu,
31Mala oğlu, Menna oğlu, Matata oğlu, Natan oğlu, Davut oğlu,
32İşay oğlu, Obed oğlu, Boaz oğlu, Salmon[] oğlu, Nahşon oğlu,
33Aminadab oğlu, Ram oğlu[], Hesron oğlu, Peres oğlu, Yahuda oğlu,
34Yakup oğlu, İshak oğlu, İbrahim oğlu, Terah oğlu, Nahor oğlu,
35Seruk oğlu, Reyu oğlu, Pelek oğlu, Eber oğlu, Şalah oğlu,
36Kenan oğlu, Arfakşat oğlu, Sam oğlu, Nuh oğlu, Lamek oğlu,
37Metuşelah oğlu, Hanok oğlu, Yaret oğlu, Mahalalel oğlu, Kenan
oğlu,
38Enoş oğlu, Şit oğlu, Âdem oğlu, Tanrı Oğluydu.
4. Bölüm
İsa'nın çölde sınanması
(Mat.4:1-11; Mar.1:12-13)
1-2Kutsal Ruh'la dolu olarak Şeria nehrinden dönen İsa, Ruh'un
yönlendirmesiyle çölde dolaştırılarak kırk gün süreyle İblis
tarafından sınandı. O günlerde hiçbir şey yemedi. Dolayısıyla bu
sürenin sonunda acıktı. 3Bunun üzerine İblis O'na, «Tanrı'nın
Oğluysan, şu taşa söyle de ekmek olsun» dedi.
4İsa ona şöyle karşılık verdi: «`İnsan yalnız ekmekle yaşamaz' diye
yazılmıştır.»
5Sonra İblis İsa'yı yükseklere çıkararak bir anda O'na dünyanın
bütün ülkelerini gösterdi. 6O'na, «Tüm egemenlik ve görkemleriyle
bunları sana vereceğim» dedi. «Bunlar bana teslim edildi, ben de
dilediğim kişiye veririm. 7Bana taparsan, hepsi senin olacak.»
8İsa ona şu karşılığı verdi: «`Tanrın olan Rab'be tap, yalnız O'na
kulluk et' diye yazılmıştır.»
9İblis O'nu Kudüs'e götürüp tapınağın tepesine çıkardı. «Tanrı'nın
Oğluysan, kendini buradan aşağı at» dedi. 10«Çünkü şöyle yazılmıştır:
`Tanrı, seni korumaları için
meleklerine buyruk verecek.'
11`Ayağın bir taşa çarpmasın diye
seni elleri üzerinde taşıyacaklar.'»
12İsa ona şöyle karşılık verdi: «`Tanrın olan Rab'bi sınama!' diye
buyrulmuştur.»
13İblis, İsa'yı her bakımdan sınadıktan sonra bir süre için O'nun
yanından ayrıldı.
İsa Celile'de
(Mat.4:12-17; Mar.1:14-15)
14İsa, Ruh'un gücüyle donanmış olarak Celile'ye döndü. Kendisiyle
ilgili haber bütün bölgeye yayıldı. 15Oranın havralarında ders veriyor
ve herkes tarafından yüceltiliyordu.
16-17İsa, büyümüş olduğu yer olan Nasıra'ya geldiğinde her zaman
yaptığı gibi Sept günü havraya gitti. Kutsal Yazılardan okumak üzere
ayağa kalkınca O'na Yeşaya peygamberin kitabı verildi. Kitabı açarakşu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu:
18-19«Rab'bin Ruhu benim üzerimdedir.
Çünkü O beni, müjdeyi yoksullara iletmek için meshetti.
Tutsaklara serbest bırakılacaklarını,
körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için,
ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak
ve Rab'bin lütuf yılını ilan etmek için
beni gönderdi.»
20Sonra kitabı kapattı, görevliye geri verip oturdu. Havradakilerin
hepsi gözlerini O'na dikmiş bakıyorlardı. 21İsa söz alıp onlara,
«Dinlediğiniz bu Yazı bugün yerine gelmiştir» dedi.
22Herkes İsa'yı övüyor, ağzından çıkan lütufkâr sözlere hayran
kalıyordu. «Yusuf'un oğlu değil mi bu?» diyorlardı.
23İsa onlara şöyle dedi: «Kuşkusuz bana şu deyimi hatırlatacaksınız:
`Ey hekim, önce kendini iyileştir! Kefernahum'da yaptıklarını duyduk.
Aynısını burada, kendi memleketinde de yap.'»
24«Size doğrusunu söyleyeyim» diye devam etti İsa, «hiçbir peygamber
kendi memleketinde iyi karşılanmaz. 25Yine size gerçeği söyleyeyim,
gökyüzünün üç yıl altı ay kapalı kaldığı, tüm ülkede korkunç bir
kıtlığın baş gösterdiği İlyas'ın zamanında İsrail'de çok sayıda dul
kadın vardı. 26İlyas bunlardan hiçbirine gönderilmediği halde, Sayda
diyarının Sarafat kentinde bulunan dul bir kadına gönderildi. 27Elişa
peygamberin zamanında İsrail'de çok sayıda cüzamlı vardı. Bunlardan
hiçbiri iyileştirilmediği halde, Suriyeli Naman iyileştirildi.»
28Havradakilerin hepsi, bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular.
29Ayağa kalkıp İsa'yı kentin dışına sürdüler. O'nu uçurumdan aşağı
atmak için kentin kurulduğu tepenin yamacına götürdüler. 30Ama İsa
onların arasından geçerek oradan uzaklaştı.
İsa kötü bir ruhu kovuyor
(Mar.1:21-28)
31Sonra İsa Celile'nin Kefernahum kentine gitti. Sept günü halka
ders veriyordu. 32Yetkiyle konuştuğu için O'nun öğretişine şaşıp
kaldılar.
33-34Havrada cine tutsak, içinde kötü ruh olan bir adam vardı. Adam
yüksek sesle, «Ey Nasıralı İsa, bırak bizi! Bizden ne istiyorsun?»
diye bağırdı. «Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu
biliyorum, Tanrı'nın Kutsalısın sen!»
35İsa, «Sus, çık o adamdan!» diyerek cini azarladı. Cin, herkesin
önünde adamı yere yıktıktan sonra, ona hiç zarar vermeden içinden
çıktı.
36Herkes şaşkına dönmüştü. Birbirlerine, «Bu nasıl söz? Güç ve
yetkiyle kötü ruhlara çıkmalarını buyuruyor, onlar da çıkıyorlar!»
diyorlardı. 37Ve İsa'yla ilgili haber o bölgenin her yanında
yankılandı.
İsa birçok hastayı iyileştiriyor
(Mat.8:14-17; Mar.1:29-34)
38İsa havradan ayrılarak Simun'un evine gitti. Simun'un yüksek
ateşle hasta yatan kaynanasına yardım etmesi için O'na rica ettiler.
39İsa kadının başucunda durup ateşi azarlayınca, ateş kadını
bırakıverdi. Kadın hemen ayağa kalkıp onlara hizmet etmeye başladı.
40Güneş batarken herkes, çeşitli hastalıklara tutulmuş olan
yakınlarını İsa'ya getirdi. O da her birinin üzerine ellerini koyarak
onları iyileştirdi. 41Birçoğunun içinden de cinler, «Sen Tanrı'nın
Oğlusun!» diye bağırarak çıkıyordu. Ne var ki, İsa onları azarladı,
konuşmalarına izin vermedi. Çünkü kendisinin Mesih olduğunu
biliyorlardı.
42Sabah olunca İsa dışarı çıktı, ıssız bir yere gitti. Halk ise O'nu
arıyordu. Bulunduğu yere geldiklerinde O'nu yanlarında alıkoymaya
çalıştılar. 43Ama İsa, «Öbür kentlerde de Tanrı'nın Egemenliğiyle
ilgili müjdeyi yaymam gerek» dedi. «Çünkü ben bunun için gönderildim.»
44Böylece Yahudiye'deki[] havralarda Tanrı sözünü duyurmaya devam etti.
5. Bölüm
İsa'nın ilk öğrencileri
(Mat.4:18-22; Mar.1:16-20)
Halk, Ginesar gölünün kıyısında duran İsa'nın çevresini sarmış,
Tanrı'nın sözünü dinliyordu. 2İsa, gölün kıyısında iki kayık gördü.
Balıkçılar kayıklarından inmiş ağlarını yıkıyorlardı. 3İki kayıktan
Simun'a ait olanına binen İsa, ona kıyıdan biraz açılmasını rica etti.
Sonra oturdu, kayığın içinden halka ders vermeye devam etti.
4Konuşmasını bitirince Simun'a, «Derin sulara açılın, balık tutmak
için ağlarınızı salın» dedi.
5Simun şu karşılığı verdi: «Efendimiz, bütün gece çabaladık, hiçbir
şey tutamadık. Yine de senin sözün üzerine ağları salacağım.»
6Bunu yapınca öyle çok balık yakaladılar ki, ağları yırtılmaya
başladı. 7Öbür kayıktaki ortaklarına işaret vererek gelip yardım
etmelerini istediler. Onlar da geldiler ve her iki kayığı balıkla
doldurdular; öyle ki, kayıklar az kalsın batıyordu.
8Simun Petrus bunu görünce, «Rab, uzaklaş benden, ben günahlı bir
adamım» diyerek İsa'nın dizlerine kapandı. 9Kendisi ve yanındakiler,
tutmuş oldukları balıkların çokluğuna şaşıp kalmışlardı. 10Simun'un
ortakları olan Zebedi oğulları Yakup'la Yuhanna'yı da aynı şaşkınlık
almıştı.
İsa Simun'a, «Korkma» dedi, «bundan böyle balık yerine insan
tutacaksın.» 11Sonra onlar kayıkları karaya çektiler ve her şeyi
bırakıp İsa'nın ardından gittiler.
İsa bir cüzamlıyı iyileştiriyor
(Mat.8:1-4; Mar.1:40-45)
12İsa kentlerden birindeyken, her yanını cüzam kaplamış bir adamlakarşılaştı. Adam İsa'yı görünce yüzüstü yere kapanıp O'na yalvardı:
«Rab, eğer istersen beni temiz kılabilirsin» dedi.
13İsa, elini uzatıp adama dokundu. «İsterim, temiz ol!» dedi. Adam
hemen o anda cüzamdan kurtuldu.
14İsa ona, bundan hiç kimseye söz etmemesini buyurdu. «Git, kâhine
görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın
buyurduğu adakları sun» dedi. 15Ne var ki, İsa'yla ilgili haber daha
da çok yayıldı. Kalabalık halk toplulukları İsa'yı dinlemek ve
hastalıklarından kurtulmak amacıyla akın akın geliyordu. 16Kendisi ise
ıssız yerlere çekiliyor, dua ediyordu.
Bir felçlinin iyileştirilmesi
(Mat.9:1-8; Mar.2:1-12)
17Bir gün İsa ders veriyordu. Celile'nin ve Yahudiye'nin bütün
köylerinden ve Kudüs'ten gelmiş olan Ferisilerle Kutsal Yasa
öğretmenleri O'nun çevresinde oturuyorlardı. İsa, Rab'bin gücü
sayesinde hastaları iyileştiriyordu. 18O sırada birkaç kişi, şilte
üzerinde taşıdıkları felçli bir adamı evden içeri sokup İsa'nın önüne
koymaya çalışıyorlardı. 19Kalabalıktan ötürü onu içeri sokacak yol
bulamayınca dama çıktılar, kiremitleri kaldırıp adamı şilteyle
birlikte ortaya, İsa'nın önüne indirdiler. 20Onların imanını gören
İsa, «Dostum, günahların bağışlandı» dedi.
21Din bilginleriyle Ferisiler, «Tanrı'ya küfreden bu adam kim? Tek
Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?» diye düşünmeye
başladılar.
22Akıllarından geçenleri sezen İsa onlara şöyle seslendi:
«Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz? 23Hangisi daha kolay,
`Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa `Kalk, yürü' demek mi? 24Ne
var ki, İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip
olduğunu bilesiniz diye...» Sonra felçli adama, «Sana söylüyorum,
kalk, şilteni toplayıp evine git!» dedi.
25Adam onların gözü önünde hemen ayağa kalktı, üzerinde yattığı
şilteyi topladı ve Tanrı'yı yücelterek evine gitti. 26Herkesi bir
şaşkınlık almıştı. Tanrı'yı yüceltiyor, büyük korku içinde, «Bugün
şaşılacak işler gördük!» diyorlardı.
Levi'nin öğrencilere katılması
(Mat.9:9-13; Mar.2:13-17)
27Bu olaydan sonra İsa dışarı çıktı, vergi toplama kulübesinde
oturan Levi adında bir vergi görevlisini gördü. Adama, «Ardımdan gel»
dedi. 28O da kalktı, her şeyi bırakıp İsa'nın ardından gitti.
29Sonra Levi, evinde İsa'nın onuruna büyük bir şölen verdi. Vergi
görevlileri ve daha başka kişilerden oluşan büyük bir kalabalık
onlarla birlikte yemeğe oturmuştu. 30Ferisilerle onların din
bilginleri söylenmeye başladılar. İsa'nın öğrencilerine, «Siz neden
vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yiyip içiyorsunuz?»
dediler.
31İsa onlara şu karşılığı verdi: «Sağlıklı olanların değil,hastaların hekime ihtiyacı var. 32Ben doğru kişileri değil,
günahkârları tövbeye çağırmaya geldim.»
Oruçla ilgili soru
(Mat.9:14-17; Mar.2:18-22)
33Onlar İsa'ya, «Yahya'nın öğrencileri sık sık oruç tutup dua
ediyorlar, Ferisilerin öğrencileri de öyle. Seninkiler ise yiyip
içiyorlar» dediler.
34İsa şöyle karşılık verdi: «Güvey aralarında olduğu sürece
davetlilere hiç oruç tutturabilir misiniz? 35Ama güveyin aralarından
alınacağı günler gelecek, onlar işte o zaman, o günler oruç
tutacaklar.»
36İsa onlara şu benzetmeyi de anlattı: «Hiç kimse yeni giysiden bir
parça yırtıp eski giysiyi yamamaz. Yoksa hem yeni giysi yırtılmış
olur, hem de o giysiden koparılan yama eskisine uymaz. 37Hiç kimse
yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa yeni şarap tulumları
patlatır; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. 38Yeni şarabı
yeni tulumlara doldurmak gerek. 39Üstelik hiç kimse eski şarabı
içtikten sonra yenisini istemez. `Eskisi güzel' der.»
6. Bölüm
Sept günü sorunu
(Mat.12:1-14; Mar.2:23-3:6)
Bir Sept günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri
başakları koparıyor, avuçları içinde ufalayıp yiyorlardı.
2Ferisilerden bazıları, «Sept günü yapılması yasak olanı neden
yapıyorsunuz?» dediler.
3İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Davut'un, kendisi ve
yanındakiler acıkınca ne yaptığını okumadınız mı? 4Tanrı'nın evine
girdi, kâhinlerden başkasının yemesi yasak olan adak ekmeklerini alıp
yedi ve yanındakilere de verdi.» 5Sonra İsa onlara, «İnsanoğlu Sept
gününün de Rabbidir» dedi.
6Bir başka Sept günü İsa havraya girmiş ders veriyordu. Orada sağ
eli sakat bir adam vardı. 7İsa'yı suçlamak için fırsat kollayan din
bilginleriyle Ferisiler, Sept günü hastaları iyileştirecek mi diye
O'nu gözlüyorlardı. 8İsa, onların ne düşündüklerini biliyordu. Eli
sakat olan adama, «Ayağa kalk, ortaya çık» dedi. O da kalktı, orta
yerde durdu.
9İsa onlara, «Size sorayım» dedi, «Kutsal Yasa'ya göre Sept günü
iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru,
öldürmek mi?» 10Gözlerini hepsinin üzerinde gezdirdikten sonra adama,
«Elini uzat» dedi. Adam elini uzattı, eli eskisi gibi sağlam oluverdi.
11Onlar ise öfkeden deliye döndüler ve aralarında İsa'ya ne
yapabileceklerini tartışmaya başladılar.
İsa on iki elçisini seçiyor
(Mat.10:1-4; Mar.3:13-19)
12O günlerde İsa, dua etmek için dağa çıktı ve bütün geceyi Tanrı'ya
dua ederek geçirdi. 13-16Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırdı ve
onların arasından, `elçi' diye adlandırdığı şu on iki kişiyi seçti:
Petrus adını verdiği Simun, onun kardeşi Andreya, Yakup, Yuhanna,
Filipus, Bartalmay, Matta, Tomas, Alfay oğlu Yakup, Yurtsever diye
tanınan Simun, Yakup oğlu Yahuda ve sonradan İsa'yı ele veren Yahuda
İskariyot.
17İsa bunlarla birlikte aşağı inip düzlük bir yerde durdu.
Öğrencilerinden büyük bir kalabalık ve tüm Yahudiye'den, Kudüs'ten,
Sur'la Sayda yakınlarındaki kıyı bölgesinden gelen büyük bir halk
topluluğu da oradaydı. 18İsa'yı dinlemek ve hastalıklarından şifa
bulmak amacıyla gelmişlerdi. Kötü ruhlardan sıkıntı çekenler de
iyileştiriliyordu. 19Kalabalıkta herkes İsa'ya dokunmak için
çabalıyordu. Çünkü O'nun içinden akan bir güç herkese şifa veriyordu.
Mutlular ve mutsuzlar
(Mat.5:1-12)
20İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi:
«Ey yoksul olanlar, ne mutlu size,
Tanrı'nın Egemenliği sizindir!
21Şimdi açlık çekenler, ne mutlu size,
siz doyurulacaksınız!
Şimdi ağlayanlar, ne mutlu size,
siz güleceksiniz!
22İnsanoğlu'na olan bağlılığınızdan ötürü
insanlar sizden nefret ettikleri,
sizi toplum dışı edip aşağıladıkları
ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zaman
size ne mutlu!
23O gün sevinin, coşkuyla zıplayın!
Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür.
Nitekim onların ataları da
peygamberlere böyle davrandılar.
24Ama vay halinize, ey zenginler,
tesellinizi almış bulunuyorsunuz!
25Şimdi karnı tok olan sizler, vay halinize,
açlık çekeceksiniz!
Ey şimdi gülenler, vay halinize,
yas tutup ağlayacaksınız!
26Tüm insanlar sizin için iyi sözler söyledikleri zaman,
vay halinize!
Çünkü onların ataları da
sahte peygamberlere böyle davrandılar.»
Düşmanlarınızı sevin
(Mat.5:38-48; 7:12)
27-28«Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: düşmanlarınızı
sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için
iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin. 29Bir yanağınıza
tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Abanızı alandan mintanınızı da
esirgemeyin. 30Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan
onu geri istemeyin. 31İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız,
siz de onlara öyle davranın.
32«Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü
kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. 33Size
iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır?
Günahkârlar bile böyle yapar. 34Verdiğinizi geri almak umudunda
olduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır?
Günahkârlar bile verdikleri kadarını geri almak koşuluyla günahkârlara
ödünç verirler. 35Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir
karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, en yüce
Olan'ın oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı
iyi yüreklidir. 36Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli
olun.
Başkasını yargılamayın
(Mat.7:1-5)
37«Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu
çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de
bağışlanırsınız. 38Sizde olanı verin, size verilecek. İyice
bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza
boşaltılacak. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek
uygulanacak.»
39İsa onlara şu benzetmeyi de anlattı: «Kör köre kılavuzluk edebilir
mi? Her ikisi de çukura düşmez mi? 40Öğrenci öğretmeninden üstün
değildir, ama eğitimini tamamlayan her öğrenci öğretmeni gibi
olacaktır.
41«Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki
merteği farketmezsin? 42Kendi gözündeki merteği görmezken, nasıl olur
da kardeşine, `Kardeş, izin ver de gözündeki çöpü çıkarayım' dersin?
Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin
gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
Ağaç ve meyvesi
(Mat.7:16-20; 12:33-35)
43«İyi ağaç kötü meyve vermez. Kötü ağaç da iyi meyve vermez. 44Her
ağaç meyvesinden tanınır. Dikenli bitkilerden incir toplanmaz,
çalılardan üzüm devşirilmez. 45İyi insan, yüreğindeki iyilik
hazinesinden iyilik, kötü insan ise içindeki kötülük hazinesinden
kötülük çıkarır. İnsanın ağzı, yüreğinden taşanı söyler.
46«Niçin beni `Rab, Rab' diye çağırıyorsunuz da söylediklerimi
yapmıyorsunuz? 47Bana gelen ve sözlerimi duyup uygulayan kişinin kime
benzediğini size anlatayım. 48Böyle bir kişi, evini yaparken toprağı
kazan, derinlere inip temeli kaya üzerine atan adama benzer. Selsularıyla kabaran ırmak o eve saldırmışsa da, onu sarsamamış. Çünkü ev
sağlam yapılmış. 49Ama sözlerimi duyup da uygulamayan kişi, temel
koymaksızın evini toprağın üzerinde kuran adama benzer. Kabaran ırmak
saldırınca ev hemen çökmüş. Evin yıkılışı da korkunç olmuş.»
7. Bölüm
Yüzbaşının imanı
(Mat.8:5-13)
İsa, kendisini dinleyen halka bütün bu sözleri söyledikten sonra
Kefernahum'a gitti. 2Orada bir yüzbaşının çok değer verdiği kölesi
ölüm döşeğinde hasta yatıyordu. 3İsa'yla ilgili haberleri duyan
yüzbaşı, gelip kölesini iyileştirmesini rica etmek üzere O'na
Yahudilerin bazı ihtiyarlarını gönderdi. 4Bunlar İsa'nın yanına
gelince içten bir yalvarışla O'na şöyle dediler: «Bu adam senin
yardımına layıktır. 5Çünkü ulusumuzu seviyor. Havramızı yaptıran da
kendisidir.»
6İsa onlarla birlikte yola çıktı. Eve yaklaştığı sırada, yüzbaşı
bazı dostlarını yollayıp O'na şu haberi gönderdi: «Rab, zahmet etme;
ben layık değilim ki, çatımın altına giresin. 7Nitekim senin yanına
gelmeye de kendimi layık görmedim. Sen yeter ki bir söz söyle, uşağım
iyileşir. 8Ben de buyruk altında bir görevliyim, benim de buyruğumda
askerlerim var. Birine, `Git' derim, gider; bir diğerine, `Gel' derim,
gelir; köleme, `Şunu yap' derim, yapar.»
9Bu sözleri duyan İsa yüzbaşıya hayran kaldı. Ardından gelen
kalabalığa dönerek, «Size şunu söyleyeyim» dedi, «İsrail'de bile böyle
iman görmedim.» 10Ve gönderilenler eve döndüklerinde köleyi iyileşmiş
buldular.
İsa bir dulun oğlunu diriltiyor
11Bundan kısa bir süre sonra İsa, Nain denilen bir kente gitti.
Öğrencileri ve büyük bir kalabalık da O'nunla birlikte gidiyordu.
12İsa kentin kapısına tam yaklaştığı sırada, dul anasının tek oğlu
olan bir adamın cenazesi kaldırılıyordu. Kent halkından büyük bir
kalabalık da kadınla birlikteydi. 13Rab kadını görünce ona acıdı.
Kadına, «Ağlama» dedi.
14Yaklaşıp cenaze sedyesine dokundu, sedyeyi taşıyanlar da durdular.
İsa, «Delikanlı» dedi, «sana kalk diyorum!» 15Ölü doğrulup oturdu ve
konuşmaya başladı. İsa onu annesine geri verdi.
16Herkesi bir korku almıştı. «Aramızda büyük bir peygamber ortaya
çıktı!» ve «Tanrı, halkının yardımına geldi!» diyerek Tanrı'yı
yüceltmeye başladılar. 17İsa'yla ilgili bu haber bütün Yahudiye'ye ve
çevre bölgelere yayıldı.
İsa ve Vaftizci Yahya
(Mat.11:2-19)
18-19Yahya'nın öğrencileri, bütün bu olup bitenleri kendisine
bildirdiler. Öğrencilerinden ikisini yanına çağıran Yahya, «Gelecek
Olan sen misin, yoksa başkasını mı bekleyelim?» diye sormaları için
onları Rab'be gönderdi.
20Adamlar İsa'nın yanına gelince şöyle dediler: «Bizi sana Vaftizci
Yahya gönderdi. `Gelecek Olan sen misin, yoksa başkasını mı
bekleyelim?' diye soruyor.»
21Tam o sırada İsa, çeşitli hastalıklara, illetlere ve kötü ruhlara
tutulmuş birçok kişiyi iyileştirdi, kör olan birçok kişinin gözlerini
açtı. 22Sonra Yahya'nın öğrencilerine şöyle karşılık verdi: «Gidin,
görüp işittiklerinizi Yahya'ya bildirin. Körlerin gözleri açılıyor,
kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor,
ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor. 23Benden ötürü
sendeleyip düşmeyene ne mutlu!»
24Yahya'nın gönderdiği haberciler gittikten sonra İsa, halka
Yahya'dan söz etmeye başladı. «Çöle ne görmeye gittiniz?» dedi.
«Rüzgârda sallanan bir kamış mı? 25Söyleyin, ne görmeye gittiniz?
Zarif giysilere bürünmüş bir adam mı? Oysa görkemli giysiler giyip
bolluk içinde yaşayanlar kralların saraylarında bulunur. 26Öyleyse ne
görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Ve size şunu söyleyeyim,
gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür.
27'Bak, habercimi senin önünden gönderiyorum;
o önden gidip senin yolunu hazırlayacak'
diye yazılmış olan sözler onunla ilgilidir. 28Size şunu söyleyeyim,
kadından doğanlar arasında Yahya'dan daha üstün olanı yoktur. Bununla
birlikte Tanrı'nın Egemenliğinde en küçük olan, ondan üstündür.»
29Yahya tarafından vaftiz edilmiş olan bütün halk, hatta vergi
görevlileri bile bunu duyunca Tanrı'nın adil olduğunu doğruladılar.
30Oysa Yahya tarafından vaftiz edilmeye yanaşmamış olan Ferisilerle
Kutsal Yasa uzmanları, Tanrı'nın kendileriyle ilgili tasarısını
reddettiler.
31İsa, «Ben bu kuşağın insanlarını neye benzeteyim? Bunlar neye
benziyorlar?» dedi. 32«Çarşı meydanında oturup birbirlerine,
`Size kaval çaldık, oynamadınız;
ağıt yaktık, ağlamadınız'
diye seslenen çocuklara benziyorlar. 33Vaftizci Yahya geldiği zaman
oruç tutup şaraptan kaçındı, ona `cinli' diyorsunuz. 34İnsanoğlu
geldiği zaman hem yedi, hem içti. Bu kez de diyorsunuz ki, `Şu obur ve
ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri ve günahkârlarla dost oldu!' 35Ne
var ki bilgelik, onu benimseyen herkes tarafından doğrulanır.»
İsa ve günahkâr kadın
36Ferisilerden biri İsa'yı yemeğe çağırdı. O da Ferisi'nin evine
gidip sofraya oturdu. 37-38O sırada, kentte günahkâr olarak tanınan bir
kadın, İsa'nın Ferisi'nin evinde yemek yediğini öğrenincekaymaktaşından bir kap içinde hoş kokulu yağ getirdi. İsa'nın
arkasında, ayaklarının dibinde durup ağlayarak, gözyaşlarıyla O'nun
ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve
yağı üzerlerine sürdü.
39İsa'yı evine çağırmış olan Ferisi bunu görünce kendi kendine, «Bu
adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir
kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı» dedi.
40O zaman İsa söz alıp ona, «Simun» dedi, «sana bir söyleyeceğim
var.»
O da, «Buyur, öğretmenim» dedi.
41«İki kişinin bir alacaklıya borcu varmış. Biri beş yüz, öbürü de
elli dinar borçluymuş. 42Borçlarını ödeyecek durumda olmadıklarından,
alacaklı her ikisinin de borcunu bağışlamış. Buna göre, hangisi onu
daha çok sevecek?»
43Simun, «Sanırım, kendisine daha çok bağışlanan» diye cevap verdi.
İsa ona, «Doğru söyledin» dedi. 44Sonra kadına dönerek Simun'a
şunları söyledi: «Bu kadını görüyor musun? Ben senin evine geldim,
ayaklarım için bana su vermedin. Bu kadın ise ayaklarımı gözyaşlarıyla
ıslatıp saçlarıyla sildi. 45Sen beni öpmedin, ama bu kadın eve
girdiğimden beri ayaklarımı öpüp duruyor. 46Sen başıma zeytinyağı
sürmedin, ama bu kadın ayaklarıma hoş kokulu bir yağ sürdü. 47Bu
nedenle sana şunu söyleyeyim, kendisinin çok olan günahları
bağışlanmıştır. Çok sevgi göstermesinin nedeni budur. Oysa kendisine
az bağışlanan, az sever.»
48Sonra kadına, «Günahların bağışlandı» dedi.
49İsa'yla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, «Günahları
bile bağışlayan bu adam kim?» şeklinde konuşmaya başladılar.
50İsa ise kadına, «İmanın seni kurtardı, esenlikle git» dedi.
8. Bölüm
İsa'yı izleyen kadınlar
Bundan kısa bir süre sonra İsa, on iki öğrencisiyle birlikte köy
kent dolaşmaya başladı. Tanrı'nın Egemenliğini duyurup müjdeliyordu.
2-3Kötü ruhlardan ve hastalıklardan kurtulmuş olan bazı kadınlar,
içinden yedi cin çıkmış olan Mecdelli denilen Meryem, Hirodes'in
kâhyası Kuza'nın karısı Yohana, Suzana ve daha birçokları İsa'yla
birlikte dolaşıyordu. Bunlar, kendi olanaklarıyla İsa'ya ve
öğrencilerine yardım ediyorlardı.
Tohum benzetmesi
(Mat.13:1-23; Mar.4:1-20)
4-5Büyük bir kalabalığın toplandığı, insanların her kentten
kendisine akın akın geldiği bir sırada İsa şu benzetmeyi anlattı:
«Ekincinin biri tohum ekmeye çıkmış. Ektiği tohumlardan kimi yol
kenarına düşmüş, ayak altında çiğnenip gökteki kuşlara yem olmuş.
6Kimi kayalık yere düşmüş, filizlenince susuzluktan kuruyup gitmiş.7Kimi, dikenler arasına düşmüş. Filizlerle birlikte büyüyen dikenler
filizleri boğmuş. 8Kimi ise iyi toprağa düşmüş, büyüyünce yüz kat ürün
vermiş.» Bunları söyledikten sonra, «İşitecek kulağı olan işitsin!»
diye seslendi.
9-10İsa, bu benzetmenin anlamını kendisinden soran öğrencilerine,
«Tanrı Egemenliğinin sırlarını anlama yeteneği size verildi» dedi.
«Ama başkalarına benzetmelerle sesleniyorum. Öyle ki,
`Gördükleri halde görmesinler,
duydukları halde anlamasınlar.'
11«Benzetmenin anlamı şudur: tohum Tanrı'nın sözüdür. 12Yol
kenarındakiler sözü işiten kişilerdir. Ama sonra İblis gelir, inanıp
kurtulmasınlar diye sözü yüreklerinden alır götürür. 13Kayalık yere
düşenler, işittikleri sözü sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları
için ancak bir süre inanan kişilerdir. Böyleleri sınandıkları zaman
imandan dönerler. 14Dikenler arasına düşenler, sözü işiten ama zamanla
yaşamın kaygıları, zenginlikleri ve zevkleri içinde boğulan,
dolayısıyla olgun ürün vermeyenlerdir. 15İyi toprağa düşenler ise,
sözü işitince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır. Bunlar
sabırla dayanarak ürün verirler.
Her şey ışığa çıkacak
(Mar.4:21-25)
16«Hiç kimse kandil yakıp bunu bir kapla örtmez, ya da yatağın
altına koymaz. Tersine, içeri girenler ışığı görsünler diye onu
kandilliğe koyar. 17Çünkü açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yok;
bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur. 18Bunun
için, nasıl dinlediğinize dikkat edin. Kimde varsa, ona daha çok
verilecek. Ama kimde yoksa, kendisinde var sandığı bile elinden
alınacak.»
İsa'nın yakınları
(Mat.12:46-50; Mar.3:31-35)
19İsa'nın annesiyle kardeşleri O'na geldiler, ama kalabalıktan ötürü
yanına yaklaşamadılar. 20İsa'ya, «Annenle kardeşlerin dışarıda
duruyor, seni görmek istiyorlar» diye haber verildi.
21İsa haberi getirenlere şöyle karşılık verdi: «Annemle kardeşlerim,
Tanrı'nın sözünü işiten ve uygulayanlardır.»
İsa fırtınayı dindiriyor
(Mat.8:23-27; Mar.4:35-41)
22Bir gün İsa öğrencileriyle birlikte bir kayığa binerek onlara,
«Gölün karşı yakasına geçelim» dedi. Böylece kıyıdan açıldılar.
23Kayıkta giderlerken İsa uykuya daldı. O sırada gölde bir fırtına
koptu. Kayık su almaya başlayınca tehlikeli bir duruma düştüler.
24Gidip İsa'yı uyandırarak, «Efendimiz, Efendimiz, batıyoruz!»dediler. İsa kalkıp rüzgârı ve kabaran dalgaları azarladı. Fırtına
dindi ve ortalık sütliman oldu.
25İsa öğrencilerine, «Nerede imanınız?» dedi.
Onlar korku ve şaşkınlık içindeydiler. Birbirlerine, «Bu adam kim
ki, rüzgâra ve suya bile buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor!»
dediler.
Cinli bir adamın iyileştirilmesi
(Mat.8:28-34; Mar.5:1-20)
26Celile'nin karşısında bulunan Gerasalıların memleketine vardılar.
27İsa karaya çıkınca kentten bir adam O'nu karşıladı. Cinlere tutsak
olan ve uzun zamandan beri giysi giymeyen bu adam evde değil, mezarlık
mağaralarda yaşıyordu. 28Adam İsa'yı görünce bir çığlık atıp O'nun
önünde yere kapandı. Yüksek sesle, «Ey İsa, yüce Tanrı'nın Oğlu,
benden ne istiyorsun?» dedi. «Sana yalvarırım, bana işkence etme!»
29Çünkü İsa, kötü ruha adamın içinden çıkmasını buyurmuştu. Kötü ruh
adamı sık sık etkisi altına alıyordu. Adam zincirler ve kösteklerle
bağlanıp başına nöbetçi konulduğu halde bağlarını paralıyor ve cin
tarafından ıssız yerlere sürülüyordu.
30İsa ona, «Adın ne?» diye sordu.
O da, «Tümen» cevabını verdi. Çünkü onun içine bir sürü cin
girmişti. 31Bunlar, dipsiz derinliklere gitmelerini buyurmasın diye
İsa'ya yalvarıp durdular.
32Orada, dağın yamacında otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı.
Cinler, domuzların içine girmelerine izin vermesi için İsa'ya
yalvardılar. O da onlara izin verdi. 33Adamdan çıkan cinler domuzların
içine girdiler. Sürü dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp
boğuldu.
34Domuzları güdenler olup biteni görünce kaçtılar, kentte ve
köylerde olayın haberini yaydılar. 35Bunun üzerine halk olup biteni
görmeye çıktı. İsa'nın yanına geldikleri zaman, cinlerden kurtulan
adamı giyinmiş ve aklı başına gelmiş olarak İsa'nın ayakları dibinde
oturmuş buldular ve korktular. 36Olayı görenler, cinlere tutsak olan
adamın nasıl kurtulduğunu halka anlattılar. 37O zaman Gerasa
yöresinden gelmiş olan tüm kalabalık büyük bir korkuya kapılarak
İsa'nın yanlarından ayrılmasını rica ettiler. O da geri dönmek üzere
kayığa bindi.
38-39Cinlerden kurtulan adam İsa'nın yanında kalmak için O'na
yalvardı. Ama İsa, «Evine dön, Tanrı'nın senin için neler yaptığını
anlat» diyerek onu salıverdi. Adam da gitti, İsa'nın kendisi için
neler yaptığını bütün kentte duyurdu.
Dirilen kız, iyileşen kadın
(Mat.9:18-26; Mar.5:21-43)
40Karşı yakaya dönen İsa'yı halk sevinçle karşıladı. Çünkü herkes
O'nu bekliyordu. 41O sırada, havra yöneticisi olan Yair adında bir
adam gelip İsa'nın ayaklarına kapandı, evine gelmesi için yalvardı.
42Çünkü on iki yaşlarında olan biricik kızı ölmek üzereydi.
İsa oraya giderken kalabalık O'nu her yandan sıkıştırıyordu. 43On
iki yıldır kanaması olan bir kadın da oradaydı. Varını yoğunu
hekimlere harcamıştı; ama hiçbiri onu iyileştirememişti. 44İsa'nın
arkasından yetişip giysisinin eteğine dokundu ve o anda kanaması
kesildi.
45İsa, «Bana kim dokundu?» dedi.
Herkes inkâr ederken Petrus[], «Efendimiz, kalabalık seni çepeçevre
sarmış sıkıştırıyor» dedi.
46Ama İsa, «Birisi bana dokundu» dedi. «İçimden bir gücün akıp
gittiğini hissettim.»
47Yaptığını gizleyemeyeceğini anlayan kadın titreyerek geldi,
İsa'nın ayaklarına kapandı. Bütün halkın önünde, O'na neden
dokunduğunu ve o anda nasıl iyileştiğini anlattı. 48İsa ona, «Kızım»
dedi, «imanın seni kurtardı. Esenlikle git.»
49İsa daha konuşurken havra yöneticisinin evinden biri geldi.
Yöneticiye, «Kızın öldü» dedi, «artık öğretmeni rahatsız etme.»
50İsa bunu duyunca havra yöneticisine şöyle dedi: «Korkma, sadece
iman et, kızın kurtulacak.»
51İsa eve gelince Petrus, Yuhanna, Yakup ve kızın annesi babası
dışında hiç kimsenin kendisiyle birlikte içeri girmesine izin vermedi.
52Herkes kız için ağlıyor, dövünüyordu. İsa, «Ağlamayın» dedi, «kız
ölmedi, sadece uyuyor.»
53Kızın öldüğünü bildikleri için İsa'yla alay ettiler. 54O ise kızın
elinden tutarak, «Kızım, kalk!» diye seslendi. 55Ruhu yeniden bedenine
dönen kız hemen ayağa kalktı. İsa, kıza yiyecek bir şey verilmesini
buyurdu. 56Kızın annesi babası şaşkınlık içindeydiler. İsa, olanları
hiç kimseye anlatmamaları için onları uyardı.
9. Bölüm
İsa on iki elçisini görevlendiriyor
(Mat.10:5-15; Mar.6:7-13)
İsa, Onikileri yanına çağırarak onlara tüm cinleri kovmak[] ve
hastalıkları iyileştirmek için güç ve yetki verdi. 2Sonra onları
Tanrı'nın Egemenliğini duyurmaya ve hastalara şifa vermeye gönderdi.
3Onlara şöyle dedi: «Yolculuk için yanınıza hiçbir şey almayın - ne
değnek, ne torba, ne ekmek, ne para, ne de yedek mintan. 4Hangi eve
girerseniz, kentten ayrılıncaya dek orada kalın. 5Sizi kabul
etmeyenler olursa, kentten ayrılırken onlara uyarı olsun diye
ayaklarınızın tozunu silkin.» 6Onlar da yola çıktılar, her yerde
Müjde'yi yayarak ve hastaları iyileştirerek köy köy dolaştılar.
7-8Bölgenin kralı Hirodes bütün bu olanları duyunca şaşkına döndü.
Çünkü bazıları Yahya'nın ölümden dirildiğini, bazıları İlyas'ın
göründüğünü, daha başkaları ise eski peygamberlerden birinin
dirildiğini söylüyordu. 9Hirodes, «Yahya'nın başını ben kestirdim.
Şimdi hakkında böyle haberler duyduğum bu adam kim?» diyor ve İsa'yı
görmenin bir yolunu arıyordu.
İsa beş bin kişiyi doyuruyor
(Mat.14:13-21; Mar.6:30-44; Yu.6:1-44)
10Elçiler geri dönünce, yaptıkları her şeyi İsa'ya anlattılar. Sonra
İsa yalnızca onları yanına alıp Beytsayda denilen bir kente çekildi.
11Bunu öğrenen halk O'nun ardından gitti. İsa onları ilgiyle
karşıladı, kendilerine Tanrı'nın Egemenliğinden söz etti ve şifaya
ihtiyacı olanları iyileştirdi.
12Günbatımına doğru Onikiler gelip O'na, «Halkı salıver de çevredeki
köylere ve çiftliklere gidip kendilerine barınak ve yiyecek bulsunlar.
Çünkü burada ıssız bir yerdeyiz» dediler.
13O ise kendilerine, «Onlara siz yiyecek verin» dedi.
«Beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok» dediler. «Yoksa
biz mi gidip bütün bu halk için yiyecek alalım?» 14Orada yaklaşık beş
bin erkek vardı.
İsa öğrencilerine, «Halkı yaklaşık ellişer kişilik kümeler halinde
yere oturtun» dedi. 15Öğrenciler öyle yapıp herkesi yere oturttular.
16İsa, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe dikerek şükran
duasını yaptı; sonra bunları böldü ve halka dağıtmaları için
öğrencilerine verdi. 17Herkes yiyip doyduktan sonra on iki sepet
dolusu yemek artığı toplandı.
Petrus'un Mesih'i tanıması
(Mat.16:13-28; Mar.8:27-9:1)
18Bir gün İsa tek başına dua ediyordu, öğrencileri de yanındaydı.
İsa onlara, «Halk benim kim olduğumu söylüyor?» diye sordu.
19Onlar şöyle cevap verdiler: «Vaftizci Yahya diyorlar. Ama kimi
İlyas diyor, kimi de eski peygamberlerden birinin dirilmiş olduğunu
söylüyor.»
20İsa onlara, «Ya siz» dedi, «ben kimim dersiniz?»
Petrus, «Sen Tanrı'nın Mesihisin» cevabını verdi.
21İsa, onları uyararak bunu hiç kimseye söylememelerini buyurdu.
22«İnsanoğlu'nun çok acı çekmesi, ihtiyarlar, başkâhinler ve din
bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi
gerektir» dedi. 23Sonra herkese şunları söyledi: «Ardımdan gelmek
isteyen, kendini inkâr etsin, her gün çarmıhını yüklenip beni izlesin.
24Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek; canını benim uğruma yitiren
ise onu kurtaracaktır. 25İnsan bütün dünyayı kazanıp da canını
yitirirse, canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? 26Kim
benden ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da kendisinin,
Babasının ve kutsal meleklerin görkemi içinde geldiğinde o kişiden
utanacaktır. 27Size gerçeği söyleyeyim, burada bulunanlar arasında,
Tanrı'nın Egemenliğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.»
İsa'nın görünümü değişiyor
(Mat.17:1-8; Mar.9:2-8)
28Bu sözleri söyledikten yaklaşık sekiz gün sonra İsa, yanına
Petrus, Yuhanna ve Yakup'u alarak dua etmek üzere dağa çıktı. 29İsadua ederken yüzünün görünümü değişti, giysileri şimşek gibi parıldayan
bir beyazlığa büründü. 30-31O anda görkemli bir şekilde ortalıkta
beliren iki kişi İsa'yla konuşmaya başladılar. Bunlar Musa ile
İlyas'tı. İsa'nın yakında Kudüs'te gerçekleşecek olan ayrılışını[]
konuşuyorlardı.
32Petrus ile yanındakilerin üzerine uyku çökmüştü. Ama uykuları
iyice dağılınca İsa'nın görkemini ve yanında duran iki kişiyi
gördüler. 33Bunlar İsa'nın yanından ayrılırken Petrus İsa'ya,
«Efendimiz» dedi, «burada bulunmamız ne iyi oldu! Üç çardak kuralım:
biri sana, biri Musa'ya, biri de İlyas'a.» Aslında ne söylediğinin
farkında değildi.
34Petrus daha bunları söylerken bir bulut gelip onları gölgeledi.
Bulut onların etrafını sarınca korktular. 35Buluttan gelen bir ses,
«Bu benim Oğlumdur, seçilmiş Olan'dır. O'nu dinleyin!» dedi. 36Ses
kesilince İsa'nın tek başına olduğu görüldü. Öğrenciler bunu gizli
tuttular ve o günlerde hiç kimseye gördüklerinden söz etmediler.
Cine tutsak bir çocuğun iyileştirilmesi
(Mat.17:14-23; Mar.9:14-32)
37Ertesi gün dağdan indikleri zaman, İsa'yı büyük bir kalabalık
karşıladı. 38Kalabalığın içinden bir adam, «Öğretmenim» diye seslendi,
«yalvarırım sana, oğluma bakıver, o benim bir taneciğimdir. 39Bir ruh
onu yakalıyor, o da birdenbire bağırmaya başlıyor. Ruh onu, ağzından
köpükler akıtana dek şiddetle sarsıyor. Yara bere içinde bırakıyor,
kendisinden zor ayrılıyor. 40Ruhu kovmaları için öğrencilerine
yalvardım, ama başaramadılar.»
41İsa şöyle karşılık verdi: «Ey imansız ve sapmış kuşak! Sizinle
daha ne kadar kalıp size katlanacağım? Oğlunu buraya getir.»
42Çocuk daha İsa'ya yaklaşırken cin onu yere vurup şiddetle sarstı.
Ama İsa kötü ruhu azarladı, çocuğu iyileştirerek babasına geri verdi.
43-44Herkes Tanrı'nın büyük gücüne şaşıp kaldı.
İsa ölüp dirileceğini tekrar bildiriyor
(Mat.17:22-23; Mar.9:30-32)
Herkes İsa'nın tüm yaptıkları karşısında hayret içindeyken, İsa
öğrencilerine, «Siz şu sözlerime iyice kulak verin» dedi. «İnsanoğlu,
insanların eline teslim edilecek.» 45Onlar bu sözü anlamadılar. Sözü
kavramasınlar diye anlamı kendilerinden gizlenmişti. Üstelik İsa'ya bu
sözle ilgili soru sormaktan korkuyorlardı.
En büyük kim?
(Mat.18:1-5; Mar.9:33-40)
46Öğrenciler, aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmaya
başladılar. 47-48Akıllarından geçeni bilen İsa, küçük bir çocuğu tutup
yanına çekti ve onlara şöyle dedi: «Bu çocuğu benim adım uğruna kabul
eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul
etmiş olur. Aranızda en küçük kim ise, işte en büyük odur.»
49Yuhanna buna karşılık, «Efendimiz» dedi, «senin adınla cin kovan
birini gördük, ama bizimle birlikte seni izlemediği için ona engel
olmaya çalıştık.»
50İsa, «Ona engel olmayın!» dedi. «Size karşı olmayan, sizden
yanadır.»
Samiriyeliler İsa'yı istemiyor
51Göğe alınacağı gün yaklaşınca İsa, kararlı adımlarla Kudüs'e doğru
yola çıktı. 52Kendi önünden haberciler gönderdi. Bunlar, kendisi için
hazırlık yapmak üzere gidip Samiriyelilere ait bir köye girdiler.
53Ama Samiriyeliler Kudüs'e gitmekte olan İsa'yı kabul etmediler.
54Öğrencilerden Yakup'la Yuhanna bunu görünce, «Rab, bunları yok etmek
için bir buyrukla gökten ateş yağdırmamızı ister misin?» dediler. 55Ama
İsa dönüp onları azarladı. 56Sonra[] başka bir köye gittiler.
İsa'yı izlemenin bedeli
(Mat.8:19-22)
57Yolda giderlerken bir adam İsa'ya, «Nereye gidersen, senin
ardından geleceğim» dedi.
58İsa ona, «Tilkilerin ini, gökte uçan kuşların yuvası var, ama
İnsanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok» dedi.
59Bir başkasına, «Ardımdan gel» dedi.
Adam ise, «İzin ver de önce gidip babamı gömeyim» dedi.
60İsa ona şöyle dedi: «Ölüleri bırak, kendi ölülerini kendileri
gömsünler. Sen gidip, Tanrı'nın Egemenliğini duyur.»
61Bir başkası, «Rab» dedi, «senin ardından geleceğim ama, izin ver,
önce evimdekilerle vedalaşayım.»
62İsa ona, «Sabanı tutup da geriye bakan, Tanrı'nın Egemenliğine
layık değildir» dedi.
10. Bölüm
Yetmişlerin görevlendirilmesi
Bu olaylardan sonra Rab yetmiş kişi daha görevlendirdi. Bunları
ikişer ikişer, kendisinin gideceği her kente, her yere kendi önünden
gönderdi. 2Onlara şöyle dedi: «Ürün bol, ama işçi az. Bu nedenle,
ürünün sahibi olan Rab'be yalvarın da, ürününü kaldıracak işçiler
göndersin. 3Haydi gidin! İşte, kurtların arasına kuzular gibi
gönderiyorum sizi. 4Yanınıza ne kese, ne torba, ne de çarık alın.
Yolda hiç kimseyle selamlaşmayın. 5Hangi eve girerseniz, önce, `Bu eve
esenlik olsun!' deyin. 6Orada esenliksever biri varsa, dilediğiniz
esenlik onun üzerinde kalacak; yoksa, size dönecektir. 7Girdiğiniz
evde kalın, size ne verirlerse onu yiyip için. Çünkü işçi kendi
ücretini hak eder. Evden eve taşınmayın.
8«Bir kente girdiğinizde sizi kabul ederlerse, önünüze konulanı
yiyin. 9Orada bulunan hastaları iyileştirin ve kendilerine, `Tanrı'nınEgemenliği size yaklaştı' deyin. 10-11Ama bir kente girdiğinizde sizi
kabul etmezlerse, o kentin caddelerine çıkıp şöyle deyin: `Kentinizde
ayaklarımıza yapışan tozu bile size karşı siliyoruz. Yine de şunu
bilin ki, Tanrı'nın Egemenliği yaklaştı.' 12Size şunu söyleyeyim,
yargı günü Sodom kentinin hali o kentin halinden daha dayanılır
olacak.
13«Vay haline, ey Horazin! Vay haline, ey Beytsayda! Sizlerde
yapılan mucizeler Sur ve Sayda'da yapılmış olsaydı, onlar çoktan çulla
örtünüp kül içinde oturarak tövbe etmiş olurlardı. 14Ama yargı günü
Sur ve Sayda'nın hali sizinkinden daha dayanılır olacak. 15Ya sen, ey
Kefernahum, göğe mi çıkarılacaksın? Hayır, sen ta ölüler diyarına
ineceksin!
16«Sizi dinleyen, beni dinlemiş olur; sizi reddeden, beni reddetmiş
olur. Beni reddeden de beni göndereni reddetmiş olur.»
17Yetmişler sevinç içinde döndüler. «Rab» dediler, «senin adını
andığımızda cinler bile bize boyun eğiyor.»
18İsa onlara şöyle dedi: «Şeytan'ın gökten yıldırım gibi düştüğünü
gördüm. 19Ben size, yılanları ve akrepleri ayak altında ezmek ve
düşmanın bütün gücünü alt etmek için yetki verdim. Hiçbir şey size
zarar vermeyecektir. 20Bununla birlikte, ruhların size boyun eğmesine
sevinmeyin, adlarınızın gökte yazılmış olmasına sevinin.»
21O anda İsa Kutsal Ruh'un etkisiyle coşarak şöyle dedi: «Baba,
göğün ve yerin Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden
gizleyip küçük çocuklara açtığın için sana şükrederim. Evet Baba,
bunun böyle olması senin isteğindi.
22«Babam her şeyi bana emanet etti. Oğul'un kim olduğunu Baba'dan
başka kimse bilmez. Baba'nın kim olduğunu da Oğul ve Oğul'un O'nu
tanıtmayı dilediği kişilerden başkası bilmez.»
23Sonra öğrencilerine dönüp özel olarak şöyle dedi: «Sizin
gördüklerinizi gören gözlere ne mutlu! 24Size şunu söyleyeyim, nice
peygamberler, nice krallar sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama
göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama
işitemediler.»
İyi Samiriyeli
25Bir Kutsal Yasa uzmanı İsa'yı sınamak amacıyla gelip şöyle dedi:
«Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras almak için ne yapmalıyım?»
26İsa ona, «Kutsal Yasa'da ne yazılmıştır?» diye sordu. «Orada ne
okursun?»
27Adam şöyle karşılık verdi: «Tanrın olan Rab'bi bütün yüreğinle,
bütün canınla, bütün gücünle ve bütün aklınla sev. Komşunu da kendin
gibi sev.»
28İsa ona, «Doğru cevap verdin» dedi. «Bunu yap ve yaşayacaksın.»
29Oysa adam kendini haklı çıkarmak isteyerek İsa'ya, «Peki, komşum
kim?» dedi.
30İsa şöyle cevap verdi: «Adamın biri Kudüs'ten Eriha'ya inerken
haydutların eline düşmüş. Onu soyup dövmüşler ve yarı ölü halde
bırakıp gitmişler. 31Bir rastlantı olarak o yoldan bir kâhin
geçiyormuş. Adamı görünce yolun öbür tarafından geçip gitmiş. 32BirLevili de o yere varıp adamı görünce aynı şekilde geçip gitmiş. 33O
yoldan geçen bir Samiriyeli ise adamın bulunduğu yere gelip onu
görünce, yüreği sızlamış. 34Adamın yanına gitmiş, yaralarının üzerine
yağla şarap dökerek onları sarmış. Sonra adamı kendi hayvanına
bindirip bir hana götürmüş ve onunla ilgilenmiş. 35Ertesi gün iki
dinar çıkararak hancıya vermiş. `Ona iyi bak' demiş, `bundan fazla ne
harcarsan, dönüşümde sana öderim.'
36«Sence bu üç kişiden hangisi haydutlar arasına düşen adama komşu
gibi davranmış?»
37Yasa uzmanı, «Ona acıyıp yardım eden» dedi.
İsa ona, «Git, sen de öyle yap» dedi.
İsa, Marta ve Meryem'in evinde
38İsa, öğrencileriyle birlikte yola devam edip bir köye girdi. Marta
adında bir kadın İsa'yı evinde konuk etti. 39Marta'nın Meryem adındaki
kızkardeşi, Rab'bin ayakları dibine oturmuş O'nun konuşmasını
dinliyordu. 40Marta ise işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi.
İsa'nın yanına gelerek, «Rab» dedi, «kardeşimin beni hizmet işlerinde
yalnız bırakmasına aldırmıyor musun? Ona söyle de bana yardım etsin.»
41Rab ona şu karşılığı verdi: «Marta, Marta, sen çok şey için
kaygılanıp telaşlanıyorsun. 42Oysa gerekli olan tek bir şey var.
Meryem iyi olanı seçmiştir ve bu kendisinden alınmayacaktır.»
11. Bölüm
Nasıl dua etmeli
(Mat.6:9-13; 7:7-11)
İsa bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirince öğrencilerinden biri
O'na, «Rab» dedi, «Yahya'nın kendi öğrencilerine öğrettiği gibi sen de
bize dua etmesini öğret.»
2İsa onlara dedi ki, «Dua ettiğiniz zaman şöyle deyin:
`Baba, adın kutsal kılınsın.
Egemenliğin gelsin.
3Her gün bize gündelik ekmeğimizi ver.
4Günahlarımızı bağışla.
Çünkü biz de bize karşı suç işleyen herkesi
bağışlıyoruz.
Ayartılmamıza izin verme.'»
5-7Sonra onlara şöyle dedi: «Sizlerden birinin bir arkadaşı olur da
gece yarısı ona gidip, `Dostum, bana üç ekmek ödünç ver. Dostlarımdan
biri yoldan geldi, onun önüne koyacak bir şeyim yok' derse, öbürü
içerden, `Beni rahatsız etme! Kapı artık kapandı, çocuklarım da
yanımda yatıyor. Kalkıp sana bir şey veremem' diye cevap verir mi hiç?
8Size şunu söyleyeyim, arkadaşlık gereği kalkıp ona istediğini vermese
bile, adamın yüzsüzlüğünden ötürü kalkar, ihtiyacı neyse ona verir.
9«Ben size şunu söyleyeyim: dileyin, size verilecek; arayın,
bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. 10Çünkü her dileyen
alır, arayan bulur, kapıyı çalana kapı açılır.
11«Aranızda hangi baba, ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık
isterse ona balık yerine yılan verir? 12Ya da yumurta isterse ona
akrep verir? 13Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel
armağanlar vermeyi biliyorsanız, gökteki Baba'nın, kendisinden
dileyenlere Kutsal Ruh'u vereceği çok daha kesin değil mi?»
İsa ve Beelzebub
(Mat.12:22-30; Mar.3:20-27)
14İsa adamın birinden dilsiz bir cini kovuyordu. Cin çıkınca adamın
dili çözüldü. Halk hayret içinde kaldı. 15Ama içlerinden bazıları,
«Cinleri, cinlerin reisi Beelzebub'un gücüyle kovuyor» dediler.
16Bazıları ise O'nu sınamak amacıyla gökten bir belirti göstermesini
istediler.
17Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: «Kendi içinde
bölünmüş her ülke yıkıma uğrar, kendi içinde bölünmüş her ev yıkılır.
18Şeytan da kendi içinde bölünmüşse, onun egemenliği nasıl ayakta
kalabilir? Siz, benim Beelzebub'un gücüyle cinleri kovduğumu
söylüyorsunuz. 19Eğer ben cinleri Beelzebub'un gücüyle kovuyorsam,
sizin adamlarınız kimin gücüyle kovuyorlar? Sizi bu durumda kendi
adamlarınız yargılayacak. 20Ama ben cinleri Tanrı'nın eliyle
kovuyorsam, Tanrı'nın Egemenliği üzerinize gelmiş demektir.
21«Tepeden tırnağa silahlanmış güçlü bir adam kendi evini koruduğu
sürece, malları güvenlik içinde olur. 22Ne var ki, ondan daha güçlü
biri saldırıp onu alt ettiğinde güvendiği bütün silahları elinden alır
ve mallarını yağmalayarak bölüştürür. 23Benden yana olmayan bana
karşıdır, benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir.
24«Kötü ruh kişinin içinden çıkınca kurak yerlerde dolanıp huzur
arar. Bulamayınca da, `Çıktığım eve, kendi evime döneyim' der. 25Eve
gelince orayı süpürülmüş ve düzeltilmiş bulur. 26Bunun üzerine gider,
kendisinden kötü yedi ruh daha alır ve eve girip yerleşirler. Böylece
o kişinin son durumu ilkinden beter olur.»
27İsa bu sözleri söylerken kalabalığın içinden bir kadın O'na, «Ne
mutlu seni taşımış olan rahme, seni emzirmiş olan memelere!» diye
seslendi.
28İsa, «Daha doğrusu, ne mutlu Tanrı'nın sözünü dinleyip
uygulayanlara!» dedi.
Yunus'un belirtisi
(Mat.12:38-42)
29Çevredeki kalabalık büyürken İsa konuşmaya başladı. «Şimdiki kuşak
kötü bir kuşak» dedi. «Doğaüstü bir belirti istiyor, ama ona Yunus'un
belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek. 30Yunus nasıl Ninova
halkına bir belirti olduysa, İnsanoğlu da bu kuşak için öyle
olacaktır. 31Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşağın adamlarıyla
birlikte kalkıp onları yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman'ınbilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti.
Bakın, Süleyman'dan daha üstün olan buradadır. 32Ninova halkı, yargı
günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü
Ninovalılar, Yunus'un çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus'tan
daha üstün olan buradadır.
Bedenin ışığı
(Mat.5:15; 6:22-23)
33«Hiç kimse kandil yakıp onu gizli bir yere ya da tahıl ölçeği
altına koymaz. Tersine, içeri girenler ışığı görsünler diye onu
kandilliğe koyar. 34Bedenin ışığı gözdür. Gözün sağlamsa, tüm bedenin
de aydınlık olur. Gözün bozuksa, bedenin de karanlık olur. 35Öyleyse
dikkat et, sendeki `ışık' karanlık olmasın. 36Eğer bütün bedenin
aydınlık olur ve hiçbir yanı karanlık kalmazsa, kandilin seni
ışınlarıyla aydınlattığı zamanki gibi, bedenin tümden aydınlık olur.»
Vay halinize, Ferisiler!
(Mat.23:1-36; 12:38-40)
37İsa konuşmasını bitirince bir Ferisi O'nu evine yemeğe çağırdı. O
da içeri girerek sofraya oturdu. 38İsa'nın yemekten önce yıkanmadığını
gören Ferisi şaştı.
39Rab ona şöyle dedi: «Siz Ferisiler, bardağın ve tabağın dışını
temizlersiniz, ama içiniz açgözlülük ve kötülükle doludur. 40Behey
akılsızlar! Dışı yapanla içi yapan aynı değil mi? 41Siz kaplarınızın
içindekini[] sadaka olarak verin, o zaman sizin için her şey temiz
olur.
42«Ama vay halinize, ey Ferisiler! Siz nanenin, sedef otunun ve her
tür sebzenin ondalığını verirsiniz de, adaleti ve Tanrı sevgisini
ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine
getirmeniz gerekirdi. 43Vay halinize, ey Ferisiler! Havralarda en
seçkin yerlere kurulmaya, meydanlarda selamlanmaya bayılırsınız. 44Vay
halinize! İnsanların, farkında olmadan üzerlerinde gezindiği belirsiz
mezarlara benziyorsunuz.»
45Kutsal Yasa uzmanlarından biri söz alıp İsa'ya, «Öğretmenim,
bunları söylemekle bize de hakaret etmiş oluyorsun» dedi.
46İsa, «Sizin de vay halinize, ey Yasa uzmanları!» dedi. «İnsanlara
taşınması güç yükler yüklersiniz, kendiniz ise bu yükleri kaldırmak
için bir tek parmağınızı kıpırdatmazsınız. 47Vay halinize!
Peygamberlerin türbelerini yaparsınız, oysa onları sizin atalarınız
öldürmüştür. 48Böylelikle atalarınızın yaptıklarına tanıklık ederek
bunları onaylamış oluyorsunuz. Çünkü onlar peygamberleri öldürdüler,
siz de türbelerini yapıyorsunuz. 49İşte bunun için Tanrı'nın Bilgeliği
şöyle demiştir: `Ben onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim,
bunlardan kimini öldürecek, kimine zulmedecekler.' 50-51Böylece bu
kuşak, Habil'in kanından tutun da, sunakla tapınak arasında öldürülen
Zekeriya'nın kanına değin, dünyanın kuruluşundan beri akıtılan tüm
peygamberlerin kanından sorumlu tutulacaktır. Evet, size söylüyorum,
bu kuşak sorumlu tutulacaktır. 52Vay halinize, ey Yasa uzmanları!Bilgi kapısının anahtarını alıp götürdünüz. Kendiniz bu kapıdan
girmediniz, girmek isteyenlere de engel oldunuz.»
53İsa oradan ayrılınca, din bilginleriyle Ferisiler O'nu şiddetle
sıkıştırarak birçok konuda ağzını aramaya başladılar. 54Ağzından
çıkacak bir sözle O'nu tuzağa düşürmek için fırsat kolluyorlardı.
12. Bölüm
Uyarılar ve teşvikler
(Mat.10:26-31)
O sırada halktan binlerce kişi birbirlerini ezercesine toplanmıştı.
İsa önce kendi öğrencilerine şunları söylemeye başladı: «Ferisilerin
mayasından - yani, ikiyüzlülükten - kaçının. 2Örtülü olup da açığa
çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur. 3Bunun
için karanlıkta söylediğiniz her söz gün ışığında duyulacak, kapalı
kapılar ardında kulağa fısıldadıklarınız damlardan duyurulacaktır.
4«Siz dostlarıma söylüyorum, bedeni öldüren, ama ondan sonra başka
bir şey yapamayanlardan korkmayın. 5Kimden korkmanız gerektiğini size
açıklayayım: kişiyi öldürdükten sonra cehenneme atma yetkisine sahip
olan Tanrı'dan korkun. Evet, size söylüyorum, O'ndan korkun. 6Beş
serçe iki meteliğe satılmıyor mu? Ama bunlardan bir teki bile Tanrı
katında unutulmuş değildir. 7Nitekim başınızdaki saçlar bile tek tek
sayılıdır. Korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz.
8«Size şunu söyleyeyim, insanların önünde beni açıkça kabul eden
herkesi, İnsanoğlu da Tanrı'nın melekleri önünde açıkça kabul edecek.
9Ama kim beni insanlar önünde inkâr ederse, kendisi de Tanrı'nın
melekleri önünde inkâr edilecek. 10İnsanoğlu'na karşı bir söz söyleyen
herkes bağışlanacak. Oysa Kutsal Ruh'a küfreden bağışlanmayacaktır.
11«Sizi havra topluluklarının, yöneticilerin ve yetkililerin önüne
çıkardıkları zaman, `Kendimizi neyle, nasıl savunacağız?' ya da, `Ne
söyleyeceğiz?' diye kaygılanmayın. 12Kutsal Ruh o anda size ne
söylemeniz gerektiğini öğretecektir.»
Zengin budala
13Kalabalığın içinden biri İsa'ya, «Öğretmenim, kardeşime söyle de
mirası benimle paylaşsın» dedi.
14İsa ona şöyle dedi: «Behey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da
hakem yaptı?» 15Sonra onlara, «Dikkatli olun!» dedi. «Her türlü
açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malının çokluğundan
ibaret değildir.»
16İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: «Zengin bir adamın toprakları
bol ürün vermiş. 17Adam kendi kendine, `Ne yapmalıyım? Ürünlerimi
koyacak yerim yok' diye düşünmüş. 18Sonra, `Şöyle yapacağım' demiş.
`Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve
mallarımı oraya yığacağım. 19Ve kendime, ey canım, yıllarca yetecek
kadar birikmiş bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını
çıkar diyeceğim.'
20«Ama Tanrı ona, `Behey akılsız!' demiş. `Bu gece canın senden
istenecek. Hazırladığın bu şeyler kime kalacak?'
21«Kendisi için servet biriktiren, ama Tanrı katında zengin olmayan
kişinin sonu böyle olur.»
Kaygılanmayın
(Mat.6:25-34)
22İsa öğrencilerine şöyle dedi: «Bu nedenle size şunu söylüyorum:
`Ne yiyeceğiz?' diye canınız için, ya da `Ne giyeceğiz?' diye
bedeniniz için kaygılanmayın. 23Can yiyecekten, beden de giyecekten
daha önemlidir. 24Kargalara bakın! Ne eker, ne biçerler; ne kilerleri,
ne ambarları vardır. Tanrı yine de onları doyurur. Siz kuşlardan ne
kadar daha değerlisiniz! 25Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir
anlık[] uzatabilir? 26Bu küçücük işe bile gücünüz yetmediğine göre,
öbür konularda neden kaygılanıyorsunuz?
27«Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik
eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, tüm görkemine rağmen Süleyman
bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. 28Bugün var olup yarın
ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de
giydireceği ne kadar daha kesindir, ey imanı kıt olanlar! 29`Ne
yiyeceğiz, ne içeceğiz?' diye düşünüp tasalanmayın. 30Dünya ulusları
hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Babanız, bunları
gereksindiğinizi bilir. 31Siz O'nun egemenliğinin ardından gidin, o
zaman size bunlar da verilecektir.
32«Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi
uygun gördü. 33Mallarınızı satın, sadaka olarak verin. Kendinize
eskimeyen keseler, göklerde tükenmeyen bir hazine edinin. Orada ne
hırsız ona yaklaşır, ne de güve onu yer. 34Hazineniz neredeyse,
yüreğiniz de orada olacak.
Uyanık ve hazırlıklı olun
(Mat.10:34-36; 24:42-51; Mar.10:38; 13:34-36)
35«Kuşaklarınız belinizde bağlı ve kandilleriniz yanar durumda hazır
olun. 36Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı
çaldığı an kapıyı ona hemen açmaya hazır bekleyenler gibi olun.
37Efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu! Size
doğrusunu söyleyeyim, efendileri beline kuşağını bağlayacak,
kölelerini sofraya oturtacak ve gelip onlara hizmet edecek. 38Efendi
gecenin ister ikinci, ister üçüncü nöbetinde gelsin, uyanık bulacağı
kölelere ne mutlu! 39Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın hangi
saatte geleceğini bilse, evinin soyulmasına fırsat vermez. 40Siz de
hazır olun. Çünkü İnsanoğlu, ummadığınız bir saatte gelecektir.»
41Petrus, «Rab» dedi, «bu benzetmeyi bizim için mi anlatıyorsun,
yoksa herkes için mi?»
42Rab da şöyle dedi: «Efendinin, uşaklarına yemek paylarını vaktinde
vermek için üzerlerinde yetkili kılacağı güvenilir ve akıllı kâhya
kimdir? 43Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne
mutlu! 44Size gerçeği söyleyeyim, efendisi onu tüm malının üzerindeyetkili kılacak. 45-46Ama o köle kendi kendine, `Efendim gelmekte
gecikiyor' derse ve kadın erkek diğer hizmetkârları dövmeye, yiyip
içip sarhoş olmaya başlarsa, efendisi, onun beklemediği bir günde,
ummadığı bir saatte gelecek, onu şiddetle cezalandıracak ve
imansızlarla bir tutacaktır.
47«Efendisinin isteğini bilip de hazırlık yapmayan, onun isteğini
yerine getirmeyen köle çok dayak yiyecek. 48Oysa bilmeden köteği hak
eden davranışlarda bulunan, az dayak yiyecek. Kime çok verilmişse,
ondan çok istenecek. Kime çok şey emanet edilmişse, kendisinden daha
fazlası istenecektir.
49«Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden
alevlenmiş olsaydı! 50Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz
gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum![] 51Yeryüzüne barış
getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık
getirmeye geldim. 52Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç,
üçe karşı iki bölünmüş olacak. 53Baba oğluna karşı, oğul babasına
karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı,
gelin kaynanasına karşı olacaktır.»
Belirtileri anlamak
(Mat.5:25-26; 16:2-3)
54İsa halka şunları da söyledi: «Batıda bir bulutun yükseldiğini
görünce siz hemen, `Sağanak geliyor' diyorsunuz, ve öyle oluyor.
55Yelin güneyden estiğini görünce, `Çok sıcak olacak' diyorsunuz, ve
öyle oluyor. 56Sizi ikiyüzlüler! Yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden
bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki vaktin anlamını nasıl oluyor
da çıkaramıyorsunuz?
57«Doğru olanı neden kendiliğinizden ayırt etmiyorsunuz? 58Sizden
davacı olan kişiyle birlikte yargıcın önüne çıkmak üzere daha yolda
giderken onunla anlaşmak için elinizden geleni yapın. Yoksa o sizi
yargıcın önüne sürükler, yargıç gardiyanın eline verir, gardiyan da
sizi hapse atar. 59Size şunu söyleyeyim, son kuruşu[] ödemedikçe oradan
asla çıkamazsınız.»
13. Bölüm
Tövbe ediniz
O sırada bazı kişiler gelip İsa'ya bir haber getirdiler. Pilatus'un
nasıl bazı Celilelileri öldürüp kanlarını kendi kestikleri kurbanların
kanına kattığını anlattılar. 2İsa onlara şöyle karşılık verdi: «Böyle
acı çeken bu Celilelilerin, diğer bütün Celilelilerden daha mı çok
günahlı olduğunu sanıyorsunuz? 3Size hayır diyorum. Ama tövbe
etmezseniz, hepiniz böyle mahvolacaksınız. 4Ya da, Şiloha'daki kule
üzerlerine yıkılınca ölen o on sekiz kişinin, Kudüs'te yaşayan diğer
insanların hepsinden daha mı çok suçlu olduğunu sanıyorsunuz? 5Size
hayır diyorum. Ama tövbe etmezseniz, hepiniz böyle mahvolacaksınız.»
Meyve vermeyen ağaç
6İsa şu benzetmeyi anlattı: «Adamın birinin bağında dikili bir
incir ağacı varmış. Adam gelip ağaçta meyve aramış, ama bulamamış.
7Bağcıya, `Bak' demiş, `ben üç yıldır gelip bu incir ağacında meyve
arıyorum, bulamıyorum. Onu kes. Toprağın besinini neden boş yere
tüketsin?'
8«Bağcı, `Efendim' diye karşılık vermiş, `ağacı bir yıl daha bırak,
bu arada ben çevresini kazıp gübreleyeyim. 9Gelecek yıl meyve verirse,
ne âlâ; yok eğer vermezse, onu kesersin.'»
Beli bükük bir kadının iyileştirilmesi
10Bir Sept günü İsa, havralardan birinde ders veriyordu. 11On sekiz
yıldır içinde hastalık ruhu bulunan bir kadın da oradaydı. İki büklüm
olmuş, belini hiç doğrultamıyordu. 12İsa onu görünce yanına çağırdı.
«Kadın» dedi, «hastalığından kurtuldun.» 13Ellerini kadının üzerine
koydu, o da hemen doğruldu ve Tanrı'yı yüceltmeye başladı.
14İsa'nın hastayı Sept günü iyileştirmesine kızan havra yöneticisi
kalabalığa seslenerek, «Çalışmak için altı gün vardır» dedi. «O günler
gelip iyileşin, Sept günü değil.»
15Rab ona şu karşılığı verdi: «Sizi ikiyüzlüler! Her biriniz Sept
günü kendi öküzünü ya da eşeğini yemlikten çözüp suya götürmez mi?
16Buna göre, Şeytan'ın on sekiz yıldır bağlı tuttuğu, İbrahim'in bir
kızı olan bu kadının da Sept günü bu bağdan çözülmesi gerekmez miydi?»
17İsa'nın bu sözleri, kendisine karşı gelenlerin hepsini utandırdı.
Bütün kalabalık ise O'nun yaptığı görkemli işlerin tümünü sevinçle
karşıladı.
Hardal tanesi ve maya
(Mat.13:31-33; Mar.4:30-32)
18Sonra İsa şunları söyledi: «Tanrı'nın Egemenliği neye benzer, onu
neye benzeteyim? 19Tanrı'nın Egemenliği, bir adamın alıp bahçesine
ektiği hardal tanesine benzer. Tane gelişip ağaç olmuş ve gökte uçan
kuşlar ağacın dallarında barınmış.»
20İsa yine, «Tanrı'nın Egemenliğini neye benzeteyim?» dedi. 21«O, bir
kadının alıp tüm hamuru kabartmak için üç ölçek[] una karıştırdığı
mayaya benzer.»
Dar kapı
(Mat.7:13-14,21-23)
22İsa köy kent dolaşıp ders vererek Kudüs'e doğru yol alıyordu.
23-24Biri O'na, «Rab» dedi, «kurtulanların sayısı az mı olacak?»
İsa oradakilere şöyle dedi: «Dar kapıdan girmeye gayret edin. Size
şunu söyleyeyim, çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek.
25Ev sahibi kalkıp kapıyı kapattı mı, siz dışarıda dikilip, `Rab,
kapıyı aç bize!' diyerek kapıyı vurmaya başlayacaksınız.
«O da size, `Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum' diyekarşılık verecek.
26«Siz o zaman, `Biz senin önünde yiyip içtik, sen de bizim
sokaklarımızda ders verdin' demeye başlayacaksınız.
27«O da size şöyle diyecek: `Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi
bilmiyorum. Çekilin önümden hepiniz, ey kötülük yapanlar!'
28«İbrahim'i, İshak'ı, Yakup'u ve tüm peygamberleri Tanrı'nın
Egemenliğinde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda
ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. 29İnsanlar doğudan batıdan,
kuzeyden güneyden gelecek ve Tanrı'nın Egemenliğinde sofraya
oturacaklar. 30Ve işte, sonuncu olan bazıları birinci olacak, birinci
olan bazıları da sonuncu olacak.»
Ey Kudüs!
(Mat.23:37-39)
31Tam o sırada bazı Ferisiler gelip İsa'ya, «Buradan ayrılıp başka
yere git. Hirodes seni öldürmek istiyor» dediler.
32İsa onlara şöyle dedi: «Gidin, o tilkiye söyleyin, `Bugün ve yarın
cinleri kovup hastaları iyileştireceğim ve üçüncü gün hedefime
ulaşacağım.' 33Yine de bugün, yarın ve öbür gün yoluma devam etmem
gerek. Çünkü bir peygamberin Kudüs'ün dışında ölmesi düşünülemez!
34«Ey Kudüs! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri
taşlayan Kudüs! Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına nasıl
toplarsa, ben de kaç kez çocuklarınızı öylece toplamak istedim, ama
siz istemediniz. 35Bakın, eviniz ıssız bırakılacak! Size şunu
söyleyeyim: `Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!' diyeceğiniz zamana
dek beni bir daha görmeyeceksiniz.»
14. Bölüm
İsa bir Ferisi'nin evinde
Bir Sept günü İsa Ferisilerin ileri gelenlerinden birinin evine
yemek yemeye gitti. Herkes O'nu dikkatle gözlüyordu. 2Önünde, vücudu
su toplamış bir adam vardı. 3İsa, Kutsal Yasa uzmanlarına ve
Ferisilere, «Sept günü bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun
mudur, değil midir?» diye sordu. 4Onlar ses çıkarmadılar. İsa da adamı
tutup iyileştirdi, sonra onu salıverdi.
5İsa onlara şöyle dedi: «Oğlu ya da öküzü kuyuya düşen hangi
biriniz, Sept günü bile olsa onu hemen oradan çıkarmaz?» 6Onlar buna
hiçbir karşılık veremediler.
7-9Yemeğe çağrılanların başköşeleri seçtiğini farkeden İsa, onlara
şu benzetmeyi anlattı: «Biri seni düğüne çağırdığı zaman başköşeye
kurulma. Aksi halde, senden daha üstün sayılan biri çağrılmışsa,
ikinizi çağıran kişi sana gelip, `Yerini bu adama ver' diyebilir. Sen
de o zaman utanç içinde kalkıp en arkaya geçersin. 10Sen çağrıldığın
zaman gidip en arkada otur. Öyle ki, seni çağıran gelince, `Dostum,
daha öne geçmez misin?' desin. O zaman seninle birlikte sofrada oturan
herkesin önünde onurlandırılmış olursun. 11Kendini yücelten herkesalçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir.»
Kimleri yemeğe çağırmalı
(Mat.22:1-10)
12İsa kendisini yemeğe çağırmış olana da şöyle dedi: «Bir öğlen ya
da akşam yemeği verdiğin zaman dostlarını, kardeşlerini, akrabalarını
ve zengin komşularını çağırma. Yoksa onlar da seni çağırıp karşılığını
verirler. 13Ama bir ziyafet verdiğin zaman yoksulları, kötürümleri,
sakatları, körleri çağır. 14Böylece mutlu olursun. Çünkü bunlar sana
karşılık verecek durumda değildirler. Karşılığı sana, doğru kişiler
dirildiği zaman verilecektir.»
15İsa'yla birlikte sofrada oturanlardan biri bu sözleri duyunca
O'na, «Tanrı'nın Egemenliğinde yemek yiyecek olana ne mutlu!» dedi.
16İsa ona şöyle dedi: «Adamın biri büyük bir şölen hazırlayıp birçok
konuk çağırmış. 17Şölen saati gelince davetlilere, `Buyurun, artık her
şey hazır' diye haber vermek üzere kölesini göndermiş.
18«Ne var ki, hepsi anlaşmışçasına özür dilemeye başlamışlar.
Birincisi ona, `Bir tarla satın aldım, gidip görmem gerek. Rica
ederim, beni hoş gör' demiş.
19«Bir başkası, `Beş çift öküz aldım, onları denemeye gidiyorum.
Rica ederim, beni hoş gör' demiş.
20«Yine bir başkası, `Yeni evlendim, bu nedenle gelemiyorum' demiş.
21«Köle geri dönüp durumu efendisine bildirmiş. Bunun üzerine ev
sahibi öfkelenerek kölesine, `Çabuk ol' demiş, `çıkıp kentin
caddelerini, sokaklarını dolaş; yoksul, kötürüm, kör, sakat olanları
al getir.'
22«Köle, `Efendim, buyruğun yerine getirilmiştir, ama daha yer var'
demiş.
23«Efendisi köleye, `Çıkıp yolları ve çit boylarını dolaş,
bulduklarını gelmeye zorla da evim dolsun' demiş. 24`Size şunu
söyleyeyim, ilk çağrılan o adamlardan hiçbiri benim yemeğimden
tatmayacaktır.'»
İsa'nın öğrencileri
(Mat.10:37-38)
25-26Kalabalık halk toplulukları İsa'yla birlikte yol alıyordu. İsa
dönüp onlara şöyle dedi: «Biri bana gelip de babasını, annesini,
karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden
çıkarmazsa[], benim öğrencim olamaz. 27Çarmıhını yüklenip ardımdan
gelmeyen, benim öğrencim olamaz.
28«Aranızdan biri bir kule yapmak isterse, bunu tamamlayacak kadar
parası var mı yok mu diye önce oturup yapacağı masrafı hesap etmez mi?
29-30Çünkü temel atıp da işi bitiremezse, durumu gören herkes, `Bu adam
inşaata başladı, ama bitiremedi' diyerek onunla eğlenmeye başlar.
31«Ya da başka bir kralla savaşmaya gidecek olan hangi kral, üzerine
yirmi bin askerle yürüyen düşmana on bin askerle karşı koyabilir miyim
diye önce oturup bir değerlendirme yapmaz? 32Eğer karşı koyamayacaksa,
öbürü henüz uzaktayken elçiler gönderip barış koşullarını ister.33Aynı şekilde sizden kim varını yoğunu gözden çıkarmazsa, benim
öğrencim olamaz.
34«Tuz yararlıdır. Ama tuz tadını yitirirse, tuzluluğunu tekrar
nasıl kazanabilir? 35Ne toprağa, ne de gübreye yarar; onu çöpe
atarlar. İşitecek kulağı olan işitsin.»
15. Bölüm
Kaybolan koyun benzetmesi
(Mat.18:12-14)
Bütün vergi görevlileriyle günahkârlar İsa'yı dinlemek için O'na
akın ediyordu. 2Ferisilerle din bilginleri ise, «Bu adam günahkârları
kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor» diye söyleniyorlardı.
3-4Bunun üzerine İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: «Sizlerden
birinin yüz koyunu olsa ve bunlardan bir tanesini kaybetse, doksan
dokuzu bozkırda bırakarak kaybolanı bulana dek onun ardına düşmez mi?
5-6Onu bulunca da sevinç içinde omuzlarına alır, evine döner;
arkadaşlarını, komşularını çağırıp onlara, `Benimle birlikte sevinin,
kaybolan koyunumu buldum!' der. 7Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde
gökte, tövbe eden tek bir günahkâr için, tövbeyi gereksinmeyen doksan
dokuz doğru kişi için duyulandan daha büyük sevinç duyulacaktır.
Kaybolan para benzetmesi
8«Ya da on gümüş parası olan bir kadın bunlardan bir tanesini
kaybetse, kandil yakıp evi süpürerek parayı bulana dek her tarafı
dikkatle aramaz mı? 9Parayı bulunca da arkadaşlarını, komşularını
çağırıp, `Benimle birlikte sevinin, kaybettiğim parayı buldum!' der.
10Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde Tanrı'nın melekleri de tövbe eden
bir tek günahkâr için sevinç duyacaklar.»
Kaybolan oğul benzetmesi
11İsa, «Bir adamın iki oğlu varmış» dedi. 12«Bunlardan küçüğü
babasına, `Baba' demiş, `malından payıma düşeni ver bana.' Baba da
servetini iki oğlu arasında paylaştırmış.
13«Bundan birkaç gün sonra küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir
ülkeye gitmiş. Orada sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu
çarçur etmiş. 14Delikanlı her şeyini harcadıktan sonra, o ülkede
şiddetli bir kıtlık baş göstermiş ve o da yokluk çekmeye başlamış.
15Bunun üzerine gidip o ülkenin vatandaşlarından birinin hizmetine
girmiş. Adam onu, domuz gütmek üzere otlaklarına yollamış.
16Delikanlı, domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmaya can
atıyormuş. Ama hiç kimse ona bir şey vermemiş.
17«Aklı başına gelince şöyle demiş: `Babamın nice işçisinin
fazlasıyla yiyeceği var, bense burada açlıktan ölüyorum. 18Kalkıp
babamın yanına döneceğim ve ona, Baba diyeceğim, Tanrı'ya[] ve sana
karşı günah işledim. 19Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layıkdeğilim. Beni işçilerinden biri gibi kabul et.'
20«Böylece kalkıp babasının yanına dönmüş. Kendisi daha uzaktayken
babası onu görmüş, ona acımış, koşup boynuna sarılmış ve onu öpmüş.
21Oğlu ona, `Baba' demiş, `Tanrı'ya[] ve sana karşı günah işledim. Ben
artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.'
22«Babası ise kölelerine, `Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona
giydirin!' demiş. `Parmağına bir yüzük takın, ayaklarına çarık
giydirin! 23Besili danayı getirip kesin, yiyelim ve eğlenelim. 24Çünkü
benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.' Böylece
eğlenmeye başlamışlar.
25«Babanın büyük oğlu ise tarladaymış. Gelip eve yaklaştığında çalgı
ve oyun seslerini duymuş. 26Uşaklardan birini yanına çağırıp, `Ne
oluyor?' diye sormuş.
27«O da ona, `Kardeşin geldi, baban da ona sağ salim kavuştuğu için
besili danayı kesti' demiş.
28-29«Büyük oğul öfkelenmiş, içeri girmek istememiş. Babası dışarı
çıkıp ona yalvarmış. Ama o, babasına şöyle cevap vermiş: `Bak, bunca
yıl senin için köle gibi çalıştım, hiçbir zaman buyruğundan çıkmadım.
Ne var ki sen bana, arkadaşlarımla eğleneyim diye hiçbir zaman bir
oğlak bile vermedin. 30Oysa senin malını fahişelerle yiyen şu oğlun
eve dönünce, onun için besili danayı kestin.'
31«Babası ona, `Oğlum, sen her zaman benim yanımdasın, neyim varsa
senindir' demiş. 32`Ama sevinip eğlenmek gerekiyordu. Çünkü bu
kardeşin ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu!'»
16. Bölüm
Kurnaz kâhya
İsa öğrencilerine şunları da anlattı: «Zengin bir adamın bir
kâhyası varmış. Kâhya, efendisinin mallarını çarçur ediyor diye
efendisine ihbar edilmiş. 2Efendisi kâhyayı çağırıp ona, `Nedir bu
senin hakkında duyduklarım? Kâhyalığının hesabını ver. Çünkü sen artık
kâhyalık edemezsin' demiş.
3«Kâhya kendi kendine, `Ne yapacağım ben?' demiş. `Efendim
kâhyalığı elimden alıyor. Toprak kazmaya gücüm yetmez, dilenmekten
utanırım. 4Kâhyalıktan kovulduğum zaman başkaları beni evlerine kabul
etsinler diye ne yapacağımı biliyorum.'
5«Böylelikle efendisine borcu olanların hepsini tek tek yanına
çağırmış. Birincisine, `Efendime ne kadar borcun var?' demiş.
6«Adam, `Yüz ölçek[] zeytinyağı' karşılığını vermiş.
«Kâhya ona, `Borç senedini al ve hemen otur, elli ölçek diye yaz'
demiş.
7«Sonra bir başkasına, `Senin borcun ne kadar?' demiş.
«`Yüz ölçek[] buğday' demiş öteki.
«Ona da, `Borç senedini al, seksen ölçek diye yaz' demiş.
8«Efendisi de, dürüst olmayan kâhyayı, akıllıca davrandığı için
övmüş. Gerçekten bu çağın insanları, kendilerine benzer kişilerle
ilişkilerinde, ışıkta yürüyenlerden[] daha akıllı oluyorlar. 9Size şunusöyleyeyim, dünyanın aldatıcı servetini[] kendinize dost edinmek için
kullanın ki, bu servet yok olunca sizi sonsuza dek kalacak konutlara
kabul etsinler.
Servet ve güvenilirlik
10«Küçücük bir işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir
olur. Küçücük bir işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst
olmaz. 11Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz,
gerçek serveti size kim emanet eder? 12Başkasının malı konusunda
güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey
verir?
13«Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip
öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem
Tanrı'ya, hem paraya[] kulluk edemezsiniz.»
14Parayı seven Ferisiler bütün bu sözleri duyunca İsa'yla alay
etmeye başladılar. 15O da onlara şöyle dedi: «Siz insanlar önünde
kendinizi temize çıkarıyorsunuz, ama Tanrı yüreğinizi biliyor.
İnsanların gururlandıkları ne varsa, Tanrı'ya iğrenç gelir.
16«Kutsal Yasa ve peygamberlerin devri Yahya'nın zamanına dek sürdü.
O zamandan bu yana Tanrı'nın Egemenliği müjdeleniyor ve herkes oraya
zorla girmeye çalışıyor. 17Göğün ve yerin ortadan kalkması, Kutsal
Yasa'nın ufacık bir noktasının yok olmasından daha kolaydır.
18«Karısını boşayıp başkasıyla evlenen her adam zina etmiş olur.
Kocasından boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur.
Dilenci ile zengin adam
19«Zengin bir adam varmış. Mor renkli ve ince ketenden giysiler
giyer, bolluk içinde her gün eğlenirmiş. 20-21Buna karşılık, her tarafı
yara içinde olup bu zenginin kapısının önüne bırakılan Lazar adında
yoksul bir adam, zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını
doyurmaya can atarmış. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını
yalarmış.
22«Bir gün yoksul adam ölmüş, melekler onu alıp İbrahim'in yanına
götürmüşler. Sonra zengin adam da ölmüş ve gömülmüş. 23Ölüler
diyarında ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim'i
ve onun yanında Lazar'ı görmüş. 24`Ey babamız İbrahim, acı bana!' diye
seslenmiş. `Lazar'ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi
serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.'
25«İbrahim, `Oğlum' demiş, `yaşamın boyunca senin iyilik payını,
Lazar'ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli
ediliyor, sen de azap çekiyorsun. 26Üstelik, sizinle bizim aramıza
öyle büyük bir uçurum yerleştirilmiştir ki, ne buradan size geçmek
isteyenler geçebilir, ne de oradan kimse bize geçebilir.'
27«Zengin adam şöyle demiş: `Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar'ı
babamın evine gönder. 28Çünkü beş kardeşim var. Lazar onları uyarsın
ki, onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler.'
29«İbrahim, `Onlarda Musa'nın ve peygamberlerin sözleri var, onları
dinlesinler' demiş.
30«Zengin adam, `Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!' demiş. `Ancak
ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler.'
31«İbrahim ona, `Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler
arasından biri dirilse bile ikna olmazlar' demiş.»
17. Bölüm
Günah, iman ve görev
(Mat.18:6-7; Mar.9:42)
İsa öğrencilerine şöyle dedi: «İnsanı günaha düşüren tuzakların
olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay
haline! 2Böyle bir kişi bu küçüklerden birini günaha düşüreceğine,
boynuna bir değirmen taşı geçirilip denize atılsa, kendisi için daha
iyi olur. 3Yaşayışınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu
azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın. 4Günde yedi kez size karşı günah
işler ve yedi kez size geri gelip, `Tövbe ediyorum' derse, onu
bağışlayın.»
5Elçiler Rab'be, «İmanımızı artır!» dediler.
6Rab şöyle dedi: «Bir hardal tanesi kadar imanınız olsa, şu dut
ağacına, `Kökünden sökül ve denizin içine dikil' dersiniz, o da
sözünüzü dinler.
7«Hanginizin çift süren ya da çobanlık eden bir kölesi olur da,
tarladan dönüşünde ona, `Çabuk gel, sofraya otur' der? 8Tersine ona,
`Yemeğimi hazırla, kuşağını bağla ve ben yiyip içerken bana hizmet et.
Ondan sonra da sen yiyip içersin' demez mi? 9Verdiği buyrukları yerine
getirdi diye köleye teşekkür eder mi hiç? 10Siz de böylece, size
verilen buyrukların hepsini yerine getirdikten sonra, `Biz değersiz
kullarız; sadece yapmamız gerekeni yaptık' deyin.»
On cüzamlı
11Kudüs'e doğru yoluna devam eden İsa, Samiriye ile Celile
arasındaki sınır bölgesinden geçiyordu. 12-13Köyün birine girerken O'nu
cüzamlı on adam karşıladı. Bunlar uzakta durarak, «İsa, Efendimiz,
halimize acı!» diye seslendiler.
14İsa onları görünce, «Gidin, kâhinlere görünün» dedi. Adamlar yolda
giderken cüzamdan temizlendiler. 15-16Onlardan biri, iyileştiğini
görünce yüksek sesle Tanrı'yı yücelterek geri döndü, yüzüstü İsa'nın
ayaklarına kapanıp O'na teşekkür etti. Bu adam Samiriyeliydi.
17İsa, «İyileşenler on kişi değil miydi?» diye sordu. «Diğer dokuzu
nerede? 18Tanrı'yı yüceltmek için bu yabancıdan başka geri dönen
olmadı mı?» 19Sonra adama, «Ayağa kalk, git» dedi. «İmanın seni
kurtardı.»
Tanrı'nın Egemenliği ne zaman gelecek?
(Mat.24:23-28,37-41)
20Ferisiler İsa'ya, «Tanrı'nın Egemenliği ne zaman gelecek?» diyesordular.
İsa onlara şöyle cevap verdi: «Tanrı'nın Egemenliği göze görünür
bir şekilde gelmez. 21İnsanlar da, `İşte burada' ya da, `İşte şurada'
demeyecekler. Çünkü Tanrı'nın Egemenliği içinizdedir.»
22İsa öğrencilerine şöyle dedi: «Öyle günler gelecek ki, siz
İnsanoğlu'nun günlerinden birini görmeyi özleyeceksiniz, ama
görmeyeceksiniz. 23İnsanlar size, `İşte orada', `İşte burada'
diyecekler. Gitmeyin, onların arkasından koşmayın. 24Şimşek çakıp göğü
bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu kendi gününde
öyle olacaktır. 25Ama önce O'nun çok acı çekmesi ve bu kuşak
tarafından reddedilmesi gerekir.
26«Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun günlerinde de öyle
olacak. 27Nuh'un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor,
evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti.
28Lut'un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp
satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. 29Ama Lut'un Sodom'dan
ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti.
30«İnsanoğlu'nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır. 31O gün
damda olan, evdeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan
da geri dönmesin. 32Lut'un karısını hatırlayın! 33Canını esirgemek
isteyen onu yitirecek. Canını yitiren ise onu yaşatacaktır. 34Size
şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan iki kişiden biri alınacak,
öbürü bırakılacak. 35-36Birlikte buğday öğüten iki kadından biri
alınacak, öbürü bırakılacak.»[]
37Onlar İsa'ya, «Bu olaylar nerede olacak, Rab?» diye sordular.
O da onlara, «Leş neredeyse, akbabalar da oraya üşüşecek» dedi.
18. Bölüm
Sürekli dua
1-2İsa öğrencilerine, hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri
gerektiğini belirten şu benzetmeyi anlattı: «Kentin birinde Tanrı'dan
korkmayan, insana saygı duymayan bir yargıç varmış. 3Yine o kentte bir
dul kadın varmış. Yargıca sürekli gidip, `Davacı olduğum kişiden
hakkımı al' diyormuş.
4-5«Yargıç bir süre ilgisiz kalmış. Ama sonunda kendi kendine, `Ben
her ne kadar Tanrı'dan korkmaz, insana saygı duymazsam da, bu dul
kadın beni rahatsız ettiği için onun hakkını alacağım. Yoksa tekrar
tekrar gelip beni canımdan bezdirecek' demiş.»
6Rab şöyle devam etti: «Adaletsiz yargıcın ne söylediğini duydunuz.
7Tanrı da, gece gündüz kendisine yakaran seçilmişlerinin hakkını
almayacak mı? Onları çok bekletecek mi? 8Size şunu söyleyeyim, onların
hakkını tez alacaktır. Ama İnsanoğlu geldiği zaman acaba yeryüzünde
iman bulacak mı?»
Ferisi ve vergi görevlisi
9-10Kendi doğruluklarına güvenip başkalarına tepeden bakan bazıkişilere İsa şu benzetmeyi anlattı: «Biri Ferisi, öbürü vergi
görevlisi iki kişi dua etmek üzere tapınağa çıkmış. 11Ferisi ayakta
dikilip kendi kendine şöyle dua etmiş: `Tanrım, diğer insanlar gibi
soyguncu, hak yiyici ve zina edici olmadığım için, hatta şu vergi
görevlisi gibi olmadığım için sana şükrederim. 12Haftada iki gün oruç
tutuyor, bütün kazancımın ondalığını veriyorum.'
13«Vergi görevlisi ise uzakta durmuş, gözlerini göğe doğru kaldırmak
bile istemiyor, ancak göğsünü döverek, `Tanrım, ben günahkâra merhamet
et' diyormuş.
14«Size şunu söyleyeyim, Ferisi'den çok, bu adam aklanmış olarak
evine dönmüş. Çünkü kendini yücelten herkes alçaltılacak, kendini
alçaltan ise yüceltilecektir.»
İsa küçük çocukları kutsuyor
(Mat.19:13-15; Mar.10:13-16)
15Bazıları bebekleri bile İsa'ya getiriyor, onlara dokunmasını
istiyorlardı. Bunu gören öğrenciler onları azarladılar. 16Ama İsa
çocukları yanına çağırarak, «Bırakın, çocuklar bana gelsin, onlara
engel olmayın!» dedi. «Çünkü Tanrı'nın Egemenliği böylelerinindir.
17Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliğini bir çocuk gibi
kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez.»
Zenginlik ve sonsuz yaşam
(Mat.19:16-30; Mar.10:17-31)
18İleri gelenlerden biri İsa'ya, «İyi öğretmenim, sonsuz yaşama
kavuşmak için ne yapmalıyım?» diye sordu.
19İsa ona, «Bana neden iyi diyorsun?» dedi. «İyi olan tek biri var,
O da Tanrı'dır. 20O'nun buyruklarını biliyorsun: `Zina etme, adam
öldürme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme, annene babana
saygı göster.'»
21«Bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum» dedi adam.
22İsa bunu duyunca ona, «Hâlâ bir eksiğin var» dedi. «Neyin varsa
hepsini sat, parasını yoksullara dağıt; böylece göklerde hazinen olur.
Sonra gel, beni izle.»
23Adam bu sözleri duyunca çok üzüldü. Çünkü son derece zengindi.
24Onun üzüntüsünü gören İsa, «Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliğine
girmesi ne kadar güç!» dedi. 25«Nitekim devenin iğne deliğinden
geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliğine girmesinden daha kolaydır.»
26Bunu işitenler, «Öyleyse kim kurtulabilir?» dediler.
27İsa, «İnsanlar için imkânsız olan, Tanrı için mümkündür» dedi.
28Petrus, «Bak, biz her şeyimizi bırakıp senin ardından geldik»
dedi.
29-30İsa onlara şöyle dedi: «Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın
Egemenliği uğruna evini, karısını, kardeşlerini, anne babasını ya da
çocuklarını bırakıp da bu çağda bunların kat kat fazlasına ve gelecek
çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur.»
İsa, ölüp dirileceğini üçüncü kez bildiriyor
(Mat.20:17-19; Mar.10:32-34)
31İsa, Onikileri bir yana çekip onlara şöyle dedi: «Şimdi Kudüs'e
gidiyoruz. Peygamberlerin İnsanoğlu'yla ilgili yazdıklarının tümü
yerine gelecektir. 32-33O, diğer uluslara teslim edilecek. O'nunla alay
edecek, O'na hakaret edecekler; üzerine tükürecek ve O'nu kamçılayıp
öldürecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek.»
34Öğrenciler bu sözlerden hiçbir şey anlamadılar. Bu sözlerin anlamı
onlardan gizlenmişti ve anlatılanları kavrayamıyorlardı.
Bir körün gözleri açılıyor
(Mat.20:29-34; Mar.10:46-52)
35İsa Eriha'ya yaklaşırken kör bir adam yol kenarında oturmuş
dileniyordu. 36Adam oradan geçen kalabalığı duyunca, «Ne oluyor?» diye
sordu.
37Ona, «Nasıralı İsa geçiyor» diye açıklamada bulundular.
38O da, «Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!» diye bağırdı. 39Önden
gidenler onu azarlayarak susturmak istedilerse de o, «Ey Davut Oğlu,
halime acı!» diyerek daha çok bağırdı.
40-41İsa durdu, adamın kendisine getirilmesini buyurdu. Adam
yaklaşınca İsa ona, «Senin için ne yapmamı istiyorsun?» diye sordu.
O da, «Rab, gözlerim görsün» dedi.
42İsa ona, «Gözlerin görsün» dedi. «İmanın seni kurtardı.» 43Adam o
anda yeniden görmeye başladı ve Tanrı'yı yücelterek İsa'nın ardından
gitti. Bunu gören bütün halk Tanrı'ya övgüler sundu.
19. Bölüm
İsa ile Zakay
İsa Eriha'ya girmiş kentin içinden geçiyordu. 2Orada vergi
görevlilerinin başı olan, Zakay adında zengin bir adam vardı. 3İsa'nın
kim olduğunu görmek istiyor, ama boyu kısa olduğu için kalabalıktan
ötürü göremiyordu. 4İsa'yı görebilmek için ileriye koşup bir yabani
incir ağacına tırmandı. Çünkü İsa oradan geçecekti.
5İsa oraya varınca yukarı bakıp ona, «Zakay, çabuk aşağı in!» dedi.
«Bugün senin evinde kalmam gerek.» 6Zakay hızla aşağı indi ve sevinç
içinde İsa'yı evine buyur etti.
7Bunu görenlerin hepsi söylenmeye başladı: «Gidip günahkâr birine
konuk oldu!» dediler.
8Zakay ayağa kalkıp Rab'be şöyle dedi: «Rab, işte malımın yarısını
yoksullara veriyorum. Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört
katını geri vereceğim.»
9İsa dedi ki, «Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam da
İbrahim'in bir oğludur. 10Nitekim İnsanoğlu, kaybolmuş olanı arayıp
kurtarmak için geldi.»
Güvenilirlik sınavı
(Mat.25:14-30)
11Oradakiler bu sözleri dinlerken İsa konuşmasını bir benzetmeyle
sürdürdü. Çünkü Kudüs'e yaklaşmıştı ve onlar, Tanrı'nın Egemenliğinin
hemen ortaya çıkacağını sanıyorlardı. 12Bu nedenle İsa şöyle dedi:
«Soylu bir adam, kral atanıp dönmek üzere uzak bir ülkeye gitmiş.
13Gitmeden önce kölelerinden onunu çağırıp onlara birer mina vermiş.
`Ben dönünceye dek bu paraları işletin' demiş.
14«Ne var ki, ülkesinin halkı adamdan nefret ediyormuş. Arkasından
temsilciler göndererek, `Bu adamın üzerimize kral olmasını
istemiyoruz' diye haber iletmişler.
15«Adam kral atanmış olarak geri döndüğünde, parayı vermiş olduğu
köleleri çağırtıp ne kazandıklarını öğrenmek istemiş. 16Birincisi
gelmiş, `Efendimiz' demiş, `senin bir minan on mina daha kazandı.'
17«Efendisi ona, `Aferin, iyi köle!' demiş. `Küçücük bir işte
güvenilir olduğunu gösterdiğin için sen on kent üzerinde yetkili
olacaksın.'
18«İkincisi gelip, `Efendimiz, senin bir minan beş mina daha
kazandı' demiş.
19«Efendisi ona da, `Sen beş kent üzerinde yetkili olacaksın' demiş.
20«Bir diğeri gelmiş, `Efendimiz' demiş, `işte senin minan! Onu bir
mendile sarıp sakladım. 21Çünkü senden korktum, sert adamsın;
kendinden koymadığını alır, ekmediğini biçersin.'
22«Efendisi ona, `Ey kötü köle, seni kendi ağzından çıkan sözle
yargılayacağım' demiş. `Kendinden koymadığını alan, ekmediğini biçen
sert bir adam olduğumu biliyordun ha? 23Öyleyse neden paramı
faizcilere vermedin? Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım.'
24«Sonra çevrede duranlara, `Elindeki minayı alın, on minası olana
verin' demiş.
25«Ona, `Efendimiz' demişler, `onun zaten on minası var!'
26«O da, `Size şunu söyleyeyim, kimde varsa ona daha çok verilecek.
Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak' demiş. 27`Beni
kral olarak istemeyen o düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve
gözümün önünde kılıçtan geçirin!'»
İsa'nın Kudüs'e girişi
(Mat.21:1-11; Mar.11:1-11; Yu.12:12-19)
28İsa, bu sözleri söyledikten sonra önden yürüyerek Kudüs'e doğru
ilerledi. 29-30Zeytin dağının yamacında bulunan Beytfacı ile Beytanya'ya
yaklaştığında öğrencilerinden ikisini şu sözlerle köye gönderdi:
«Karşıdaki köye gidin. Köye girince, üzerine daha hiç kimsenin
binmediği, bağlı duran bir sıpa bulacaksınız. Onu çözüp bana getirin.
31Biri size, `Onu niçin çözüyorsunuz?' diye sorarsa, `Rab'bin ona
ihtiyacı var' dersiniz.»
32Gönderilen öğrenciler gittiler, her şeyi İsa'nın kendilerine
anlattığı gibi buldular. 33Sıpayı çözerlerken hayvanın sahipleri
onlara, «Sıpayı niye çözüyorsunuz?» dediler.
34Onlar da, «Rab'bin ona ihtiyacı var» karşılığını verdiler.
35Sıpayı İsa'ya getirdiler, üzerine kendi giysilerini atarak İsa'yıüstüne bindirdiler. 36İsa ilerlerken halk, giysilerini yola seriyordu.
37İsa Zeytin dağından aşağı inen yola yaklaştığı sırada,
öğrencilerinden oluşan kalabalığın tümü, görmüş oldukları bütün
mucizelerden ötürü, sevinç içinde yüksek sesle Tanrı'yı övmeye
başladılar.
38«Rab'bin adıyla gelen Kral'a övgüler olsun!
Gökte esenlik, en yücelerde yücelik olsun!» diyorlardı.
39Kalabalığın içinden bazı Ferisiler O'na, «Öğretmen, öğrencilerini
sustur!» dediler.
40İsa, «Size şunu söyleyeyim, bunlar susacak olsa, taşlar
bağıracaktır!» diye karşılık verdi.
İsa, Kudüs için ağlıyor
41İsa Kudüs'e yaklaşıp kenti görünce orası için ağladı. 42«Keşke
bugün sen de esenliğe giden yolu bilseydin» dedi. «Ama bu şimdi senin
gözlerinden gizlenmiştir. 43Senin için öyle günler gelecek ki,
düşmanların seni setlerle çevirecek, kuşatıp her yandan
sıkıştıracaklar. 44Seni ve sende oturan çocuklarını yere çalacak,
sende taş üstünde taş bırakmayacaklar. Çünkü Tanrı'nın senin yardımına
geldiği zamanı farketmedin.»
İsa satıcıları tapınaktan kovuyor
(Mat.21:12-17; Mar.11:15-19; Yu.2:12-22)
45Sonra İsa tapınağın avlusuna girerek satıcıları dışarı kovmaya
başladı. 46Onlara, «`Benim evim dua evi olacak' diye yazılmıştır. Ama
siz burayı haydut inine çevirdiniz» dedi.
47-48İsa her gün tapınakta ders veriyordu. Başkâhinler, din
bilginleri ve halkın ileri gelenleri ise O'nu yok etmek istiyor, ama
bunu nasıl yapacaklarını kestiremiyorlardı. Çünkü bütün halk O'nu can
kulağıyla dinliyordu.
20. Bölüm
İsa'nın yetkisi
(Mat.21:23-27; Mar.11:27-33)
O günlerden birinde, İsa tapınakta halka ders verip Müjde'yi
duyururken, başkâhinler ve din bilginleri, ihtiyarlarla birlikte
çıkageldiler. 2O'na, «Söyle bize, bunları hangi yetkiyle yapıyorsun?
Bu yetkiyi sana kim verdi?» diye sordular.
3-4İsa onlara şu karşılığı verdi: «Ben de size bir soru soracağım.
Söyleyin bana, Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan[] mıydı,
insanlardan mıydı?»
5Bunu aralarında şöyle tartıştılar: «`Tanrı'dan' dersek, `Ona niçin
inanmadınız?' diyecek. 6Yok eğer `İnsanlardan' dersek, bütün halk bizitaşa tutacak. Çünkü Yahya'nın peygamber olduğuna inanmışlardır.»
7Sonunda, «Nereden olduğunu bilmiyoruz» cevabını verdiler.
8İsa da onlara, «Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı
söylemeyeceğim» dedi.
Bağ kiracıları benzetmesi
(Mat.21:33-46; Mar.12:1-12)
9İsa sözüne devam ederek halka şu benzetmeyi anlattı: «Adamın biri
bağ dikmiş ve bunu bağcılara kiralayıp uzun bir süre için yolculuğa
çıkmış. 10Mevsimi gelince, bağın ürününden kendisine düşen payı
vermeleri için bağcılara bir köle yollamış. Ama bağcılar köleyi dövmüş
ve eli boş göndermişler. 11Bağ sahibi başka bir köle daha yollamış.
Bağcılar onu da dövüp aşağılamış ve eli boş göndermişler. 12Adam bir
üçüncüsünü yollamış, bağcılar onu da yaralayıp kovmuşlar.
13«Bağın sahibi, `Ne yapsam ki?' demiş. `Sevgili oğlumu göndereyim.
Belki onu sayarlar.'
14«Ama bağcılar onu görünce aralarında şöyle konuşmuşlar: `Mirasçı
bu; onu öldürelim de miras bize kalsın.' 15Böylece, onu bağdan dışarı
atıp öldürmüşler.
«Bu durumda bağın sahibi onlara ne yapacak? 16Gelip o bağcıları yok
edecek, bağı da başkalarına verecek.»
Halk bunu duyunca, «Tanrı korusun!» dedi.
17İsa gözlerini onlara dikip şöyle dedi: «Öyleyse Kutsal Yazılardaki
şu sözün anlamı nedir?
`Yapıcıların reddettiği taş,
işte köşenin baş taşı oldu.'
18O taşın üzerine düşen herkes paramparça olacak, taş da kimin üzerine
düşerse onu ezip toz edecek.»
19İsa'nın bu benzetmeyi kendilerine karşı anlattığını farkeden din
bilginleriyle başkâhinler O'nu o anda yakalamak istediler, ama halkın
tepkisinden korktular.
Sezar'ın hakkı Sezar'a
(Mat.22:15-22; Mar.12:13-17)
20İsa'yı dikkatle gözlüyorlardı. O'na, kendilerine doğru kişiler
süsü veren muhbirler gönderdiler. O'nu, söyleyeceği bir sözle tuzağa
düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek
istiyorlardı. 21-22Muhbirler O'na, «Öğretmenimiz, senin doğru olanı
söyleyip öğrettiğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın Tanrı yolunu
dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar'a vergi vermemiz Kutsal Yasa'ya
uygun mu, değil mi?» diye sordular.
23-24Onların hilesini anlayan İsa onlara, «Bana bir dinar gösterin»
dedi. «Üzerindeki resim ve yazı kimin?»
«Sezar'ın» dediler.
25O da onlara, «Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını
da Tanrı'ya verin» dedi.
26Onlar İsa'yı, halkın önünde söylediği sözlerle tuzağa
düşüremediler. Verdiği cevaba şaşarak susup kaldılar.
Dirilişle ilgili soru
(Mat.22:23-33; Mar.12:18-27)
27-28Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukilerden bazıları
İsa'ya gelip şunu sordular: «Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle
buyurmuştur: `Eğer bir adamın evli olan kardeşi çocuksuz ölürse, o
adam ölenin karısını alıp soyunu sürdürsün.' 29Yedi kardeş vardı.
Birincisi kendine bir eş aldı, ama çocuksuz öldü. 30-31İkincisi de,
üçüncüsü de kadını aldı; böylece kardeşlerin yedisi de çocuk
bırakmadan öldü. 32Son olarak kadın da öldü. 33Buna göre, diriliş günü
kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla
evlendi.»
34İsa onlara şöyle dedi: «Bu çağın insanları evlenip
evlendirilirler. 35Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye
layık görülenler ne evlenir, ne evlendirilir. 36Bir daha ölmeleri de
söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve dirilişin çocukları
olarak Tanrı'nın çocuklarıdırlar. 37Musa bile alevlenen çalıyla ilgili
bölümde Rab için, `İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un
Tanrısı' deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti.
38Tanrı ölülerin değil, yaşayanların Tanrısıdır. Çünkü O'na göre bütün
insanlar yaşamaktadır.»
39-40Artık O'na başka soru sormaya cesaret edemeyen din
bilginlerinden bazıları, «Öğretmenimiz, güzel konuştun» dediler.
Mesih kimin oğlu?
(Mat.22:41-46; Mar.12:35-37)
41İsa onlara şöyle dedi: «Nasıl oluyor da, `Mesih Davut'un Oğludur'
diyorlar? 42-43Çünkü Davut'un kendisi Mezmurlar kitabında şöyle diyor:
`Rab Rabbime dedi ki,
Ben düşmanlarını
senin ayaklarının altına serinceye dek[]
sağımda otur.'
44Davut O'ndan `Rab' diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu
olur?»
45-46Bütün halk dinlerken İsa öğrencilerine şöyle dedi: «Uzun
kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya,
havralarda en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan
din bilginlerinden sakının. 47Dul kadınların malını mülkünü sömüren,
gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha da ağır
olacaktır.»
21. Bölüm
Dul kadının bağışı
(Mar.12:41-44)
İsa başını kaldırdı ve bağış kutusuna bağışlarını atan zenginleri
gördü. 2-3Fakir bir dul kadının da oraya iki bakır para[] attığını
görünce, «Size gerçeği söyleyeyim» dedi, «bu yoksul dul kadın
herkesten daha çok verdi. 4Çünkü bunların hepsi kutuya,
zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna rağmen,
geçinmek için elinde ne varsa hepsini verdi.»
Sonun belirtileri
(Mat.24:1-35; Mar.13:1-31)
5-6Bazı kişiler tapınağın nasıl güzel taşlar ve adaklarla süslenmiş
olduğundan söz edince İsa, «Burada gördüklerinize gelince, öyle günler
gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!» dedi.
7Onlar da O'na, «Peki, öğretmenimiz, bu dediklerin ne zaman olacak?
Bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?» diye
sordular.
8İsa, «Sakın sizi saptırmasınlar» dedi. «Birçokları, `Ben O'yum' ve
`Zaman yaklaştı' diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından
gitmeyin. 9Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce
bunların olması gerek. Ama son hemen gelmez.»
10Sonra onlara şöyle dedi: «Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak.
11Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç
olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.
12«Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi
havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü
kralların ve valilerin önüne çıkarılacaksınız. 13Bu size tanıklık etme
fırsatı olacak. 14Buna göre kendinizi nasıl savunacağınızı önceden
düşünmemekte kararlı olun. 15Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği,
öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna
karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek. 16Anne babalarınız,
kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve
bazılarınızı öldürtecekler. 17Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret
edecek. 18Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile yok
olmayacaktır. 19Dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız.
20«Kudüs'ün ordular tarafından kuşatıldığını görünce bilin ki,
kentin yıkılacağı zaman yaklaşmıştır. 21O zaman Yahudiye'de olanlar
dağlara kaçsın, kentte olanlar dışarı çıksın, tarlalarda bulunanlar da
kente girmesin. 22Çünkü o günler, yazılmış olanların tümünün
gerçekleşeceği ceza günleridir. 23O günlerde gebe olan, çocuk emziren
kadınların vay haline! Çünkü ülke büyük sıkıntıya düşecek ve bu halk
gazaba uğrayacaktır. 24Kılıçtan geçirilecek, tutsak olarak tüm uluslar
arasına sürülecekler. Kudüs, diğer ulusların dönemleri tamamlanıncaya
dek onların ayakları altında çiğnenecektir.
25«Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. Yeryüzünde
uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete
düşecekler. 26Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar
korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak. 27O zamanİnsanoğlu'nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.
28Bu olaylar gerçekleşmeye başlayınca doğrulun ve başlarınızı
kaldırın. Çünkü kurtuluşunuz yakın demektir.»
29İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: «İncir ağacına ya da herhangi
bir ağaca bakın. 30Bunların yapraklandığını gördüğünüz zaman yaz
mevsiminin pek yakın olduğunu kendiliğinizden anlarsınız. 31Aynı
şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, Tanrı'nın
Egemenliği yakındır. 32Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar
olmadan, bu kuşak[] ortadan kalkmayacak. 33Gök ve yer ortadan kalkacak,
ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
34-35«Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu
yaşamın kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün, üzerinize bir tuzak gibi
aniden inmesin. Çünkü o gün bütün yeryüzünde yaşayan herkesin üzerine
gelecektir. 36Her an uyanık durun, gerçekleşmek üzere olan bütün bu
olaylardan kurtulabilmek ve İnsanoğlu'nun önünde durabilmek için dua
edin.»
37İsa gündüz tapınakta ders veriyor, geceleri ise kentten dışarı
çıkıp Zeytin dağında sabahlıyordu. 38Sabah erkenden bütün halk O'nu
tapınakta dinlemek için O'na akın ediyordu.
22. Bölüm
Yahuda'nın ihaneti
(Mat.26:1-5,14-15; Mar.14:1-2,10-11; Yu.11:45-53)
Fısıh denilen Mayasız Ekmek bayramı yaklaşmıştı. 2Başkâhinlerle din
bilginleri İsa'yı ortadan kaldırmak için bir yol arıyor, ama halktan
korkuyorlardı. 3Şeytan, Onikilerden biri olup İskariyot diye
adlandırılan Yahuda'nın yüreğine girdi. 4Yahuda gitti, başkâhinler ve
tapınak koruyucularının komutanlarıyla İsa'yı nasıl ele verebileceğini
görüştü. 5Onlar buna sevindiler ve kendisine para vermeye razı
oldular. 6Bunu kabul eden Yahuda, kalabalığın olmadığı bir zamanda
İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
Fısıh yemeği
(Mat.26:17-35; Mar.14:12-31; Yu.13:21-30,36-38; 1Ko.11:23-25)
7Fısıh kurbanının kesilmesi gereken Mayasız Ekmek günü geldi. 8İsa,
Petrus'la Yuhanna'yı şu sözlerle önden gönderdi: «Gidin, Fısıh
yemeğini yiyebilmemiz için hazırlık yapın.»
9O'na, «Nerede hazırlık yapmamızı istersin?» diye sordular.
10-11İsa onlara, «Bakın» dedi, «kente girdiğinizde karşınıza su
testisi taşıyan bir adam çıkacak. Adamı, gideceği eve kadar izleyin ve
evin sahibine şöyle deyin: `Öğretmen, öğrencilerimle birlikte Fısıh
yemeğini yiyeceğim konuk odası nerede? diye soruyor.' 12Ev sahibi
size, üst katta, döşenmiş büyük bir oda gösterecek. Orada hazırlık
yapın.»
13Onlar da gittiler, her şeyi İsa'nın kendilerine söylemiş olduğu
gibi buldular ve Fısıh yemeği için hazırlık yaptılar.
14-15Yemek saati gelince İsa, elçileriyle birlikte sofraya oturdu ve
onlara şöyle dedi: «Ben acı çekmeden önce bu Fısıh yemeğini sizinle
birlikte yemeyi çok arzulamıştım. 16Size şunu söyleyeyim, Fısıh
yemeğini, Tanrı'nın Egemenliğinde yetkinliğe erişeceği[] zamana dek,
bir daha yemeyeceğim.»
17Sonra kâseyi alarak şükretti ve, «Bunu alın, aranızda paylaşın»
dedi. 18«Size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği gelene dek,
asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim.»
19Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi. «Bu
sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın»
dedi.
20Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: «Bu kâse,
sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır. 21Ama
beni ele verecek olan kişinin eli şu anda benimkiyle birlikte
sofradadır. 22İnsanoğlu, belirlenmiş olan yoldan gidiyor. Ama O'nu ele
veren adamın vay haline!» 23Elçiler, içlerinden hangisinin bunu
yapacağını aralarında soruşturmaya başladılar.
24Ayrıca aralarında hangisinin en büyük sayılacağı konusunda bir
çekişme oldu. 25İsa onlara, «Ulusların kralları, kendi uluslarını
egemenlik hırsıyla yönetirler. İleri gelenleri de kendilerine
iyiliksever unvanını yakıştırırlar» dedi. 26«Ama siz böyle
olmayacaksınız. Aranızda en büyük olan, en küçük gibi olsun; yöneten,
hizmet eden gibi olsun. 27Hangisi daha büyük, sofrada oturan mı,
hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Oysa ben aranızda hizmet eden
biri gibi oldum. 28Sınandığım zamanlarda benimle birlikte dayanmış
olanlar sizlersiniz. 29Babam bana nasıl bir egemenlik verdiyse, ben de
size bir egemenlik veriyorum. 30Öyle ki, egemenliğimde benim soframda
yiyip içesiniz ve tahtlar üzerinde oturarak İsrail'in on iki oymağını
yargılayasınız.
31«Simun, Simun, Şeytan sizleri buğday gibi kalburdan geçirmek için
izin almıştır. 32Ama ben, imanını yitirmeyesin diye senin için dua
ettim. Geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir.»
33Simun İsa'ya, «Rab, ben seninle birlikte zindana da, ölüme de
gitmeye hazırım» dedi.
34İsa, «Sana şunu söyleyeyim, Petrus, bu gece horoz ötmeden sen beni
tanıdığını üç kez inkâr edeceksin» dedi.
35Sonra İsa onlara, «Ben sizi kesesiz, torbasız ve çarıksız
gönderdiğim zaman, herhangi bir eksiğiniz oldu mu?» diye sordu.
«Hiçbir eksiğimiz olmadı» dediler.
36O da onlara, «Şimdi ise kesesi olan onu yanına alsın, torbası olan
da onu alsın» dedi. «Kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın.
37Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün bende yerine gelmesi
gerekiyor: `O, suçlularla bir sayıldı.' Gerçekten de benimle ilgili
yazılmış olanlar yerine gelmektedir.»
38«Rab, işte burada iki kılıç var» dediler.
O da onlara, «Yeter!» dedi.
Zeytin dağındaki dua
(Mat.26:36-46; Mar.14:32-42)
39İsa dışarı çıktı, her zamanki gibi Zeytin dağına gitti. Öğrenciler
de O'nun ardından gittiler. 40Oraya varınca İsa onlara, «Dua edin ki
ayartılmayasınız» dedi. 41-42Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı ve
diz çökerek şöyle dua etti: «Baba, senin isteğine uygunsa, bu kâseyi
benden uzaklaştır. Yine de benim değil, senin istediğin olsun.»
43Gökten bir melek İsa'ya görünerek O'nu güçlendirdi. 44Derin bir acı
içinde olan İsa daha hararetle dua etti. Teri, toprağa düşen kan
damlalarına benziyordu.
45İsa duadan kalkıp öğrencilerin yanına dönünce onları üzüntüden
uyumuş buldu. 46Onlara, «Niçin uyuyorsunuz?» dedi. «Kalkıp dua edin ki
ayartılmayasınız.»
İsa tutuklanıyor
(Mat.26:47-68; Mar.14:43-50; Yu.18:3-12)
47-48İsa daha konuşurken bir kalabalık çıkageldi. Onikilerden biri,
Yahuda adındaki kişi, kalabalığa öncülük ediyordu. İsa'yı öpmek üzere
yaklaşınca İsa ona, «Yahuda» dedi, «İnsanoğlu'nu bir öpücükle mi ele
veriyorsun?»
49İsa'nın çevresindekiler olacakları anlayınca, «Rab, kılıçla
vuralım mı?» dediler. 50İçlerinden biri başkâhinin kölesine vurarak
sağ kulağını uçurdu.
51Ama İsa, «Bırakın, yeter!» dedi, ve kölenin kulağına dokunarak onu
iyileştirdi.
52İsa, üzerine yürüyen başkâhinler, tapınak koruyucularının
komutanları ve ihtiyarlara şöyle dedi: «Bir haydudun peşindeymiş gibi,
kılıç ve sopalarla mı geldiniz? 53Her gün tapınakta sizinle
birlikteydim, bana el sürmediniz. Ama bu saat sizindir, karanlığın
egemen olduğu saattir.»
54İsa'yı tutukladılar, alıp başkâhinin evine götürdüler. Petrus
onları uzaktan izliyordu. 55Avlunun ortasında ateş yakıp çevresinde
oturduklarında Petrus da gelip onlarla birlikte oturdu. 56Bir hizmetçi
kız ateşin ışığında oturan Petrus'u gördü. Onu dikkatle süzerek, «Bu
da O'nunla birlikteydi» dedi.
57Ama Petrus, «Kadın, ben O'nu tanımıyorum» diye inkâr etti.
58Biraz sonra onu gören başka biri, «Sen de onlardansın» dedi.
Petrus, «Be adam, onlardan değilim» dedi.
59Yaklaşık bir saat sonra yine bir başkası ısrarla, «Gerçekten bu da
O'nunla birlikteydi» dedi. «Çünkü Celilelidir.»
60Petrus, «Sen ne diyorsun be adam, anlamıyorum!» dedi. Tam o anda,
Petrus daha konuşurken horoz öttü. 61-62Rab arkasına dönüp Petrus'a
baktı. O zaman Petrus, Rab'bin kendisine, «Bu gece horoz ötmeden sen
beni üç kez inkâr edeceksin» dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı
acı ağladı.
63İsa'yı göz altında tutan adamlar O'nunla alay ediyor, O'nu
dövüyorlardı. 64Gözlerini bağlayıp, «Peygamberliğini göster bakalım,
sana vuran kim?» diye soruyorlardı. 65Ve kendisine daha bir sürü küfür
yağdırdılar.
İsa Yüksek Kurul'un önünde
(Mat.26:59-66; Mar.14:55-64; Yu.18:19-24)
66Gün doğunca halkın ihtiyarları, başkâhinler ve din bilginleri
toplandılar. İsa, bunlardan oluşan Yüksek Kurul'un önüne çıkarıldı.
67O'na, «Sen Mesih isen, söyle bize» dediler.
İsa onlara şöyle dedi: «Size söylesem, inanmazsınız. 68Size soru
sorsam, cevap vermezsiniz. 69Ne var ki, bundan böyle İnsanoğlu,
kudretli Tanrı'nın sağında oturacaktır.»
70Onların hepsi, «Yani, sen Tanrı'nın Oğlu musun?» diye sordular.
O da onlara, «Söylediğiniz gibi, ben O'yum» dedi.
71«Artık tanıklığa ne ihtiyacımız var?» dediler. «İşte kendimiz
O'nun ağzından işittik!»
23. Bölüm
İsa vali Pilatus'un önünde
(Mat.27:1-2,11-14; Mar.15:1-5; Yu.18:28-38)
Sonra bütün kurul üyeleri kalkıp İsa'yı Pilatus'a götürdüler. 2O'nu
şöyle suçlamaya başladılar: «Bu adamın ulusumuzu yoldan saptırdığını
gördük. Sezar'a vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin de Mesih,
yani bir kral olduğunu söylüyor.»
3Pilatus İsa'ya, «Sen Yahudilerin Kralı mısın?» diye sordu.
İsa, «Söylediğin gibidir» diye cevap verdi.
4Pilatus, başkâhinlerle halka, «Bu adamda hiçbir suç görmüyorum»
dedi.
5Ama onlar üstelediler: «Yahudiye'nin her tarafında öğretisini
yayarak halkı kışkırtıyor; Celile'den başlayıp ta buraya kadar geldi»
dediler.
6Pilatus bunu duyunca, «Bu adam Celileli mi?» diye sordu. 7İsa'nın,
Hirodes'in yönetimindeki bölgeden geldiğini öğrenince, kendisini o
sırada Kudüs'te bulunan Hirodes'e gönderdi.
8Hirodes İsa'yı görünce çok sevindi. O'na ilişkin haberleri duyduğu
için çoktandır O'nu görmek istiyor, O'nun yapacağı bir mucizeye tanık
olmayı umuyordu. 9O'na birçok soru sordu, ama O hiç karşılık vermedi.
10Orada duran başkâhinlerle din bilginleri, İsa'yı ağır bir dille
suçladılar. 11Hirodes de askerleriyle birlikte O'nu aşağılayıp alay
etti. O'na gösterişli bir kaftan giydirip Pilatus'a geri gönderdi.
12Bu olaydan önce birbirine düşman olan Hirodes'le Pilatus, o gün dost
oldular.
Pilatus'un kararı
(Mat.27:15-26; Mar.15:6-15; Yu.18:39-19:16)
13-14Pilatus, başkâhinleri, yöneticileri ve halkı toplayarak onlara,
«Siz bu adamı bana, halkı saptırıyor diye getirdiniz» dedi. «Oysa ben
bu adamı sizin önünüzde sorguya çektim ve kendisini suçladığınız
konularda O'nda hiçbir suç bulmadım. 15Hirodes de bulmamış olmalı ki,
O'nu bize geri gönderdi. Görüyorsunuz, ölüm cezasını gerektiren hiçbirşey yapmadı. 16-17Bu nedenle ben O'nu dövdürüp salıvereceğim.»[]
18Ama onlar hep bir ağızdan, «Yok et bu adamı, bize Barabas'ı
salıver!» diye bağırdılar. 19Barabas, kentte çıkan bir ayaklanmaya
katılmaktan ve adam öldürmekten hapse atılmıştı.
20İsa'yı salıvermek isteyen Pilatus onlara yeniden seslendi. 21Onlar
ise, «O'nu çarmıha ger, çarmıha ger!» diye bağrışıp durdular.
22Pilatus üçüncü kez onlara, «Bu adam ne kötülük yaptı ki?» dedi.
«Ölüm cezasını gerektirecek hiçbir suç bulmadım O'nda. Bu nedenle O'nu
dövdürüp salıvereceğim.»
23-24Ne var ki onlar, yüksek sesle bağrışarak İsa'nın çarmıha
gerilmesi için direttiler. Sonunda bağırışları baskın çıktı ve
Pilatus, onların isteğinin yerine getirilmesine karar verdi.
25İstedikleri adamı, ayaklanmaya katılmaktan ve adam öldürmekten hapse
atılmış olan adamı salıverdi. İsa'yı ise onların isteğine bıraktı.
İsa çarmıha geriliyor
(Mat.27:32-44; Mar.15:21-32; Yu.19:17-27)
26Askerler İsa'yı götürürken, kırdan gelmekte olan Simun adında
Kireneli bir adamı yakaladılar, çarmıhı sırtına yükleyip İsa'nın
arkasından yürüttüler. 27Büyük bir halk topluluğu da İsa'nın ardından
gidiyordu. Aralarında İsa için dövünüp ağıt yakan kadınlar vardı.
28İsa bu kadınlara dönerek, «Ey Kudüs kızları, benim için ağlamayın»
dedi. «Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın. 29Çünkü öyle günler
gelecek ki, `Kısır olan kadınlara, hiç doğurmamış olan rahimlere,
emzirmemiş olan memelere ne mutlu!' diyecekler. 30O zaman dağlara,
`Üzerimize düşün!' ve tepelere, `Bizi örtün!' diyecekler. 31Çünkü yaş
ağaca böyle yaparlarsa, kuruya neler olacaktır?»
32İsa'yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da
götürülüyordu. 33Kafatası denilen yere vardıklarında İsa'yı, biri
sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha
gerdiler. 34İsa, «Baba, onları bağışla» dedi. «Çünkü ne yaptıklarını
bilmiyorlar.» O'nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura
çektiler.
35Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler ise İsa'yla
alay ederek, «Başkalarını kurtardı; eğer Tanrı'nın Mesihi, Tanrı'nın
seçtiği O ise, kendini de kurtarsın» diyorlardı.
36-37Askerler de yaklaşıp İsa'yla eğlendiler. O'na ekşi şarap
sunarak, «Sen Yahudilerin Kralıysan, kurtar kendini!» dediler.
38Başının üzerinde şu yafta vardı:
`YAHUDİLERİN KRALI BUDUR'.
39Çarmıhta asılı duran suçlulardan biri O'na, «Sen Mesih değil
misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!» diye küfür etti.
40Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. «Sende Tanrı korkusu da mı
yok?» diye karşılık verdi. «Sen de aynı cezayı çekiyorsun. 41Nitekim
biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını
alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmamıştır.»
42Sonra, «Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an» dedi.
43İsa ona, «Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte
cennette olacaksın» dedi.
İsa'nın ölümü
(Mat.27:45-56; Mar.15:33-41; Yu.19:28-30)
44-45Saat öğleyin on iki sularında güneş karardı ve bütün ülkenin
üzerine saat üçe kadar süren bir karanlık çöktü. Tapınaktaki perde
ortasından yırtıldı. 46İsa yüksek sesle, «Baba, ruhumu senin ellerine
bırakıyorum!» diye seslendi. Bunu söyledikten sonra son nefesini
verdi.
47Olanları gören yüzbaşı, «Bu adam gerçekten doğru biriydi» diyerek
Tanrı'yı yüceltmeye başladı. 48Olayı seyretmek için birikmiş olan
halkın tümü olup bitenleri görünce göğüslerini döve döve geri
döndüler. 49Ama İsa'nın bütün tanıdıkları ve Celile'den O'nun peşinden
gelmiş olan kadınlar uzakta durmuş, olanları seyrediyorlardı.
İsa'nın gömülmesi
(Mat.27:57-61; Mar.15:42-47; Yu.19:38-42)
50Yüksek Kurul üyelerinden Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı.
51Bir Yahudi kenti olan Aramatya'dan olup Tanrı'nın Egemenliğini
ümitle bekleyen Yusuf, Kurul'un kararını ve eylemini onaylamamıştı.
52Pilatus'a gidip İsa'nın cesedini istedi. 53Cesedi çarmıhtan indirip
keten beze sardı ve daha hiç kimsenin konulmadığı, kayaya oyulmuş bir
mezara yatırdı. 54Hazırlık günüydü ve Sept günü başlamak üzereydi.
55İsa'yla birlikte Celile'den gelmiş olan kadınlar da Yusuf'un
ardından giderek mezarı ve İsa'nın cesedinin oraya nasıl konulduğunu
gördüler. 56Evlerine dönerek baharat ve hoş kokulu yağlar
hazırladılar. Ama Sept günü, Tanrı'nın buyruğu uyarınca dinlendiler.
24. Bölüm
İsa'nın dirilişi
(Mat.28:1-10; Mar.16:1-8; Yu.20:1-10)
Kadınlar haftanın ilk günü, sabah çok erkenden, hazırlamış
oldukları baharatları alıp mezara gittiler. 2Taşı mezarın girişinden
yuvarlanmış buldular. 3Ama içeri girince Rab İsa'nın cesedini
görmediler. 4Onlar bu durum karşısında şaşırıp kalmışken, şimşek gibi
parıldayan giysilere bürünmüş iki kişi yanlarında beliriverdi.
5Korkuya kapılan kadınlar başlarını yere eğdiler. Adamlar ise onlara,
«Diri olanı neden ölüler arasında arıyorsunuz?» dediler. 6«O burada
yok, dirildi. Daha Celile'deyken size ne söylediğini anımsayın.
7İnsanoğlu'nun günahlı insanların eline verilmesi, çarmıha gerilmesi
ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini bildirmişti.» 8O zaman İsa'nın
sözlerini anımsadılar.
9Mezardan dönen kadınlar bütün bunları Onbirlere ve diğerlerinin
hepsine bildirdiler. 10Bunları elçilere anlatanlar, Mecdelli Meryem,Yohana, Yakup'un annesi Meryem ve bunlarla birlikte bulunan diğer
kadınlardı. 11Ne var ki, bu sözler elçilere saçma geldi ve kadınlara
inanmadılar. 12Yine de, Petrus kalkıp mezara koştu. Eğilip içeri
baktığında keten bezlerden başka bir şey görmedi. Olay karşısında
şaşkına dönmüş bir halde oradan uzaklaştı.
Emayus yolunda iki öğrenci
(Mar.16:12-13)
13Aynı gün öğrencilerden ikisi, Kudüs'ten altmış ok atımı uzaklıkta
bulunan ve Emayus denilen bir köye gitmekteydiler. 14Bütün bu olup
bitenleri kendi aralarında konuşuyorlardı. 15Bunları konuşup
tartışırlarken İsa'nın kendisi yanlarına geldi ve onlarla birlikte
yürümeye başladı. 16Ama onların gözleri O'nu tanıma gücünden yoksun
bırakılmıştı.
17İsa onlara, «Yolda birbirinizle ne tartışıp duruyorsunuz?» dedi.
Üzgün bir halde, oldukları yerde durdular. 18Bunlardan adı Kleyopas
olan O'na, «Kudüs'te bulunup da bu günlerde orada olup bitenleri
bilmeyen tek yabancı sen misin?» diye karşılık verdi.
19İsa onlara, «Hangi olup bitenleri?» dedi.
O'na, «Nasıralı İsa'yla ilgili olayları» dediler. «O adam,
Tanrı'nın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir
peygamberdi. 20-23Başkâhinlerle yöneticilerimiz O'nu, ölüm cezasına
çarptırmak için valiye teslim ederek çarmıha gerdirdiler; oysa biz
O'nun, İsrail'i kurtaracak kişi olduğunu ummuştuk. Dahası var, bu
olaylar olalı üç gün oldu ve aramızdan bazı kadınlar bizi şaşkına
çevirdiler. Bu sabah erkenden mezara gittiklerinde, O'nun cesedini
bulamamışlar. Sonra geldiler, bir görümde, İsa'nın yaşamakta olduğunu
bildiren melekler gördüklerini söylediler. 24Bizimle birlikte
olanlardan bazıları mezara gitmiş ve durumu, tam kadınların anlatmış
olduğu gibi bulmuşlar. Ama O'nu görmemişler.»
25İsa onlara, «Sizi akılsızlar! Peygamberlerin tüm söylediklerine
inanmakta ağır davranan kişiler! 26Mesih'in bu acıları çekmesi ve
yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?» dedi. 27Sonra Musa'nın ve
tüm peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazıların hepsinde
kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.
28-29Gitmekte oldukları köye yaklaştıkları sırada İsa, yoluna devam
edecekmiş gibi davrandı. Ama onlar, «Bizimle kal. Neredeyse akşam
olacak, gün batmak üzere» diyerek O'nu zorladılar. Böylece İsa onlarla
birlikte kalmak üzere içeri girdi.
30Onlarla sofrada otururken İsa ekmek aldı, şükran duasını yaptı ve
ekmeği bölüp onlara verdi. 31O zaman onların gözleri açıldı ve
kendisini tanıdılar. İsa ise gözlerinin önünden kayboldu. 32Onlar
birbirine, «Yolda kendisi bizimle konuşurken ve Kutsal Yazıları bize
açıklarken yüreklerimiz nasıl da sevinçle çarpıyordu, değil mi?»
dediler.
33Kalkıp hemen Kudüs'e döndüler. Onbirleri ve onlarla beraber
olanları toplanmış buldular. 34Bunlar, «Rab gerçekten dirildi, Simun'a
görünmüş!» diyorlardı. 35Kendileri de yolda olup bitenleri ve ekmeği
böldüğü zaman İsa'yı nasıl tanıdıklarını anlattılar.
İsa Onbirlere görünüyor
(Mat.28:16-20; Mar.16:14-18; Yu.20:19-23; Elç.1:6-8)
36Bunları anlatırlarken İsa'nın kendisi gelip aralarında dikildi.
Onlara, «Size esenlik olsun!» dedi.
37Ürktüler, bir hayalet gördüklerini sanarak korkuya kapıldılar.
38İsa onlara, «Neden telaşlanıyorsunuz? İçinizde neden böyle kuşkular
doğuyor?» dedi. 39«Ellerime, ayaklarıma bakın; işte ben'im! Bana
dokunun da görün. Bir hayalette et ve kemik olmaz, ama görüyorsunuz,
bende var.»
40Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi.
41Sevinçten hâlâ inanamayan, şaşkınlık içinde olan öğrencilerine İsa,
«Sizde yiyecek bir şey var mı?» diye sordu. 42Kendisine bir parça
kızarmış balık verdiler. 43İsa onu aldı ve onların gözleri önünde
yedi.
44Sonra onlara, «Ben daha sizlerle birlikteyken size şu sözleri
söylemiştim: `Musa'nın Yasasında, peygamberlerin yazılarında ve
Mezmurlarda benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi
gerektir'» dedi.
45Bundan sonra İsa, Kutsal Yazıları anlayabilmeleri için zihinlerini
açtı. 46-47Onlara dedi ki, «Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve
üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe
çağrısı da Kudüs'ten başlayarak tüm uluslara O'nun adıyla duyurulacak.
48Sizler bu olayların tanıklarısınız. 49Ben de Babamın vaat ettiğini
size göndereceğim. Ama siz, gökten gelecek güçle kuşanıncaya dek
kentte kalın.»
İsa'nın göğe yükselmesi
(Mar.16:19-20; Elç.1:9-11)
50İsa onları kentin dışına, Beytanya'nın yakınlarına kadar götürdü.
Ellerini kaldırarak onları kutsadı. 51Ve onları kutsarken yanlarından
ayrıldı, göğe alındı. 52Öğrencileri O'na tapındılar ve büyük sevinç
içinde Kudüs'e döndüler. 53Sürekli tapınakta bulunuyor, Tanrı'yı
övüyorlardı.
LUK Dipnotları:
1:66
Rab: Grekçede, «Rab'bin eli.»
1:69-71
güçlü bir kurtarıcı: Grekçede, «bir kurtuluş boynuzu.» (Boynuz, güç simgesidir.)
1:79
doğan Güneş: Mesih (Tevrat, Malaki 4:2'ye bkz.)
2:22
arınma günleri: Tevrat, Levililer 12:1-4'e göre bir kadın, bir erkek çocuk doğurduktan sonra kırk gün süreyle
dinsel açıdan `kirli' sayılırdı. Bu dönemin sonunda bir kurban sunarak tekrar `temiz' hale gelirdi.
2:29
kulun olan ben artık huzur içinde ölebilirim: Grekçede, «kulunu şimdi esenlikle salıveriyorsun.»
3:32
Salmon: bazı eski metinlerde «Şalah» şeklinde yazılıyor.
3:33
Ram oğlu: bazı metinlerde «Admin oğlu, Arni oğlu.»
4:44
Yahudiye'deki: birçok eski metinde, «Celile'deki.»
8:45
Petrus: birçok eski metinde, «Petrus ve yanındakiler.»
9:1
tüm cinleri kovmak: Grekçede, «tüm cinlerin üzerinde.»
9:30-31
ayrılış: yani, ölüm.
9:56
Bazı eski metinlerde 54-56 ayetleri şöyle geçer: ...«'Rab, İlyas'ın yaptığı gibi, bunları yok etmek için bir
buyrukla gökten ateş yağdırmamızı ister misin?' dediler. 55Ama İsa dönüp onları azarladı ve şöyle dedi: 'Siz hangi
ruha ait olduğunuzu bilmiyorsunuz. 56Çünkü İnsanoğlu insanları yok etmeye değil, kurtarmaya geldi.' Sonra...»
11:41
kaplarınızın içindekini: Grekçede, «içtekileri.»
12:25
ömrünü bir anlık: ya da «boyunu bir arşın.»
12:50
Bu ayette İsa, çarmıhtaki ölümünden söz etmektedir.
12:59
kuruş: Grekçede, «lepton.»
13:21
ölçek: Grekçede, «saton.»
14:25-26
Grekçede, «Biri bana gelip de babasından, annesinden, karısından, çocuklarından, kardeşlerinden, hatta
kendi canından bile nefret etmezse.»
15:18,21
Tanrı'ya: Grekçede, «göğe.»
16:6
ölçek: Grekçede, «batos.»
16:7
ölçek: Grekçede, «koros.»
16:8
ışıkta yürüyenlerden : Grekçede, «ışık oğullarından.»
16:9
dünyanın aldatıcı serveti: Grekçede, «haksızlık mamonu.» Buna benzer bir deyim 11. ayette de kullanılmaktadır.
16:13
para: Grekçede, «mamon.»
17:35-36
Bazı eski metinlerde şu sözler de yer alır: «Tarlada bulunan iki kişiden biri alınacak, öbürü bırakılacak.»
Bkz. Matta 24:40.
20:3-4
Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan: Grekçede, «Yahya'nın vaftizi gökten». Ayet 5'te de «Tanrı'dan» diye
çevrilen sözcük Grekçede «gökten» diye geçer.
20:42-43
ayaklarının altına serinceye dek: Grekçede, «ayaklarına basamak yapıncaya dek.»
21:2-3
bakır para: Grekçede, «lepton.»
21:32
kuşak: ya da «soy.»
22:16
yetkinliğe erişeceği: Grekçede, «tamamlanacağı.»
23:16-17
Birçok eski metinde şu sözler de yer alır: «Pilatus'un her Fısıh bayramında onlar için bir kişi salıvermesi
gerekiyordu.»
_______________________________
Return to contents page